Cezaevlerinde 70 gündür İmralı tecridine karşı açlık grevi direnişi var. İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, iktidar kadar muhalefetin de suçlu olduğunu belirtti, “İmralı’da hukuk yok” dedi. Keskin, İmralı’yı ziyaret etmeyen CPT’ye de tepki gösterdi.
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki siyasi tutsaklar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük tecride karşı özgürlüğü talebiyle 70 gündür açlık grevi direnişinde.
Binlerce PKK ve PAJK’lı tutsak, 27 Kasım 2020’den beri 5’er günlük süresiz-dönüşümlü açlık grevini sürdürüyor.
Tutsakların direnişi “uyarı” niteliğinde ve talepler karşılanmadığında eylemlerin büyütüleceği vurgulanıyor.
Direniş başladığından beri pek çok cezaevinde tutsaklara dönük saldırılar başladı. Koğuş baskınları, disiplin cezaları, radyo, televizyon vb. gibi iletişim araçlarına el konulması, gazetelerin verilmemesi, yine şeker, tuz ve limon verilmemesi gibi saldırılarla iktidar, direnişi kırmaya çalıştı. Ancak geri adım atmayan tutsaklar, 70 gündür kararlı bir şekilde eylemlerini sürdürüyor.
MAXMÛR VE YUNANİSTAN DA DİRENİŞTE
İmralı tecridine karşı ve Öcalan’ın özgürlüğü için açlık grevi direnişi cezaevleriyle sınırlı kalmadı.
Maxmûr Kampı’nda İmralı tecridine karşı kadınlar öncülüğünde 18 Aralık’ta açlık grevi eylemi başlatıldı. Maxmûr Şehit Aileleri Derneği’nde sürdürülen eylem de 49. gününde.
Yunanistan’ın Lavrio Kampı’nda kalanlar da Kürt Halk Önderi Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması ve cezaevlerinde süren açlık grevlerini sahiplenmek amacıyla 32 gündür süresiz-dönüşümlü açlık grevinde. Açlık grevi, Devrimci Gençlik Hareketi (TCŞ-Tevgera Ciwanên Şoreşger), Avrupa’da Kürt Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Kurdistan a Ewropa) ve Navenda Çanda Kürdistan (Kürt Kültür Merkezi) öncülüğünde sürüyor.
CPT İMRALI’YI GÖRMEDİ
Türkiye’ye gelen Avrupa İşkencenin ve İnsanlıkdışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi (CPT) ise tecride karşı açlık grevlerinin sürdüğü bir dönemde Türkiye’ye geldi ancak İmralı Cezaevi’ni ziyaret etmedi. Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yürüten Asrın Hukuk Bürosu, “İmralı Cezaevi hukukun tamamen yok sayıldığı cezaevidir. CPT’nin İmralı Cezaevi’ni ziyaret etmemesini ve bu konuda avukatlarından görüş almamasını eksik görmekteyiz” açıklamasında bulundu.
KESKİN: MUHALEFET DE SUÇLU
ANF’ye açıklama yapan İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, cezaevlerinde özellikle 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından tecridin ağırlaştığını belirterek, “Gerek İmralı gerek diğer cezaevlerinde tecrit ve hak ihlalleri ağırlaştı” dedi.
Tecridin yanı sıra çok sayıda hasta tutsağın olduğunu vurgulayan Keskin, devletin bilirkişi raporlarıyla ölüm sınırında olan insanların dahi tutsak olduğunu ve açlık grevine başladığını söyledi.
Keskin, şunları dile getirdi:
“Hem resmi yetkililerle görüşüyor hem de açıklamalar yapıyoruz ama maalesef iktidardan bir ses çıkmıyor. Şunu da belirtmek istiyorum, kendilerini muhalif olarak tanımlayan kamuoyu da tepkisiz. Konu Kürtler olunca hem iktidar hem kendini muhalefet diye tanımlayanlarda büyük sessizlik, tepkisizlik oluyor. Boğaziçi’nde yaşananlara bütün toplum sahip çıkıyor ama 70 gündür insanlar hak ihlalleri nedeniyle açlık grevinde ve ses yok. Tabii benimsediğimiz yöntem değil ama son çare olarak buna başvurmuş insanlar fakat insan hakları kurumları ile Kürtler konuşuyor sadece. Kamuoyunun da suçu var.”
Açlık grevlerinin sürdüğü cezaevlerinde hak ihlallerinin de arttığını ifade eden Keskin, tutsaklara şeker-su dahi verilmediğini kaydetti. Keskin, “İnsanlar özellikle açlık grevindeyse dışarıdan daha çok bilgi alma ihtiyacı duyuyor. Ama aileleriyle görüşmeleri sınırlandırılmış durumda. Avukat görüşleri de engelleniyor” dedi.
‘ÇIKAR İLİŞKİLERİ İNSAN HAKLARININ ÖNÜNE GEÇİYOR’
Türkiye’ye gelen Avrupa İşkencenin ve İnsanlıkdışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi (CPT) heyetinin İmralı Cezaevini ziyaret etmemesine de tepki gösteren Keskin, şöyle konuştu:
“CPT’nin İnsan Hakları Derneği ile görüşmesi oldu. Eşbaşkanımız Öztürk Türkdoğan İmralı’ya gidilmemesini gündeme getirdi.
CPT uluslararası sözleşmeler bünyesinde kuruldu, raporlar hazırlıyor ve bu raporlar son derece önemli. Bazı denetim mekanizmaları var, bunlar Türkiye’ye karşı çok esnek kullanılıyor. TC devleti altına imza attığı uluslararası sözleşmelere aykırı davranıyor. Mesela tecrit iç hukukta da yok. Avukat ve aile görüşmesi kurallara bağlanmış. Türkiye ihlal ediyor. Bırakın uluslararası sözleşmeleri, kendi iç hukukuna da aykırı davranıyor. İnsan hakları savunucuları olarak sürekli dile getiriyoruz ama devletler arasındaki ekonomik çıkar ilişkileri insan haklarının önüne geçiyor. CPT’nin tavrını da buna bağlıyorum.”
‘KÜRTLERDEN OY İSTEMEYİ BİLİYORLAR…’
Muhalefetin çifte standartlı davrandığını; Kürtler, Ermeniler, resmi ideolojinin kırmızı çizgisinde kalan gruplar söz konusu olduğunda ses çıkarmadığını belirten Keskin, şöyle devam etti:
“CHP Kürtlerden oy istemeyi biliyor ama Kürtlerin hak ihlalleriyle bir iki vekil dışında ilgilenmiyor. Bu coğrafyanın temel meselesi, devlet ve resmi ideoloji, ikincisi de muhalefetin çifte standardı ve aynı İttihatçı zihniyetten beslenmeleri. Kürtler yalnız bırakılıyor. Ölüm sınırına geldiklerinde bırakılan Kürt siyasi mahpuslar var, tahliyeden bir gün sonra ölen mahpuslar var. Bunlar çok önemli hak ihlalleri ama Kürtler olunca büyük sessizlik söz konusu.”
‘İMRALI’DA HUKUK YOK’
İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ilk 12 avukatından biri olduğunu hatırlatarak, şunları da ifade etti:
“Tecrit her zaman vardı. İmralı iç hukukla yönetilmiyor. İç hukuku İmralı’da en başından beri göremedik. Avukatlar olarak saldırılara uğradık, görüşler engellendi ama bu ‘barış süreci’ dedikleri sürecin bitiminin ardından hiçbir şekilde kabul edilemeyecek seviyeye gelindi. Anlatılabilecek şey değil. Yıllarca hükümlü kişi ailesiyle, avukatlarıyla görüşemiyor. Sırf İmralı’da kaldıkları için diğer mahpuslar da görüşemiyor. 2021 yılındayız ve hükümlünün, mahpusun ailesi ve avukatlarıyla yıllarca görüştürülmemesinin nedenini kimse açıklayamaz.”