Kemal SÖBE
Kürt halkının bütün Kürdistan parçalarında ve özellikle son elli yıldır Başur’da neler yaşadığı görülürse, KDP’nin neler yaptığı ve ne gibi bir rolü olduğu daha net anlaşılır. KDP Kürtlere ne verdi, Kürtlerden ne aldı? Kürtlüğü yok edilmekle karşı karşıya gelen Kürtler, kendilerini kurtuluşa götürecek, en azından Kürtlükten söz edecek ve Kürt halkının ulusal haklarını reformist çizgide de olsa savunacak bir örgütlülüğe ve güce şiddetle-acilen ihtiyaç duyuyorlardı. Bir ulusal gücün olmaması, bir önderliğin oluşamaması, Kürtleri sahipsiz bir halk durumuna getirmişti. Ulusal önderlikten yoksunluk Kürtler için ölüm demekti, düşmanın insafına bırakılmak demekti.
Ulusal kurtuluş mücadelelerinde farklı ideolojik çizgide olan hareketler olabilir. Kimisi silahlı direniş verir, kimisi de sadece siyasi yollarla mücadele etmeyi seçebilir. Yani mücadelede izlenen yol ve yöntemlerde farklılıklar olabilir, bunlar normaldir. Ama önemli olan mücadele etmede ciddi, tutarlı ve kararlı olmadır. Ulusal demokratik mücadele de sadece ulusun-halkın çıkarları ve özgürlüğü esas alınır. Bir siyasi yapı ya da örgüt, halkın-ulusun mücadelesini kendi çıkarları için maddi ve siyasi ranta dönüştüremez. Halkın-ulusun mücadele değerlerini, kişisel, ailesel çıkarlara dönüştürenlere ne devrimci ne de ulusalcı denir. Kimi gruplar tercihen reformlarla mücadele etmeyi seçerler, kimileri de gerekli görülürse silahlı mücadeleyi seçebilirler.
Bunlar farklı mücadele yöntemleridirler ve farklı koşullar için uygulandıklarında başarılı olabilirler. KDP, ne devrimci tarzda mücadele etmiş ne de reformist tarzda direnmiş. Yani mücadele etme gücü ve imkanları yoksa, diyecek sözümün olmaz ama mücadele edecek her türlü imkan varsa, direnmiyorsa, direnenlere de köstek oluyorsa, hatta komplo ve saldırıda bulunuyorsa, bu durum farklı değerlendirilir. KDP denen bu illet, hiçbir şekilde direnmemiş, tam tersi direnen bütün Kürt devrimci güçlerine karşı, Kürt düşmanlarıyla el ele vererek saldırılar yapmıştır, hala da yapıyor. KDP, Kürtlerin maddi ve manevi değerleri üzerinde kendisini asalakça yaşatıyor. KDP’nin ve Barzanilerin yaptıklarına baktığımızda, ihanet dışında başka bir şey göremiyoruz.
Şimdi, Kürtlerin, ulusal kurtuluşu sağlayabilmek için, sahip olması gereken her türlü imkan fazlasıyla mevcuttur. Yapılması gereken, ulusun çıkarlarının ve kurtuluşunun gerektirdiği savaşı ve tarzı geliştirebilmektir. KDP, kapitalizmde klasik bir ulusal kurtuluş hareketi bile olamamıştır. Her ulusal kurtuluş hareketlerinde farklı eğilimler olabilir, sağ ve sol kanatlar olabilir ve hepsi de farklı siyasi amaçları doğrultusunda mücadele ederler ama ulusun çıkarlarına hizmet ederler. Ama KDP’nin çizgisinde, bu saydıklarımızın hiç birisi yok. Yani KDP, sağ klasik ulusal bir çizgiye bile sahip değildir. KDP, baştan sona, ihaneti ve rantı temsil ediyor.
Yani KDP’nin pratiğine baktığımızda, Kürtlerin içine sızmış bir düşmanı göreceğiz. Az buçuk ulusallık, Kürtlük aşkı ve sevgisi olan bir hareketin, Kürt devrimci mücadelesini bin bir emek ve bedellerle veren bir harekete düşmanlık yapmaz, yapamaz. Kürtlerin maddi zenginlikleriyle ailesini zenginleştirmez. KDP’nin, kendisine Kürdistan Demokrat Partisi etiketini yapıştırması, Kürt halkının gözüne şirin görünmek ve kendisini Kürdistan’da meşru bir güç olarak göstermek içindir. KDP, ihanetçi bir yapı olduğunu söylese, üç gün yaşayamaz. Kürt halkında ulusal demokratik bilinç geliştikçe, KDP’nin iç yüzünü daha iyi görüp tavır alıyor, Özgürlük Hareketi’ne geliyor.
Özgürlük Hareketi artık Kürdistanlaşmış ve Kürt halkıyla özdeşleşmiştir. PKK’nin ideolojik çizgisi, KDP için bir tehlikedir. PKK çizgisi bütün Kürdistan’da yaşamsallaştıkça, KDP’nin ihanet damarları tek tek yok oluyor ve yaşam alanları daralıyor. İhanet çizgisine dayanarak varlığını sürdüren bir KDP, gelişen devrimci mücadele karşısında tabi ki rahatsız olacaktır. PKK, KDP’yi ulusal demokratik bir çizgiye getirmek için çok çaba harcadı ama KDP, bir türlü ulusal bir çizgiye gelmedi, gelmediği gibi PKK’ye saldırıda, Kürt düşmanı güçlerin yanında yer aldı ve hala bu saldırılara devam ediyor. Bu saatten sonra, KDP’den Kürt halkı lehine bir beklenti içine girmemek gerekiyor.
Olması gereken, KDP’nin anladığı dilden konuşmak. KDP, düşmanın yanında yer aldığı sürece, yapılması gereken, düşmana yapılanın aynısıdır. Çünkü KDP Kürt değildir, Kürtlerin içine girmiş bir düşman yapılanmadır. Yoksa bu yaptıklarını nasıl izah etmek gerekiyor ve bu yaptıkları ne anlama geliyor? Kürt halkının KDP ve benzeri yapılara ihtiyacı yok. Son elli yıldır Başur’da Kürtlerin eline birçok imkan geçtiği halde, bu imkanları kendi ailesel çıkarları için kullanmış, Kürt halkına zarar vermiştir. Kürt halkının kurtuluşunu sağlayacak örgütlenmelere saldırmıştır, saldırıyor. Yani KDP, Kürt halkına hiç güven vermiyor. Dünyada hiçbir ulusal hareket, KDP’nin yaptığını yapmamıştır. KDP tarihi ulusal kurtuluş tarihi değildir, ihanetler tarihidir.
KDP, Kürdistan’da ihanet partisi ve yapılanması olarak tarihe geçecektir ve Kürt düşmanlarının yenilgisiyle kendisi de yenilecektir. Kürdistan genelinde bir seçim yapılsın, KDP, kitlesel olarak çok azınlıkta kalır, sadece aile ve aşiret çevresiyle sınırlı kalır. Kürt halkının yapması gereken, PKK’yle daha çok bir bütünleşmeyi sağlamak olmalıdır. PKK artık bir hareket olmaktan çıkmış, Kürdistan’ın kendisi olmuştur. Tarih PKK’nin hakkını Kürdistan’da ve Ortadoğu’da verecektir. KDP’nin dünü ve bu günü ne ise, yarını da o olacaktır. Kürtler, KDP’ye umudunu bağlamasınlar. KDP’den Kürtlere bir fayda gelmeyecektir. Kürt halkının ulusal demokratik ve özgürlük çizgisi bellidir. Kürtler, ulusal demokratik kurtuluşlarının ancak PKK’yle gelebileceği bilincine ulaşmış bulunuyorlar. Kürdistan’da ulusal demokratik kurtuluş PKK’yle gerçekleşecektir.