Maxmur’a yönelik ambargonun Türk devletinin talebi ile geliştirildiğini belirten KJK, ambargonun ve tecridin kaldırılması için sürekli bir çaba ve mücadele içinde olma çağrısında bulundu.
KJK Koordinasyonu, Şehit Rüstem kampına yönelik KDP ambargosuna ilişkin yazılı açıklama yaptı.
KJK, “Şehit Rüstem Kampı olarak bilinen Maxmur Kampı 20 yılı aşan bir süredir çok ciddi zorlanmalar yaşasa da şimdiye kadar her zaman yurtseverlik duruşu içinde direnmiş ve tüm Kürdistan’a örnek olan bir halk gerçekliğine sahip olmayı başarmıştır. Türk devletinin 1990 yılından sonra Kuzey Kürdistan’da geliştirmek istediği teslim alma, koruculaştırma, ihanete sürükleme, işbirlikçi yapma politikalarını Maxmur’da bulunan halkımız asla kabul etmemiştir. Maxmur halkı sadece Başkan Apo’ya ve yurtseverlik değerlerine bağlılık değil aynı zaman da tüm Kürtlüğü, Kürt değerlerini, insanlık değerlerini koruyan, temsil eden bir duruş içinde olmuşlardır. Kürt halkını tümden yok etmek isteyen Faşist Türk devletine karşı yürütülen direnişlerde yüzlerce şehitleri bulunmaktadır. Nerede ise yakınlarından bir şehidi olmayan bir ev yok gibidir” dedi.
MAXMUR’A AMBARGO KABUL EDİLEMEZ
“Bu nedenle Maxmur kampında yaşayan ve yaşatılan yurtseverliktir, Botan halkının teslim olmayan duruşudur” denilen açıklamada şu hususlara dikkat çekildi:
“Değerlerine sırtını dönmeyen dik duruşun bir direniş kaynağı olarak sürdürülmesidir. Yine 2014 yılında Güney Kürdistan’a karşı geliştirilen DAİŞ saldırılarına karşı birçok cephede en ön sıralarda mevzi tutmuş ve direnişe geçmiştir. Güney Kürdistan topraklarını da savunmuşlardır.
Buna karşılık Temmuz 2019 tarihinde bir MİT elemanına karşı Hewlêr’de yapılan eylem gerekçe gösterilerek ambargo uygulandı. Kamp tecrit edildi. Hewlêr’e geliş-gidiş yasağı konuldu. KDP’nin Maxmur halkına karşı geliştirdiği bu tecrit ve ambargo politikası bir yılı aşmış bulunmaktadır. Bu politika hiçbir biçimde bırakalım siyasi açıdan insani, vicdani ve ahlaki açılardan kabul edilemez. Kürt, Kürde karşı ambargo ve yasak uygulayamaz. Kürt topraklarının Heftanin’de TC tarafından işgal edilmek istenmesi, Kuzey Kürdistan’da halkımıza karşı geliştirilen soykırım politikalarına karşı Kürt ulusal birliğinin geliştirilmesi gereken böylesi bir süreçte Maxmur halkımıza uygulanan ambargo kabul edilemez. Bu aynı zaman da büyük bir insanlık suçudur. Maxmur halkı bir yılı aşkın bir süredir, çok haksız, gerekçesiz bir cezalandırılma sistemi içinde tutulmaktadır. Bu durum Kürtlük, insanlık adına kabul edilecek bir durum değildir.
Maxmur bir mülteci kampı olmasından dolayı sağlık, iş, eğitim gibi birçok konuda Hewlêrle ilişkilerinin olması gereken bir kamptır. Yine son aylarda gelişen tehlikeli koronavirüs salgını nedeni ile de yaşam koşullarının zorlaştığı basına yansımaktadır. Ekonomik olarak zorlanan, sağlık hizmetlerinin alt yapısının olmaması örneğin hastane, ilaç ve diğer hususlar birçok insanın ölümcül sonuçlar yaşamasına sebep olabilmektedir. Genel olarak dünyada, bölgede ve Irak’ta yaşanan ekonomik sıkıntıların Maxmur kampına, buradaki halkımıza yansıması mültecilik koşulları da eklenince çok daha ağır olmuştur.
EN FAZLA KADIN VE ÇOCUKLAR ZARAR GÖRMEKTEDİR
Bu kampa yönelik KDP’nin geliştirdiği ambargodan en fazla da Maxmur kadınları, çocukları, yaşlılar zarar görmektedir. Bu ambargo nedeniyle hamile olan birçok kadın çocuğunu kaybetti. Çok ciddi hastalıklara sahip birçok kişi tedavi göremedi. Yaşanan işsizlik konumundan en çok kadınlar, çocuklar etkilendiler. Hewlêr de okuyan gençlerin kimileri okula gidemedi. Kimileri de ailelerinden uzun süreli kopmak zorunda kaldılar.
KDP, TÜRK İŞGALCİLİĞİNE ORTAK OLARAK EN BÜYÜK HATAYI YAPMAKTADIR
Türk devleti 15 Haziran‘da Maxmur ve Şengal alanlarına hava saldırılarını yaparak yeni bir işgal saldırısını başlatmıştı. Bu saldırılar karşısında KDP‘nin tutumu, açıklamaları halkımızın tümü için olumsuz açıklamalardır. KDP yetkilileri Türk devletinin saldırılarını PKK’nin güneydeki varlığına bağladı. Gerekçe ise Kürt hareketinin kendi topraklarında yabancı bir güç olarak görülmesi ve TC’nin terör yaftasına kılıf uydurarak Kürt kamuoyunu manipüle etmekti.
Oysa ki defalarca kez belirttiğimiz gibi geliştirilen saldırılar sadece PKK’ye karşı değildir. Bunu artık tüm dünya bilmektedir. Osmanlı- Türk tarihi incelensin bu anlaşılacaktır. Türk devleti İttihat-terakki Zihniyeti ile eski Osmanlı topraklarına göz koymuştur. Gücünün yettiği kadar bunu pratikleştirmeye çalışmaktadır. Tüm Kürtlerin yaşadığı alanlar başta olmak üzere, Libya ve Suriye de görüldüğü gibi Arap halklarının yaşadığı mekanlar ve hatta gücü yetse İran’a kadar bu işgalini uzatmak istemektedir. Dolayısı ile Heftanin’e yapılan operasyon aynı zaman da Zaxo ve Duhok’daki halkımıza karşı da yapılmaktadır. Heftanin’deki tepelerde kendisini hakim kılmış bir Türk askeri işgalciliği elbette ki istediği zaman Zaxo ve Duhok halkımıza yönelikte bir tehdit olarak kendisini gösterecektir. Bu durum çok iyi anlaşılmalıdır. KDP, Türk işgalciliğine sessiz kalarak, ortak olarak halkımıza karşı en büyük tarihi hatayı yapmaktadır.
MAXMUR’A AMBARGO TÜRK DEVLETİNİN İSTEMİ İLE YAPILMAKTADIR
Maxmur halkına yönelik olarak geliştirilen ambargo da Türk devletinin istemi ve talebi doğrultusunda geliştirilmektedir. Bu durumda KDP Kürt halkının çıkarlarını savunduğunu nasıl ifade edecek? Tüm parçalarda ki halkımıza bunun izahını nasıl yapacaktır. Tüm halkımızın hayali olan Kürt birliğini geliştirme amacından yana olduğunu nasıl inandırıcı kılacaktır?
Yurtseverliğin, ulusal birliğin güncel de geliştirme isteminin yaklaşımı Maxmur halkına karşı, geliştirilen ambargonun kaldırılması, Heftanin’de Türk devletine karşı durma yaklaşımı ile gösterilebilir.
Bu temel de TC’nin tüm özel savaş politikaları ve işgal saldırılarına karşı direnen ve çalışmaların öncülüğünü yapan başta Maxmur’lu Kürt kadınları olmak üzere tüm halkımızın direnişini, yurtsever duruşunu, Önderliğimize bağlılıktaki içtenliğini sevgi ve saygı ile selamlıyoruz.
KDP, Maxmur halkına yönelik olarak geliştirilen ambargoyu ulusal birlik, yurtseverlik ve insani, vicdani, ahlaki açılardan da bakıldığında mutlaka kaldırmalıdır. Ambargonun kaldırılma çağrısını bir kez daha yineliyoruz.
Güney’deki tüm siyasi partilere, Kürdistan parlamentosuna, Tüm Kürt kadınlarına Maxmur halkı üzerindeki ambargonun ve tecridin kaldırılması için sürekli bir çaba ve mücadele içinde olmaları çağrısında bulunuyoruz.