KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, ‘Tecride, Faşizme, İşgale Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı’ hamlesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu

0
742

Stêrk TV’de yayınlanan özel programa konuşan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin yanı sıra KCK’nin başlattığı ‘Tecride, Faşizme, İşgale Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı’ hamlesine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

Ortadoğu’da büyük bir savaşın yaşandığını belirten Bayık, bu savaşın Kürtler için hem büyük bir fırsat hem de büyük bir tehlike olduğunun altını çizdi. Kürtlerin fırsatı kullanmaları durumunda Ortadoğu’da statü sahibi olabileceklerini vurgulayan Bayık, “Eğer Kürtler bir hamle geliştirmezse bu tarihi fırsat da kaçar. Kürtler dışında hamle kuran, Kürtleri imha etme üzerinden siyaset yürütenler başarılı olur ve Kürtler geçmiştekinden çok daha büyük darbeler yer. Eğer bu fırsattan da yararlanamazlarsa, inkar, imha siyaseti devam edecektir. Zaten Türkiye de böyle bir durumda sadece Kürtlere karşı değil tüm halklara karşı soykırım siyasetini devreye koyacaktır. Bu yüzden sadece Kürtler değil, herkes kaybetmiş olacak. Böyle bir sonucun yaşanmaması için Kürtlerin, bu süreçte hamle geliştirip bunun önüne geçmesi gerekiyor” diye konuştu.

Türk devletinin işgalci ve soykırımcı bir devlet olduğunu hatırlatan Bayık, AKP-MHP iktidarının her yerde adaletsizliği, zulmü, çeteciliği geliştirdiğini ifade etti. PKK’nin bu faşist ve soykırımcı iktidara karşı mücadele ettiğini kaydeden Bayık, KDP’nin ise Türk devletinin işgalini meşrulaştıran bir siyaset yürüttüğüne dikkat çekti. KDP’nin sürekli ‘Türkiye Rojava’da, Başur’da, Bakur’da saldırıyorsa sebebi PKK’dir’ açıklaması yaptığı belirten Bayık, “Yani KDP, Türk devletini değil PKK’yi suçlu görüyor. Türk devletini suçlu görmeyenler, onu haklı ve meşru olarak görüyor demektir. İşgal ve soykırım saldırılarını meşru görüyor. Kürtler bunu kabul edemez. İşte PKK bu siyasete karşı duruyor ve mücadele ediyor” dedi.

‘Tecride, Faşizme, İşgale Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı’ hamlesinde artık tecridi kırmak için değil, Kürt Halk Önderi Öcalan’ı özgürleştirmek için bir hamle başlattığınızı belirttiniz. Bu hamle ne anlama geliyor?

Sorunuzu cevaplamadan önce şunu söylemek istiyorum; başlattığımız hamleye Kürdistan’da ve Kürdistan dışındaki ülkelerde, birçok örgüt ve kurum cevap verdi, açıklama yaptı ve bu hamlede yer aldı. Bazı kurum ve örgütler de hamlede yer alacaklarını belirttiler. Hamleye destek veren herkese selam ve saygılarımı iletiyorum.

Önderlik bütün yaşamını Kürt halkı ve insanlık için adadı. Hiçbir zaman bireysel bir yaşamı tercih etmedi. ‘Bir yaşam olacaksa özgürlük için olmalı, onun dışında bir yaşamı kabul etmiyorum’ dedi. Bu yüzden bütün yaşamını Kürt halkının ve insanlığını hizmetine sundu. Eğer bugün Kürdistan’da Kürt halkı yeniden canlanmışsa, ayaklanmışsa, özgürlük dışında bir şey kabul etmiyorsa, bunun için mücadele ediyorsa, bugün Kürt halkı tüm dünyada tanınıyorsa, Kürtlere saygı duyuluyorsa, Kürt halkı seviliyorsa bütün bunlar Rêber Apo’nun mücadelesi sonucudur. Bu anlamda önderliğin geliştirdiği mücadele çok önemli. Bu yüzden herkes önder Apo’ya borçludur. Herkesin de bu borcunu ödemeli.

Rêber Apo sadece Kürt halkının lideri değil, tüm Ortadoğu ve insanlık için liderlik ediyor. Onların sorunlarını kendi sorunları olarak görüyor ve sorunların nasıl çözüleceğine dair yol gösteriyor. Özgürlük ve demokrasi taleplerini nasıl yerine getireceklerini gösteriyor. Bu yüzden herkesin Rêber Apo’ya özgürlük borcu var. Rêber Apo’nun özgürlük sorunu uluslararası, insani, demokrasi, ahlak ve vicdan sorunudur. Bu yüzden bu sorunun çözümü sadece PKK ve Kürtlerin meselesi değil, herkesin meselesidir. Özgürlük, demokrasi istiyorum diyen herkes, bu sorunun çözümünü kendine esas almalıdır. Eğer bugün herkes Rêber Apo’nun özgürlüğüne sahip çıkıyorsa ve özgürleşmesinin zamanı gelmiştir diyorsa, bunu sağlamayı kendine bir görev olarak görüyorsa, o kişi bu gerçeklere bağlıdır.

Kürt sorunu ve Rêber Apo sorunu iç içe geçmiş durumda. Rêber Apo’nun özgürlüğü Kürt halkının özgürlüğüdür. Kürt halkının özgürlüğü Rêber Apo’nun özgürlüğüdür. Tarihten beri eğer bir lider esir alınıyorsa, işkence altında ise, o liderin halkı da esir alınmıştır ve işkence altındadır. Gerçek budur. O halkın lideri özgür olmadığı sürece, halk da özgür olmaz. Kimse o halkın özgürlüğünü de kabul etmez. Özgürlüğü ona hak da görmez. Bu yüzden Kürt halkı Rêber Apo’nun özgürlüğünü sağlarsa, kendi özgürlüğünü de sağlamış olur.

AKP-MHP İKTİDARI İNSANLIK İÇİN BÜYÜK BİR BELA

İşgalci faşist Türk devletinin Rêber Apo’ya yönelik yürüttüğü siyaset, Kürt halkına, demokrasi güçlerine, Ortadoğu halklarına ve insanlığa karşı yürütülüyor. Bu yüzden çok kirli bir siyaset yürütüyorlar. Sadece Rêber Apo’ya yönelik değil, onun şahsında halklara, insanlığa, demokrasi, insanlığa ve adalete karşı bir siyaset yürütülüyor. Artık o siyasetin bir meşruiyeti, anlamı kalmamıştır. Kimse artık o siyasete sahip çıkamaz. Örneğin CPT. Biz yıllarca Rêber Apo’ya yönelik işkence olduğunu söyledik ama ısrarla bu duruma karşı sessiz kalıyorlardı. Fakat son açıklamalarında işkenceyi kabul ettiler.

CPT Rêber Apo’ya yönelik tecridin olduğunu söylemeye mecbur kaldı. Bunu halkımızın mücadelesi sonucu kabul etmek zorunda kaldılar. Eğer halkımız mücadele etmeseydi CPT yine kabul etmezdi. Çünkü halkımızın ve bizim yürüttüğümüz mücadele AKP-MHP’nin gerçek yüzünü ortaya çıkardı. AKP-MHP iktidarının insanlık için büyük bir bela olduğunu anlattık.

Özgürlük ve demokrasiyi savunan Kürt dostları da artık Rêber Apo’nun fiziki olarak özgürleşmesi gerektiğini savunuyorlar. Rêber Apo’yu özgürleştirmenin vakti geldi de geçiyor. O yüzden önümüzdeki süreçte Rêber Apo özgürleştirmemiz gerekiyor. Bunu bütün Kürt halkı, özgürlük ve demokrasi güçleri, demokrasi ve özgürlük için mücadele eden dünyadaki herkes Rêber Apo’nun özgürlüğünü istiyor. Biz de bu esas üzerinden çalışmalarımızı yürütüyoruz. Rêber Apo’nun özgürlüğünü esas alan ve bunun için çalışan, emek veren herkesi selamlıyorum, hürmetlerimi sunuyorum.

KCK Yürütme Konseyi olarak güçlü bir toplantı gerçekleştirdiniz, daha önce de PKK Yürütme Konseyi toplantı yapmıştı, en son HPG bir toplantı yaptı ve toplantılar sonucunda başlattığınız hamlenin kararları alındı. Bu kadar büyük bir savaşın olduğu dönemde bu toplantılar ne anlama geliyor?

Doğrudur, uzun bir süredir kurumlarımız ve arkadaşlar toplantılar alıyordu ve bazı tartışmalar yürütüyordu. O toplantılar ve tartışmaların ardından böyle bir hamle başlatma kararı aldık. Çünkü bütün kurumlarımız, arkadaşlarımız, halkımız, dostlarımız böyle bir hamlenin gelişmesini istiyordu. Biz de o talepleri, önerileri ve tartışmaları gündemimize alıp değerlendirdik ve böyle bir hamle başlattık. Herkesi de bu hamleye katmalıyız. Gördük ki herkes bunu istiyor. Madem herkes istiyor o zaman herkesin de bu hamlede yer alması lazım. Ancak o zaman yürütülen tartışmalar ve öneriler yerine getirilebilir. Bu hamlenin tek sebebi bunlar değil tabi, birçok başla sebebi de var. Hepsini göz önüne alarak bu hamleyi geliştirdik. Çünkü Ortadoğu’da 3. Dünya Savaşı yürütülüyor.

Çok çetin bir savaş var. Kimse bu savaşın dışında kalmadı. Bu savaş herkesi etkiliyor. Ortadoğu’da yeni dengeler kuruluyor, bu yüzden herkes kendi çıkarlarını esas alıyor, hamle üstüne hamle yapıyorlar, bu yüzden bir sürü sorun yaşanıyor. Kürdistan’da, Arap sahasında yine İsrail ile Araplar arasında, Irak, Suriye ve İran’da birçok sorun yaşanıyor. Bunlar sadece askeri sorunlar değil, toplumsal, örgütsel, kültürel birçok sorun yaşanıyor. Kürtler de birçok sorun yaşıyor çünkü 3. Dünya Savaşı esas olarak Kürdistan’da yürütülüyor. Bu savaşın merkezi Kürdistan’dır. Kürtlerin de Ortadoğu’nun da kaderi yürütülen savaşa bağlıdır. Savaş sadece Kürdistan ve Ortadoğu’yu değil tüm dünyayı etkileyecek.

Bizler de bütün bunları tartıştık. Çünkü bizi de yakından ilgilendiren bir durum. Herkesten çok biz Kürtleri ilgilendiriyor. Faşist, işgalci, soykırımcı Türk devleti de Ortadoğu’da 3. Dünya Savaşı’nın yaşandığını, bu savaşın eski dengeleri, statüleri bozduğunu, bu durumdan herkesten çok Kürtlerin yararlanacağını gördü ve Kürtlerin faydalanmaması için bu savaştan istifade etmek istedi. Bu savaş Türk devleti için de fırsat ve tehlikeler yaratıyordu. Tehlike neydi, Kürtlerdi. Çünkü Ortadoğu’daki statü her gün Kürtleri ölüme sürüklüyordu, Kürtler de artık eski Kürtler değildi, örgütlenip kendilerine sahip çıkıyorlardı, mücadele ediyorlardı, bu savaşta statü sahibi olabilirlerdi, yeni denge oluşumunda yer alabilirlerdi tabi ki bu durum Türk devleti için ölüm demekti. Çünkü Türk devleti Kürtleri inkar ve imha etme üzerinden kuruldu, yıllardır bu siyaseti yürütüyor. Ortadoğu’da Kürtlerin statü sahibi olması bu siyasetin sonunu getiriyor. Türk devleti bunu kendisi için tehlikeli gördü.

AKP-MHP İKTİDARI İÇİN EN BÜYÜK ENGEL KÜRT HALKIDIR

Diğer taraftan da 3. Dünya Savaşı’nı fırsat bilerek eskiden işgal ettiği toprakları tekrar işgal etmek istiyor. Yeni bir Osmanlı İmparatorluğu kurmak istiyor. Osmanlı İmparatorluğu’nda halkı soykırımdan geçirmek yoktu, gittiği yerleri işgal ediyordu, askeri, siyasi alanda işgalciliği geliştiriyordu. İşgal ettiği yerlerde ekonomik olarak talanı geliştiriyordu fakat dil, kültür ve halka yönelik soykırımı esas almıyordu. AKP-MHP Osmanlı hayalleri kuruyor ama bunu ulus devlet-ırkçılık üzerinden yürütüyorlar. Yani tüm halkların soykırımı üzerinden bu siyaseti yürütüyorlar. Bunun önündeki en büyük engel de Kürt halkıdır.

Kürt halkı için de tarihi bir fırsat çıktı. Eğer Kürtlerin önünü alamazlarsa, amaçlarını gerçekleştiremeyeceklerini biliyorlar. Halklara yönelik şimdiye kadar yürüttükleri siyaset de son bulacak. Bu yüzden ırkçılığı geliştirdiler, dini de ırkçılığın hizmetine soktular. Bu şekilde Ortadoğu’da amaçlarına ve hedeflerine ulaşmak istiyorlar. Bu esaslar üzerinden saldırılara geçti. Irkçılığı, soykırımı geliştirdi. Bu siyaset hem Türkiye’de hem de dışarıda onları çok sıkıntıya soktu. Çünkü herkes onların gerçekliğini gördü. Biz de bu durumu tartışıp, böyle bir hamleyi geliştirme ihtiyacı duyduk.

Daha önce de başarılı hamleler geliştirdiniz, bu son hamlenin diğer hamlelerden farkı nedir?

Tarihimizde birçok hamle geliştirdik ve o hamlelerden sonuçlar da aldık. Fakat daha önce başlattığımız hamleler hareketi geliştirmek içindi, daha ziyade bir parçada yürütülüyordu. Fakat yeni başlattığımız hamle diğerlerinden farklıdır. Farkı nedir? Yıllardır büyük bedellerle yürüttüğümüz mücadelemizi amacına ulaştırmak istiyoruz. Eskisi gibi hareketi geliştirmek için değil, amacımıza ulaşmak için başlattık bu hamleyi. Yani hem halkımız hem de Ortadoğu ve insanlık için olan demokrasi ve özgürlük amacımıza ulaşmak için. Eski hamleler ile arasındaki fark budur. Neden? Çünkü Ortadoğu’da yaşanan süreç bunu gerektiriyor. Büyük bir savaş var, yeni dengeler ve statüler oluşacak, herkes çıkarlarını esas alıyor, tabi herkesten çok Kürtlerin kendi çıkarlarını esas alması gerekiyor.

Herkes hamle geliştiriyor, Kürtlerin de herkesten çok hamle geliştirmesi lazım. Çünkü Kürtler için tarihi bir fırsat çıktı. Birçok tehlike de çıktı ama bunun yanında tarihi bir fırsat da var. Kürt tarihinde hiçbir zaman bu kadar büyük fırsatlar olmadı. İnkar imha siyaseti üzerine kurulan dengeler dağılmış durumda. Bu da herkesten çok Kürtlerin işine yarıyor. Eğer Kürtler bu fırsatı kendileri için kullanırlarsa, herkesten daha fazla sonuç alırlar. Bu zaten herkesten çok Kürtlerin hakkıdır. Kürtler mücadeleleri ile bunu hak ettiler. Şu an herkes Kürtlerden yana umutlu. Kürtler bizim için hamleler geliştirebilirler diyorlar. Çünkü Kürt hareketini bir şans olarak görüyorlar. Biz de bu yüzden bu hamleyi geliştirdik. Çünkü bu hamle gelişirse Kürt halkı da kazanacaktır ve diğer halklara da kazandıracaktır.

Eğer hamle gelişmezse bu tarihi fırsat da kaçar, Kürtler dışında hamle kuran, Kürtleri imha etme üzerinden siyaset yürütenler başarılı olur ve Kürtler geçmiştekinden çok daha büyük darbeler yer. Evet bugüne kadar Kürtler büyük darbeler yedi ama hiçbir zaman mücadele etmekten vazgeçmedi. Ama eğer bu fırsattan da yararlanamazlarsa, inkar, imha siyaseti devam edecektir. Zaten Türkiye’de böyle bir durumda sadece Kürtlere karşı değil tüm halklara karşı soykırım siyasetini devreye koyacaktır. Bu yüzden sadece Kürtler değil, herkes kaybetmiş olacak. Böyle bir sonucun yaşanmaması için Kürtlerin, bu süreçte hamle geliştirip bunun önüne geçmesi gerekiyor.

Hamlenin ilanında özellikle yaşadığımız döneme de dikkat çekildi. Neden bu dönem? Bu dönemin önemi ve özelliği nedir?

Şu an Ortadoğu büyük bir savaştan geçiyor. Eski statüler ve dengeler yıkıldı. Henüz yeni statü ve dengeler kurulmuş değil ama kurulacaktır. Belki şu an kurulmuyor ama buna doğru gidiyor. Bu statü ve dengelerin bozulmasından Kürtlerin yararlanması lazım. Bu yüzden bu dönem ve zaman çok önemli. Her şey zamanında sonuç alır. Döneminde gelişmeyen şeylerden hiçbir zaman sonuç alınmaz. Sorunlar ne kadar büyük olursa olsun eğer zamanında doğru hamleler geliştirilmezse, o halk ve hareketler asla sonuç almaz hatta kaybetmeye mahkumdurlar. Bu yüzden zamanında ve doğru hamleler sonuç aldırır. Tarih de zaten zaman ve mekan üzerinden gelişiyor.

Eğer Kürtler kendiler için, Ortadoğu halkları ve insanlık için zamanında adım atarlarsa başarı elde ederler. Onun dışında ne kendisi için ne de Ortadoğu halkı ve insanlık için onurlu bir tarih yazamaz. Tarih yazmak bir yana tarihten silinirler. Bu yüzden Kürtler için hem büyük bir tehlike hem de özgürlük için büyük bir fırsat ortaya çıkmış durumda. Bu da Kürtlere kalmış bir şey. Eğer Kürtler fırsattan faydalanırlarsa, zamanında, yerinde hamleler geliştirirlerse, büyük kazanırlar ve kazandırırlar. Hem Kürtlere yönelik hem de Ortadoğu halklarına yönelik büyük tehlikeleri ortadan kaldıracaklardır. Bu yüzden hem Kürtler hem de diğer halklar için çok önemli bir dönemdeyiz. Eğer zamanında adım atmazlarsa, fırsatı değerlendirmezlerse, o imkanı kaybedeceklerdir. Daha sonra isterlerse de sonuç alamazlar. Darbe yerler.

Şu an Ortadoğu’da yaşanan süreç ile Kürtlerin yaşadığı süreci göz önüne getirmemiz gerekir. Vakit Kürtlerin hamle geliştirip sonuç alma vaktidir. Tehlikelerin önünü de bu şekilde alarak ortadan kaldırmalılar. Çünkü Kürtleri inkar ve imha eden statü yıkıldı, ki bu Kürtler için büyük bir fırsat oldu. Kürtlerin özellikle DAİŞ’e karşı yürüttüğü mücadele hem dünyada hem de tüm özgürlükçü, demokrasi güçleri üzerinde büyük bir etki yarattı. NATO ve Türkiye’nin yıllardır yarattığı görüş yıkıldı, Kürtleri seven bir görüş gelişti. Hatta sevgiden öte herkes Kürtleri bir umut olarak görmeye başladı. Bu durum Kürtler için büyük bir güç oldu.

TÜRKİYE’NİN ŞU AN SADECE KATAR VE BAŞUR İLE İYİ İLİŞKİLERİ VAR

Bunun yanı sıra işgalci Türk devletinin Kürtlere yönelik yürüttüğü siyaset onları sıkıntıya soktu ve teşhir etti. Hem Kürtler arasında hem Türkiye halkları arasında hem de Ortadoğu halkları arasında teşhir oldu. Bugün baktığımızda; geçmişte Türk devletinden yana biraz da olsa umudu olanların artık bir umudu kalmadığını görüyoruz. Kimse ile iyi ilişkileri kalmadı. Şu an sadece Katar ve Başurê Kurdistan’dan KDP ile iyi ilişkileri var. Bunlar dışında herkesle sorun yaşıyorlar. Herkes bu iktidarı kendisi için, insanlık için büyük bir bela olarak görüyor. Herkes bu beladan nasıl kurtulacağının hesabını yapıyor. Görüyorlar ki PKK bu faşist ve soykırımcı iktidara karşı duruyor, bu yüzden PKK ile Kürtlere karşı sevgileri ve umutları daha da artıyor.

Yani nereden bakarsak bakalım, bütün şartlar Kürt halkının hizmetine giriyor. Tarihinde hiçbir zaman bu imkanlara sahip olmamıştır. Eğer bu imkanları özgürlükleri için kullanmazlarsa hiçbir zaman özgürleşemezler. Komşularından hiçbiri Türkiye’den memnun değil, Araplar memnun değil, KDP dışında Başur’daki Kürtler memnun değil, hangi parçada olursa olsun hiçbir Kürt, Türk devletinin siyasetinden memnun değil ve buna karşı mücadele ediyor. Çünkü Kürtleri imha ediyor. Hatta sadece Kürtleri değil, tüm halkları imha ediyor.

Sadece Türkleri esas alıyor. Bir tek Türklere adalet var diyor. Türkler dışında kimsenin adalet, özgürlük, demokrasi, yaşam hakkını kabul etmiyor. Bu yüzden teşhir ve tecrit olmuş durumda. Bu da Kürtlerin hakkını, özgürlüklerini almaları için büyük bir fırsattır. İşte bu yüzden artık zamanı geldi, bu dönemde hamleler geliştirmeliyiz diyoruz. Rêber Apo’nun özgürlüğü Kürt halkının, Türkiye halklarının, Ortadoğu halkının, insanlığın özgürlüğü olacaktır. Bundan dolayı zamanında hareket etmek çok, çok önemlidir.

Özellikle Kürt halkı için bu hamlenin önemi nedir?

Yukarıda da belirttiğim gibi Kürt halkına yönelik soykırımı esas alan statü yıkıldı, Ortadoğu’da, özellikle Araplar arasında ve uluslararası sahada Kürtler büyük bir umut oldu, Türk devletinin NATO ile geliştirdiği Kürtleri karalama politikası yıkıldı. Herkes artık bilinçlendi, Kürtlere dönük yaklaşımı doğru bulmuyorlar. Kürtler özgürlük ve demokrasiyi, insanlık değerlerini temsil ediyorlar. Kürtler sadece kendisi için değil, onlar için de mücadele ediyorlar. Bunu tüm dünya gördü. Bu durum Kürtlere bir kazanım sağladı. Şu an Kürtler, tüm Kürdistan parçasında ortaya çıkan fırsatları kendileri için değerlendirebilir. Bu yüzden Kürtlerin bu hamlede yerini alması lazım. Çünkü bu hamle sadece bir parçayı değil, tüm Kürdistan’ı ve Kürtleri esas alıyor. Yani büyük bir hedefi var.

Bu hamle Kürt halkının birliğini, özgürlüğünü, Kürtlerin umut olmasını daha da güçlendirecektir. Şu an Kürtlerin tek sorunu nedir? Kürtler güçlerini birleştirmemiş durumda. Düşman da bundan faydalanıyor. Eğer Kürtler bu parçalı durumu ortadan kaldırırsa, birlik olurlarsa, imkanlarını ortak kullanırlarsa, büyük bir güç olurlar. O zaman kimse o gücün karşısında duramaz. Böyle bir durumda Türk devleti ve diğer devletler Kürtlere yönelik işgal politikalarını geliştiremezler. Eğer işgal politikalarında ısrar ediliyorsa bu Kürt siyasetinde birliğin oluşmamasından kaynaklanıyor. Oysaki halk arasında ulusal birlik var.

Bazı Kürtler var işgalcilerle işbirliği içerisindeler. Her alanda onlara destek veriyorlar. Her gün yatıp kalkıp, ‘Türkiye iyi, Türkiye’nin siyaseti iyi’ diyorlar. Türkiye’nin yürüttüğü siyaset herkesin gözü önünde. Bakur, Başur ve Rojava’da Kürt soykırımını geliştiriyor. İşgal, katliam, demografiyi değiştirme, asimilasyon, Kürt ve Kürdistan adına her şeyi yok etme, tutuklama, gözaltına alma, mezarlara saldırma, ormanları yakma, Kürdistan dağlarını bombalama, halkı göç ettirme, fuhuşu, eroini, ajanlığı yaygınlaştırma Türk devletinin yürüttüğü siyaset budur. Yani Kürtler için ne varsa ortadan kaldırmak istiyorlar. Bütün uluslararası kanunları ayaklar altına almış durumda, Kürtlere karşı yapmadıkları zulüm kalmadı.

GELİŞTİRDİĞİMİZ HAMLE DİĞER HALKLARI DA ETKİLİYOR

Türk devletinin Efrîn’de, Serêkaniyê’de, Girê Spî’de, Bakur’da, Başur’da ne yaptıklarını herkes biliyor. Bir Kürt nasıl kalkıp ‘AKP-MHP iktidarı Kürtler için iyidir’ diyebilir? Bunun anlamı ‘bu iktidar Kürtlere ne yapıyorsa destekliyoruz’ demektir. Böyle bir mantıkla Kürtlere nasıl hizmet edilir. Bu tamamen Kürt karşıtlığıdır. Biz de bu noktada Kürt halkı arasında gelişen ulusal birliği siyasette de geliştirmek istedik. Türk devletinin sadece Bakur’da değil, tüm Kürdistan’da Kürt halkına karşı soykırım siyaseti yürüttüğü göz önündedir. Herkese, her şeye karşı düşmanlık yapıyorlar.

AKP-MHP’ye hizmet etmeyen herkesi düşman görüyorlar ve ortadan kaldırılmasını istiyorlar. Herkesin Türkleşmesini ve Türklerin hizmetine girmesini istiyorlar. Bu yüzden AKP-MHP iktidarı sadece PKK ve Bakur’a düşman değil, bütün Kürtlere, bütün insanlığa düşman. Bu yüzden herkesin geliştirdiğimiz hamlede yer alması lazım. Eğer herkes Türk devletinin faşizmine karşı mücadele ederse, o zaman bu iktidarın sonunu getirebilirler, Kürtler de her yerde özgür ve rahat yaşayabilir. Ortadoğu’daki şartları ve Türk devletinin yürüttüğü siyaseti göz önüne getirdiğimizde Kürdistan’ın hangi parçası olursa olsun tek başına sonuç alamaz. Çünkü Ortadoğu’daki sorunlarla Kürt sorunu iç içe geçmiş durumda.

Kürt sorunu Ortadoğu’nun bir parçası olmuş artık. Ortadoğu’daki herkes bu sorunu yaşıyor. Bu yüzden sorunu çözmek isteyenler böyle yaklaşmak zorunda. Yani sadece bir parçayı hatta sadece Kürdistan’ı esas alamazlar. Bütün Kürdistan’ı ve Ortadoğu’yu kendine esas alıp bu sorunu çözmeye çalışırlarsa sonuç alabilirler. Zaten Kürt halkı ve Ortadoğu halkları da sorunun bu şekilde olduğunu artık biliyor. Bu yüzden geliştirdiğimiz hamle Kürt halkı dışındaki halkları da etkiliyor.

KDP kabul etmese de halk Türk devletinin Başur’u işgal ettiğini, işgalci olduğunu kabul ediyor. Rojava ve Başur’un işgal sebebini nedir?

Kürt halkına düşman olan Türk devleti Başur ve Rojava’da düşmanlığını da gösteriyor. Eğer sadece Bakur’a düşman olsaydılar Başur ve Rojava’da işgali geliştirmezlerdi. İşgal ettiği yerlerden Kürtleri silmezdi. Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spi, Heftanin, Xakurkê işgalleri Türk devletinin bütün Kürtleri düşman gördüğünü bir kez daha ortaya koyuyor. 3. Dünya Savaşı’ndan yararlanarak Kürtleri soykırımdan geçirmek istiyor. Çünkü 3. Dünya Savaşı hem fırsat hem de büyük tehlikeler yarattı. Türk devleti de bunu gördüğü için üzerinde duruyor. Bunu anlaması gerekenler ise Kürtlerdir. Özellikle şu an Türk devleti ile siyaset yürütenler anlamalı.

Eğer Türk devletinin işgaline karşı durmazlarsa Türk devleti daha büyük saldırılar geliştirmek isteyecektir. Rojava’da, Başur’da diğer alanları da işgal edip, Türkiye’ye katacaktır. Çünkü Türkiye “Lozan ihanettir” diyor. Erdoğan kaç defa bunu söyledi. Yani Lozan’da kaybettiği toprakları tekrar elde etmek istiyor. Kasr-ı Şirin Antlaşması’nda Kürdistan’ın bir parçası İran’da, diğer parçası Osmanlı’da kalmıştı. Bahçeli ve Erdoğan da şu an Suriye, Irak ve Türkiye’de olan parçaları elde etmek istiyor. Bu yüzden “Lozan ihanettir” diyor ve bunun üzerinden hamleler de geliştiriyor.

KDP TÜRK DEVLETİNİ DEĞİL PKK’Yİ SUÇLU GÖRÜYOR

Türkiye şu an Lozan’da çizilen sınırları kabul etmiyor. Kendileri için yeni sınırlar belirliyorlar. Kasr-ı Şirin Antlaşması’nda elde ettikleri toprakları tekrar almak istiyorlar. Bunu açık bir şekilde de söylüyor. Özellikle Rojava ve Başur’daki halkımızın bunu çok iyi anlaması gerekiyor. Bu yüzden Türk devletinin işgaline, soykırım saldırılarına karşı durmalılar. PKK büyük bedeller de verse, Türk devletinin Kürt halkına yönelik soykırım saldırılarına karşı duruyor. PKK’nin yürüttüğü mücadele sadece PKK ve Bakur için değil, Başur ve Rojava içindir. Sadece Kürtler için değil, tüm Ortadoğu ve insanlık içindir.

Türk devleti işgalci ve soykırımcı bir devlettir. Bu yüzden her yerde adaletsizliği, zulmü, çeteciliği geliştiriyor. PKK de buna karşı duruyor. Herkesin de bunu görmesi, bu mücadelede yer alması lazım. Mücadelede yaşamını yitirenleri şehidi olarak görmeli. İşgalciliğe karşı durmalı, meşrulaştırmamalı. Özellikle KDP yatıp kalkıp, ‘Türkiye Rojava’da, Başur’da, Bakur’da saldırıyorsa sebebi PKK’dir’ diyor. Yani Türk devletini değil PKK’yi suçlu görüyor. Türk devletini suçlu görmeyenler, onu haklı ve meşru olarak görüyor demektir. İşgal ve soykırım saldırılarını meşru görüyor. Kürtler bunu kabul edemez. İnsanlık bunu kabul edemez. İşte PKK bu siyasete karşı duruyor ve mücadele ediyor.

İşgalci güçlere karşı çok büyük bir savaş yürüten gerilla yaptığı açıklamada bu hamlenin öncülüğünü yürüteceğini belirtti. Gerillanın öncülük yapmasının önemi nedir?

İlk önce gerillayı selamlıyorum, hürmetlerimi sunuyorum, demokrasi ve özgürlük şehitlerini de anıyorum. Gerilla başta Bakur, Heftanin ve Xakurkê olmak üzere her yerde kahramanlık yapıyor. Zor koşullarda destanlar yazıyor. Gerilla 40 yıldan fazla bir zamandır soykırım siyasetine karşı mücadele ediyor. Büyük bedeller ödüyor. Eğer gerilla işgalci ve soykırımcı saldırılara karşı durmasaydı bugün Kürtler var olmayacaktı. Eğer ki tüm dünyada Kürtlere saygı duyuluyorsa, insanlık için umut oluyorlarsa, bu gerillanın yürüttüğü mücadelenin sonucudur. Bugün gerilla düşmana darbe vurduğu için bazı insanlar konuşabiliyor. Bu yüzden herkes gerillaya borçludur.

Gerilla Kürt halkının özgürlük ve savunma gücüdür. Soykırıma karşı gerilla Kürt halkının hayatta kalmasını sağlıyor. Gerilla Kürtlere öncülük ediyor. Soykırım saldırılarına karşı Kürtlere sahip çıkıyor, onları koruyor. Bunu için bedeller de ödüyor. Gerilla hamlede yer alacağına dair açıklama yaptı ama zaten hamlenin içerisindeler ve hamleyi yürütüyorlar. En son Heftanin’de çok güçlü bir şekilde hamleye öncülük ettiler. Bu durum Türk devleti üzerinde de etki yarattı, tüm planlarını boşa düşürdü. Yine gerilla Kürt halkı üzerinde de büyük bir etki yarattı. Umutlarını morallerini yükseltti, cesaret verdi. Böyle bir rol oynadı gerilla.

Görüyoruz ki gerillanın Kürdistan’daki rolü her zaman vardır ve var olacaktır. Çünkü Kürt halkını ölüm uykusundan uyandırıp canlandırdı, cesaret verdi, moral ve maneviyatı yükseltti. Bu da gerillanın rolünün Kürdistan’da her zaman olacağını gösterdi. Burada Rêber Apo’nun emeği çok güçlü. Fakat Rêber Apo bunu gerilla ile yaptı. Kürt halkını güzelleştirdi, tüm dünyaya tanıttı ve sevdirdi. Bütün bunlar şehitlerin sayesinde oldu, mücadele sonucu elde edildi. Bu yüzden gerilla şehitlere ve Rêber Apo çizgisine bağlıdır. Bu çizgiyi devam ettiriyor, ettirecektir de. Zaten karargah hamlede yer alacaklarını, daha güçlü hamleler geliştireceklerini belirtti.

Hareketiniz gücünü daha çok gençlerden ve kadınlardan alıyor. Kadın ve gençlik hareketi de hamlede yer alacaklarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Bunun anlamı nedir, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kadınlar ve gençler hareketimizde öncü rol oynuyor. Özgürlük ruhu kadın ve gençlerdedir. PKK de özgürlük hareketi olduğu için kadınların ve gençlerin öncü olmasını esas aldı. Çünkü birinin amacı özgürlükse ve amacına ulaşmak istiyorsa kadınları ve gençleri esas almalıdır. Bu yüzden Rêber Apo ‘PKK hareketi kadın hareketidir’ dedi. Kürdistan’da Kürt kadınları kendilerini örgütlediler ve toplumu da örgütlüyorlar. Toplumda öncülük ediyor. Kürt toplumunda büyük bir değişim yaşandı. Bu değişimi kadın yaptı. Kürt kadınları sadece Kürdistan toplumunda değil, bütün dünya üzerinde bir etki yarattı.

Eğer bugün dünyada Kürtler tanınıyorsa, seviliyorsa, kendileri için umut olarak görülmesinde kadının rolü çok büyük. Çünkü kadınlar özgürlüğü ve demokrasiyi geliştiriyorlar, buna öncülük ediyorlar. Dikkat edersek hemen hemen hamlede yer alanların çoğu kadın. Her yerde hamlenin öncülüğünü yapanlar kadınlardır. PKK’ye, Rêber Apo, Kürt toplumuna, demokrasiye, adalete, özgürlüğe ve insanlık değerlerine sahip çıkanlar kadınlardır. Bu yüzden inanıyorum ki kadınlar hamleyi daha da güçlü bir şekilde geliştireceklerdir. Çünkü bu hamlenin onların hamlesi olduğunu görüyorlar. Herkesten çok onların hamlesi. Çünkü özgürlük hamlesidir. Özgürlük herkesten çok kadının hakkı. Mücadelesi ile bunu hak etti. Bu hamleyi de kendi haleleri olarak gördükleri için hamlede yer aldılar ve öncülük yapıyorlar. Bu yüzden Kürt kadınlarını tebrik ediyorum, hürmetlerimi sunuyorum.

GENÇLER HAMLEDE YER ALMALIDIR

Hareketimiz genç başladı, genç devam edecektir. Çünkü demokrasi, adalet ve özgürlüğü esas alan bir hareket bunu kendine esas almalı. Bu esaslar üzerinden yürüyen bir hareket de halkın ve insanlığını umudunu gerçekleştirebilir. PKK ve gerilla hareketi tamamen genç bir harekettir. Gençlik üzerinden yürüyor bu hareket bu yüzden düşman netice alamıyor. Çünkü gençlik hiçbir şey ile yetinmiyor. Yapılan her şeyi eksik görüyor. Daha iyisini, daha yenisini kendine esas alıyor. Bu yüzden sürekli kendini canlı tutuyor.

Bugün herkes hareketi kendisi için umut olarak görüyor çünkü çözümü bu harekette buluyor. Gençlerin de her alanda bu hamleyi güçlü bir şekilde geliştirmesi gerekir. Hamlede yer almayı esas almalılar, bu şekilde cevap vermeliler. Eğer hamlede yer alarak cevap verirlerse doğru bir cevap olacaktır. İnanıyorum ki gençler her yerde rollerini yerine getirecektir ve hamleye güçlü bir şekilde katılacaklardır.

Sayın Bayık baktığımız zaman tecrit, faşizm, işgal ve özgürlük gibi kelimeler sadece Kürt halkına bağlı değil. Kürt ve Kürdistan dışındaki halklar ve diğer toplumlar için bu sözlerin anlamı nedir?

AKP-MHP iktidarı faşist bir iktidardır. İşgal ve soykırımı esas alıyor. Bu yüzden Türkiye’de yapmadıkları kötülük kalmadı. Her şeyi kirlettiler ve bozdular. Türkiye halkının elinde bir şey bırakmadılar. Türkiye’yi sattı hatta satacak bir şey bile bırakmadı. Sadece Kürtler üzerinden soykırım yürütmedi, Türkiye’deki demokrasi güçlerine de aynı saldırıları yaptı. Kürdistan’ın diğer parçalarında da Ortadoğu halklarına karşı da soykırım saldırıları yürüttü, hala da yürütüyor. Başlattığımız hamle ile bu iktidarı etkisiz kılmak, bütün halkları bu iktidardan kurtarmak istiyoruz. Yaptıkları adaletsizlikleri, yarattıkları tahribatları ortadan kaldıralım ki Türkiye’de demokratik bir Cumhuriyet gelişsin, bütün halklar rahat bir nefes alsın. Herkes adaletli bir şekilde yaşasın. Hamleyi bu yüzden geliştirdik.

Bu hamle sadece Kürtlerin, sadece Bakur’un hamlesi değil aynı zaman Türkiye halklarının da hamlesidir. Özgürlük ve demokrasi güçlerinin de hamlesidir. Bu hamle sadece HPG, kadın ve gençlerin hamlesi değil, HBDH’nin de hamlesidir. Çünkü HBDH faşizme, tecride, işgale, soykırıma karşıdır. Halkların özgürlüğü ve demokrasi için mücadele ediyor. Bu hamle AKP-MHP’den rahatsız olan, faşizme, işgale, soykırım saldırılarına karşı olan, özgürlük ve demokrasi isteyenlerin hamlesidir. Bu yüzden herkesin bu hamlede yer alması lazım.

Kürdistan parçalarında idam var, bu idamlara karşı durmak gerekiyor. Kardeşliği, demokrasiyi geliştirmeliyiz. Kürdistan’da işgal var, Başur’daki halkımızın kazanımları tehlike altında. İşgale karşı durmalı ve kazanımlarını savunmalılar. Rojava’da işgal var, devrim tehlikede. Herkes devrime, değerlerine, şehitlerine sahip çıkmalı, faşizme karşı durmalı. Avrupa’daki halkımız yıllarca Kürdistan’ı temsil etti. Bugün onlara daha büyük görevler düşüyor.

AVRUPA’DA YAŞAYAN KÜRTLERE ÖNEMLİ GÖREVLER DÜŞÜYOR

Şu an Avrupa’da tüm Kürdistan parçasından halkımız var. Küçük bir Kürdistan’dır. Ulusal birliği temsil ediyorlar, bunu her parçada geliştirebilirler. Avrupa’da Kürt halkını temsil ediyorlar, Kürt halkının sesini dünyaya duyuruyorlar. Böyle tarihi bir görevleri var. Tarihten bu yana bu görevlerini başarılı bir şekilde yerine getirdiler, bundan sonra da daha güçlü bir şekilde yerine getireceklerdir. Avrupa’da bu hamlede yer aldı. İnanıyorum ki Avrupa bu hamleyi kendisine esas alacaktır.

Bu esaslar üzerinden tüm Kürtlere, Türk devletinin faşizmine, soykırımına karşı duran demokrasi güçlerine, Ortadoğu halklarına, Kürt dostlarına çağrım; herkes bu hamlede güçlü bir şekilde yer almalı, hamlenin başarıya ulaşması için görevlerini yerine getirmeliler. Çünkü bu hamle herkes içindir. Herkese bela olan AKP-MHP iktidarı zayıflamış ve düşme noktasındadır. AKP-MHP iktidarına karşı durarak bu hamleyi başarıya ulaştırmalıyız ki bu beladan kurtulabilelim. Özgür ve demokratik bir yaşam sürdürelim. Bu hamle faşizme, tecride, işgale karşı özgürlük hamlesidir. Bu esaslar üzerinden herkese başarılar diliyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz