KDP’nin Türk devletinin soykırım politikalarının parçası haline geldiğini belirten KCK, KDP’yi Türk devletinin saldırılarına hiçbir biçimde ortak olmamaya, Kürt halkını da ulusal birliği geliştirerek saldırıları bertaraf etmeye çağırdı.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı’nın açıklaması şöyle:
“Soykırımcı sömürgeci faşist Türk devleti Kürtlerin nerede özgürlük ve demokrasi adına kazanımları varsa oraya saldırmaktadır. Özgürlük ve demokrasi isteyen ve bunun mücadelesini veren tüm Kürtlere düşmanlık yapmaktadır. Kürt düşmanlığında öncü hale gelen AKP-MHP-Ergenekon ittifakı Rojava’ya, Şengal’e, Maxmur’a, Medya Savunma Alanlarına ve Başûrê Kurdistan’a havadan ve karadan sürekli saldırmaktadır. Rojava’da işgal saldırıları yapan Türk devleti Medya Savunma Alanları ve Başûrê Kurdistan’da da işgal harekatları yürütmektedir. 16 Haziran günü Şengal ve Maxmur’a hava saldırıları yaparken, Heftanin’e yönelik de işgal harekatı başlatmıştır. Heftanin’de işgal harekatını tamamladıktan sonra Metina, Zap ve Avaşin’e yönelmeyi planlamıştır. Ancak Heftanin’de gösterilen tarihi direnişle bulundukları alanda çakılı kalmışlardır. Sürekli yaptığı saldırılarla Heftanin’den Xenere’ye kadar Medya Savunma Alanlarını ve Başûrê Kurdistan’ın stratejik dağlık alanlarını işgal etmeyi hedeflediğini göstermektedir. Bu amaçlarına ulaştıktan ve kendini tahkim ettikten sonra tüm Başûrê Kurdistan’ı işgal ve ilhak planını adım adım devreye koyacaktır. Soykırımcı sömürgeci Türk devleti Başûrê Kurdistan ve Rojava’yı ilhak ettikten sonra tüm Ortadoğu’ya yayılmayı hedefleyen neo-Osmanlıcılık hayalleri önündeki engeli de ortadan kaldırmış olacaktır.
KDP AÇIKLAMALARIYLA SALDIRIYI MEŞRULAŞTIRMAKTADIR
KDP, Türk devletinin saldırılarından sonra, bu saldırıların nedeni olarak sürekli PKK’yi ve gerillayı göstermektedir. Türk devleti terörizme karşı savaşıyorum adı altında Kürt halkının özgürlük mücadelesine her yerde saldırırken KDP de açıklamalarıyla bu saldırıları meşrulaştırmakta ve normalleştirmektedir. 2014’te DAİŞ’in saldırısına maruz kalan ve soykırıma uğratılmak istenen mazlum Şengal halkına ve soykırımcı sömürgeciler tarafından topraklarından koparılmış olan Maxmur halkına yönelik saldırıları da aynı gerekçeyle meşrulaştırmaktadır. Özellikle Türk devletinin Heftanin’e yönelik saldırısından sonra bu söylemini her yerde ve daha fazla dillendirmektedir. Türk devletinin Heftanin’e yönelik saldırısından sonra ilk defa bu saldırılardan köylülerin zarar gördüğü yönünde bir propaganda yaptırmış; bu propagandanın arkasından da Türk devletinin bu saldırıları gerillayı gerekçe göstererek yaptığını ifade etmektedir.
Heftanin’e yönelik saldırıdan sonra Başûrê Kurdistan parlamentosundan bir heyet oluşturup saldırılan yerlere göndermişlerdir. Bu heyet döndükten sonra gerilla oralarda olduğu için Türk devleti saldırıyor, bu nedenle köylüler zarar görüyor, biçiminde bir rapor hazırlayarak Türk devletinin saldırılarını meşrulaştırmak istemiştir. Türk devletinin Kürt düşmanlığını ve her yerde Kürtlerin kazanımlarına saldırdığını ortaya koymaktan ısrarla kaçınmışlardır. Gerilla bulunduğu yerlerde varlığı ile statümüzü tehlikeye atıyor, diyerek Kürtler arası bir savaşın siyasi ve toplumsal zemini döşenmektedir. Böylece gerillaya, TC’ye karşı gösterdiğiniz direnişi bırakın yoksa biz de size karşı savaşırız, diyen bir yaklaşım ortaya koymuşlardır. Bu yaklaşıma paralel olarak peşmerge güçlerini gerillanın Türk devletine karşı yürüttüğü direnişi engelleyecek yerlere yerleştirme dayatması içine girmişlerdir.
11 Ağustos’ta Xinere’de de böylesi bir dayatmada bulunmuşlardır. Irak sınır birliklerini kendine paravan yaparak gerilla açısından stratejik önemi bulunan noktaları tutmak istemişlerdir. Gerilla bu dayatmaları kabul etmemiştir. Bu süreçte Türk devleti Xinere’de Irak sınır birliklerini Silahlı İnsansız Hava Araçlarıyla bombalamış, iki Irak sınır birlikleri komutanı ile gerilla komutanı Agit Garzan şehit edilmiştir. Türk devletinin bu saldırısından hemen sonra KDP, yine gerekçe olarak 40 yıldır o alanda bulunan gerillaları göstermiştir. Türk devletine Kürt sorununu demokratik yollardan çöz; zorla, silahla ezme politikasını bırak, diyeceğine sanki PKK’lileri vurmak TC’nin hakkıymış gibi bir açıklama yapmıştır.
TC SALDIRACAK, KDP PKK’Yİ GEREKÇE GÖSTERECEK
TC saldırılarından sonra KDP’nin, neden olarak ısrarla PKK’yi göstermesi bir işbölümünün olduğunu göstermektedir. Anlaşılıyor ki, TC saldıracak, KDP de PKK’yi gerekçe gösterecek, böylece PKK’nin bulunduğu alanlardan çıkarılması zemini hazırlanacak; sonunda da saldırılarla bu gerçekleştirilmeye çalışılacak. Bu kirli planlarına destek sağlamak için son zamanlarda sivillere yönelik saldırıları da artırmışlardır. Bu nedenle, Kürt halkı da KDP’nin açıklamalarını böyle bir işbölümü olarak görmektedir.
Xakurke, Heftanin ve Xinere saldırıları göstermiştir ki, KDP TC’nin PKK’ye yönelik tasfiye saldırılarının meşrulaştırıcısı ve parçası haline gelmiş bulunmaktadır. Zînî Wertê’ye peşmerge yerleştirildiğinde biz bu yönelimin gerillayı kuşatma ve PKK’yi tasfiye etme politikasının bir adımı olduğunu söylemiş, Kürt halkını ve kamuoyunu bu konuda duyarlı olmaya çağırmıştık. Sonraki gelişmeler net olarak ortaya koymuştur ki, Türk devleti KDP’ye PKK’yi tasfiye etme planı sunmuş, KDP de buna ortak olmuştur. Bu planı meşrulaştırmak için Irak’ı da bu tasfiye planının içine katmak istedikleri anlaşılmıştır.
Türk devletinin saldırılarını artırarak sınır boyunca onlarca kilometrelik alanı işgal etmeyi hedeflediği bir süreçte KDP’nin gerillayı kuşatma anlamına gelecek yerlere güç yerleştirmek istemesi bu tasfiye planıyla bağlantılıdır. KDP’nin Irak’a yaptığı çağrılar ise Türk devletiyle birlikte yürütülen tasfiye planının üstünü örtme ve gerillayla Irak güçlerini karşı karşıya getirme amaçlıdır. Irak, Türk devletine karşı çıkması için çağırılmamaktadır. Irak’ı bu amaçla çağıranların yapacağı ilk iş Türk devletinden derhal işgale son vermesini istemek olmalıdır.
Bizzat Türk devleti, Kürdistan’daki tüm kazanımların ve elde edilen statülerin düşmanı olduğunu çeşitli vesilelerle ortaya koymuştur. Kuzey Irak’ta yaptığımız hatayı Kuzey Suriye’de yapmayacağız, diyen de bu iktidar ve bu devlettir. Yapılan bir hata ilk fırsatta düzeltilmek istenir. Lozan başarısızlıktır, Musul ve Kerkük elimizden alındı, diyenler Başûrê Kurdistan statüsünün bir numaralı düşmanıdırlar. Türk devletinin, Rojava’da Kürtlerin statüsü olmasın diye işgaller gerçekleştirdiğini tüm dünya kabul etmektedir. Sınırımızda Kürt devleti ve Kürt koridorunun kurulmasına izin vermeyiz, diyerek Rojava’da işgal harekatı yapanlarla Başûrê Kurdistan’a saldıranlar aynı güçlerdir. 2017 referandumundan sonra gösterilen tutumlar sonucu Kürt statüsünün düşmanının kim olduğu anlaşılmadıysa bu, kafayı kuma gömmek olur. Türk devletinin saldırılarının gerekçesi PKK’dir, diyerek bu gerçeklikleri saptırmak ve üstünü örtmek mümkün değildir.
PKK’NİN TUTUMU AÇIK VE NETTİR
PKK’nin tutumu her zaman açık ve net olmuştur. Kürt kazanımlarının ve elde edilen statülerin korunmasının en fedai gücünün gerilla olduğunu tüm Kürtler defalarca görmüştür. DAİŞ saldırıya geçtiğinde gerilla Hewlêr kapısını tutmuştur. Gerillanın tutumuna şükranlarını sunan KDP Genel Başkanı Mesud Barzani Türkiye bize yardım etmemiştir, diyerek kimin statüye karşı olduğunu ortaya koymuş olmadı mı? Bu süreçte statünün en temel koruyucusu gerilla olmuştur. DAİŞ Kerkük’e saldırdığında da ilk koşanın gerilla olduğu bilinmektedir. Êzidîleri kimin soykırımdan kurtardığını tüm dünya biliyor. 2017 yılında Kerkük’ten en son geri çekilen yine gerilla olmuştur. Bu açıdan hiç kimse gerilla statümüzü tehlikeye sokuyor, biçiminde bir ifade kullanamaz. Kürtlerin statülerini ve kazanımlarını tehdit eden ve Kürt düşmanlığında öncü güç olan Türk devletinin saldırılarını farklı gerekçelendiremez.
KDP SÖYLEM VE POLİTİKALARI İLE TÜRK DEVLETİNİN KOMPLOSUNA GELMİŞTİR
Yurtsever Kürt halkı ve demokratik Kürt kamuoyu;
Türk devleti Rojava ve Başûrê Kurdistan’ı işgal ve ilhak ederek tüm Kürtleri soykırım sistemi içine almak istemektedir. Böylece sadece Bakurê Kürdistan’ı değil, tüm Kürdistan parçalarını Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirecektir. Ancak KDP gibi bir Kürt partisi bu gerçeği görmemekte; Türk devletinin soykırım politikalarının parçası haline gelmektedir. Türk devleti her zaman olduğu gibi amacına ulaşmak için Kürtleri birbirine karşı savaştırmak istemektedir. KDP söylem ve politikalarıyla Türk devletinin bu komplosuna gelmiş bulunmaktadır.
Biz, Kürtler arası bir çatışmayı hiçbir biçimde istemiyoruz. Zînî Wertê’de gerillanın kuşatılması anlamına gelecek noktaya yerleşmişlerdir. Burada 3 Kürt fedaisi Türk devletinin hava saldırısıyla şehit edilmiştir. Buna rağmen sağduyulu yaklaştık ve bir çatışmadan kaçındık. Ancak Türk devleti halkımıza karşı soykırım savaşı yürütürken ve gerilla alanlarına saldırırken KDP de hala üzerimize üzerimize gelmektedir. Gerillaya; ya teslim olacak ve TC’ye karşı savaşı bırakacaksınız, ya da askeri güçlerimizle alanlarınıza gireceğiz, dayatması yapmaktadır. Biz yumuşak yaklaşım ve görüşmelerle bu durumu aşmak istedik. Ancak Türk devletinin saldırılarından sonra KDP’nin tutumu; tüm olumlu yaklaşımlarımıza olumsuz karşılık verme biçiminde olmaktadır.
TEHLİKELERE KARŞI ULUSAL BİRLİĞİ GELİŞTİRELİM
Tüm Kürt halkını ve yurtseverlerini Türk devletinin saldırılarına karşı gerilla ile birlikte olmaya çağırıyoruz. Çünkü PKK’ye karşı düşmanlık ve saldırı tüm Kürtlere düşmanlık ve saldırı olmaktadır. KDP’yi de güncel dar parti çıkarları için Kürt halkının özgür geleceğini tehlikeye sokacak biçimde Türk devletinin saldırılarına hiçbir biçimde ortak olmamaya, Kürt birliği çalışmalarına katılarak Kürdistan’ın tüm parçalarındaki Kürt kazanımlarını ve elde edilen statüyü koruma çabalarında rolünü oynamaya çağırıyoruz.
Ortadoğu’da süren III. Dünya Savaşı Kürt halkının özgürlüğü ve demokratik yaşamı açısından imkanlar ve fırsatlar kadar tehlikeleri de bağrında taşımaktadır. Tüm yurtsever halkımızı, siyasi güçlerini, aydınlarını ve sanatçılarını ulusal birliği gerçekleştirerek tehlikeleri bertaraf etmeye, imkan ve fırsatları da Kürdistan’ın tüm parçalarını özgür ve demokratik yaşama kavuşturma yönünde mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.