İşgalciler gün geçtikçe daha büyük darbeler yedi

0
105

Son dönemlerin temel dünya gündemi gelişen teknolojik silahlanma yarışı ve bunun toplumlar üzerindeki yıkıcı etkileridir. Küresel ölçekte güç dengelerinin hızlıca değişkenlik gösterdiği bu son dönemde ulus devletlerin kendi hegemonyalarını bölgesel olarak devamlılık esasına dayandırmak için içerisine girdikleri çabalar birçok açıdan sadece karşı tarafı değil kendi toplumlarını da büyük bir çıkmaza sürüklemektedir. Buna Ortadoğu’daki birçok güç örnek verilebilir lakin bunların en başında geleni hiç kuşkusuz işgalciliği bir devlet geleneği haline getirmiş ve her yeni gelen hükümetin de bunun soy sürdürücüsü şeklinde tavır aldığı strateji, Türk devletini ve Türkiye toplumunu gittikçe içerisinden çıkamayacakları bir kargaşaya sürüklemektedir. Toplumun hızlıca militarist eğilimlere girmesi ve gittikçe toplumun hemen hemen büyük bir kısmına yayılmış olan faşist duygular tamamen bir kanser gibi yayılmaktadır. Unutmamak gerekir ki bu durum Cumhuriyet’in kuruluşu ile birlikte başlamış olan ve 100 yıldır devam eden bir kanserdir. Kürt halkının desteği olmasa kurulamayacak olan bu Cumhuriyet ilk birkaç yıldan sonra esas yüzünü göstermiş ve Türklüğü üstün ırk yaparak başta Kürt halkı olmak üzer diğer bütün ırklara soykırım harekatı yürütmüştür.

Faşizm olgusunu iyi idrak etmek gerekir. Çünkü faşizm ve ırkçılık kavramları sadece söylemsel olarak açığa çıkan kavramlar değildir. Almanya’da Hitler ve İtalya’da Mussolini ile özdeşleşen faşizm son yüzyılda bir kimlik haline getirildi. Bu isimleri kendi ırklarından üstün bir ırk yaratmak ve diğer bütün ırkları ya itaat ettirmek ya da yok etmek için yaptıkları kötülük insanlık tarihinde eşine az rastlanır kötülüklerdendir. Aynı şekilde Erdoğan rejiminin Kürt karşıtlığı temelinde topluma kazandırdığı yeni kimliktir faşizm. Çünkü kültürel, dilsel, sanatsal ve siyasi karşıtlık ve reddedişin dışında fiziki olarak Kürde yaşam hakkı tanınmaması bugün sadece devlet güçleri tarafından değil Türk toplumu tarafından da uygulanmaktadır.

Burada önemli bir husus vardır. Kendi dil, kültür ve sosyolojik temelleri başka toplumların mirasını gasp etme üzerine kurulu olan bu devlet ve ırk tanımı bugün Kürtlüğü aşağılanması gereken bir kavram olarak tanımlamadan önce kendi köksüzlüğünü görüyor mu acaba. Cumhuriyet ile birlikte yeni bir dil ve kültür oluşturularak daha doğrusu şuradan buradan araklanarak oluşturulan yeni Türklük tanımı nasıl olur da üstün ırk olarak bugün dahi sunulmaya çalışılır anlamak oldukça güçtür. Halihazırda kültürel olarak büyük bir yozlaşma yaşayan Türklük kavramı bütünüyle yanılgılı bir kavramdır. Buna karşın bugüne kadar gerek bilimsel, gerek sanatsal gerekse de kültürel olarak birçok alanda temel oluşturan şahsiyetler yetiştirmiş ve binyıllardır Mezopotamya coğrafyasının en asli unsuru ve halkı olan Kürt halkı her dönemde dengeleri belirleyen bir halk olmuştur. Baskıyı, sömürüyü ve soykırımı, geliştirdiği onlarca direniş örneğiyle reddetmiş ve zulme boyun eğmemiştir.

İŞGALCİLER GÜN GEÇTİKÇE DAHA BÜYÜK DARBELER YEDİ

Bu ırkçılık ve vahşiliği yaşamın her alanında gördüğümüz gibi halihazırda sözde gerillayı bitirmeye gelen işgalci Türk askerlerinde de görüyoruz. Gerilla karşısında yaşadıkları korku defalarca gerillanın kamerasına yansımasına ve herkes tarafından bilinmesine rağmen toplum nezdinde paye kazanmak için şişirilen ve en ufak bir saldırıda sanki Kürt Özgürlük Hareketi bitirilmiş gibi sevinen, bunu tüm topluma da büyük bir algı operasyonu ile yutturmaya çalışan zavallı bir sistem ile karşı karşıyayız. Son 9 yıldır yılları geçtik aylar ve günler olarak sayılar vererek büyük bir özel savaş yürüten bu kirli ordu sahada nasıl bir tabloyla karşı karşıya olduğunu her zaman toplumdan gizlemeye çalışıyor. Bu faşist rejim tarafından asil, güçlü ve kudretli bir ordu resmi çizilerek Kürt halkına karşı tek tipleştirme politikaları sürdürülürken sahada durum tam tersi oldu.

İşgalciler gerilla karşısında gün geçtikçe daha büyük darbe yedi ve darbe yedikçe de faşizm söylemleri daha da arttı. Kürt halkına karşı hem içte, hem dışta imha konseptiyle savaş yürüten AKP-MHP rejimi faşizmi toplumsal bir kimlik haline getirdi. Özellikle Türkiye şehirlerinde yürütülen bu özel propagandalarla birçok Kürt katledildi. Her gün onlarcası da işkenceyle tutsak edilmekte. Ama Kürt halkının mücadelesi bütün bu kirli savaşa ve politikalara rağmen bugünlere kadar geldi. Bununla birlikte toplumsal akla yönelik özel savaşta işgalci Türk devleti bütün ahlaki normları hiçe sayan ve hukuk tanımayan bir boyuta gelmiştir. Kürt halkı için hiçbir hukuk kalmamıştır. Bundan dolayı Kürt halkı kendi hukukunu yani mücadele hukukunu işletmelidir. Nitekim mücadelenin evrildiği safha bunu göstermektedir. Gerilla şehadetleri üzerinden başarı yaratmaya çalışan bir ordu ve onun sahibi olan faşist Erdoğan rejiminin kendi ölülerine nasıl yaklaştıklarını iyi biliyoruz.

Her ne kadar Türkiye toplumu bunu görmezden gelmeye devam etse de biz bu hakikatleri herkese göstermeyi sürdüreceğiz. Gerilla alanlarına gelirken bozkurt işareti yaparak pozlar verenlerin şu an cenazeleri bile ortada yok. Bu kadar bağlı oldukları devletleri ve orduları onların cenazelerine bile sahip çıkmadı. Yüzlercesinin cenazesi kurda kuşa yem oldu. Hatta hatırlatacak olursak geçen yılki işgal harekatında Zap’ın Şikefta Birîndara alanında 18 işgalcinin cenazesi bizzat Türk ordusu tarafından bombalanarak parçalandı. Gerilla güçlerinin o zaman aktardıkları bilgiye göre arazide bu asker cenazelerinin kokusundan geçilemiyordu. Yine Şehit Delîl Batı Zap bölgesine bağlı Girê Cûdî Direniş Alanı’nda kendi askerlerinin cenazelerini yaktılar. Bunun net görüntüleri gerilla güçleri tarafından yayınlandı.

YARIM ASIRDIR SÜREN KÜRT ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ RÜŞTÜNÜ İSPATLAMIŞTIR

Şimdi bir kez daha sormak lazım toplumsal akıl bu savaşın ve kirli siyasetin kendi sonlarını getireceğini ne zaman anlayacak. “Türksen övün, değilsen itaat et” diyenler bu ahlaksızlığı, tarumar olmuş ordularını görmeden ağızlarında salyalar akıtarak Kürt halkına saldırıyorlar. Toplumdaki bu ırkçı kişiler Kürt halkına karşı her türlü düşmanlığı ve saldırıyı yaparken aynı kişiler gerillaya karşı savaşa gönderildiklerinde korkudan psikolojik ataklar geçiriyor. Son iki yıllık savaşta gerilla tarafından öldürülen ve yaralanan askerlerin dışında binlercesi psikolojik olarak çöktüler ve birçoğu artık eskisi gibi topluma adapte olamıyorlar. Nitekim daha geçenlerde bir tanesi cinnet getirip bütün ev hanesini öldürmüştü. Bu kadar vatan vatan diye bağırıp çağıranlar namlunun ucunu görünce korkudan kendilerini uçurumlardan atıyorlar.

Madem ki bu kadar üstünsünüz, bu kadar güçlüsünüz tekniğiniz olmadan savaşın. Hadi bakalım bir saat o askerlerin başında keşif uçakları dolaşmasın, helikopterler, savaş uçakları etrafını bombalamasın bakalım tek bir tanesi korkudan yerinde kalabiliyorlar mı? İşte o zaman biz üstün ırkız diyebiliyorlar mı hep birlikte görelim. Gerçi daha bir hafta önce gerilla güçlerinin gerçekleştirdikleri devrimci operasyonlarda net 90 asker öldürüldü.

Sonuç olarak demek istediğim husus, Kürt halkına karşıtlık ve düşmanlık yapmaktan başka bir sermayesi ve gayesi olmayanların acınası halde oldukları aşikardır. Bundan dolayı Türk toplumu Kürt halkına karşı yaptığı ırkçılıktan vazgeçmediği ve Kürt halkının özgürlük mücadelesine saldırdığı müddetçe kendi sosyolojik yapılanmasını tüketecektir. Bu hem sosyal, hem siyasal, hem de fiziki açıdan gerçekleşecektir. 100 yıldır bitirilemeyen Kürtlük bundan sonra da bitirilemeyecektir. Yarım asırdır sürdürülen Kürt özgürlük mücadelesi rüştünü ispatlamıştır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz