Günümüzde sömürgeci ve hegemon güçlerin tarihte bin yıllardır uyguladığı, kendince sonuç aldığı, hakimiyetini geliştirip perçinlemeye çalıştığı klasik bir teslim alma ve köleleştirme yönteminin tekrar uygulandığına tanık olmaktayız. Bu yöntem şöyle özetlenebilir: “Aç bırakıp teslim alma, olmazsa şiddetle teslim alma”. İktidarcı, hegemonik ve sömürgeci güçler bu yöntemden asla vaz geçmedi. En nihayetinde iktidarları yıkılıp gitse de her seferinde uygulanan bu yöntemle iktidarlarını sağlamlaştırıp pekiştirmek istediler. Bir noktaya kadar başarılı da oldular. İktidar güçleri açısından başarısı kanıtlanmış olan bu yöntem, günümüzde Ortadoğu’da özellikle de Kürt halkına karşı acımasızca etkili bir şekilde yeniden uygulanmaktadır.
Bu yöntemin hiç de karmaşık olmayan basit bir mantığı var. Birine veya bir topluma kendi iradeni dayatarak kabul ettirmek istiyorsan öncelikle zor aygıtlarını ve maddi imkanları ele geçirecektir. Tek elde yoğunlaştırılmış ve biriktirilmiş bu zor aygıtlarını ve maddi imkanları bireyi ve ya toplumu teslim alıp düşürmek için kullanmanın basit bir mantığı vardır. Öncelikle aç bırakma, sonra yaşamın devamı için ihtiyaç olanı teslim olma karşılığında ona verme. Eğer bununla teslim olmuyorsa şiddet araçlarına baş vurma. Kaba bir örnekleme olacak ama bu yöntem hayvanların insan hizmetine koşturulması eğitiminde de kullanılmaktadır. Özellikle köpekler aç bıraktırılıp terbiye ettirilerek eğitilmektedir.
Dünyanın hegemonik güçleri egemeliklerine aldıkları toplumları yıllarca bu yöntemlerle teslim aldılar. Yine sömürgeci güçler tarafından Kürt halkına karşı Bakur, Başûr, Rojhilat ve Rojava’da yıllarca bu politikalar uygulandı. Ama işin ilginç tarafı günümüzde bu yönelimler altında binlerce parçaya bölünmüş Kürt toplumunun içinden çıkan ve Kürtlük adına hareket ettiğini iddia eden KDP’nin de bu yöntemleri Kürt toplumuna ve onun örgütlü güçlerine karşı kullanmasıdır. Aylardır Mexmûr Mülteci Kampına KDP tarafından ambargo uygulanıyor. Hewlêr’e geliş gidişler yasaklanıyor. Halkın yaşamını devam ettirebilmesi için çalışması gerekiyor, ama bu KDP tarafından engelleniyor. Ambargonun uygulandığı yer Mexmûr.
Mexmûr halkı, TC sömürgeciliğinin vahşi barbarlığı karşısında Bakur’dan göç ederek yerini, yurdunu, topraklarını terk etmek durumunda kalmış bir topluluğu ifade ediyor. Botan’ın özgür kalmış Kürtlüğünü ifade eden bu topluluğa “dediğimi yapar ve bana teslim olursan yaşayabilirsin” deniliyor. Aylardır aydınlar, yazarlar, sanatçılar, Bakur, Başûr, Rojhılat ve Rojavalı Kürdistanî güç ve yapılar çağrılar üstüne çağrılar yapıyor ama KDP bu tavrında bir milim bile geri adım atmıyor.
Aslında bu yöntem KDP tarafından sadece Mexmûr halkına değil, Başûr halkına karşı da uygulandı ve halen de uygulanıyor. Başûr’un bütün yer altı ve yer üstü zenginlik kaynakları şu an KDP’nin denetiminde. Buradan elde ettiği maddi imkanları aralıksız, durdurarak bilmeden gasp edip biriktiriyor. Yarın öbür gün el konulacağını bile bile biriktirdiği bu sermayeyi habire Amerika, Avrupa ve Türkiye bankalarında istifliyor. İktidarına bir şey olmasın diye mahalle kabadayısı misali oraya buraya saldıran faşist TC’ye düzenli haracını ödüyor. Biriktirdiği sermayeyi bin yıllardır kölelik koşullarında paramparça olan Kürt toplumun temel ihtiyaçlarını planlayıp, örgütleyip karşılamada kullanacağına, bu toplumu daha da düşürmede, köleleştirmede, sömürgecilerin politikalarına angaje etmede kullanıyor. Sömürgecilerin toplumumuza uyguladığı yöntemleri katmerlice kendi toplumuna uygulamasına rağmen, rahatlıkla çıkıp merkezi Irak hükümetinin Kürdistan Bölgesinin işçi ve memurlarının maaşlarını ödemediğini söyleyebiliyor. Açlıkla teslim alma yöntemini uygulan merkezi Irak hükümetinin bu uygulamasına karşı çıkmadan önce kendi toplumuna aynı yöntemleri dayatmaktan vazgeçmen gerekiyor.
Şimdi de açlıkla terbiye etme yöntemiyle teslim olamadığı Özgür Kürtlüğün gündemine Zînî Wertê provokasyonunu dayatarak faşist TC sömürgeciliğinin ekmeğine yağ sürüyor. Bu politikalar sadece ve sadece Kürt toplumunun yeniden parçalanmasına, sömürgeciliğin derinleştirilmesine, köleliğin katmerleşmesi yol açar. Başka hiç bir şeye hizmet etmez. Hiç olmazsa Kürt halkının gerçeği kadar bile olsa iğne ucu kadar bir imkanı kullanarak anlamlı ve güçlü mesajlar veren Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a bu gücün kulak vermesi anlamlı olacaktır.