Akp-Mhp faşist devletinin tecavüzcülüğü artık bilimsel temellere dayandırılıyor. Tabi bunun hangi bilim olduğu ayrı bir tartışma konusudur. Tüm toplumsal dinamikleri ve özellikle de kadını, özel savaş ile nefes alamaz hale getirmeye, zapturapt altına almaya ve sözde eğitim kurumlarında da bunu teorileştirerek normalleştirmeye çalışan tecavüzcü TC devlet geleneğinin geldiği yeni aşamayla karşı karşıyayız.
İyi biliniyor ki bu devletin herhangi bir kurumuna bağlı birilerinin yaptığı açıklamalar, değerlendirmeler sadece o kişiye ait değildir, tamamen bilinçli olup özel savaş devletinin kirli planlarının parçasıdır. İşte bugünlerde de sözde üniversite dekanı, öğretim görevlisi, profesörü bilmem nesi adıyla toplumun karşısına çıkarak bu devletin tecavüzcülüğünü meşrulaştırmaya, normalleştirmeye ve hatta bilimselleştirmeye çalışan ucubeler gittikçe çoğalıyor. Bunlar ifşa ve teşhir olanlarıdır. Fakat aynı zamanda resmin tamamının da göstergesidir.
Kadın düşmanı bu zihniyet kadın katliamlarını, tecavüz, taciz, şiddet ve işkenceyi yasalaştırmanın peşindedir. Çocuklar, kadınlar tecavüzcüleriyle evlendirilmeye, tecavüzlerin önü sonuna kadar açılmaya çalışılıyor. Kendine akademisyen diyenleri de tüm kirlilikleri ve çürümüşlükleriyle tecavüz çağrısı yapıyorlar. Kadının bedenine, düşüncesine, emeğine, yaratımlarına, mücadelesine, direnişine ve kazanımlarına büyük bir düşmanlık ve saldırı var. Biz bu zihniyeti ve düşmanı iyi tanıyoruz; Bugün 12-17 yaş aralığının en ideal hamilelik dönemi olduğunu söyleyenlerle dün Ekin Wan’ın cansız bedenine işkence edenler aynıdır. Bugün kadın öğrencilerin resimleriyle kendini tatmin eden düşkünler, dün Taybet Anayı vahşice katlederek, cenazesini 7 gün boyunca sokakta bırakanlardır. Bugün Gülistan Doku’yu kaybettirenler, dün çocukları için zindan yollarını mesken eyleyen anaları ahlaksızca coplayanlardır. Bugün çocuk yaşta evlilikleri yasalaştırıp genç kadınları köleleştirmeye çalışanlar, Kürdistan analarına çocuklarının kemiklerini kargoyla yollayanlardır.
Bugün kadın gerillalara kirlice dil uzatanlar, dün binlerce Êzidî kadını kaçırıp tecavüz eden, satan çetelerin fikir babalarıdır. Bugün eş başkanlık sistemine saldırarak kadın mücadelesini hedefleyenler, dün Rojava’da ve özyönetim direnişlerinde kadının savaşçılığı karşısında korkudan tir tir titreyenlerdir. Ve korktukları için daha da çok saldıracaklardır. Bu kadar saldırı, zulüm, işkence, tecavüz, tehdide rağmen amaca ulaşamamalarının sebebi mücadele ve direniş olduğu içindir. Kadın özgürlük mücadelesi bu zihniyete, onu temsil eden tüm kurum, kuruluş ve kişilere boyun eğmeyerek, bu erkek aklına diz çöktürmeye kararlı olduğu içindir.
TC devletinin ve onun son temsilcisi Akp’nin kadın düşmanlığı tarihseldir ve politiktir. Zeus’un başından yarattığı Athena miti misali, Akp’de erkek aklının ürünü bir kadın yaratmanın peşindedir. Köle ve kuklalığı kabul etmeyene de savaş açmakta, hiçbir toplumsal ve ahlaki ilke tanımadan saldırmaktadır. Çünkü bu faşist, erkek egemen, Kürt ve kadın düşmanı sistemi reddetmek ve karşı cephe oluşturmak, iktidarlarını sarsıyor, tecavüze, işgalciliğe ve soykırıma dayanan varlıklarını tehdit ediyor. Bunun için gözü dönmüşçesine saldırıyorlar. Bu akıl ile uzlaşılmaz, yasalarına güvenilmez, sadece hukuksal mücadele yetmez.
Bu nedenle Önder APO’nun ‘‘21. Yüzyıl kadın yüzyılıdır’’ perspektifi temelinde, bu düşmanlığa karşı, kadınlar ancak örgütlenme ve öz savunma ile cevap verebilir. Kadın özgürlüğünün garantörü öz savunmadır. Genç kadınlar ve tüm kadınlar tüm yaşam alanlarında örgütlü mücadeleyle kazandıklarını öz savunma ile koruyabilirler. Ayrıca öz savunma kadının hem kazanımı hem savunması olmaktadır. Kadınlar bu saldırılara cevapsız kalmıyorlar ve kalmayacaklardır.
İşte her gün eylemlerini duyduğumuz intikam birimlerinde kadınlar var ve her gün işgalciliğe darbeler vuruluyor. Bugün Kürt halkının en yüce değerleri olan şehitlerin mezarlarına saldırarak, şehit analarını çocuklarının mezarları başında nöbet tutmak zorunda bırakanlar, o analar nöbetteyken yataklarında rahat uyuyamayacaklardır. Anaları coplayan o eller sağlam kalmayacaktır. Bir tecavüz toplumu çığırtkanlığı yapanlar yolda rahat yürüyemeyeceklerdir.
Neden özellikle genç kadınlara tecavüzü, bu kesimi köleleştirmeyi, fuhuş, uyuşturucu, kapitalist yaşam kültürüyle robotlaştırmayı hedefleyen söylemler geliştiriliyor. Çünkü genç kadın, kadın mücadelesinin en aktif eylem gücüdür. Tecavüzcü ve işgalci TC’nin kurumlarının, ekonomi kaynaklarının yandığı ya da patladığı, işbirlikçilerinin, kadrolarının, asker ve polislerinin her yerde eylem hedefi olduğu bugünlerde genç kadınların hedeflenmesi oldukça manidar. Demek ki rahat değiller. Her an, her yerde hedef olabileceklerinin farkındalar ve kadınları durdurmanın yollarını arıyorlar. Çünkü bu tecavüzcü devletin yaptığı hiçbir şey unutulmuyor, unutulmayacak. Kadın yüzyılı olacak 21. Yüzyılda genç kadınlar tam da eylem çağındadırlar.
O zaman haydi sömürgeci, işgalci, tecavüzcü, kadın düşmanı TC’ye karşı eyleme!
Nuda FARAŞİN