İnsan Halise analardan utanır, düşmanını utandırır…

0
746

Eskilerin “Ölüden ve deliden hüküm kalkar” diye çok güzel bir deyimi var. Dersim merkeze bağlı Xelasor Tepesi’nde 23 Mayıs 2017 tarihinde girdiği çatışmada şehit düşen HPG’li Agit İpek’in cenazesi ailesine PTT ile gönderildi. Evet, toplum olarak tarihte hiçbir tiranın yapmaya cesaret edemediği zalimliği Erdoğan ve çetesi yapmaya devam ediyor. Erdoğan’ın yönettiği tarihin en zalim terör örgütünü tarih kaç kez yazdı bilmiyorum, ama yapılan tarihin en alçakça ve namertçe uygulaması. Tabi tarih ve direnenler daha son sözünü söylemedi. Kürdistan coğrafyasını vahşet vadilerine çevirerek intikam almayı yeğleyenler, Dersim’de, Zilan’da olduğu gibi bugünde direnen özgür Kürt’ü teslim alamayacaklardır. Hele Halise analar var oldukça kim ve hangi onursuz güç tarihin en onurlu direnişi önünde set olabilir?

Dikkat ederseniz, AKP-MHP faşist bloğunun geldiği nokta aslında onların bir yenilginin eşiğine gelmelerindendir. Öyle ki, ölüsünden bile korktukları bir toplum realitesi var. Bu noktaya gelmiş tarihin en zalim rejiminin bu topluma verebileceği tek şey yürüttükleri kanlı ve kirli planlarını derinleştirip ömürlerini uzatmaktır. Bu karanlık, kirli iktidardan en ufak bir beklenti içinde olmak bile bu saatten sonra bir paradoks. Bu insan görünümlü ruh hastası mahlûkların vicdanları cesetlerden önce çürümüş. Bir grup ruh hastası tiranın etrafında dönen kirli bir çark, kirli bir rejim. Bu tarihin en kirli rejimin tek istediği itaat etmek, boyun eğerek köle gibi yaşamaktır.

J.J. Rousseau, “Bağımlı olan özgür değildir” diyor. O zaman şu soruyu sormak gerekir. Bizi bu sisteme bağımlı kılan nedir? Ya da ortak yargı değerlerimiz mi kaldı? Bütün insanlık önünde yapılan bu zulmü neyle ve nasıl izah edebilirsiniz? Çokça bahsi geçen hümanizma, diller ve aktüalite içerisinde ne kadar cilalansa da hegemonyaya hizmet etmekten başka da bir hizmet görmüyor. Bunun aksini iddia eden var mı? Eğer öyle olsaydı Kürdistan’da HPG gerillalarının mezarları uçaklarla, tanklarla, toplarla yerle yeksan edilince insanlığın nidaları göğü delerdi.

Eğer gerçekten Hz. Muhammed’in ümmet kardeşliği vuku bulsaydı bu topraklarda insanlık bu kadar narkoz verilmişe dönmezdi ve olanlara seyirci kalmazdı. Halise ananın tek başına oğlunun naaşını o topraklara emanet etmezdi. Hangi din de bunun yeri var? Hangi kutsal kitapta bunun izahı var? Din adına vaaz verenler hiç mi korkmazsınız? En çokta toplumda yapılmayanları Allah adına topluma söylemekle yükümlü âlim geçinenler, hiç mi sırat köprüsü aklınıza gelmez? Neden? Ölmeden önce Muaviye’nin saltanatına gözlerini yumanlar “ben ölünce beni kefenlemesinler, mezarıma bile yaklaşmasınlar” diye isyan eden Abuzer’in, Bilal’in yolundan değil de Muaviye’nin yolundan gidersiniz? Allah’a hesap vermekten korkanlar neden Erdoğan’ın zulmüne sessiz kalarak onaylıyorsunuz? Bunları yapan zalim düşmanın bir yere kadar anlaşılır bir yanı var. Peki, aynı coğrafyanın ve aynı ülkenin evlatların kalkıp bu barbar düşmana kol kanat olmasını nasıl anlatabilirsiniz?

Bir süredir Zînî Wertê’ye durmadan güç yığan KDP’yi nereye koyalım? Ruh hastası bir tiranın zulüm yetmiyormuş gibi şimdi de KDP ortaya çıktı. Bu nasıl bir Kürdistanî akıldır, kim bunu masumca değerlendire bilir? Hele de Neçirvan Barzani’nin eline tutuşturdukları kâğıtla “PKK’in Kürdistan’da ne işi var?” deyişi kim ve kimlere hizmet ediyor? Biraz olsun aklıselim düşünen bir Kürt böyle konuşur mu? Kimi, kimin topraklarından kovuyorsun? DAİŞ Hewlêr’e doğru yaklaştığında sırtını dayadığın ruh hastası Erdoğan mı yetişti hawarına? Ya da Şengal’de soykırım çığlıkları kulaklarını tırmalarken kim göğsünü siper etti o mermilere? Zaxo ve Amediye’ye doldurduğun MİT elemanları mı? Ayıptır, günahtır insan Halise analardan utanır, insan olan düşmanlarını utandırır. Tarihte ki tüm Firavunlar, Nemrutlar ve faşist liderler bile insanları Cizre’de, Nusaybin’de, Sur’da AKP-MHP faşizmi gibi diri diri insanları yakmadı. Hele tarihi belleğimizde canlı duran 14 Aralık 1914 tarihinde Şêx Ebdulselam Barzani ve üç arkadaşının Osmanlı tarafından idam edilmesini nasıl unutabilir? Ve buna rağmen düşmanın torunlarıyla birlikte Kürdistan halkının özgürlük mücadelesinin tasfiyesini kendisine ilke bellemiş bu düşmanın tuzağına düşer mi?

Yüzyıl önce Şêx Mahmut Berzenci’yi, Qazi Muhammed’i boğazlayanlar bugün yine Kürt Özgürlük Mücadelesi şahsında Kürtlerin katlini helal görüyor. Onların işbirlikçileri ise Kürt’ün malını canını ganimet bilmiş iblislerle kiraz yemekten geri durmuyorlar. Tarihin bunu af edeceğini mi sanıyorsunuz? “Kalabalıkta işlenen kabahatin tenhada özrü olmaz.” Bırakın yarını saniyelerle savaşan bir dünya gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuz bu günlerde kimse büyük Kürdistan’ın önünde engel olmamalı.

Evet, hiç kimse şu ya da bu partiden olmak zorunda değildir. Ama her Kürt onurunu şerefini korumak zorundadır. Bir yüzyıl daha statüsüz kimliksiz yaşamak istemiyorsak hep beraber Kürdistan’ın ve Kürt halkının yarınları için birlik içinde mücadeleyi yükseltmek gerekiyor. Artık vicdan tatmin panoları Twitter, Facebook mecralarında didişmeyi bırakmalı. “Unutursak vicdanımız kurusun” sloganını terk etmek gerekir, çünkü vicdan diye bir ırmak mı kaldı? Her halk ve toplum gibi bizim de bu coğrafya da hakkımız var. Hele Orta Asya bozkırlarından kafa keserek gelmiş ve kadim topraklara nifak ekmiş Beyaz Türk’ten daha çok hakka sahip oluşumuz tartışılmaz bir hakikat. O zaman gün dört parçaya bölünmüş Kürdistan’ı bir araya getirmek için mecal verirken, neden düşmanlarımıza kol ve kanat olalım?

Devrim GEWDA

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz