KDP’nin gerçekliğiyle kemikleşmiş ihanet olgusu her dönemde farklı şekiller de karşımıza çıkıyor. KDP bu gün ise Başur Kürdistan’ın topraklarını işgal eden soykırımcı Türk devletinin ZİN WERTE’ de karşımızda.
MİT ve Prastının planları doğrultusunda faşist Türk devleti 2017 ve 2018 yıllarında Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik operasyonlarına hız verdi. Bunlar sırasıyla Xakurkê, Bradost, Lêlîkan ve Şekîf Tepesi’ne güç yığarak, her geçen yıl üs sayısını arttırdırdı. Türk devleti direkt Kandil’e giremediği için KDP’nin askeri desteği ve istihbarat paylaşımıyla adım adım PKK’nin denetimindeki Kandil’e doğru gitmeyi amaçladı. Bununla birlikte KDP’nin desteğiyle karakollar, askeri, lojistik ve istihbarat yönünde KDP, Türk devletine her türlü desteği sağladı. Şövenist Türk devleti Zînê Wertê’ye girmek için MİT ve Parastin arasında anlaşma yaparak, yapılan bu anlaşmada ise PKK’yi alanda etkisiz hale getirip bu alanları Türk devletinin işgaline zemin hazırlamaktır. KDP, ise işgalci Türk devletine bu desteğini gün geçtikçe daha da büyüttü. KDP’de ihanet artık kronikleşmiti.
KDP’nin ihanetleri sadece bunlar değil tabiki. KDP’de kronikleşmiş ihanet olgusu Irak rejiminin 1991 yılında Güney Kürdistan’dan çekilmesinden sonra KDP ile YNK arasında 1992 yılında ortak bir hükümet kuruldu. Bu hükümetin ilk kararı Türk devletiyle birlikte PKK’ye karşı ortak bir operasyon yapmaktı. 12 Ekim günü başlayan operasyonda taraflar ağır kayıplar verdi. 45 gün süren operasyondan sonra KDP-YNK ve PKK anlaşmaya vardı. Her ne kadar antlaşma yapılmışsa da 1990’lı yıllarda KDP neredeyse her yıl, Kürtlerin bir düşmanıyla anlaşarak bir Kürt gücüne karşı savaştı. Ama bu dönem içinde de bazı tarihler vardır ki, Kürtlerin tarihinde sürekli kara bir leke olarak anılacaktır. Bunlardan bir tanesi de 16 Mayıs 1997 günü KDP güçlerinin Hewlêr’de hastanede yatan yaralı gerillaları ve birçok kurumda çalışan sivilleri katlettiği olaydır. Hewler’deki katliamından sonra KDP ihanetlerine yeni yeni ihanetler eklemeye devam etti. KDP’nin bu yönlü pratiği fazlasıyla vardır. Saddam’la işbirliği yaparak YNK’yi Hewlêr’den çıkarmıştır. Bilindiği gibi Hewlêr Soran bölgesidir ve eskiden beri YNK’nin etki ve kontrol alanındaydı. Bu duruma en büyük Kürt düşmanı ilan edilen Saddam’la son verildi. Saddam’la ittifak yapıldı. İran Devriminden sonra Rojhilat Kürdistan’ında Kürt örgütleri İran’a karşı mücadele içine girmişler; özerklik veya federasyon istiyorlardı. Bu dönemde KDP, İran’da İran devleti ile işbirliği yaparak Rojhilat’taki hareketlerin bastırılmasında rol oynamıştır. Bunlar bilinen gerçeklerdır, yaşanmış somut gerçekliklerdir. Tarihten beri var olan ihanet olgusu KDP’de vucut bulmuştur artık. Yine TC ve işbirlikçisi olan KDP 21 Ağustos 2011 tarihinde de Kortek’te aralarında bir bebek ve iki çocuğun da olduğu aynı aileden 7 kişiyi katletmişti. Hayatını kaybedenler arasındaki Solin isimli bebek sekiz aylıktı. Katliamların devam ettiğini 27 Haziran’da Türk devletinin sivilleri hedef alarak attığı bombalar sonucunda Kortek’te 4 sivili katletilmiş 5 sivil ise yaralanmıştı. Bu saldırı ihanetin en somut örneğidir. İşgalci Türk devleti tarafından yapılan bu Katliamlar KDP eliyle tekrarlanarak devam ettiğini somut örneklerde görüyoruz. KDP muhaliflerini tasfiye etmede Kürt düşmanlarıyla işbirliğini bir tarz haline getirdiğini çok rahat söyleyebiliriz. Sadece Başur tapraklarında Türk devletine alan açmıyor. Dört parça Kürdistan’da aynı ihanetçi politikalarını sürdürdükleri biliniyor. Örneğin Rojava’da KDP’ye bağlı ENKS’de Efrîn’de TC işgaline destek vermişti. Yine Serêkaniyê ve Girê Spi işgalinde de benzer rol oynamışlardı. Yani KDP ve Türk devletinin yaptığı antlaşmalar Kürt halkının katli üzerinden yapılan antlaşmalardır.
Özellikle PKK direnişi kök saldıkça KDP, Türk devletinden yana tavır alıyor ve PKK’nin tasfiye olması için bütün güçünü kullanıyor. Barbar Türk devletinin 27 Mayıs’ta başlattığı Güney Kürdistan’ı işgal operasyonu aynı mantık ve zihniyetle yapılmaktadır. Bu işgal operasyonunda yine köyler boşaltılıyor, sivil halk katlediliyor. Bölge tamamen insansızlaştırılmaya çalışıyor. Köylerden çıkmak istemeyen yurttaşlar MİT ve PARASTIN tarafından tehdit edilerek korktulmaya ve sindirilmeye çalışılıyor. KDP-TC işbirlikçiliği kendini her alanda gösterirken, sıra şimdi de Zin Werte’de.
Zînê Wertê köyü Karox’a bağlı ve burası YNK’nin denetiminde. Zînê Wertê alanı ise Kandil ile Karox’u birbirine bağlayan bir geçiş noktası konumunda. Zinê Wertê tamamen bir gerilla alanıdır. Ne KDP ne YNK alanıdır. Kandil alanı açısından YNK ile bazı ilişkiler sürdürülmüştür. Ancak esas olarak gerilla alanıdır ve Kürt Özgürlük Hareketinin on yıllardır askeri, siyasi, toplumsal ve örgütsel olarak hakim olduğu alandır. Bunu YNK de KDP de tüm dünya da bilmektedir.
Bu alan Kürt Özgürlük Hareketi ve gerilla için önemli olduğu kadar YNK için de önemlidir. Çünkü bu alanda KDP’nin TC desteğiyle etkin olması açıkça YNK’yi sınırlamak ve Süleymaniye’ye sıkışması anlamına gelecektir. Gerilla için stratejik bir alan olduğu gibi KDP’nin gerillayı tasfiye edip hakim olması durumunda ilerde YNK için de tehdit oluşturacak bir alan olduğu iyi bilinmelidir. Hesap sadece Zînî Wertê alanı değil, Diyana ve Rewanduz arasındaki Babişka’ya ve bununla birlikte Soran bölgesinde iki alana daha askeri güç yığması geniş çaplı bir işgal planı olduğunu gösteriyor. Faşist TC Zin Werte’de başlayıp bütün Kürt alanlarını işgal etmeyi amaçladığı iyi bilinmelidir.