Basit bir olay gibi gelip geçti sanılsa da, asker cenazeleri geldikçe keyiflenen, kahkaha atan AKP’lilerin görüntüsü tarihin silinmez hafızasına kazındı.
Açlık yüzünden insanlar kendini yakmaya başlamışken asker cenazelerine sarılarak her şeyi unutturmak istediler ve Türkiye kamuoyunda bunu biraz da başardılar denilebilir. Bunu kabul etmemek gerekir.
Kendilerini yakarak, öldürerek saraylarda saltanat sürenlerin çürümüş düzenlerini deşifre eden bu insanlar sarayın çöküşünün sembolü haline getirilmelidirler.
Tunus’ta hükümeti protesto için kendini yakan seyyar satıcı Muhammed Buazizi halk isyanlarının sembolü oldu. İlk etkisi Tunus’un 23 yıllık diktatörünün istifa edip ülkeden kaçmasıydı.
Türkiye’de diktatörlüğe karşı intihar edenler, kendini yakanlar kimdi? İsimleri, yaşamları, aileleri vardı; kimdi onlar?
Diktatör, hırsız, çete tayfasına karşı canını ortaya koyan bu halk evlatları er-geç hak ettikleri değeri bulacaktır. Onlar sembol haline getirilirse artık insanlar kendini değil soyguncu-çete düzenini yakmaya yönelir.
Ortaya çıkan tablo açıktır:
Bir yanda Erdoğan-Bahçeli’ye karşı kendini yakanlar, intihar edenler var;
Öte yanda bugüne dek Önder Apo için kendini feda eden binler var!
Açlığa, diktatörlüğe, faşizme karşı insanlar kendini yakıyor, intihar ediyor. Dikkat edilirse bunlar siyasi bir örgütün üyeleri değiller. Çocuklarına yiyecek, içecek, giyecek alamayan, evine ekmek götüremeyen insanlardır.
Önder Apo’nun fedaileri ideolojik-siyasi bilinçle donanmış, örgütlü, eğitimli fedailerdir. Halk fedaileridir bunlar. Sayıları yüzbinlerle ifade edilir. Kanlı-kibirli saltanat bu güç karşısında durabilir mi?
“Gençlik Apo’nun fedaisidir!” sözü boşuna söylenmemiştir. Binlerce pratikle kanıtlanmış bir gerçekliktir.
“PKK halktır!” sözü tarihsel-toplumsal bir gerçekliktir.
Fedaileşen bir halk gerçekliği karşısında faşist sömürgeciliğin hükmü ne kadar olabilir ki?
Fedai gerçekliği faşizmi bitirecek gerçekliktir. Zaten uzun süredir mücadelenin rengi fedai renk halini almış durumdadır. Faşizme karşı tek kelime konuşmak ya da yazmak bile büyük bedelleri göze almayı gerektirir olmuşsa fedailik kaçınılmazdır.
Bu yüzden siyasetin, sanatın, kadınların, gençlerin, üniversitelerin, emekçilerin mücadelesi faşizm karşısında fedai tarzında yürütülüyor.
Faşizm tüm bu alanlara saldırıyor, yok ediyor. Bu yüzden, var olma çabasının her hali, fedaice bedel gerektiriyor.
Ortadoğu’da hiçbir şey normal değil ki mücadele tarzı da normal olsun!
Savaşan tarafın halkı olarak, siyasetçisi, kadını, genci, öğrencisi, emekçisi olarak faşizmle savaşmanın gereklerine göre davranmak zorundayız.
Her türlü zulme, işkenceye, ihanete, soykırıma son vermenin, bu baharı halkların özgürlük bayramına dönüştürmenin tek yolu İmralı duvarlarını yıkmak, Önder Apo’nun serbest kalmasını sağlamaktır!
Yoksulluk, işsizlik, her türlü kriz İmralı duvarlarından kaynağını alıyor. İnsanlar böyle yaşamaktansa ölmeyi tercih ediyor. AKP-MHP iktidarı bunu anlayabilecek mantaliteye sahip değildir. İnsanların, ölmek yerine bu iktidardan kurtulmaya bakmaları nasıl sağlanacak?
Demokratik siyasetin umut oluşturması intiharların önüne geçebilir.