KCK: Komplonun son bulması için en büyük öncü rolü gençlere ve kadınlara düşmektedir

0
232

KCK Genel Başkanlık Konseyi 9 Ekim komplosunun yıldönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı.

KCK Genel Başkanlık Konseyi yaptığı yazılı açıklamada “Avrupa Konseyi, AİHM ve CPT gibi Uluslararası İnsan Hakları örgüt ve kurumları, hem İmralı’da uygulanan mutlak tecrite hem de soykırımcı sömürgeci Türk devletinin Kürt düşmanı politikalarına göz yumarak, üzerine düşen rolü oynamayarak, sorumluluklarını yerine getirmeyerek, faşist AKP-MHP özel savaş rejiminin suçlarına ortak olmaktadır” tepkisinde bulunuldu.

KCK Genel Başkanlık Konseyi’nin açıklaması şöyle:

“Önder Apo şahsında Kürt halkına karşı 9 Ekim 1998’de gerçekleştirilmiş olan uluslararası komployu, 23. Yılında büyük bir kin ve öfkeyle bir kez daha kınıyoruz. Uluslararası komploya ve yarattığı esaret koşullarına karşı, eşsiz direnişini süreklileştirerek cevap veren ve boşa çıkaran Önder Apo’yu saygı ve sevgiyle selamlıyoruz. Uluslararası komploya karşı, “Güneşimizi Karartamazsınız” şiarı ile fedaice kendini Önder Apo’nun etrafında ateşten çember yapan Kahraman Şehit Yoldaşlarımızı bir kez daha anıyor ve anıları önünde saygı ve minnetle eğiliyoruz. Yurtsever halkımızın dostlarıyla beraber tam yirmi üç yıldır, uluslararası komploya karşı geliştirdiği mücadele ve direnişini yine Önder Apo’yu sahiplenme düzeyini selamlıyoruz.  

Dünya hakimiyetini elinde bulunduran emperyalist devletler, 20. yüzyılın başlarında Kürtleri; dil, kültür ve kimlik sahibi bir halk, bir ulus olarak kabul etmedi. Ulusal bir varlık olarak Kürtleri red edip geliştirdiği ulusdevlet sisteminin dışında tuttu. Kendi aralarında yaptıkları anlaşmalar sonucunda Kürdistan coğrafyasını, üzerinde yaşayan Halkıyla beraber bölüp parçalama stratejisi uyguladı. En büyük parçayı ise sömürgeci Türk ulus devletine bıraktı. Sömürgeci Türk ulusdevleti, bu uluslararası anlaşmalara dayanarak, Kürt halkı üzerinde yaklaşık yüz yıl boyunca sistemli bir inkar ve imha siyaseti yürüttü ve bu süreç hala derinleştirilerek devam etmektedir. Yaklaşık yüzyıldan beridir yürütülmekte olan Kürt soykırımına karşı durma iradesini geliştiren, örgütleyen ve bugüne getiren ise Önder Apo ve Özgürlük hareketi oldu.

Kapitalist sistemi yöneten ABD’nin 21.yüzyıldaki en büyük arzusu, Büyük Ortadoğu projesini gerçekleştirmekti. Bu projesini hayata geçirmek için önündeki en büyük engel olarak Önder Apo’yu ve Kürdistan Özgürlük hareketini gördü. Bu yüzden Kürt halkının 21.yüzyılı da yine örgütsüz, kimliksiz, statüsüz ve köle bir halk olarak geçirmesini istedi. Büyük Ortadoğu projesi temelinde Ortadoğu’ya karşı gerçekleştireceği müdahaleye başlamadan önce, Önder Apo’yu kirli anlaşma ve uzlaşmalar sonucunda, uluslararası hukuğu çiğneyerek, sömürgeci soykırımcı Türk devletine korsanvari bir tarzda teslim etti. Bu uluslararası kirli komplo ile hedeflenen; Kürtlerin 21. yüzyıla özgür, iradeli ve kimlikli bir halk olarak girmesini engellemektir. Böylelikle başta Kürdistan olmak üzere Ortadoğu coğrafyasını, kendi sömürgeci çıkarları ve kapitalist emelleri temelinde yeniden düzenleyebilmektir.

Ortadoğu’da herşeyin, hegemon güçlerin arzuladığı biçimiyle gerçekleşemeyeceği gerçeği, bu gün Kürt halkının yürütmekte olduğu mücadelenin sonucunda, yeterince ortaya çıkmıştır. Mevcut durumda 9 Ekim Uluslararası komplosunun üzerinden tam yirmi üç yıl geçti. Ortadoğu’da Kürdistan merkezli üçüncü dünya savaşı yaşandı ve bu savaş hala devam etmektedir. Bölgede yaşanan üçüncü dünya savaşı içerisinde Kürtler, büyük bir mücadelenin sahibi oldular ve yürüttükleri mücadelenin sonucunda önemli kazanımlar elde ettiler. Kürtler bugün, 20.yüzyıldakinin tersine; politik entellektüel irade ile örgütlenmiş, siyasi askeri düzey kazanmış, kendi savunma gücünü geliştirmiş, demokratik toplum örgütlenmesine ve kurumlaşmasına kavuşmuş bir halk haline geldiler. Kaybettikleri dillerini, kültürlerini, kimlik ve politik örgütlü güçlerini, eskiye oranla daha güçlü geliştirdiler. Sömürgeci, soykırımcı ulusdevletler karşısında diz çökmeyecek, baş eğmeyecek, bilinçli, onurlu, demokratik özgürlükçü, mücadeleci bir toplumsal duruş ortaya çıkardılar.

Kimliksiz kölelikten ‘ya özgür yaşam ya hiç’ duruşuna yükselen Kürt gerçeği, Önder Apo’nun eseridir. Önder APO, Kürt toplumunu kendisi olmaktan çıkaran örgütsüzlük illetine son verdi, bu yüzden Kürt halkının beyninde ve yüreğinde taht kurdu. Örgütlü toplumun özgür toplum olduğu bilinciyle donanmış Kürt halkı, bu temelde özgür yaşamın geri dönülmez yoluna girdi. Kürt Özgürlük Hareketi bu anlamda Kürt halkının sonuna kadar özgür yaşama kararlılığının somutlaşmış ifadesi oldu. Elinde ne kadar modern silahları olursa olsun, hiçbir kapitalist ulusdevlet gücünün özgür ve iradeli yaşamda karar kılmış ve bunun için her türlü bedeli ödemeye hazır olan bir halkı, yeniden köle yaşama mahkûm edemeyeceği gerçeği, tarihsel bir olgu olarak ortaya çıkmış bulunuyor.

Önder Apo’nun Kürt halkında geliştirdiği ruh, halklar arası kardeşlik ruhudur. Egemen Ulus-devlet sisteminin tek renge boyamaya çalıştığı Kürdistan ve Ortadoğu coğrafyasında, Önder Apo’nun geliştirdiği bilinç ve mücadele ile birlikte, yeniden çok kültürlü öz yapısına kavuşmaya başladı. Maruz bırakıldığı korkunç vahşete ve çektiği akıl almaz acılara rağmen, Önder Apo çizgisinde yürüyen Kürt halkı, acılarını damıtarak, özgür yaşamın ve ahlaki güzelliklerin kaynağı haline getirmekte her zaman kararlı davrandı. Ortadoğulu kimlik ve kültürlerin yeniden ve özgürce birarada yaşamaya başlaması, tüm insanlık açısından cezbedici bir gelişme olarak ortaya çıkmaktadır. Bu gelişmeye yol açan Önder Apo’nun ırkçılık ve milliyetçilik karşıtı demokratik düşünceleridir. Apocu düşünce, ırkçılık ve milliyetçilikten arınmış düşüncedir.

Dünün dilsiz, kimliksiz kölelerinden bugünün umut taşıyıcılarını yaratma eylemi, Önder Apo’nun insanlığa kazandırdığı en büyük gelişmedir. Önder Apo, geliştirdiği yeni düşünce ve eşsiz mücadele ile beraber; bıçağın altına yatırılmış kültürlerin, hiçleştirilen kadının ve zehirlenen doğanın yeniden canlanışını ve dirilişini mümkün kılmıştır. Çünkü Önder Apo’nun düşünce sisteminde kültürlerin tüm ihtişamıyla yeniden ayağa kalkışı, özgür kadınlığın hak ettiği yükselişi yeniden yaşaması ve tabiat ananın insanlıkla yeniden kucaklaşması vardır. Devlet dışı, yeni bir demokratik uluslaşma düzeyi olarak ortaya çıkan Demokratik Kürt uluslaşması, özgürlüğümüzün en büyük teminatı haline gelmiştir. Kürt kadınlarının direnişi, Önder Apo’nun verdiği güç ve moral sayesinde, kapitalist sistemin tecavüzcü suratına çarpan en sarsıcı tokat olmuştur.

Önder Apo’nun demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü düşünceleri gün geçtikçe ve tanınıp öğrenildikçe daha geniş kesimlere yayılıyor ve yayıldıkça da daha fazla sahiplenilip savunuluyor. Çünkü Önder Apo’nun düşünce sisteminde faşizme, ırkçılığa, milliyetçiliğe, cinsiyetçiliğe, haksızlığa ve ahlaksızlığa geçit yoktur. Dolayısıyla Önder Apo’yu savunmak; kapitalizme karşı bir duruş ortaya koymaktır. Irkçılığa, milliyetçiliğe, erkek egemenliğine ve doğa karşıtlığına karşı çıkmaktır. Önder Apo’yu savunmak, 21.yüzyılın toplumsal demokrasi ve özgürlük-eşitlik değerlerine sahip çıkmaktır. Önder Apo’yu savunmak, Anti kapitalist ve demokratik sosyalist bir duruştur.

Nitekim, “Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifinin” çağrısı üzerine 2 Ekim günü Strazburg’da gerçekleştirilen Miting’de halkımızın ve değerli dostlarının verdiği mesajlarda, bu gerçek bir kez daha ortaya konulmuştur. Zaten bu yüzden, Miting ardından katılımcıların, meydanda kurmak istedikleri çadırlara Fransa devleti demokratik tahamül gösterememiş ve faşist AKP-MHP polisini aratmayan bir şekilde, Fransa polisini eylemcilerin üzerine saldırtmıştır. Fransa devleti, ortaya koymuş olduğu bu tutum ile Erdoğan-Bahçeli faşist rejiminin destekçisi olduğunu açık bir biçimde deklare etmiş oldu. Fransa devletini, gösterdiği faşizm yanlısı bu siyasi tutumundan dolayı kınıyoruz. Strazburg’daki bu demokratik eyleme katılan ve çok anlamlı demokratik mesajlar veren, gelişen saldırıya karşı direnen halkımızı ve çok değerli dostlarının bu demokratik eylemini ve direnişini selamlıyoruz.

Düşmanlarımız, Kürt halkı ve hareketi olarak bizleri yeniden tarihten silmek istiyorlar. Önder Apo ve hareketinin eşsiz bedellerle Kürt halkı için sağladığı demokratik kazanımları ve yarattığı değerleri ortadan kaldırmak istiyorlar. Kürtleri tekrar PKK öncesi sürece, Önder Apo çıkışından önceki sürece geri götürme amacı güdüyorlar. Elli yıla yaklaşan mücadelemizi ve ortaya çıkardığı Demokratik Kürt kazanımlarını yok sayıyorlar. Kürtleri eski konumlarına ve eski kaderlerine razı etmeyi dayatıyorlar. Ancak bunun artık mümkün olmadığını, bir türlü görmek istemiyorlar. Önder Apo üzerinde yürüttükleri mutlak tecridin temel amacı da budur zaten. Çünkü bir halkın Önderi esaret ve tecrit altındayken, o halkın özgür olması düşünülemez. O yüzden Halkımız ve değerli dostları, her gün “Önder Apo’ya özgürlük” talebiyle sokak ve meydanlara çıkıyorken, Özgürlük Gerillası otuzsekiz yıllık eşsiz ve haklı direnişini zirvede sürdürüyorken, soykırımcı işgalci TC devleti ve destekçileri, tecridi gün geçtikçe daha da derinleştiriyorlar. Uluslararası hegemon güçler de kapitalist çıkarları temelinde hala tecride göz yummayı tercih ediyorlar. Avrupa Konseyi, AİHM ve CPT gibi Uluslararası İnsan Hakları örgüt ve kurumları, hem İmralı’da uygulanan mutlak tecrite hem de soykırımcı sömürgeci Türk devletinin Kürt düşmanı politikalarına göz yumarak, üzerine düşen rolü oynamayarak, sorumluluklarını yerine getirmeyerek, faşist AKP-MHP özel savaş rejiminin suçlarına ortak olmaktadır. Halkımızın dostlarıyla beraber geliştirdiği her eylem ve etkinlikte dile getirdiği gibi, Avrupa Konseyi ve ona bağlı olarak çalışma yürüten uluslararası İnsan Hakları kurumlarının; İmralı’daki mutlak tecrit uygulamasına ve AKP-MHP özel savaş hükümetinin Kürt düşmanı soykırımcı uygulamalarına karşı artık kör, sağır ve dilsizleri oynamayı bırakmaları gerekiyor.

Avrupa Konseyi ve kendisine bağlı insan hakları kurumlarını, dünya halkları ve Kürt toplumu itibarlı kurumlar olarak tanıyor. Bu yüzden de Önder Apo üzerindeki hukuki, siyasi ve insani tecridin kaldırılması için, bu uluslararası insan hakları örgüt ve kurumlarının üzerine düşen rolü, mutlaka oynaması; Kürt Halkının ve Değerli Dostlarının bu yönlü beklentisine derhal pratik çözümler üretmesi gerekiyor. Pratik çözümlerin neler olduğunu ise Halkımız ve Değerli Dostları, hergün sokak ve meydanlarda dile getiriyorlar. Buna göre; Bir CPT heyetinin derhal İmralı’ya gitmesi ve İmralı’da rehin tutulan Önder Apo’nun ve diğer üç yoldaşımızın durumu hakkında Kürt halkını, Hareketini ve Demokratik kamuoyunu bilgilendirmesi ve aydınlatması; buna paralel olarak Önder Apo’nun avukatları ve ailesi ile  düzenli görüştürülmesinin sağlanması gerekiyor.

Ayrıca sömürgeci soykırımcı Türk devletinin ilk defa Önder Apo’yu cezalandırmak için ürettiği ve daha sonra onlarca tutsağa verdiği ve AİHM’nin, AİHS’ne aykırı olduğuna hükmettiği “Ağırlaştırılmış Müebbet Cezasının” Türk Ceza Kanunundan kaldırılmasını sağlatmak üzere, Avrupa Konseyini ve ilgili komitelerini kendi bünyesinde verilen bu karara sahip çıkmaya ve bu yönlü görev ve sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz.     

Komplonun son bulması için yirmi üçüncü mücadele yılında en büyük öncü rolü ve misyonu, Kürt gençlerine ve kadınlarına düşmektedir. Bu temelde başta Kürt gençleri ve kadınları olmak üzere, Kürdistan’ın tüm parçalarında ve yurt dışında yaşayan Yurtsever Halkımızı ve Değerli Dostlarını; mutlak tecridi kırmanın ve komployu yenilgiye uğratmanın kararlılığıyla, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlayıncaya kadar, “Dem dema Azadiyê ye” sloganı etrafında mücadeleyi yükseltmeye, örgütlülüğünü büyütmeye, iradesini güçlendirmeye, direniş ve eylemselliğini süreklileştirmeye çağırıyoruz.”

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here