Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Kadın kurtuluş ideolojisi çözümlemelerinden..
Kadın kimdir, nereden gelmiştir, kadın kişiliği nasıl oluşmuştur? Kölelik nedir, düşkünlük nedir, düşürülmüşlük nedir? Tarihi-toplumsal bağlar nasıldır, kadın nasıl yitirildi, nasıl kazanılır? Örgütle nasıl kazanılır, eylemle nasıl kazanılır? Duygusallıktan bahsedilir; duygu nedir, doğru duygu nedir, düşkünlük nedir? Aileden bahsedilir; aile nedir, doğru aile nedir? Erkek ilişkilerinden bahsedilir; doğru erkek ilişkisi nedir, eşit ilişki nedir, özgür ilişki nedir? Kabul edilmesi gereken doğru yaklaşım, doğru duygular nedir, ret edilmesi gereken nelerdir? Yüzlerce soru daha da geliştirebiliriz.
Özgür kadın kimdir? Özgür kadın nasıl temsil edilir? Tabii bu ilkeli olmak zorundadır. İlke, ideolojik-politik ve pratik anlam ifade etmelidir. Ayrıca erkek egemenlikli toplumda kadının mücadele vermesi zorunludur. Dolayısıyla bu konuda egemen toplumsal ilişkileri parti ortamına taşıyan anlayışlara karşı, kadın cinsinin özgürlüğü için, kadının aktif bir biçimde mücadeleyi sürekli kılması gerekir. Bu kendine özgü bir mücadele biçimidir. Kişiliğinde gözüken bazı yönleri gizleyerek kendine yanılgılı yaklaşan kadınların, özgürlüğü mü, köleliği mi temsil ettikleri pek belli olmuyor.
Anlamsızlık savaşı ile yücelik savaşımı, anlamlı savaş ile cücelik savaşı zaman zaman birbirine karıştırıldığından dolayı, yücelik için verilen savaş, gerçek anlamda tanım bulmuyor. Basit kadın ile yücelmek isteyen kadın arasındaki savaşı daha da derinleştirerek yücelmek isteyen kadın tipini ortaya çıkarmak gerekiyor. Bu farkı anlayıp temsil edemezseniz başınız belaya girer. Özgür kadın olmak belki de müthiş bir gerilla komutanı olmaktan daha zordur. Bugün toplumda, hatta saflarda özgür bir kadın gibi hareket etmek soylu olduğu kadar tehlikeyi içerisinde barındıran ve bu anlamda mücadeleci, planlı, programlı bir tarzı zorunlu kılıyor. Özellikle mücadele içerisinde yer alan bir bayanın, özgürleşme temelinde militanlık ölçülerini yakalaması gerekiyor. kadın özgürlüğü bununla bağlantılıdır.
Kılık kıyafetten tutalım sözünüze kadar kendinize ait olan özelliklerden kurtulmak ve özgür tipi, resmi ilişkilere gelen, örgütün disiplin ilişkilerine gelen tipi yaratmak zorundasınız. Kesinlikle niyetlere katılmamak, son derece hesaplı ve köle ilişkilerinde kurtulmuş özgürlüğe bağlanmayı esas alan bir tip yaratmalıyız. Kadın özgürlüğü esasta bilinç düzeyinde başlar. Erkekler için de şunu söyleyebiliriz; “ey ahmak erkek veya kendini tanımaz hale getiren erkek, sen de kendini tanı ve doğru olan özgürlük yoluna gir”.
Ben köle kadınla devrim yapamam, küçük-burjuva kurnazlığıyla da devrim yapamam. Bir kocakarıyla da devrim yapılmaz. Yiğit kadınla devrim yapılır. Burası çok önemli. Sorun; yiğit kadın kimdir, yiğit kadına nasıl ulaşılacak sorunudur. Bu konularda her gün çok tehlikeli ve yanlış anlayışlarla karşı karşıyayız. Sizdeki bazı anlayışları görünce hayrette kalıyorum. Geleneksel kadın anlayışlarına takılanlar ne kadar var? Biraz tartışma konusu oluyor. Kadın özgürlüğünden neyi anlıyor? Kendi cinsine hakim olma veya bunun özgürlüğünden ne anlıyor, farkında bile değil. Kendini daha meta olmaktan kurtaramamış. Kendini pazarlamak istiyor. Devrimde bu kişiliğiyle yol alması mümkün değil, seçme kabiliyeti yok.
Aydınlanmış kadın, düşüncesi gelişmiş, iradesi pekişmiş kişilik her zaman yaşamın geliştirici, savaştırıcı gücüdür. Burada kadın kimliğine kesin bir biçim kazandırmak istiyoruz. Okulumuzun şanına da yaraşan budur. İddiasını sizler gibi güçlü kadın militanlarını yetiştirerek kanıtlayabilmelidir. Bu kadar çabanın karşılığı, yıkılmaz kadın militanlarını yaratmak olmalıdır. Nasıl ki özgürleşmiş kadın en değerli yaşam gücüyse; bastırılmış, problemli kadın da o kadar yaşamın baş belasıdır. Şansınızı, yaşam gücünü kazanmış kadın temelinde kullanmalısınız. Bu her şeyden daha değerlidir. Kadın özgür örgütlenmesine, güç haline gelmesine yüksek değer biçiyoruz.
Bir kadına yapılan haksız, geri yaklaşımın, bütün kadınlara yapıldığı sonuna kadar anlaşılmalıdır. Her kadın militan özgür kadın kişiliğinin, gücünün yetkin bir temsilcisi olmayı bilmelidir. Ve nasıl ki ülkesinin, halkının özgürlüğünde, mücadelesini, gerektiğinde hayatını bilerek veriyorsa; kendi özgürlüğü için de hayatını nasıl ortaya koymasını, bu konuda da ilkeli olmasını bilmelidir. Saflarda sıkça görülen bireysel kurtuluşun mümkün olmadığını görmelidir.
Hemcinsinin toptan kurtuluşunu gözetmeyen; tam tersine, bundan kaçınan bir kadının, sahte bir kadın, oportünist bir kadın olduğu görülmelidir. Kadın militanlığında gözetilmesi gereken temel tutum, cinsin topyekün kurtuluşuna gösterilen ilgi ve çabada görülmelidir. Bireysel kaçış, kurtuluş yolunda halklar için nasıl mümkün değilse, kadın için de mümkün değildir. Yine saflarda çok yaygınca görülen bireycilik mutlaka aşılmalıdır. Anlayışta, pratikte ve örgütlenmede bir kadın gücü olduğunu kesinlikle kanıtlayabilmeliyiz. Sorumluluğunuzu bir kadına haksız yaklaşıldığında, toptan ayağa kalkmak gerektiğini düşünecek kadar gelişkin kılmalısınız. Temel kurtuluş değerlerini hiç kimseye çiğnetmemelisiniz. Bu konuda son derece ilkeli, uyanık, sorumlu hareket etmelisiniz. Net düşünceleriniz kadar, yerinde keskin davranışlarınız da, yanlışlıklar, hatalı yaklaşımlar karşısında kendini çekinmeden göstermelidir.
Biz kadına güveniyoruz, kadının gelişimine büyük değer veriyoruz. Hiçbir erkeğin bunu engelleme gücü yoktur. Bu hem karardır, hem yaşamın ta kendisidir. Ya kadın böyle bahsettiğimiz gibi kapalı, tutucu ve kendi kendini rezil edici bir konumda oldu mu, bizim ideolojik, siyasi, moral olarak kabul edemeyeceğimiz bir durumdur. Ya da gerçekten yaşam gücü, onurlu, yücelmiş savaş da yürütmesini bilen, onun çok kendine özgü cins güçleriyle de bunu yürütme ustalığını, cesaretini, fedakarlığını ki bunların hepsi fazlasıyla beklenebilir, yerine getirilebilir. Bununla yalnız kendilerini açan değil, erkeğin geriliklerini çözen ve ilerleten bir konumu yaşayacaklardır.
Kadın ruhunun, kadın düşüncesinin, kadın bedeninin öyle alay edilecek, hor görülecek, öyle utanılacak bir olay olmadığını, tam tersine giderek güzelleşebilecek, yaşamın en önemli bir kaynağı olabilecek bir gerçeklik olduğunu yansıtmaya çalıştık. Aslında oldukça anlamanız gerektiği kanısındayım. Her iki yaklaşımın da öğreticileri yüksektir. Ve ruhunuz, bilinciniz üzerindeki, hatta bedeniniz üzerindeki müthiş baskıyı dolayısıyla çirkinleştirmeyi, yaşamın neredeyse yaşanılmaz hale getirilmesini önlemek için bu oldukça eğitsel yönü ağır basan yaklaşımları gösterdik. Başka çaremiz yok, çünkü yaşamı kavramadıktan sonra, özellikle özgür yaşamın çok yönlü değeri takdir edilmedikten sonra siz niçin savaşacaksınız? Açık söyleyeyim; benim bütün çabam özgür yaşam imkanına duyduğum ilgiden kaynaklanıyor. Bu büyük savaşçılığı, özgür yaşam olanaklarını geliştirdiği için yürütüyorum. Şimdi bu sizin için de daha fazlasıyla geçerlidir. Ama siz bunun düşüncesini, onun hayata geçirilmesini bir türlü beceremediğiniz için neredeyse yaşam çekilmez bir hal alıyor. Tabii burada iç çözümleme yapmadığınız için, suçu kendinizde arayacaksınız. Yaşam öyle değersiz olamaz ki. Şimdi diyeceksiniz ki “yaşamı paylaşacak kişi az, gerek kendi cinsimiz içinde, gerek erkek yapısı içinde” doğrudur. Peki ben neden kırk yıldır tek başımayım? Bunu anlayışla düşünebilirdiniz. Herhalde ben oldukça, yani ülkemiz ölçüsünde düşünmeyi ve yaşamı en iyi, özgürce, namusluca ortaya çıkarmak isteyenlerdenim. Ama öte yandan bu büyük çabaya rağmen, hatta olanaklara rağmen halen neden yalnız kalmak durumundayım? Bütün bunları şunun için söylüyorum; yaşam arayışı bile oldukça değerlidir. Neden siz kızlara o kadar değer verdiğimiz halde halen “gelişelim, güzelleşelim, yaşamı düzeltelim” demiyor, çok çekici geliyor bana.
Benim kadın ekseninde geliştirdiğim direniş, esas olarak kapitalizmin bu saldırılarına her cepheden yanıt veren, radikal bir dönüşümü amaçlayan, tarih ve kültür bilincinin yarattığı bir direniştir. Demokratik modernite ve demokratik ulus çözümümüz bu direnişin kadın-erkek eşitliği temelinde, özgür eş yaşam pratikleşmesinde somutluk ve derinlik kazanıp sistemleşmesi, doruklaşması anlamına gelir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, kadın gerçeği erkeğe göre demokratik modernite çözümümüze daha yakındır. Kapitalist modernitenin iktidar oyununa fazla bulaşmamış kadının bozulmayan, özgürlüğe ve eşitliğe açık doğası, paylaşımcı özellikleri demokratik komünal yaşamı besleyen özelliklerdir. Erkek gerçeği ise uygarlıkçıdır, yalana çok bulaşmış yapısı onu fazla kaypak ve hesapçı hale getirmiştir. Kadına göre hile ve aldatmaya daha açıktır. Önemli olan, kadının bu avantajlı durumuna bilimsel, felsefi ve politik bir yoğunlaşmayla içerik kazandırması, demokratik modernite paradigması doğrultusunda bilinç ve birikim edinerek yürüme gücünü gösterebilmesidir. Kadın öncülüğü ancak böyle bir form kazanırsa, tarihi bir misyonunu ve öncülük görevlerini getirebilir.
Bir kadın arkadaş yazmıştı: “Dışarıda küçük ve basit aşklara tutulmaktansa, sizin özgürlük ağlarınıza yakalanmayı daha anlamlı buldum” diyordu. Hatırladığım kadarıyla böyle bir şeydi. Bu cümleyi değerli buldum. Yalnız bunu doğru anlamlandırmalıyız. Özgürlük ağları elbette koruyucu, oluşturucu ağlardır. Kendinizi oluşturmanızda bir kalkan işlevi görebilir. Ama kendinizi oluşturucu ve yaratıcı özellikler edinmekten yoksun bırakmanız anlamına gelmemeli. O ağlar bir anlamda yeniden özgür doğuşunuzun doğarken yırtıp parçaladığı ağ veya koza olarak anlaşılmalı. Böyle anlarsanız, daima kendinizi aşma ve yenileyebilme yeteneğine kavuşur, özgürlüğü süreklileştirirsiniz. Yok, böyle bir anlamlandırma yeteneği göstermez, ağlara yapışıp kalan ve sürekli o ağdan beslenen bir tüketici bağımlılık ilişkisine düşerseniz, bizzat kendiniz bu oluşturucu özgürlük ağlarını tutsaklığın ağlarına dönüştürmüş olursunuz.
Bütün kadınlara şunu söylemek istiyorum: Kadının beş bin yıllık boyunduruk altından kurtuluşu yönünde çok önemli çalışmalar yapmalı, kendilerini çok geliştirmeliler. Çok çalışmalı ve çok örgütlenmeliler. Kadın özgürlüğü konusunda cinsiyetçilik yapılmamalı. Cinsiyetçilik en az milliyetçilik ve diğer bazı fikirler kadar tehlikelidir. Bana bağlı olduğunu beyan eden kadınlar, kızlar var. Eğer bana bağlı ya da bu özgürleşme yolunda ciddilerse, kadının siyasi ve zihniyet devrimini gerçekleştirmelidirler. Yani tek başına cinsiyet özgürlüğü yetmez diyorum. Onlara söylersiniz, bu bir inanç meselesidir. Kadının özgürlüğü kolay bir iş değildir.
Doğrultumuzu derinleştirmeliyiz; “toplumla tanışma, erkekle hesaplaşma ve yaşamla buluşma” perspektifiyle yürüdüğümüz ölçüde başarı bizimle olacaktır. Kadınlar özgürleşmek için Kadın Kurtuluş İdeolojisi’nde derinleşmeliler, ideolojik güç olarak var olabilmeliler. Tahakküm ve sömürü politikası karşısında bizim kadın kurtuluş ideolojisini nasıl gerçekleştirdiğimiz de oldukça açık. Kadın kurtuluş ideolojisi, aynı zamanda kölelikten çıkmış kadın gerçeğinin öncelikle özgür bir ruh ve bilinç kazanması ve bundan hareketle dilinden saç örgülerine, yürüyüşünden bir işe el atmasına kadar onu ifade eden, yansıtan tüm özelliklerini güzelleştirmesi anlamına gelir. Böyle bir özgürlük ve kurtuluş zemininde en ‘çirkin’ kadın bile güzelleşir.
Kadın kurtuluş ideolojisinin beş ilkesi ve daha da bunun ayrıntılarına girilebilecek maddeler halinde, ilkeler halinde bir yaşamı kendinize esas alırsanız, bana göre en büyük kurtuluş silahını elinize geçirmişsinizdir. Bu silahlarla bugünü en iddialı bu silahla dize getirmeyeceğiniz hiçbir erkek ağırlıklı kurum yoktur. Yine dize getiremeyeceğiniz hiçbir erkek de yoktur ve bana göre yaşamın en değerlisi de budur.
Deney tecrübeyle, bir özgür kadın kimliği özellikle örgütleşen, siyasallaşan, çalışma tarzına ulaşan bir kadın kadroyu yaratmak için büyük çaba harcadığımızı biliyorsunuz. Siyaset ciddi bir iştir. Hele kadın boyutunda siyasileşmek, güç irade sahibi olmak çok büyük bir savaşım gerektirir. İnceliklerle dolu ve aynı zamanda kendini çok iyi planlamayı şart kılar. Son derece toy, amatör hareket etmeniz, en ufacık bir dayatma karşısında etkisiz kalmanıza yol açıyor. Bunlar yanlış. Pratik sizi herhalde acıyla da olsa bir takım gerçekleri göstermiştir. Bundan çıkaracağınız sonuçlar, daha güçlü bir iddia, kararlılıkla birlikte, özellikle pratikleşme boyutuyla içine düşülen durumlara yanıt olabilmektir. Bireysel olarak bunun gereklerini yerine getirebilecek konumdasınız, sorumluluktasınız. Daha hırslı, daha kesin kararlı, daha pratik yapıcılık ve yine erkek egemenlikli yaklaşıma karşı daha ustalıklı -ki o kendine göre özgü bir mücadeleyi gerektirir- dağıtmadan, genel uyumu, disiplini bozmadan, ama aynı zamanda eşitlik, özgürlüğe de ustaca yanıt olmayı gerekli kılar. İhmale gelmez, öyle düz yol yöntemlerle de olmaz.
PKK’de kadın olmanın gururu, kadın olmanın özgür ve güzel tarzının yakalanması artık zor değildir. Çabanızı, fedakarlığınızı, cesaretinizi bu temelde kullanarak, özgür kimlikli kadını yakalamak artık zor değildir ve bu kadın en değerli varlıktır. Kadın özgürlüğünde düzey tutturamayanlar; yaşamın diğer tüm sorunlarında da düzey tutturamazlar. Bunları epey çözümledik. Artık çözümlenmiş ve seçkin kadın militanlığıyla cevabını bulan, başaran bir gelişme bekliyorum.