KJK Koordinasyonu yazılı açıklamasında, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sorun ve krizler karşısında çözüm gücü olduğunu belirterek, tecride karşı ortak örgütlenme ve mücadeleye vurgu yaptı.
Açıklamada şunlar ifade edildi:
“5000 yıllık erkek egemenlikli devletçi iktidar düzeninin karşısında, insanlık tarihinin özgür başlangıcının tüm güzelliklerini kendinde barındıran ve insanlığı yeniden özgür kimliğiyle buluşturma öncülüğünü yaşamsallaştıran ‘Tarihsel Kişilik’tir Rêber APO. Bu gerçekliğin kadınlara, Kürt halkı somutunda insanlığa kazandırmaması amacıyla iktidarcı-devletçi güçlerce geliştirilen uluslararası komployu kınıyr, Reber APO kaynaklığında mutlaka kazanan kadınlar ve halklar olacak diyoruz.
Uluslararası güçlerce adeta umudun zerresi bırakılmamacasına örgütlenen İmralı işkence sistemi karşısında tarihin en büyük militanlığıyla savaşan ve direnişiyle umudu, özgür düşünce-özgür irade-özgür ruhu kadınlar ve insanlık adına büyüten Rêber APO’nun görkemli duruşunu selamlıyoruz. 23. yılına giren uluslararası komplo karşısında Rêber APO’nun çevresinde ateşten halka olan başta ‘Güneşimizi Karartamazsınız’, ‘Güneşe Uzanan Eller Kırılsın’ şiarlarıyla Zilan çizgisini yaşamsallaştıran yoldaşlarımız ve yurtseverlerimiz olmak üzere tüm mücadele şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz Rêber APO şahsında kadınlara kölelik, Kürtlere soykırım, insanlığa çıkışsızlık dayatan Uluslararası komplocu güçler, esir edilemez özgür irade ve onun temsil ettiği değerlerin görkemli direnişi karşısında mutlaka yenilecek, 21. yüzyılın kaybedeni olacaktır. Bu inanç ve kararlılıkla tüm bu yıllar boyunca başta kadınlar ve Kürt halkı olmak üzere direnen ve Rêber APO’nun öncülüğünde özgürlük yürüyüşünü büyüten herkesi selamlıyor, bu duruş tarihe özgürlüğü nakşedecek diyoruz.
3. Dünya savaşının ilk ve en faşizan adımı olarak geliştirilen 15 Şubat komplosu devletçi-iktidarcı sistemin ve buna öncülük eden güçlerin alternatifini yok etme çabası, kadınları ve halkları tekrar kaybetmeye mahkum ederek kendi düzenine yol açma eylemi, saldırısıdır. Temelde ideolojik nedenlere dayalı devletçi güçlerce geliştirilen bu saldırı salt kişiye değil, o kişinin taşıdığı anlama ve temsil ettiği tarihsel misyona yönelik geliştirilmiştir. Erkek egemenlikli sistemin en dip ve en stratejik noktası olan kadın özgürlük sorunu Rêber APO’nun ideolojik tanımıyla görünürlük kazanmış ve O’nun özgürlük felsefesiyle çözüm imkanına, bunun açığa çıkardığı mücadele alanı ve araçlarına kavuşmuştu. Bu durum iktidarcı sistemi temellerinden hedeflemek anlamına geldiğinden uluslararası komplonun en önemli ayağı Rêber APO’nun kadın yoldaşlığı ve özgürleştirme tutumu karşısında örgütlendirilmiştir. Kadın sorununun evrensel niteliği ve Rêber APO’nun da özgürlük sorununa evrensel yaklaşımı nedeniyle uluslararası komplo sadece Kürt kadınları karşısında değil, 21. yüzyılın kadın yüzyılı olma özellikleri ve potansiyeli karşısında geliştirilmiştir. Nitekim 3. Dünya savaşı 21. yüzyılda iktidar düzeni lehine geleceği şekillendirmenin çatışması kadar, Demokratik Uygarlık paradigması öncülüğünde kadınların ve halkların özgür geleceği adına taraf olduğu gerçeğini de barındırmaktadır. Kadın özgürlük cephesini bu savaşa ve sorunu özgürlük lehine çözmeye hazırlayan, bunun hem ideolojik-teorik, hem pratik öncülüğünü yapan Rêber APO Enkilerin, Zeusların gazabıyla karşı karşıya getirilmiştir. Mevcut İmralı işkence sistemi acımasız erkek aklının sistemleşmesi olarak en faşizan yöntemlerle yürütülen bir savaş mekanı ve düzeni olarak somutluk bulmaktadır. Başta Kürt kadınları olmak üzere Ortadoğu ve Dünya kadınlarının 15 Şubat karşısındaki duruşu ve reddi, temelde erkek egemenlikli iktidarcı düzeni ve onun tecavüz kültürünün pratik ifadesi olan faşizmi reddi olmaktadır. 15 Şubat’ın kadınlar cephesinden reddi ve bu gerçeğin yenilgiye uğratılması geleceğin özgürlük temelinde örgütlendirilmesinin tek yolu ve tarihsel öncülük sorumluluğudur.
Tarihin mazlum halklarından olan Kürt halkı RêberAPO ile var olma ve özgürlük şansını yakalamışken 15 Şubat komplosuyla soykırımla, inkarla bir kez daha en sert biçimde karşı karşıya getirilmiştir. Uluslararası güçlerce bölgenin kapanmaz ve ihtiyaç duyulduğunda kanatılan yarası halinde tutulan Kürdistan ve Kürt halkı Rêber APO öncülüğünde öz güç ve iradesiyle Özgür Kürt Kimliği biçiminde iktidarcı düzenin verili kimliği karşısında yeniden varlığını örgütlemiş ve bunu kalıcılaştırma imkanına kavuşmuştu. Bunun karşısında 1925 Şex Sait ve temsil ettiklerinin 15 Şubat tarihinde yenilgiye uğratılmasına da denk getirilen 15 Şubat komplosuyla Kürt soykırımı hedeflenmiştir. Rêber APO tarafından ‘Kürt Soykırım Günü’ olarak isimlendirilen 15 saldırısı Kürt halkı şahsında bölge ve Dünya halklarının özgür geleceğini karatma amacını taşımaktadır. 3. Dünya savaşının Kürdistan merkezli yürütülmesi, başta ABD, Rusya ve Avrupa devletleri ve soykırımı gerçekleştirmekten fiilen sorumlu kılınmış Türk faşist devletinin bu savaşta temel aktörler olarak yer alması bu nedenledir. APO’cu hareket ve onun temsil ettiği değerler üzerinden örgütlenmiş Kürt halkı her parçada faşizan saldırılara maruz bırakılmakta, İmralı İşkence Sisteminde yürütülen savaş tüm Kürdistan’a yaydırılmaktadır. Şu an yaşanan durum İmralı’da özgür Kürt iradesi karşısında yürütülen savaşın yansımaları, onun genele uyarlanma biçimidir. İmralı’da Rêber APO’nun muazzam direnişi Kürt halkının geleceğini özgür kılmanın tarihsel tutumu ve savaşçılığı olduğundan Kürdistan’da uygulanan faşizmin bu kadar gözü kara olması bu iradenin gücünü yenilgiye uğratamamasından kaynaklıdır.
Bu gerçekliğin bilinciyle İmralı işkence sistemini Türk devlet faşizminin en insanlık dışı uygulamalarıyla günlük olarak yürütülen, uluslararası bir konseptle stratejisi belirlenen ve 3. Dünya savaşının en fazla yoğunlaştığı bir alan olarak tanımlamak gerekir. Erkek egemenlikli-iktidarcı cephenin en sert saldırdığı ve en büyük karşı koyuşla karşılaştığı savaşın merkez alanıdır. Günümüz gerçeğinde bu kadar derinleşmiş bir tecride ve hukuksuzluğa maruz kalması, Rêber APO’nun paradigmal öncülüğüyle ve onun temsil ettiği kadınların, halkların özgürlük fırsatıyla savaşılması nedeniyledir. İmralı işkence sistemi tüm Kürdistan’da uygulanan politikaların, savaşın yoğunlaşmış halidir. Bu sistemi yenilgiye uğratmak Kürdistan’da ve bölgede faşizmi, erkek egemenliğini yenilgiye uğratmakla mümkündür.
TEK ÇARE VE YOL
İmralı işkence sisteminin uluslararası niteliği Reber APO’nun paradigmasının evrensel niteliğinden kaynaklıdır. 23. yıla girerken Rêber APO’nun özgürlüğünün evrensel düzeyde gündemleşmesi, iktidarcı sistem karşısında cephenin enternasyonal bir nitelik kazanması bu paradigmanın giderek Dünya kadınları ve halkları tarafından kavranması ve kabulüyle ilgilidir. Bu anlamda gelişen sahiplenme ve mücadele alanını genişleten güçleri selamlıyor, paradigmanın tüm kadınlara ve insanlığa özgürlük getireceği bilinciyle bu mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. İmralı işkence sisteminin uluslararası niteliği Kürt kadınları ve halkı öncülüğünde bölge ve dünya halklarının ortak mücadelesi ve ortak örgütlenmesiyle yenilgiye uğratılacaktır. Rêber APO her türlü sorun ve kriz karşısında çözüm gücüdür, Rêber APO’nun özgürlüğü bu çözüm gücünün geleceği örgütlemesine imkan sağlayacak tek çare ve yoldur. Bu gerçekliğin bilinciyle ortak örgütlülük ve mücadelenin yükseltilmesi her zamankinden daha fazla imkan dahilindedir ve İmralı işkence sisteminin bu ortaklaşmış cephenin mücadelesi karşısında hiç bir kazanma şansı yoktur.
ÖZGÜR KADINI VE ÖZGÜR TOPLUMU SAVUNMA ZAMANI
“Kadın kırımına karşı özgür kadını ve özgür toplumu savunma zamanı” şiarıyla yürütülen hamlemiz Rêber APO’nun özgürlüğünü merkezine alarak bu ortaklaşmanın öncülüğü temelinde somutlaştırılan dönemin pratik adımı olmaktadır. Başta Kürt kadınları ve halkı olmak üzere Ortadoğu’lu kadınların, Dünya kadınlarının, halkların, demokratik çevrelerin 3. Dünya savaşının kazananı olma kararlılığıyla faşizmle, 5000 yıllık sistemle hesaplaşma duruşuyla mücadeleyi yükseltmesi hamlenin en önemli amacıdır. Uluslararası komplocu güçlere kaybettirme, hesaplaşma, kaybetme korkusuyla pervasızlaşan faşist düzeni yerle bir etme zamanıdır. Hamlenin eylemi ve amacı bu bilinç ve cesaretle, özgürlüğe doğru atılmış bu cesur, onurlu ve coşkulu adımlarla örgütlenirse 23. komplonun yenilgi yılı olacaktır, olmalıdır. Bu temelde hepimizin özgürlük şansı ve umudu olan Rêber APO’nun fiziksel özgürlüğünü sağlayarak kadın özgürlüğünü mümkün kılma ve bunu kalıcılaştırma mücadelesine tarihsel bilinç ve sorumlulukla katılması gerekir. Komplocu güçler ve komplo konseptini bir daha yeryüzünde uygulamamacasına yenilgiye uğratmanın zamanıdır diyerek erkek egemenlikli sistemin üzerine yürümeliyiz. 15 Şubat gerçeğinin reddi ancak böyle mümkün olabilir, bu gerçeğin reddi ancak bizleri kimlik, kişilik ve gelecek sahibi kılabilir.
MÜCADELEYİ SONUÇ ALICI DÜZEYDE YÜKSELTMEK
Bu sorumlulukla faşizmi yenmenin ve iktidarcı düzeni yıkmanın mücadelesine öncülük etme, 21. yüzyılı kazanmanın ancak Rêber APO’nun fiziksel özgürlüğünü sağlamakla mümkün olduğunun bilincini eyleme dönüştürme kararlılığındayız. 15 Şubat’ı soykırım günü olmaktan çıkararak umudun zaferinin yıl dönümüne dönüştürmenin inancı ve duruşuyla mücadeleyi sonuç alıcı düzeyde yükseltmenin zamanıdır. Bu ruh ve iddiayla başta kadınlar olmak üzere herkesi 15 Şubat protestosunu en güçlü bir şekilde protesto etme, eylemlere katılma, bu eylemleri yıla yayarak faşizmi yenilgiye uğratma duruşunu ve katılımını göstermeye çağırıyoruz. Kadın öncülüğünün fedai direniş duruşu ve özgürlüğü sahiplenmesiyle, Kürdistan devrimini Kadın devrimi temelinde mutlaka pratikleştireceğiz. Faşizmi, kadınların aklı, örgütlülüğü, eylemselliği ile mutlaka yıkacağız. Bu kararlılık, iddia ve moral ile tüm Kürdistan da ve yurtdışı alanlarında çalışmalara yüklenerek özgürlük hedeflerimize ulaşıp, devrimimizi başaracağız. Önderliğimizin, kadınların, halkların özgürlüğünü mutlaka kazanacağız.
Bu mücadelenin öncülüğünü kadınlar olarak en güçlü bir şekilde pratikleştirme kararlılığıyla tüm şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyor, anılarını zafere taşıma sözünü yineliyoruz. Rêber APO ve kadın yoldaşlığı kadınların, halkların geleceğinin teminatı, özgürlüğü mümkün kılma gücüdür, bu gücü eyleme dönüştürmenin ve geleceği kazanmanın zamanıdır diyoruz.”