KCK: KDP Genel Başkanı’nın yaptığı açıklamalar da yürüttükleri savaş politikasına meşruluk kazandırmak içindir. Yapılan kara propagandanın yalan olduğu açığa çıkmıştır.
Yazılı bir açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “PKK Yürütme Komitesi ve KCK Yürütme Konseyi yaptıkları açıklamalarda KDP ve Başurê Kürdistan yönetimiyle bir sorunlarının olmadığını vurgulamışlardır. TC ile ilişkileri ve TC’nin dayatmaları nedeniyle KDP’nin Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı olumsuz tutumlar içine girdiğini belirtmiştir” dedi.
Barzani’nin, peşmergeler DAİŞ’e karşı savaşırken PKK’nin bazı bölgeleri işgal ettiği yönündeki iddialarına da cevap veren KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı şunları belirtti: “Gerilla Şengal’i başka bir gücün elinden almadı, DAİŞ’ten kurtardı. Böylece KDP’yi daha büyük bir soykırımın sorumlusu olma durumundan da kurtardı. Gerillanın bu müdahalesi en başta da KDP’nin onurunu korumuştur. 2017 referandumundan sonra Kerkük’te çatışmalar yaşandığında Kerkük’ü sonuna kadar savunan ve en son terk eden de yine gerilla olmuştur.”
Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan yoldaş, KDP’nin askeri güç ve silah yığınağı yaparak gerillayı kuşatmaya almak istediği açıklamasını yapmıştır. Bunun bir savaş hazırlığı ve dayatması olduğunu vurgulayarak Kürt halkını ve kamuoyunu duyarlılığa çağırmıştır. KDP Genel Başkanı Sayın Mesut Barzani’den de bu durumun önüne geçmesini istemiştir. Kürt kamuoyu vereceği cevabı beklerken KDP Genel Başkanı Mesut Barzani aldıkları savaş kararına meşruiyet kazandırmayı amaçlayan gerekçeleri sıralayan bir açıklama yapmıştır. Tüm Kürt halkının açık biçimde bildiği gerçekleri çarpıtarak kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalışmıştır.
AÇIKLAMALARI PKK’YE KARŞI SAVAŞMA NİYETLERİNİN VE KARARLARINI GÖSTERDİ
KDP Genel Başkanı Mesut Barzani açıklamasında gerilla alanlarına neden askeri güç yığınağı yaptığının ve kuşatma gerçekleştirmek istediğinin gerekçelerini sıralamıştır. Böylece PKK’ye karşı savaşma niyetlerinin ve bu yönlü kararlarının olduğunu, bunun için uygun zemin ve fırsat kolladıklarını ortaya koymuşlardır. ‘Kürtler arası savaşı haram kıldık, ama…’ diyerek saydıkları gerekçeler nedeniyle savaşacaklarını duyurmuştur. Kürt halkı sağduyulu bir yaklaşımla savaştan vazgeçileceğini beklerken, yapılan açıklamayla gerillanın bulunduğu alanları bırakarak Türk devletine karşı verilen Kürt’ün var olma yok olma mücadelesinden vazgeçmesi çağrısında bulunmuştur. Böylece gerilla alanlarının hangi amaçla kuşatılmış olduğu da netleşmiştir.
PKK İLE SORUN YAŞAYAN KDP’DİR
PKK Yürütme Komitesi ve KCK Yürütme Konseyi yaptıkları açıklamalarda KDP ve Başurê Kürdistan yönetimiyle bir sorunlarının olmadığını vurgulamışlardır. TC ile ilişkileri ve TC’nin dayatmaları nedeniyle KDP’nin Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı olumsuz tutumlar içine girdiğini belirtmiştir. KDP Genel Başkanı Mesut Barzani’nin açıklamasında belirttiği gibi PKK’nin ne Başurê Kürdistan’ın statüsüyle bir sorunu vardır; ne de herhangi bir askeri dayatmada bulunmaktadır. Aksine Türk devletiyle ilişkileri nedeniyle PKK ile sorun yaşayan; gerilla alanlarını kuşatarak askeri dayatmada bulunan bizzat KDP olmaktadır. Tüm dünya da bilmektedir ki, PKK karşıtlığı yapmadan Türk devletiyle iyi ilişki içinde olmak mümkün değildir. Türk devletinin bir Kürt siyasi hareketiyle esas olarak PKK karşıtlığı üzerinden iyi ilişkiler içine gireceği de tartışmasız bir gerçektir.
PKK’nin Başurê Kürdistan’daki statüyle sorunu olduğu ve zarar verdiği üzerinden Kürt kamuoyunda yanlış bir algı yaratılmaya çalışılarak saldırganlıklarına meşruiyet ve haklılık kazandırılmak istenmektedir. Eğer bugün Başurê Kürdistan’da ve Kürdistan’ın diğer parçalarında bazı kazanımlar elde edilmişse bunda PKK’nin büyük payı olduğu gibi korunmasında da rolü bulunmaktadır. PKK, 50 yıllık mücadelesi ve on binlerce şehidi, on binlerce gazisi, yüz binlerce esiriyle Kürdistan’ın dört parçası ve tüm dünyada bir Kürt siyasi iklimi ortaya çıkarmasaydı mevcut kazanımları yaratmak ve korumak mümkün olmazdı. Dolayısıyla Başurê Kürdistan’daki kazanımlarda sadece KDP’nin değil, Başurê Kürdistan’daki diğer siyasi partilerin ve Kürdistan’ın dört parçasında yürütülen mücadelenin inkar edilemez payı bulunmaktadır. Kuşkusuz payımızın bulunduğu kazanımları koruma sorumluluğumuz da vardır. Bu sorumluluğu da defalarca ortaya koyduğumuz tutum ve pratikle gösterdiğimiz tüm Kürt halkının bilgisi dahilindedir.
PKK KÜRT HALKININ KAZANIMLARINI SONUNA KADAR SAVUNACAKTIR
Kürdistan’daki kazanımları en fazla da tehdit eden soykırımcı sömürgeci Türk devleti ve DAİŞ olmuştur. DAİŞ Rojava, Başur ve Bakur’da özgürlük güçlerine ve Kürt halkının kazanımlarına saldırmıştır. Bu saldırıların arkasında da Kürt düşmanlığında öncü olan Türk devleti olmuştur. DAİŞ Başurê Kürdistan’a saldırdığında tüm kazanımların kaybedilmesi tehlikesi ortaya çıkmıştır. Bu tehlike karşısında hiç tereddüt etmeden Başurê Kürdistan’ın savunmasına koşan gerilla olmuştur. Hewlêr’in kapısını tutan ve Kerkük’ün DAİŞ’in eline geçmesini önlemede peşmerge ile omuz omuza savaşan gerilla olmuştur. Başurê Kürdistan’daki siyasi güçler Başurê Kürdistan’ı savunması için gerillaya çağrılar yapmıştır. Bu çağrının yapılmasında KDP yönetiminin de bilgisi ve onayı olmuştur. DAİŞ harekete geçtiğinde yarıdan fazlası boşalan Hewlêr’in kapısını tutan gerillaya teşekkür etmek için KDP Genel Başkanı Mesut Barzani Maxmur kampına gitmiştir. HPG’nin büyük komutanlarından Şehit Tekoşer Gever’e bizzat şükranlarını sunmuştur. KDP Genel Başkanı Mesut Barzani hiçbir yardımda bulunmadığı ve DAİŞ saldırısını seyrettiği için Türk devletini eleştirmiştir. Gerçekler böyleyken DAİŞ saldırdığında PKK bazı yerleri işgal etti, demek Kürt halkının hafızası ve sağduyusu ile alay etmek olmuyor mu?
ŞENGAL’DE KDP’NİN ONURUNU PKK KURTARDI
KDP şimdi Hewlêr kapısını tutanları yasa dışı ilan ettiği gibi Şengal’de KDP’nin onurunu kurtaranlara da her türlü düşmanlığı yapmaktadır. Mesut Barzani’nin açıklamasına göre KDP, DAİŞ’e karşı savaşırken gerilla gitmiş Şengal’i işgal etmiş! Tüm dünya da biliyor ki, gerilla Şengal’e koşarak gidip DAİŞ’in soykırım saldırısına müdahale ettiğinde orada ne Irak’a ne de KDP’ye bağlı askeri güçler kalmıştı. Gerilla Şengal’i başka bir gücün elinden almadı, DAİŞ’ten kurtardı. Böylece KDP’yi daha büyük bir soykırımın sorumlusu olma durumundan da kurtardı. Gerillanın bu müdahalesi en başta da KDP’nin onurunu korumuştur. 2017 referandumundan sonra Kerkük’te çatışmalar yaşandığında Kerkük’ü sonuna kadar savunan ve en son terk eden de yine gerilla olmuştur.
PKK ve gerilla, DAİŞ’e karşı mücadele içinde Êzidî gençleri eğitmiş; onların öz savunma gücünü oluşturmasına yardımcı olmuş; sonra da çekilmiştir. Şu anda YBŞ olarak oluşmuş savunma gücünün içinde bir kısım Arap genci bulunsa da tümüne yakını Êzidî halkının çocuklarıdır. Êzidîler Kürt halkının en mazlum kesimi olduğundan DAİŞ’e karşı mücadelede Êzidîlerin yardımına koşan Sünni ve Alevi Kürt gençleri olmuştur. Hatta Arap ya da başka halklardan gerillalar da Êzidîlerle omuz omuza DAİŞ’e karşı savaşmışlardır. Bu açıdan Şengal için söylenenler de tamamen gerçek dışıdır. Şu anda Ezidxan’ı savunanlar da yönetenler de oradaki Êzidî halkımız ve evlatlarıdır.
Gerilla, DAİŞ saldırdığında hangi alanlarda vardıysa şimdi de o olanlarda bulunmaktadır. 1980’li, 1990’lı ve 2000’li yıllarda da bugünkü bulunduğu alanlardaydı. Bu açıdan DAİŞ saldırınca gerillanın namertlik yaparak bazı yerleri ele geçirdiği iddiası tamamen asılsız, kamuoyunu aldatmaya ve gerillaya karşı yapılan ve yapılacak saldırılara haklılık kazandırma amaçlıdır.
GERİLLA HALKIN KÖYLERE YERLEŞMESİNİ HİÇBİR ŞEKİLDE ENGELLEMEDİ
KDP’nin bir iddiası ise PKK’nin köyleri boşalttığı ve buralara yerleşmeyi engellediğidir. Bu da gerçekleri çarpıtma ve kamuoyunu aldatmaya yöneliktir. Boşalan köyler Saddam iktidarı zamanında boşaltılmıştır. Gerillanın bulunduğu alanlarda birçok köy bulunmakta ve bu köylerde yaşayanların sayısı her geçen gün artmaktadır. Ancak bazı köylere Türk devletinin saldırıları nedeniyle yerleşim olmamakta ya da KDP, PKK’ye destek verirler düşüncesiyle bu köylere gidişi engellemektedir. PKK’nin ve gerillanın yerleşmesine engel olduğu tek bir köy gösterilemez. Gerillanın bulunduğu köylerde baskı olduğu ve zorla vergi alındığı da doğru değildir. Gerilla ve Özgürlük Hareketi için sembol olmuş Kandil alanı son yıllarda en fazla yerleşimin gerçekleştiği ve evlerin yoğunca yapıldığı bir alan haline gelmiştir. Türk devletinin her gün süren hava saldırılarıyla köylülerin katledilmesine, evlerine ve bahçelerine zarar verilmesine karşı çıkılacağına PKK köylülerin yerleşmesine ve yeniden inşasına engel oluyor, demek saldırganı aklamaktan başka bir anlama gelmemektedir.
TÜRK ASKERLERİNİN SALDIRILARINA TEPKİ GÖSTERMİYOR
KDP 40 yıldır Kürdistan’ın her parçasında mücadele yürüten gerillayı işgalci ilan ediyor, ama Başurê Kürdistan’ın en stratejik yerlerini işgal eden, 2017 referandumunda olduğu gibi Kürt düşmanlığında öncü olduğunu ortaya koyan Türk devletinin onlarca askeri üssüne, bulundurduğu askerlere ve sürekli saldırılar yapmasına hiçbir şey demiyor. Hatta Kürt düşmanı bu güçlerin varlığını meşrulaştırıyor ve onaylıyor.
PKK hiçbir sömürgeci gücün askeri güçleriyle iş birliği yapmamıştır. Ancak KDP defalarca Türk devletiyle birlikte gerilla alanlarına karşı saldırı yürütmüştür. 20 yıldan fazladır KDP ile PKK arasında askeri bir çatışma çıkmamıştır. Ancak son yıllarda KDP yeniden gerilla alanlarına yönelik savaş hazırlığı yapmış, saldırılarda bulunmuştur. Kaldı ki, Kürt güçleri arasında bir daha savaş olmayacak denildiği halde Türk devletine verilen istihbaratlar sonucu yüzlerce gerilla şehit düşürülmüştür. Kürtler arası savaş bir daha olmayacak denilirken gerillaya karşı böyle bir savaş yürütülmüştür.
KDP, DİĞER PARÇALARDAKİ KÜRT SOYKIRIM POLİTİKALARINA TUTUM GÖSTERMEDİ
Şu anda Türk devleti sadece Bakurê Kürdistan’da bir soykırım saldırısı ve savaşı yürütmüyor. Rojava’da işgaller gerçekleştiriyor, mazlum Êzidî halkının varlığıyla özdeşleşmiş Şengal’e sürekli saldırılar yapıyor. Başta Zeki Şengal’i ve Zerdeşt Şengal’i gibi Êzidî önderleri ve birçok Êzidî savaşçıyı katletmiştir. KDP, soykırımcı Türk devletinin bu politikalarına ve Kürdistan’ın tüm parçalarda yürüttüğü saldırılara tutum alacağına bu saldırıları meşrulaştırıp teşvik etmektedir. Yurtsever görev sadece KDP’nin Kürt toplumu üzerindeki iktidarını sürdürmesini savunmak mıdır?! PKK ve gerilla her zor ve sıkıntılı döneminde Başurê Kürdistan’ı savunurken, KDP’nin diğer parçalardaki Kürt düşmanı soykırım politikalarına karşı hiçbir tutum göstermemesi yurtseverlikle bağdaşıyor mu?
KDP, TÜRKİYE İLE AYNI İDDİALARDA BULUNUYOR
Türk devleti PKK, Hewlêr’i ve Süleymaniye’yi ele geçirmek istiyor diyerek saldırılarına meşruiyet kazandırmaya çalışıyor; KDP de benzer iddialarda bulunuyor. PKK’nin bu şehirleri ele geçirme gibi bir hedefi olduğunu söylemek gülünçtür. Aksine buraların korunmasında gereken tutumu her zaman en yüksek yurtsever sorumlulukla ortaya koyan gerilla olmuştur. Bu gerçeği mitolojideki zalim tanrılar bile inkar edemez.
Yönetimlerimizi ve dış temsilciliklerimizi vurmak isteyen PKK’lileri yakaladık, gibi yalan haber ortaya atılıp bunun üzerinde kara propaganda yapılarak yürütecekleri savaşa zemin hazırlamak istenmiştir. KDP Genel Başkanı’nın yaptığı açıklamalar da yürüttükleri savaş politikasına meşruluk kazandırmak içindir. Yapılan kara propagandanın yalan olduğu açığa çıkmıştır. KDP Genel Başkanı Mesut Barzani’nin açıklamaları da bu yalanın ortaya çıkması sonrası gerçekleşmiştir.
Türk devletiyle ilişkileri nedeniyle KDP son zamanlarda PKK ve gerillaya yönelik düşmanlığını ve saldırılarını artırmıştır. Türk devletinin Özgürlük Hareketini ezmek için her yerde saldırdığı ve tüm ilişkilerini PKK’yi tasfiye etme politikalarına destek vermeye zorladığı bir dönemde KDP de bu tür tutumlar içine girmiştir. Ancak bunu kapsamlı bir savaş haline getirmesi Başurê Kürdistan’da yaşadığı siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunlar nedeniyledir. Anlaşılıyor ki, PKK’yle bir savaş içine girerek tüm bu sorunların üstünü örtmek istemektedir. Bu tutum aynı zamanda Türk devletinin Kürt düşmanlığının ve soykırım politikalarının üstünü örtecek bir gündem değiştirme olmaktadır.
BİZİM SAVAŞ BAŞLATMAYA NİYET, KARAR VE TUTUMUMUZ OLAMAZ
Bizim KDP veya herhangi bir Kürt gücüyle savaş başlatma zihniyetimiz, niyetimiz, tutumumuz ve kararımız olamaz. KDP Zinê Werte’de gerillanın burnunun dibine yerleşmiş, gerillayı Türk uçaklarına vurdurmuş olduğu halde sağduyumuzu koruyarak bu şehitleri ilişkilerimizi düzeltme vesilesi yapma yaklaşımı gösterdik. Xinêre ve Behdinan’da da KDP’nin çatışma dayatan yaklaşımına karşı tutumumuz böyle olmuştur. Ancak KDP gerilla alanlarını kuşatmayı yeni bir düzeye çıkararak gerillayı hareket edemez hale getirip teslim olmayı dayatmaktadır. Zaten Türk devleti de KDP’nin bu adımlarını ve kuşatmayı hava saldırılarıyla desteklemektedir. KDP aldıkları savaş kararını böylece pratikleştirmiş bulunmaktadır.
KDP’nin gerillayı kuşatması ve Türk devletine vurdurması tüm Kürt halkını ve siyasi güçlerini ilgilendirmektedir. KDP’nin Türk devletinin soykırım politikası ve tasfiye saldırılarını kendi cephesinden tamamlamak istemesi, Kürdistan halkının tüm parçalardaki kazanımlarının zayıflatılmasını ve büyük tehlikelerle karşılaşmasını beraberinde getirecektir. Bu açıdan bu gerilimi sadece PKK’yle KDP arasında bir sorun olarak görmek tarihi bir yanılgı olur. Bu nedenle tüm Kürt halkını, kamuoyunu, siyasi güçleri, kadınları, gençleri, aydınları, sanatçıları ve Kürt dostlarını KDP’nin gerillayı kuşatma temelinde yürüttüğü bu savaş politikasına karşı tutum almaya; tüm Kürtler ve demokrasi güçleri için büyük zarar ortaya çıkaracak bu durumun önüne geçmeye çağırıyoruz.”