12 Mart katliamlarına ilişkin açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı şunları belirtti:
12 MART KATLİAMLARIN GERÇEKLEŞTİĞİ GÜNDÜR
“12 Mart, Kürdistan ve Türkiye tarihi açısından baskı, zulüm ve katliamların gerçekleştiği bir gündür. 12 Mart 1971’de askeri faşist darbe gerçekleşmiş, Türkiye ve Kürdistan halkı ağır zulüm ve baskı altına alınmıştır. Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya başta olmak üzere onlarca devrimci genç katledilmiş; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan 12 Mart askeri faşist cunta tarafından idam edilmiştir. 12 Mart 2004 yılında Suriye devleti onlarca Kürt’ü Qamişlo’da katletmiş; buna karşı yapılan serhildanda da onlarca Kürt yaşamını yitirmiştir. 12 Mart 1995’te Gazi, Ümraniye ve 1 Mayıs mahallelerinde devrimcilere ve Alevilere saldırılmış, onlarca insanımız katledilmiştir. 16 Mart 1978’de İstanbul’da faşistler 7 devrimci genci bombalı saldırıyla katletmişlerdir. 16 Mart 1988’de de Kürdistan tarihinin en büyük katliamlarından olan Halepçe katliamı gerçekleştirilmiştir. Despot Saddam Hüseyin yönetimi Halepçe’ye kimyasal bombalar attırmış, kısa süre içinde kadın, genç, çocuk, yaşlı 5 binden fazla Kürt insanı zehirlenerek ölmüşlerdir. Tüm bu saldırı ve katliamlarda şehit düşen devrimcileri ve mazlum binlerce halkımızı rahmetle anıyor, onların özlemlerini Demokratik Türkiye, Özgür Kürdistan ve Demokratik Ortadoğu ile taçlandıracağımız sözümüzü veriyoruz.
12 Mart askeri faşist cuntası, Türkiye ve Kürdistan’da başta gençler olmak üzere halklarımızın özgürlük ve demokrasi istemine ve özlemine yapılmış bir saldırı olmuştur. Türkiye İşçi Partisi, Kürtlerin varlığını kabul edip temel haklarını gündeme getirdiği için kapatılmış; Deniz Geziş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan Kürt ve Türk halklarının kardeşliğinden söz ettikleri ve Türk devletine karşı açık bir biçimde mücadele içine girdikleri için idam edilmişlerdir. Filistin’e gidip eğitim görerek Türkiye’de özgürlük ve demokrasi mücadelesini geliştirmek istedikleri için cezalandırılmışlardır. Türkiye’de her sorun gündeme getirilebilir, devlete karşı başka çıkışlar affedilebilir, ancak Kürt sorununa dokunan yanar ve gereken cezayı görür gerçeği 12 Mart askeri darbesinden sonra bir daha gözler önüne serilmiştir. Türk devletinin devrimci gençlere yönelik büyük düşmanlığı en başta da onların Kürt varlığını kabul etmeleri ve özgürlüğünü talep etmelerinden kaynaklanmıştır. Devrimci gençlere düşmanlığın egemen sınıf karakterinden gelen başka boyutları olsa da düşmanlıklarını idamlar ve katliamlar düzeyine çıkarmalarında Kürt sorununu dile getirmelerinin çok büyük payı vardır.
GAZİ KATLİAMI
12 Mart Gazi katliamı da Türkiye’deki devrimci demokratik güçlerin, Alevilerin, Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle buluşmasını engellemek için yapılmıştır. 2 Temmuz 1993’te Sivas katliamı hangi amaçla yapılmışsa 12 Mart’ta Gazi katliamı da aynı amaçla yapılmıştır. 12 Mart’ta Gazi’de katliam yapılarak Kürt halkının özgürlük mücadelesine karşı savaş verdikleri ortamda devrimci demokrasi mücadelesi verenleri düşman gördüklerini açıkça göstermişlerdir. Nasıl ki bugün Kürt halkının özgürlük mücadelesine karşı soykırımcı sömürgeci saldırı yürütülürken faşist iktidara karşı tutum koyan devrimciler, demokratlar cezalandırılıyorsa, 12 Mart Gazi katliamının gerçekleştirilmesinin önemli bir sebebi bu olmuştur. O günkü siyasi ortam dikkate alındığında bu gerçeklik görülecektir.
QAMIŞLO KATLİAMI
Kürtler söz konusu olduğunda silahın çok kolay kullanıldığı ve insanlarımızın öldürüldüğü somut bir örnek de Suriye devletinin 12 Mart 2004 yılında bir futbol maçında Kürtlere yönelik katliam yapmasıdır. Çoğu genç onlarca Kürt gencinin öldürülmesi karşısında Rojava Kürdistan’ının her yerinde serhildanlar gelişmiştir. Bu serhildanlara saldırılması sonucu onlarca Kürt daha yaşamını yitirmiştir. Bu saldırılara karşı ayağa kalkan Kürt halkı birçok yerde devlet kurumlarını yakıp yıkarak devrimci karakterini ortaya koymuştur. Rojava Devriminin Kobanê’de başlamasında 2004 yılında devletin saldırıları karşısında Kobanê halkının büyük bir serhildan gerçekleştirmesinin de büyük etkisi olmuştur. Bu açıdan 2004 12 Mart serhildanında Rojava Kürdistan’da direnenleri ve şehit düşenleri bir daha minnet ve saygıyla anıyoruz.
FAŞİSTLER DEVLET DESTEĞİYLE BİRÇOK KATLİAM YAPTI
16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi önünde gençlere saldırı ve 7 gencin katledilmesi Türkiye’de devletle MHP’de örgütlü faşist güçler arasındaki doğrudan ilişki sonucu gerçekleşmiştir. NATO’ya bağlı gladyonun Türkiye’deki ayağı olan bu faşistler devlet desteği ile böyle birçok katliam yapmışlardır. 16 Mart 1978’de şehit düşen gençler Türkiye ve Kürdistan’daki özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yerlerini aldılar. Onların halkların kardeşliğine dayalı Demokratik Türkiye, Özgür Kürdistan özlemleri mutlaka gerçekleştirilecektir.
Kürtlerin kolaylıkla öldürülüp, katledilip soykırıma uğratılmak istenmelerine en somut örnek Halepçe katliamı ve soykırımıdır. Böyle bir katliamı başka halklara uygulamak kolay değildir. Saddam Hüseyin’in BAAS iktidarı o dönemde arkasındaki güçlere dayanarak bu katliamı yapabilmiştir. Nitekim 1988’de bu katliamı yeterince gündemleştirmeyen güçler ancak Irak-İran savaşı bitip Saddam Hüseyin’le sorunlar yaşayınca bu katliamı gündemleştirmişlerdir. Bu gerçeklik 20. yüzyılda Kürtler üzerinde uygulanan soykırım politikalarının arkasında 1. Dünya Savaşı sonrasında Ortadoğu düzenini kuran güçlerin bulunduğunu çok çarpıcı biçimde ortaya koymuştur. Politikalarıyla böyle bir soykırıma zemin sunan bu güçleri de BAAS iktidarını da bir daha şiddetle kınıyor, Halepçe katliamında gerçekleşen şehadetleri Kürt varlığını kesinleştirme ve özgürleştirme mücadelesinde yaşatacağımız sözünü bir daha veriyoruz.
Soykırımcı sömürgeci güçler ve onun destekçileri Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu’da özgürlük ve demokrasi mücadelesini ezmek için ne kadar katliam yaparlarsa yapsınlar, bu katliamlarda yaşamını yitirenler özgürlük ve demokrasi mücadelemizde yaşayacak, bu güçlerin mezar kazıcıları olacaktır.”