Medya Haber TV’de yayınlanan Ülkeden programında Hoşeng Yılmaz’ın sorularını yanıtlayan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. İmralı’da 22 yıldır zulmün ve vahşetin en yoğunlaşmışına karşı özgür insa direnişinin de en yücesinin yaşandığını söyleyen Kalkan, ‘Tecride, İşgale, Faşizme Son; Özgürlük Zamanı Hamlesi’nin daha da güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
DÖRT YIL ÖNCEKİ HATA DÜZELTİLDİ
ABD’deki seçim sonuçlarının dünya, Ortadoğu ve Kürdistan açısından önemli olduğunu; Trump yönetiminin düşürülerek dört yıl önce yapılan hatanın düzeltildiğini belirten Kalkan, “Kürtler açısından Trump yönetimi iyi anılmayacaktır. Belki de gelmiş geçmiş ABD yönetimlerinden en kötüsüydü. DAİŞ’e karşı mücadelede DAİŞ’ten kurtarılan değerleri bu yönetim çeşitli oyun ve hilelerle DAİŞ yanlılarına kazandırdı. Hem sözlü hem de pratik olarak Kürtlere birçok hakarette bulundu” dedi.
YENİ YÖNETİM NE YAPAR BİLEMEYİZ
ABD’deki yönetim değişikliğinin belli bir etkisi olacağını kaydeden Kalkan, şöyle devam etti: “Yeni yönetim ne yapar, bilemeyiz. En azından Trump yönetiminin mevcut planlı saldırıları biraz parçalanacak. Yeniden değerlendirme gerektirecek. Bu da özgürlük ve demokrasi mücadelesini geliştirmek için daha fazla imkan ve fırsat ortaya çıkarabilecek. Kürtler de diğer halklar da dünyanın birçok alanında bu durumu değerlendirebilirler. Umut ediyoruz ki; yeni yönetim, Trump ve çevresi gibi siyasi güçlerini kişisel maddi çıkarları için kullanmaz, çünkü Tayyip Erdoğan ve çevresiyle öyle ilişkiler kurdular. Bu temelde Tayyip Erdoğan çevresini desteklediler. Belki bunlar yargılama konuları da olacak. Yeni yönetimin en azından bunları yapmamasını umut ediyoruz.”
AKP YÖNETİMİNDE DEPREM ETKİSİ
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, Amerika’daki seçimin, AKP yönetiminde deprem etkisi yarattığını; Trump düşünce Erdoğan’ın da düşer gibi olduğunu söyleyerek, “Bu, ne kadar bağımlı olduklarını, Trump yönetiminden ne kadar destek aldıklarını ortaya çıkarıyor. Tayyip’in düşüşü de an meselesidir” şeklinde konuştu.
PLANLARI BOŞA ÇIKARILDI
Trump yönetiminin izlediği uluslararası komplo temelinde PKK karşıtı politikaların yarattığı ortama dayanarak, biraz da tehdit ve baskıyla KDP’yi kullanarak son olarak 2020 baharında PKK’yi imha ve tasfiye etmek amaçlı saldırı yürütüldüğünü hatırlatan Kalkan, şunları ifade etti: “Buna ABD-TC-KDP ortak ittifakının planlı saldırısı diyebiliriz. Bu Zînî Wertê olayından başladı, Şengal’e, Mexmûr’a dönük saldırılar oldu, Heftanîn, Xakûrkê ve Xinêrê’yi işgal saldırıları olarak geliştirildi. Bu plan şöyleydi; Bütün Medya Savunma Alanları’nda PKK bitirilecek. Gerilla gücü kalmayacak, iradesi ortadan kaldırılacak. Bunun için bir yandan işgal saldırısı yürüttüler; Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de yurtseverlere dönük en ağır baskılar kurdular; Rojava’yı kendi etkileri altına almaya çalıştılar, herhalde PYD ve ENKS görüşmeleri de ABD öncülüğünde -ki sanki bu planın bir parçası gibi- yürütülüyordu. KDP de buna katılmıştı. Böylece Eylül sonuna kadar sonuç almak istiyorlardı. Bize gelen bilgiler bu yönlüydü. Baharda bize şu da söylendi: Eğer teslim olmazsanız biteceksiniz… Bu plan sahipleri tarafından dolaylı ve direkt olarak açık tehdit edildik yani. Şimdi Eylül bitti, Ekim bitti, Kasım’ın ortasındayız. Plan boşa çıktı. Heftanîn’i bile işgal edemediler. Bazı tepeleri tuttular, gerilla her gün vuruyor, büyük bir çıkmaza girdiler. Ordan öteye adım atamadılar…Bu plan bozuldu. Artık ABD’nin de KDP’nin de AKP-MHP faşizmine verecek bir şeyleri kalmadı. İşte bugünkü çöküş oradan ileri geliyor.
ŞİMDİ KDP’Yİ DEVREYE KOYDULAR
Bu plan başarısız kaldıktan sonra ABD hemen devreye girdi, KDP ve Bağdat yönetimini hemen bir Şengal’i işgal anlaşmasında birleştirdi. Bununla boşa çıkan planlarını yenilemek istediler. Buna karşı Şengal toplumundan, Êzîdîlerden, Irak’taki değişik çevrelerden, tüm demokratik güçlerden yoğun bir tepki gelince o adımı atamadılar. Ondan sonra KDP’yi Garê’ye yönelttiler. KDP’nin, asker sevkiyatı, gerilla kuşatması, PKK’ye karşı saldırıya geçmesi bu temelde gündeme geliyor.
PKK’NİN HAMLESİNDEN KORKUYORLAR
PKK de bu planı bozduğu gibi 12 Eylül’de faşizmi yıkmayı, İmralı İşkence ve Tecrit sistemini kırmayı, TC işgallerine son vermeyi hedefleyen bir özgürlük zamanı hamlesi başlattı. Hamle büyük destek gördü. Bundan korkuyorlar. Şimdi kendileri başarısız kalmışlar, PKK de hamle yapıyor. PKK hamlesi gelişir, AKP-MHP faşizmini yıkar korkusuyla bu saldırıları yapıyorlar. Engellemeye çalışıyorlar böyle devrimci bir gelişmeyi. Bunu KDP eliyle yaptırmak istiyorlar. Önce KDP-Irak ile yaptırmak istediler. Olmayınca, şimdi KDP eliyle yaptırmak istiyorlar. AKP-MHP yıkılırsa Türkiye demokratikleşir, bu durumun altında AKP-MHP faşizmine destek vermiş olan herkes kalır. Böyle olmaması için aslında bizim devrimci hamlemizin önünü kesmeye, zayıflatmaya çalışıyorlar fakat, boştur. Görüldü ki en büyük destek, bütün bunların koordinatörü gitti yani. Komutan gitti Amerika’dan.”
KRİZİN KAYNAĞI SAVAŞTIR
Türkiyedeki çöküşün kaynağının yanlış ele alındığını, bunu sadece TC ekonomisinin yapısallığına, Berat Albayrak’ın yönetim biçimine bağlamanın doğru olmadığını kaydeden Kalkan, şöyle izah etti: “Bugün Türkiye ekonomisinin yaşadığı kriz, esas olarak izlenen siyasetten, yürütülen savaştan kaynaklanıyor. Ekonomik kriz var ama sadece bu kriz yok Türkiye’de. Siyasi, askeri, zihniyet, akıl krizi var. Hasta akıl var, herkes onu görmeli. Bu ekonomik kriz, Kürdistan’da yürütülen savaştan kaynaklanıyor. Tayyip bir merminin fiyatının ne kadar olduğunu biliyor musunuz diye sormuştu ama hala bazıları bunu anlamıyor. Üstelik muhalifim, diyenler bunu anlamıyor… Bunun sahipleri de Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’dir. Birileri çökertilecekse ya da istifa ettirilecekse Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli istifa ettirilmelidir. Bütün olup bitenlerin sorumlusu bu iki kişidir. Hedefi doğru seçmek, suçluyu doğru tespit etmek lazım. Dolayısıyla da çözümü doğru aramak lazım.”
SAVAŞ, PKK İLE TC ARASINDADIR
KDP’nin devreye girmesiyle başlayan gerginliğe dikkat çeken ve “Durup dururken ne oldu? PKK, KDP’ye karşı ne yaptı? Hewlêr’deki yönetimi mi eleştirdi ya da kötüledi? Bu yönetimi etkileyen, Güney Kürdistan’da herhangi bir şey mi yaptı?” sorularını soran Kalkan, şöyle devam etti: “Yok. PKK açısından yapılan hiçbir şey yoktur. PKK, AKP-MHP faşist diktatörlüğüne karşı Kuzey Kürdistan’da savaşıyor, bu faşist diktatörlüğün Güney Kürdistan’a, Medya Savunma Alanları’na dönük işgal saldırılarına karşı Aralık 2007’den beri direniyor… TC ile PKK savaşıyor. Bunda yeni olan bir şey yok. Yeni olan KDP’nin harekete geçmesidir. Eskiden bu savaşa biraz itiraz ediyorlardı, daha sonra istihbarat desteği vermeye başladılar. En son Trump yönetiminin de teşvikiyle PKK’ye karşı TC’yi kurtarmak üzere KDP’yi harekete geçirdiler. Biz TC’nin planını yenilgiye uğratıyoruz, AKP-MHP faşizmini yıkacağız, KDP arkadan vurmaya kalkıyor. Peki, AKP-MHP faşizmini kurtarmak KDP’ye mi düşmüş? Bu KDP’nin işi olabilir mi?”
KDP, PKK’NİN YANINDA OLMALIYDI
PKK ile KDP arasında bir birakujî durumunun olmadığını; savaşın, PKK ile TC arasında olduğunu tekrarlayan Kalkan, böyle bir savaşta yurtsever olanın, devrimci olanın, demokrat olanın yerinin PKK’nin yanı olması gerektiğini vurgulayarak, şunları dile getirdi: “Eğer PDK bu savaşa katılacaksa PKK’yi destekleyerek katılmalıydı. PDK, AKP-MHP’den yanayım, diyor. AKP-MHP, Güney Kürdistan’ı işgal etmeye kalkıyor. KDP, gerekçe üretip PKK var da işgal ediyor, diyor. Peki, Ekim 2017’de Irak yönetimi de Kerkük’ü, Germiyan’ı, Güney Kürdistan’ın yüzde 40’ını aldı. PKK olduğu için mi aldı? Trump ve Erdoğan, Irak yönetimini sevk edip işgal ettirdi, Barzani’yi de yönetimden düşürdüler. PKK düşürmedi yani. PKK, Mesud Barzani’ye, KDP’ye birlikte hareket etmeyi önerdi. KDP, Kürdistan’a saldıranları bırakıyor, PKK’yi hedefliyor. Doğru yaklaşıp doğru değerlendirmek lazım… Bu ne yurtseverlik olabilir ne de demokratlık.”
PKK GÜNEY KÜRDİSTAN’DA MİSAFİR DEĞİL
Kalkan, PKK’nin Güney Kürdistan’da misafir olmadığını, Güney Kürdistan’ın da bazı partilerin malı olmadığını belirterek, “PKK’nin Güney Kürdistan’da örgütlenmesi olmayacak mı? Rojava’da örgütlenmesi olmayacak mı? Amerika diyor, PKK çıksın Rojava’dan. Amerika seçimi çok seviyor, referandum yapsın Rojava’da, bakalım halk kendilerine ne cevap verecek. Buna Kürt halkı karar verir. Kürt halkının ulusal, demokratik, özgür iradesi karar verir. Bu nedenle bütün Kürt partileri, ulusal bütünlük içerisinde, demokratik zihniyetle bakmalılar. Kendi iç sorunlarını diyalogla kendi içlerinde çözmeliler. Zaten düşman bölmüş parçalamış, bir de biz bölersek ortada ne Kürdistan kalır ne de Kürt birliği kalır… Her alanda TC ile yoğun bir savaşta olan gerillanın rahatsız edilmemesi gerekiyor. Gerilla alanları kuşatılmaya, gerilla tehdit edilmeye kalkılmamalı. Öyle olursa kendini savunur gerilla, herkes bilmeli. Savaş bir yerde de kalmaz. Böyle olursa her yere de yayılır” şeklinde konuştu.