Kürtler yüz yıldır bölge ulus devletlerinin ve küresel güçlerin çıkar çatışmalarına kurban edildi. 20.yy’da Sykes-Picot ile bölgesel ve küresel güçler arasında paylaşılan Kürdistan coğrafyası Lozan ve Musul anlaşmaları ile resmi şekilde 4 parçaya bölündü. Lozan’dan bu yana Kürt ulusal mücadelesi aralıksız şekilde süre gelse de en az Kürdistan’ı parçalayan devletler kadar iç ihanet de Kürtlerin özgürlük umutlarının gerçekleşmesi önündeki asıl engellerden ola geldi.
KDP de 20.yy’da özellikle Barzanilerin denetimine girmesiyle Kürt tarihine ilkel milliyetçilik ve işbirlikçilikle adını yazdıran örgütlerdendir. Zira Barzanilerin denetimindeki KDP’de bu ihanet ve işbirlikçi çizgiyi kabul etmeyen birçok Kürdistan yurtseveri daha sonra partiden ayrılarak değişik yapılar içinde yer almışlardır. Bu süreçten sonra, KDP’ye bağlı istihbarat servisi Parastin ile bu işbirlikçilik ağı giderek gelişmiş ve Kürdistan’ı adeta bir ahtapot gibi sarmasında önemli bir role sahip olmuştur. Bu durumda sorulması gereken önemli soruların başında, KDP’nin istihbarat servisi (Parastin) kimler tarafından kuruldu, bünyesinde kuruluşundan bugüne dek kimler yer aldı, kimlere hizmet etti, kuruluşundan sonra İran, İsrail, ABD, TC devletiyle nasıl bir ilişki mekanizması kurdu soruları geliyor.
PARASTIN’IN KURULUŞU
KDP’ye bağlı ‘Parastin’ teşkilatı, 1965 yılında İsrail ve İran tarafından kuruldu. O dönem İran’ın başında bulunan Şah Rıza Pehlevi, başta ABD olmak üzere hegemon güçlerin tarafında olduğu için İsrail ile de iyi ilişkiler içindeydi. Bu müttefiklik temelinde KDP’nin ilk istihbarat teşkilatının temellerini atmak için Şekîb Akreyî, Ezîz Akreyî ve Mihemed Hirsîn İsrail’e gider. Bu 3 isim, Barzani ailesi tarafından özellikle seçilmiştir.
Şekîb Akreyî, ölene kadar Parastin’ın yetkilisi ve İsrail-İran-Barzani arasında aracı olmuştur. Mele Mustafa askeri ve mali işler için oğlu İdris’i, güvenlik işleri için de Mesut’u görevlendirmiştir. Mihemed Hirsîn, Mesut Barzani’nin emrinde çalışıyor. Parastin, 1975’teki Aşbetal’a kadar Shlomo Nakdimon’a bağlıydı.
MESUT BARZANİ AJANLIK EĞİTİMİNDE
Nakdimon, Parastin’ın kuruluşu için “İsrail ve İran’ın istihbarat servisleri olan SAVAK ve MOSSAD, Barzani ailesi için bir ajan ağı oluşturulmasına gerek duymuştur” demiştir. Bu kaynak, Parastin’ın İsrail ve İran tarafından kurulduğunu göstermektedir. Zaten Barzani ailesi de İsrail ile olan ilişkilerini gizlememektedir. 1965’teki ziyaretin ardından Mele Mustafa, 1968’de İsrail’e gider ve İsrail’in askeri, siyasi ve güvenlik yetkilileriyle görüşür. Bu ziyaretten askeri ve güvenlik alanlarında destek alarak döner. Akabinde Mesut Barzani, Ezîz Akreyî, Tahir Ali Welî, Şekîb Akreyî, Mihemed Hirsîn ve birkaç kişinin daha bulunduğu bir grup ajanlık ve istihbarat toplama yöntemlerine ilişkin eğitim almak için İsrail’e gönderilir. Bu grubun gönderilmesiyle birlikte Barzani-İsrail ilişkileri daha da gelişir ve bu gelişmiş ilişki, 1975’teki Aşbetal’e kadar devam eder.
MOSSAD’IN EĞİTİM DEVRELERİ
Mahmut Osman, Avrupa’da yayın yapan Suudi Arabistan gazetesi Elwest’teki yazısında, Barzani-İsrail ilişkisini şu satırlarla açıkça ifade etmektedir:
“1965-1975 yılları arasında MOSSAD tarafından, KDP ajanlarının yetiştirilmesi için 4 büyük eğitim devresi açıldı. Ardından kısa eğitim devreleri de verildi. Bununla birlikte MOSSAD, bu çalışmasıyla Irak ve bölge ülkeleri içinde istihbarat faaliyetlerini daha aktif hale getirdi. Parastin’a ait üslerde yapılan ilk eğitim devresi ise Çoman bölgesindeki üs’te gerçekleşti ve ardından bölgedeki üslere yayıldı. O dönemki devrelere katılanlardan bazılarının isimleri şöyle: Xazî Etrûşî, Kerîm Sincarî, Yunus Rojbeyanî, Cewher Namiq, Azad Mihemed Necîb Berwerî, Bîrût Ehmed, Hûsên Esicarî, Abdurehman Îsmaîl Akreyî, Mihemed Emîn Akreyî, Kamîran Miftî, Mustafa Xoxe, İbrahim Bîdawî, Hûsên Bîdawî, Nuri Heyder, Cemal Reşîd, Franso Herîrî, Tehsîn Etrûşî, Abdulxaliq Reşîd Marûf, Mihemed Seîd Doskî, Kemal Ehmed Berqî, Felekeedîn Kakayî, Wirya Reûf Seatçî, Taha Abdullah, Xeyat ve Mihemed Marûf.”
PARASTİN’IN GÖREVLERİ VE SUİKASTLAR
Barzanilerin KDP’sine bağlı her bir şubesinde (Leq) ya da birimde Parastin yetkilisi bir üye bulunmaktadır. İstihbarat çalışanları her kurumun temel üyesidir. Parastin üyeleri doğrudan Barzani ailesine bağlıdır ve başlıca görevleri, Mele Mustafa’nın soyundan gelen Barzani’ler olmak üzere bütün Barzani ailesinin güvenliğinden sorumludur. Şekîb Akreyî, Franso Herîrî ve Kerîm Sincarî adlı ilk gruptaki kişiler Mesut Barzani’den yaşça ve tecrübe olarak üstün olmasına rağmen ona emrinde çalışmaktadır.
Parastin’ın iç ve dış suikastları ise Franso Herîrî’nin ardından Kerîm Sincarî’nin Parastin Müsteşarı, Fazil Mîran’ın da İçişleri Bakanı olmasının ardından başladı. Artık her biri adamları aracılığıyla birbirini tasfiye etmenin peşine düşmüştü. Parastin içinde tanınan isimlerden Şekîb Akreyî, ABD’de zehirlenerek öldürülmüştü. Yine Rênas adlı, ‘Kedkarê Kurdistan’ yetkilisi kişi de Behdinan bölgesinde imha edilmişti. Partiya Komunist a Kurdistan’ın Duhok komitesi yetkilisi olan Ebu Neter Xiristiyan adlı kişinin de akıbeti aynı olmuştur. Öte yandan hem mühendis hem de Kürdistan Parlamentosu’nun Asuri listesinde yer alan Franso Şabo; Duhok istihbarat merkezi yöneticilerinden Ali Kuxî ve Xazî Etrûşi gibi KDP ve KDP içinde Irak güvenlik kurumlarıyla birlikte çalışanlar hakkında birçok sırrı bilen kişiler de benzer yöntemlerle tasfiye edildi.
ESKİ PARASTİN AJANININ İTİRAFLARI
Parastin’ın eski ajanlarından Mihemed Selman Berwarî, KDP’nin gerçekleştirdiği bu suikastlar hakkında şöyle demektedir: “1973’te İsa Siwar ve Irak Komünist Partisi’nin 11 kadrosu Suriye ve Türkiye üzeri Sovyetler Birliği’nden dönüşlerinde yakalandı ve öldürüldü. Öldürülenlerden biri Eqîd Celal’in kardeşiydi. Hepsini Rusların kullandığı yöntemle, sadece kafaları dışarıda kalacak şekilde toprağa gömülerek ölene kadar bekletilerek öldürüldü. Bêxêr Dağı’nın Zaxo-Fîşxabur yolu üzerinde gerçekleşen bu olay Ramazan İsa Barzani, Osman Qazî Zaxolî, Ali Helo Sindî ve Şevfîq Zaxolî tarafından yapılmıştır.”
SUİKAST PLANLARINDAKİ DİĞER İSİMLER
Bu olayda anlatılanlarla birlikte suikastların planlama, yönetim ve uygulamasını gerçekleştiren diğer isimler de şöyle: Neçirvan İdris Barzani, Fazil Mitnî Mîranî, Qadir Qaçax, Neçirvan Ahmed Misîrî, Hemîd Ali Sibîndarî, Recep Nebî Kirmafî, Aştî Koçer, Kerîm Qasim Aytonî, Azad Seidî Kirmafî, Azad Botî, Segvan Reşîd Felek ve Tehsîn Kemkî.
Parastin adlı KDP’ye bağlı bu karanlık yapının gerçekleştirdiği cinayet ve suikastlara kurban giden çok sayıda kişinin, nasıl öldürüldükleri dahi bilinmiyor.
KDP’nin istihbarat teşkilatı Parastin’ın kuruluşunda, Akreli bir grup gencin önemli bir rolü vardır. Akre’de iki büyük Yahudi ve Hristiyan mahallesi bulunur. Parastin ’ın kurulduğu dönemlerde Akrê’de Yahudiler kentin zenginleri konumundadır. Zanaat ve ticareti Yahudiler ile Hristiyanların elinde bulunur. Parastın ’ın kuruluşunda alanlar da Kürt Yahudilerdir.
Teşkilatı ulusal çıkarları koruma ya da Kürtler ve Kürdistan üzerinde süregelen tehlikelere karşı koymak için kurulmuş bir örgüt değildir. Daha emekleme döneminde olan İsrail’in savunma ve güvenliği ile Parastın ’ın kurulması arasında doğrudan bir ilişki mevcuttur. Ajan faaliyetleri sonucunda topladığı istihbaratı doğrudan MOSSAD’a aktaran bu yapının kuruluşundaki ilk planlama da yine bu kapsamdadır.
Parastın , İsrail’in yanı sıra dönemin İran ve ABD hükümetleri gibi çeşitli uluslararası güçlerin de hizmetindedir.
Bir önceki dosyamızda bu yapının İsrail ve İran tarafından nasıl kurulduğunu ortaya koymuştuk. 1960’lı ve 1970’li yıllarda İsrail, Irak ve Arap ülkeleri ile savaş halindeydi. İsrail’in bölge üzerinde kontrol sağlayabilmek için Mele Mustafa üzerinden istihbarat toplamaya ihtiyacı vardı. Mele Mustafa’nın bir diğer görevi de Parastın aracılığıyla Kürdistan’daki hareket ve örgütleri takip ederek MOSSAD, CIA, MİT ve SAVAK’a istihbari bilgiler ulaştırmaktı. MOSSAD, tek başına her yerden istihbarat toplayamazdı. Kuruluşunda İsrail’in büyük rol oynadığı Parastın ise MOSSAD’a haber ulaştırma adına MİT ve SAVAK ile de güçlü ilişkilere sahipti.
Tüm bunlara bakarak Parastın ’ın görevlerini; İsrail’in egemenliği ve çıkarlarını, İran ve Kürdistan topraklarını işgal edenlerin çıkarlarının yanı sıra ailesel çıkarları korumak olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır.

Bu görevlerden de anlaşılacağı üzere Parastın’ın Kürt ulusunun iyiliği için herhangi bir görevi bulunmamakta, bahsi geçen güçlere hizmet için faaliyet yürütmektedir. Kürt ulusal birliğine hizmet etmediği gibi, tüm çalışmaları Kürt halkının çıkarlarına zarar vermiştir. Parastın, Kürdistan’ın dört parçasının birleşmesi önünde engel görevi üstlenmiş, yaptıklarıyla her zaman Kürdistan halkına zarar vermiştir.
Önder Abdullah Öcalan, konuya ilişkin ‘Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü’ adlı eserinde şunları belirmektedir: “(…) KDP bağlamında da benzer bir Beyaz Kürt oluşumu inşa edilmeye çalışıldı. Aynı merkez hem Türklerde hem de Kürtlerde benzer ama aralarında çelişkiler bulunan iki güç yaratmayı, varlıkları için (ABD ve İngiltere başta olmak üzere, Batının Ortadoğu’daki hegemonik çıkarları ve İsrail’in güvenliği için) hayati önemde görmekteydiler. Kendilerine bağlı ama aralarında hep problemler olan bu iki güç bağlamında bölgedeki çıkarlarını kollamak son derece akıllıca bir politikaydı. PKK’nin çıkışı, tarihsel olduğu kadar güncel geçerliliği de olan bu oyunu bozuyordu. 1993 ve 1998’deki çözüm ve barış imkânının doğması bu oyunun sonu demekti. Onun için bu tarz bir çözüme müsaade edilmedi. Büyük suikastlar ve komplolar düzenlendi. PKK’nin Kürtleri denetim altından çıkarıp, başta Türkler olmak üzere diğer toplumlar ve devletlerle barıştırması, bu güçlerin Ortadoğu’daki hegemonik oyunları ve çıkarlarının devamı açısından stratejik bir darbeydi. Gerekçelerini daha da kapsamlı biçimde sıralayabileceğimiz bu hususlar, 1998 komplosunun neden büyük ve stratejik amaçlı olduğunu yeterince kanıtlamaktadır.”
Parastın’ın bizzat Rojhilatê Kürdistan ve diğer parçalardaki devrimci Kürt örgütlerin çoğunu tasfiye ettiği gerçeğinin üzerini kimse örtemez. Bu söylemlerimizi doğrulayan öğeler ise Barzani ailesinin KDP’sinin skandal faaliyetleri, Kürt halkı, örgütleri ve partilerine karşı tutumları ve kendini düşmanın kucağına atmasıdır. Tutumları hiçbir zaman Kürtlük ölçü ve ilkeleriyle bağdaşmamış ve tersine hareket etmiştir.
PKK daha grup aşamasından başlayarak 12 Eylül darbesine ve sonrasında Türk devletinin istihbarat örgütü MİT’in yoğun takibi altına alınır. Daha sonra Kürt özgürlük mücadelesinin gelişmesiyle aktif olarak devreye giren Bakur Kürdistan’da binlerce kanlı saldırıda imzası olan jandarma istihbarat servisi JİTEM olur. Yine Gladio PKK ve bir bütün olarak Kürt özgürlük mücadelesine karşı Türk devletiyle yoğun ilişki ve çalışma içinde olmuştur.
Durum böyle olsa da PKK ilk grup aşamasındayken önder Abdullah Öcalan konu hakkında şunları söylemektedir, “Grup THKP-C’nin bir uzantısı olarak değerlendirilip öyle bırakılmış, THKP-C’nin tasfiye edilmesiyle grubun da tasfiye olacağı varsayılmıştır. Grup bazı şahıslarca kontrol edilip elde tutulmak istenmiş olabilir. 1975’ten sonra grubun bağımsız olduğu anlaşılınca, KDP üzerinden Stêrka Sor (Kızıl Yıldız) eliyle müdahalede bulunulduğu, bunda Alaattin Kapan denilen ve Haki Karer’i katleden unsurun kullanıldığı bilinmektedir. KDP’nin başından itibaren İsrail paralelinde ve NATO’yla bağlantılı olarak hareket ettiği ve Kürdistan genelinde bir kontrol örgütü olarak destek gördüğü kesindir. Gladio’nun denetiminde olduğu ve özellikle 1961’den itibaren Türk Gladio’sunun da desteğiyle silahlandırılıp ayaklanmaya teşvik edildiği belirtilebilir. Aynı desteğin İran Şahlığı üzerinden sürdürüldüğü çok sayıda belgeyle kanıtlanacaktır. Dolayısıyla KDP üzerinden Kürdistan’daki sol gruplaşmalara yapılan müdahalelerin Gladio’nun dolaylı desteğiyle gerçekleştiğini görmek önem taşımaktadır.”
Tüm bu gerçekler KDP ve istihbarat yapılanması olan Parastın’ın nereden beslendiğini ve bugün kimler tarafından nasıl ve ne amaçla Kürt özgürlük hareketine karşı kullanıldığını da net olarak ortaya koymaktadır.
ANHA