KCK’nin hamlesi-düşürülemeyen Kobani ve iktidarın düşüşü-Sema ÇELİKBİLEK

0
1015

Türk devleti yüzyıldır Kürtleri yok etmek için soykırım politikasını yürütmektedir.  Bu soykırım politikaları çerçevesinde yüzlerce kes Kürtler katliamlardan ve siyasi soykırımlardan geçirildi. Bu katliam ve soykırım politikaları Kürtleri yok edemedi. Tam tersine Kürtlerin direnişini daha da yükseltti. Son olarak ta KCK’nin 12 Eylül’de başlattığı Tecride, Faşizme, İşgale son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlesi, Ceberrut Türk devleti ve iktidarın korkusu rüyası haline geldi. Kürtlerin direnişleri yükseldikçe AKP-MHP iktidarı ise ecel teri dökmeye başlıyor. Bugün yaşanan siyasi soykırım operasyonları ise iktidarın içine düştüğü korkaklğın en somut örneğidir.

Türk devleti ve iktidar Türkiye ve Kürdistan’da Kürtleri teslim almak için bütün kirli politikalarını devreye koymuş durumda. Türkiye metropollerinde Kürtlerin farklı farklı gerekçelerle katledilmesi ve Kürdistan’da tecavüzcülerin iş başına gelişi, Güney Kürdistan ve Rojava’ya yönelik yapılan işgal operasyonları Türk devletinin soykırım konseptinin hayata geçirdiğinin göstergesidir.

Siyasi soykırım operasyonun kararı Türk Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) toplantısında alındı. AKP-MHP iktidarı hiç vakit geçirmeden düğmeye bastı. Tabi geçen hafta eşine yeni gelinlik giydirerek Saray’a çıkan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’a talimat verildi ve sabaha doğru 7 ilde 82 kişiyi kapsayan siyasi soykırım operasyonu başlattıldı.  Kürtlere gelince gerekçeler bitmez tabi.  Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 5-8 Ekim 2014 tarihleri arasında düzenlenen Kobanê eylemlerine ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında 7 ilde 82 kişi hakkında gözaltı kararı verdi. Yani gerekçe Kobanê serhildanılarıdır.

Hegemon ve Emperyalist güçlerin bütün dünyanın başına bela ettiği DAİŞ canavarını direnişleriyle yerle bir eden Kürtler, bugün faşist AKP-MHP iktidarı DAİŞ’in intikamını almak için Kürtleri göz altına altına alarak siyasi soykırımdan geçirmektedir. DAİŞ’in varisi saray şefi Erdoğan ve faşist Türk devleti DAİŞ’in yenilgisini sindirmedikleri için dört bir yandan Kürtlerin varlığına değerlerine ve özüne saldırmaktadır. AKP-MHP iktidarı kaybettikçe Kürtlerin sesi olan HDP’den intikam almaya çalışıyor. Bu siyasi soykırım operasyonları aslında Kürtlerin verdiği direniş karşısında çöküşe doğru giden iktidarın korkaklığını gösteriyor. 

Kürt halkı verdiği direniş ile Türk devletinin Milliyetçi-cinsiyetçi sistemini çökertmiştir. Soykırımcı sömürgeciliğin tüm imha ve inkâr politikaları Kürt kadınlarının ve halkının direnişi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu nedenle 90 yıllık Türk devletinin kurulduğu ilk andan günümüze uyguladığı Kürt kırım politikalarını, tüm vahşet uygulamalarını Kürt kadınları ve halkının üstünde uygulamıştır. AKP-MHP faşist iktidarı bu zincirin son halkası olarak aynı politikaları daha yaygın, derinlemesine ve etkili sürdürmek için tüm imkânlarını seferber etmiştir. Özgürleşen, mücadele eden, kendi olmakta ısrar eden her kadın, her Kürt AKP-MHP faşist iktidarı açısından en tehlikeli kesimler olarak görülmektedir.
Bu aynı zamanda bu faşist rejimin artık ne kadar zayıfladığını ve korktuğunu da göstermektedir.

Kobani direnişi Erdoğan’ın bütün planlarını alt üst etmiştir. Kobani’nin düşüşünü dört gözle bekleyen Saray şefi Erdoğan ve işgalci Türk devleti büyük bir hayal kırıklığıyla karşılaştı tabi. Bu da Kürt halkının direnişinin önünde hiçbir engel olmayacağını ve Kürtleri yok edemeyeceğinin gerçeğini bir kez daha ortaya koydu. Bu gerçeklik AKP-MHP iktidarının sonunu getireceğini de çok iyi ortaya koydu aslında. Onun için Kobani’nin düşmemesi demek İktidarın ve Türk devletinin düşüşü demektır.

Gerekçe her ne kadar Kobani serhıldanları olarak gösterilsede, işin aslı aslında KCK’nin 12 Eylül’de başlattığı Tecride, Faşizme, İşgale son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlesidir. Kürdistan’ın tüm parçaları ile Avrupa’yı kapsayan her alanda sahiplenildi. Bu sahiplenme ve Kürtlerin direniş kararı Türk devleti ve AKP-MHP iktidarını epey korkuttu tabi. KCK’nin 12 Eylül’de başlattığı ve Kürdistan’ın tüm parçaları ile Avrupa’yı kapsayan hamlenin hemen ardından MGK’nın 4 saat süren toplantısı dikkat çekicidir. KCK’nin başlattığı hamlenin hemen ardından MGK’nın toplanması tabi ki tesadüf değil tam tersine KCK’nin hamlesi ana gündem maddesiydi. Onun için hemen düğmeye basıldı.  Bu da faşist Türk devleti ve soykırımcı AKP-MHP iktidarının nasıl baş aşağı gittiğini gösteriyor. Çünkü AKP-MHP iktidarı zamanın fazla kalmadığını iyi görmekte. Ama yine de uzatmalarla kendini iktidarda tutmaya çalışıyor. İktidar her ne kadar uzatmaları oynasa da çöküşten kurtulamayacaktır. Bunun için Kürtler bulunduğu her alanı direniş alanına dönüştürmeli ve KCK’nin başlattığı hamleye dört elle sarılarak Türk devleti ve iktidarına cevap vermelidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz