Pandemi, deprem ve artan kadına yönelik şiddete karşı özsavunma ve ortak mücadelenin önemi üzerinde duran kadın örgütleri, 2021 için “Safları sıklaştırın” çağrısı yaptı.
Kadınlar, yıl boyunca pandemi, ekonomik kriz ve şiddetle karşı karşıya kaldı. Her türlü şiddete karşı birlikte mücadeleyi örecekleri mesajını veren kadınlar, 2021’e girerken “Kadın kadının yurdudur” sloganı ile özsavunmayı önlerine koyarken, diğer yandan ortak mücadele hattında buluşacaklarını vurguluyor. İzmir’deki kadın örgütleri, yıl içerisinde yaşanan gelişmelere ilişkin ajansımıza konuştu.
Online etkinlikler
Kadın Savunma Ağı’ndan Emine Akbaba, ilk olarak koronavirüs (Covid-19) pandemisinin Türkiye’deki ilanıyla beraber, “Evde kal” çağrıları ardından çocuk istismarının aklanmasına yönelik faillerin serbest bırakılmasına yol açan yasa tasarısının Meclis’ten geçirilmek istenmesine dikkat çekti. Bununla beraber yaşanan ekonomik kriz ve kadınların işsiz kaldığı bir sürecin söz konusu olduğunu ifade eden Emine, devamında, “Kadınlar çocuk bakımı ve hijyen için daha çok emek harcadı. Evden çalışmak zorunda kalanlar olarak elektrik, internet, su faturası gibi süreçler yaşadık” diye belirtti.
Kadından kadına dayanışma
Eve kapanma sürecinde Kadınlar Birlikte Güçlü’nün (KBG), kadından kadına dayanışma çağrısı ile hijyen paketleri oluşturduklarını anımsatan Emine, “Yerel yönetimlerin ve iktidarın yardım paketi adıyla dağıttığı şeylerin içinde hijyenik pede, diş macununa ve sabuna yer verilmezken kadınlar olarak bunun yardım değil bir dayanışma olduğunun altını çizdik. Bu bir poşetmiş gibi görünen yanımızdaki komşunun elini uzatma çabasıdır. Belki uzun süredir yan apartmandan gelen sese bile kulağımızı kapatıyorduk” sözlerini kullandı.
İstanbul Sözleşmesi için ortak mücadele
İktidarın pandemiyi fırsata çevirerek, adli tutuklu ve hükümlülerin serbest kalmasına yol açan İnfaz Yasası’nı Meclis’ten geçirdiğini hatırlatan Emine, kadınların bu süreçte faillerle yaşamaya mecbur bırakıldığına işaret etti. Emine, kadın kazanımlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nin de iktidarın hedefinde olduğunu, ancak kadınların direnişiyle iktidarın geri adım attığını söyledi. Emine, sözleşmenin uygulanması, yeniden benzer şekilde hedef alınmasına karşı gerçekleştirilecek ortak eylemlere dahil olacaklarını kaydetti.
İçeride deprem, dışarıda korona
Emine, 30 Ekim günü, merkez üssü Ege Denizi olan ve 6.9 büyüklüğündeki depreme değindi. Emine, depremin yıkıma sebep olduğu İzmir’de yaşananlara dair şunları söyledi: “Kentlerin yağma politikalarıyla inşa edildiği yerlerde sadece faillerle değil yanlış yapılan denetimsiz binaların altında kalmakla, içerde deprem dışarıda korona ile devletin alması gereken önlemleri almamasıyla karşı karşıya kaldık. Kadınlar ve çocuklar iktidar tarafından yalnızlaştırılmaya çalışılsa da birbirimizin ellerini mesafeli de olsa tutmayı öğrendik.”
‘Tartışmalar ve atölyeler’
Uzun zamandır gerçekleştirdikleri özsavunma atölyelerin online olarak sürdüğünü kaydeden Emine, erkek şiddetine karşı bu atölyelerin devam edeceğini dile getirdi. Atölyelerle beraber ekofeminizm tartışmalarının da bu süreçte gerçekleşeceğini ifade eden Emine, özsavunma konusunda “Me too” hareketinin yol gösterici olduğunu sözlerine ekledi. Emine, “Önceden kadın örgütlerinden destekler çıkardı ama şimdi kadınlar kendi hareketlerini kendileri çıkarıyor. Bu da kadın hareketlerinin önüne ödevler koyuyor. O zaman biz bugün kadın hareketiyle ‘Suçlu sizsiniz, failler sizsiniz’ şikayetine devam edeceğiz. Özellikle dava takibi yapmayı adliyelere girişleri yasaklayarak engellemeye çalışıyorlar. Ama yine de onları yalnızlaştıramayacaklar. Gerçek adaleti sağlayacağız” dedi.
‘Örgütlü özsavunma’
Sosyalist Kadın Meclisleri’nden (SKM) Didar Gül ise 2020’de, Türkiye ve bölgede yoksulların daha yoksul zenginlerin daha zengin olduğunu kaydetti. Pandemi koşullarında artan kadına yönelik şiddet konusunda hukuki destek ve kadın dayanışması içinde olduklarını belirten Didar, “Kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi büyütmeye çalışacağız. Özsavunma hakkını kullanan kadınlara sahip çıkılması, kadınların özsavunma araçlarını yaratması noktasında olacağız. Şu anda gündemimizde olan sosyal medyada bireysel ifşaların, bireysel özsavunma biçimini örgütlü özsavunma biçimine dönüştürmek, buradan kadın hareketini örgütsel bir forma kavuşturmak önümüze koyduğumuz hedeflerden biri. 2021’de faşist zorbalığa maruz kalacağımız kesin ama bunun karşısında kadın hareketinin direnen tarafı olacağımız da kesin” diye ifade etti.
2021’de kadın direnişi olacak
Didar, Dersim’de 5 Ocak’ta kaybedilen ve bir yıla yakındır akıbeti öğrenilemeyen Gülistan Doku’yu sormaya, Uzman Çavuş Musa Orhan’ın tecavüz ederek yaşamını yitirmesine neden olduğu İpek Er için adalet istemeye ve Gercüş’te açığa çıkan tecavüzün akıbetini sormayı sürdüreceklerini söyledi. Didar sözlerine şunları ekledi: “Kadın aktivistler evlerine köpekle girilerek işkence ile gözaltına alınıyor. Bunun karşısında hem Kürt kadınları hem de sosyalist kadın hareketleri karşı çıkmaya devam ediyor. Her yapılan katliamda, cinsel saldırıda İzmir’den ses olmaya çalışıyoruz. Bir dizi zorbalık olacak ama bunun yanında da 2021’de kadın direnişi olacağını düşünüyorum.”
Online ve açık hava atölyeleri ve kampanyalar yürütüldü
Mor Dayanışma üyelerinden Cansu Ekmen de, pandemi sürecinde artan kadın katliamlarına değindi. Yaptıkları anket çalışmasında yüzde 50 oranında kadın katliamlarında bir artış söz konusu olduğunu ifade eden Cansu, “Harekete geç” sloganıyla gerçekleştirdikleri kampanyayı İzmir’de de hayata geçirdiklerini dile getirdi.
‘Kadın kadının yurdudur’ söylemi yükseltilecek
Sınırsız Kadın Dayanışması ile uluslararası online etkinlikler ile 2021’i karşılayacaklarını belirten Cansu, “İktidar girdiği her çıkmazda kadınlara saldıran durumda. 2021 de kadınları daha çok yan yana gelmeye, örgütlenmeye birbirini sahiplenmeye çağırıyoruz. ‘Kadın kadının yurdudur’ söylemini daha çok yükseltmemiz gerekiyor” dedi.
Kayyım yasasına karşı direniş vurgusu
Kadına yönelik taciz, tecavüzü önlemek için çalışmalar yürüten Bornova Kadın Dayanışma Derneği (BORKAD) Başkanı Nefize Selçuk, yılın başından itibaren pandemi ilanından sonra da faaliyetlerine online devam ettiklerini söyledi. Sivil Toplum Örgütleri’ne (STÖ) yönelik kayyım atama yetkisi tanıyan yasaya değinen Nefize, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Bir şeylerin zeminini oluşturuyorlar ve bunu da süslüyorlar. Kapatmıyorlar dernekleri. Önce soruşturma açacaklar, bunun da belli bir süreci olacak ardından kayyım atayacak. Adımızı kullanacaklar, o zaman bizim senelerdir yaptığımızın üzerine bir sünger çekilecek. Biz orayı dövüşe dövüşe tırnaklarımızla kazandık, nasıl teslim ederiz?”
‘Safları sıklaştıralım’
Özellikle kadın örgütlerinin tehlike altında olduğunu, 2021’de kendilerini zorlu günlerin beklediğini kaydeden Nefize, ancak umut etmeye devam edeceklerini söyledi. Nefize, “Önümüze çıkan her engelde çözüm odaklı olmamız gerekiyor. Toplanın, çocuklar safları sıklaştıralım. Asla susmayalım” diye konuştu.
Kaynak:http://jinnews.com.tr/