KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, AKP-MHP faşist iktidarının HDP’ye yönelik siyasi soykırım operasyonlarla ayakta kalmaya çalıştığına dikkat çekti. Açıklamada, “Bu iktidar Türkiye tarihinin en zayıf iktidarıdır. Ayakta kalmasının nedeni tüm anti-faşist güçlerin bir araya gelip mücadele edememeleridir” vurgusu yapıldı.
‘FAŞİZME KARŞI DİRENEN EN GÜÇLÜ ODAK ORTADAN KALDIRILMAK İSTENİYOR’
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı’nın açıklaması şöyle:
AKP-MHP faşist iktidarı Kürt halkının özgürlük mücadelesini tasfiye etmek için HDP şahsında Kürt ve Türkiye demokratik siyasetine yönelik yeni bir siyasi soykırım saldırısı yapmıştır. Her gün sürdürdüğü siyasi soykırım saldırılarını Türkiye’nin temel demokratik siyasi muhalif gücünü fiili kapatacak düzeyde sürdürmektedir. Bunun için de 6-7-8 Ekim 2014 yılında Kürt halkının DAİŞ’e karşı Kobanê direnişine destek vermesini gerekçe haline getirmişlerdir. Kobanê direnişini destekleme eylemlerinde HDP’liler katledilirken, şimdi de HDP’liler yargılanmak istenmektedir. Böylece faşizme karşı direnen en güçlü odak ortadan kaldırılmak istenirken, DAİŞ’in Kobanê’de yenilgiye uğratılmasının intikamı da alınmaktadır. AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan’ın DAİŞ’in en büyük destekçisi olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.
‘ÇÖKTÜRTME PLANI’
Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı 2014 yazında Çöktürtme Planı hazırlarken aynı dönemde DAİŞ de Kürt halkına yönelik saldırılarını Başurê Kürdistan’da ve Rojava’da artırmıştı. Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki, Tayyip Erdoğan ve AKP içindeki oligarklar DAİŞ saldırılarına paralel olarak Çöktürtme Planını devreye koymuşlardır. Çöktürtme Planı 2014 31 Ekim Milli Güvenlik Kurulunda onaylanmış ve adım adım pratikleştirilmiştir. Kürt şehirlerinin yakılıp yıkılması Çöktürtme Planı temelinde yapılırken; HDP’ye yönelik sürdürülen kesintisiz saldırılar ve Kürt halkı üzerinde kurulan soykırımcı faşist baskı da bu plan dahilinde yapılmaktadır. 5 Haziran Amed, 20 Temmuz Suruç ve 10 Ekim 2015 Ankara Garı katliamları da DAİŞ içindeki MİT yapılanması tarafından yönlendirilip gerçekleştirilmiştir. AKP-MHP faşist ittifakının DAİŞ ve DAİŞ’ten devşirilmiş çetelerle ilişkileri de bu sapkın grupların halkların üzerine kimler tarafından sürüldüğünü açık biçimde gözler önüne sermektedir.
AKP-MHP iktidarının tek bir programı vardır; o da demokrasi ve Kürt düşmanlığıdır. Bu açıdan tüm demokrasi güçlerinin ve Kürt siyasi güçlerinin en geniş ittifakı yaratmaları artık zorunlu hale gelmiştir. Sıranın kendilerine gelmesini istemiyorlarsa AKP-MHP faşizminden rahatsız olan tüm güçlerin bir araya gelerek bu faşist iktidara son vermesi gerekir. Bu iktidar Türkiye tarihinin en zayıf iktidarıdır. Ayakta kalmasının nedeni tüm anti-faşist güçlerin bir araya gelip mücadele edememeleridir.
‘SÜREKLİ SALDIRILARLA AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYORLAR’
HDP’ye yönelik soykırım saldırısından sonra HDP’nin ve birçok demokratik gücün açıkladığı ve değerlendirdiği gibi zayıflıklarını gidermek için saldırmaktadırlar. Cumartesi Annelerine yönelik baskı ve saldırı içine girilmesi bunun somut kanıtıydı. İktidarın zayıflığının her gün yeni bir kanıtı ortaya çıkmaktadır. HDP’ye yönelik soykırım saldırısı da bu zayıflığın sonucudur. Çünkü ne kadar baskı yapsalar da demokrasi güçleri de HDP de Kürt halkı da baskılara boyun eğmemiştir. Kadınlar bu iktidara boyun eğmemiştir. Gençler boyun eğmemiştir. Tüm bu saldırılara rağmen bu faşist iktidar zayıflığını giderememiştir. Bu nedenle sürekli saldırılarla korku yaratıp iktidarlarını ayakta tutmak istiyorlar. Ancak korku yaratarak korkularını gideremezler. Korkuyla saldırsalar da korkunun ecele faydası yoktur. İçerde faşist baskı, dışarda savaş politikası bu iktidarı daralttıkça daraltmış, yıkılmanın eşiğine getirmiştir.
‘FAŞİZM HALK MÜCADELESİYLE YIKILIR’
Bu faşist iktidardan hiçbir şey istenemez, beklentili olunamaz. Faşizme karşı sadece ve sadece direnilir. Bunun için de anti-faşist ittifaklar çok önemlidir. Ellerinde baskı gücü olsa da faşist ittifak zayıftır. Bu açıdan bu güç direnilerek kırılabilir. AKP-MHP faşizmi yıkıldığında kaçınılmaz olarak demokratikleşmenin önü de açılacaktır. “Erdoğan-Bahçeli gitse ne olacak ki” yaklaşımı yanlış bir bakış açısıdır. Bu iktidar yıkıldığında onun politikaları da gidecek; amaçları da boşa çıkacaktır. Erdoğan-Bahçeli ve ekibinin iktidardan düşürülmesi devrimci demokratik bir hamle olacaktır.
Bu faşist iktidar zayıftır. Zaten bu iktidar içerde ve dışarda zayıf olduğu için ‘Faşizmi yıkma, demokrasiyi kurma ve adaleti sağlama’ hamlesi başlatılmıştır. Bu sadece Kürt halkının değil, Türkiye halklarının ve Ortadoğu halklarının da demokrasi ve özgürlük hamlesidir. Kadınlar ve gençler başta olmak üzere tüm Kürt halkı, devrimci demokratik güçleri Türkiye halkları ile birlikte faşizme karşı mücadeleyi yükseltmelidirler. Faşizm, halk mücadelesiyle yıkılır. Gençlerin ve kadınların, halkın sokakları ve meydanları eylem alanı haline getirmesi ile yıkılır. Bir merkezde milyonlar halinde bir araya gelmeye de gerek yoktur. Herkes kendi sokağında, mahallesinde faşizme karşı ayağa kalksa bile iktidar kısa sürede yıkılır. Faşizmin kaçak sarayı iskambilden şatolar gibi dağılır.
Faşizm Kürt halkının ve tüm demokrasi güçlerinin iradesini kırmaya çalışıyor. Böylece iktidarını sürdürmek istiyor. Bu açıdan saldırılar karşısında geriye çekilme değil, öfkeyi büyütüp mücadeleyi yükseltmek gerekir.
‘HDP’YE YÖNELİK SALDIRILARA KARŞI DURMAK DEMOKRASI GÜÇLERİNİN VE HALKLARIN GÖREVİDİR’
Kürt kadınları özgürlük ruhu ile kendileri ile birlikte Kürt halkını ve Türkiye halklarını ayağa kaldırmada öncülük rollerini oynamalıdırlar. Kürt gençleri faşizmi yıkmak için her sokağı, her mahalleyi eylem haline getirmelidir. Bakurê Kürdistan ve Türkiye’de onlarca yıla dayanan serhıldan bilinci ve ruhu ile mücadeleye atılmalıdır.
Halkların Birleşik Devrim Hareketi de Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından tarihi rol oynayacak konuma ve birikime sahiptir. Türkiye ve Kürdistan’da HBDH’ye destek verilerek faşizme karşı mücadelenin güçlendirilmesi gerekmektedir.
HDP’ye saldırılar sadece Kürt halkına değil, HDP’nin çizgisine, HDP’nin çatısı altında topladığı tüm demokrasi güçleriyle etnik ve inanç gruplarına yönelik saldırıdır. Bu açıdan HDP’ye yönelik saldırıya karşı durmak tüm demokrasi güçlerinin ve halklarının da görevidir. Bu temelde, siyasi soykırımı süreklileştirerek tüm demokrasi güçlerini zindana atan bu iktidara karşı tüm Türkiye halklarını ‘tam da özgürlüğü kazanma zamanıdır’ diyerek mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
Gençler ve kadınlar başta olmak üzere tüm Kürt halkını ve demokrasi güçlerini faşizmin üzerine üzerine gitmeye, AKP-MHP ittifakının korku üzerine kurdukları faşist iktidarı yıkmaya çağırıyoruz. Tam da faşizmi yıkma, demokrasiyi kurma ve adaleti sağlama zamanıdır.”