Kobanê operasyonuna tepki: İktidar er ya da geç mutlaka hesap verecek

0
818

 Kobanê eylemlerine ilişkin 6 yıl sonra gerçekleştirilen gözaltı operasyonuna tepki gösteren HDP’li Fatma Kurtulan, “Defalarca gündeme getirmemize rağmen AKP her zaman bundan kaçtı. Bir türlü araştırmayı istemedi. Çünkü araştırması durumunda içinden kendisi çıkacak” derken Parti Sözcüsü Ebru Günay ise “Tabiri caizse müflis bir tacirin çırpınışları bunlar. İktidar er ya da geç hesap verecektir” dedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında düzenlenen Kobanê eylemlerine ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında 7 ilde 82 kişi hakkında gözaltı kararı verdi. Soruşturma kapsamında o tarihte Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında olduğu Emine Ayna, Ayla Akat Ata ve Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen gibi çok sayıda siyasetçi gözaltına alındı. HDP Mersin Milletvekili ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK ) üyesi Fatma Kurtulan ve HDP Sözcüsü Ebru Günay gözaltı operasyonlarına tepki gösterdi. 

‘HDP’nin ve Kürtlerin insanlık mücadelesine sessiz kalması beklenemezdi’ 

Kobanê sürecinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kobanê düştü düşecek” diye kamuoyuna sevinç naraları attığını hatırlatan Fatma, “Tüm dünya halklarının adeta kıyasıya bir mücadeleyle bir insanlık mücadelesinin kazanıldığı bir süreçti. Sürecin canlı tanığıyız, hepimiz takip ettik” dedi. Süreç devam ederken iktidarın HDP’nin mücadelesini bastırmaya dönük bazı uygulamalar ve söylemler içerisine girdiğini belirten Fatma,  Kobanê sürecinde DAİŞ’e karşı bir insanlık mücadelesi verildiğini anımsattı. Fatma, “Hem biz Kürtlerin hem HDP’nin buna sessiz kalması, duyarsız kalması mücadelesiz kalması beklenemezdi. Biz de tüm dünya halkları gibi bizzat Kürtler olarak da kardeşlerimize dönük bu saldırıya karşı elbette ki mücadele etmek durumundaydık. Çok haklı meşru bir mücadele verildi, bir dayanışma içerisinde olundu” ifadelerini kullandı.

‘Araştırmayı istemediler, çünkü içinden kendileri çıkacak’ 

Kobanê eylemlerinde 33 yurttaşın, HÜDAPAR’ın yanı sıra karanlık güçler ve polisin silahından çıkan kurşunlarla katledildiğini hatırlatan Fatma, “Yaşamını yitirenlerin çoğu bizim parti üyelerimizdir, arkadaşlarımızdır. Meclis grubu olarak da milletvekili arkadaşlarımız bireysel olarak da defalarca Kobanê olaylarının araştırılmasını istedik. Defalarca gündeme getirmemize rağmen AKP her zaman bundan kaçtı. Bir türlü bunu araştırmayı istemedi. Çünkü araştırması durumunda içinden kendisi çıkacak” dedi. 

‘HDP son süreçte muazzam gelişmeler kat etti’ 

HDP’nin bu dönem tüm baskı ve yönelimlere rağmen dimdik ayakta olduğunu ve mücadelesini sürdürme kararlılığı içinde olduğunu kaydeden Fatma şöyle devam etti: “Partimiz örgütleme mücadelesini özellikle 3-4 aydır zirveye ulaştırmış durumda. Toparlanması, örgütlülüğünü güçlendirmesi daha da yayılması, tüm mücadele alanlarının büyütmesi ve demokrasi güçleriyle ortak mücadele alanlarını büyütmesinde muazzam gelişmeler kat etti. Toplumda umut olma durumunu son 3 ayda bir kez daha altını çizdi. Bu anlamda yılmayacağını, sinmeyeceğini, korkmayacağını bir kez daha halkı ile birlikte, demokrasi güçleri ve muhalefet ile birlikte ispatladı.”  

‘HDP’yi sindirmeye yönelik bir yaklaşım’

HDP’nin örgütlenme ve mücadele hamlesi karşısında yeniden bir müdahale aracı olarak Kobanê olaylarının önlerine getirildiğini kaydeden Fatma, yakın zamanda da gerçekleştirilen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına dikkat çekti. Fatma, “Bir savcının maalesef tüm devletin yetkililerinin şahitliğinde dünya evine girmesi, ardından Saray’a gitmesi her şeyi ortaya koyuyor.  Ortaklaşa planlanan, HDP’yi sindirmeye yönelik bir yaklaşım” şeklinde konuştu.  

‘Varlığını Kürt’ün yokluğu üzerine inşa etme durumunu netleştirdi’ 

Saldırıların ilk kez yaşanmadığını özellikle 2009’dan itibaren hükümetin cemaat ile birlikte ortak operasyon düzenlediğini vurgulayan Fatma, “O zaman paydaşlarla birlikte kapsamlı operasyonun startını vermişlerdi. Bu sürekli devam etti. İl il ya da böyle merkezi düzeyde tüm organlarımızla birlikte sürekli operasyonlara maruz kaldık. Gençler, kadınlar, emekçiler herkes bu operasyonlara maruz kaldı. Şimdi iktidar gelinen aşamada; artık sürdürülemez bir durum içerisinde olduğunu, varlığını özellikle Kürdün yokluğu üzerine inşa etme durumda netleştiğini ve savaşa daha çok yönelerek, içerde baskıyı arttırarak, dışarıda savaşı arttırarak ayakta durmayı, mevcut durumlarını sürdürmeyi hedefleyen durumunu daha da büyüttü. Nefes alamaz durumlarını artık bizi baskılamakla sürdürmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı. 

‘Bu yöntemler Türkiye’nin ihtiyacı olan barışı geciktiriyor’

 “Buna neden olan etkenlerden biri de hem mevcut durumları hem de bizim yılmayan bitmeyen sürekli gelişme kaydeden mücadele seyrimizdir” diyen Fatma,  büyüyen ve git gide tabana hızla yayılan mücadele seyirlerinin, iktidarın atağa geçmesine ve korkularının büyümesine neden olduğunun altını çizdi. Fatma, “Ama her zaman söylediğimiz gibi geçmişten günümüze kadar bu yöntemleri Kürtler, demokratlar ve muhalifler olarak çok gördük. Onlar da şunu çok iyi biliyor ki, HDP bu yöntemlerle boyun eğmez, bitmez. HDP tüm Türkiye’nin demokrasi, emek, kadın mücadelesini biriktirerek harmanlayarak bugüne gelmiş bir gelenekten geliyor. Tüm yapılarıyla, organlarıyla birlikte buna boyun eğmeyeceğini onlar çok iyi biliyor. Bu yöntemler sadece Türkiye’nin daha çok acı çekmesine neden oluyor. Türkiye’nin ihtiyacı olan barışı oldukça geciktiriyor. Türkiye’ye bir yararı olmayacaktır” diye belirtti. 

 ‘Kobanê’nin çok simgesel bir anlamı var’

 Kobanê olayları üzerinden yürütülen operasyonları  “Kobanê bir simgeydi. Kobanê orada bel bağladıkları,  beraber iş tuttukları IŞİD’in yenilmesiydi” sözleriyle değerlendiren Fatma, “Özelikle Ortadoğu’nun dizaynın da, Kürt ve Rojava Devrimi’nin baskılamasında kullandıkları IŞİD’in, Kobanê’de beli kırıldı. Kobanê’nin çok simgesel bir anlamı daha var: Orada mücadele edenler sadece Kürtler değil.  Tüm dünya halklarının, enternasyonal mücadele özlemi duyan birçok insanın gelip mücadele ettiği, yaşamını yitirdiği bir zemin oldu Kobanê. Dolayısıyla insanlık adına büyük sonuçları olan, büyük dersler veren ve kazanım olarak tarihe adını yazan bir yerdir Kobanê” dedi. 

 ‘Rojava Devrimi’nin başarısı Türkiye’yi darbeledi’

 DAİŞ’in Türkiye’ye Kobanê’yi alacağının sözünü verdiğine işaret eden Fatma şunları dile getirdi: “Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü düşecek’ demesi aslında IŞİD’den kendisine gelen istihbarat bilgilere dayanıyor.  Rojava Devrimi’nin büyük oranda ete kemiğe bürünmesi, kadınların çok güçlü durması, özellikle IŞİD’in kadına yönelik saldırısı karşısında kadın öncülüğünde verilen savaşın başarıya gitmesi Türkiye için büyük bir darbe oldu.  İŞİD ile birlikte Kobanê’yi düşürerek aslında Rojava’daki Kürt kazanımlarına, Kürtlerin bir statü elde etmesine dönük bir darbeleme, engelleme, geriletme amaçlanıyordu. Bunun olmaması Türkiye’nin şu an intikam duyguları içerisinde hareket etmesine neden oldu.” 

‘6 yıl sonra dosyayı güncellemeleri intikamın açık göstergesi’ 

HDP Sözcüsü Ebru Günay ise Kobanê eylemlerine yönelik yargılamaların yapıldığını, hatta Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Ayhan Bilgen’e yönelik uygulamaya hak ihlali kararı verdiğini belirtti. Ebru, “Birçok MYK üyemiz ve çalışma arkadaşımız hakkında o dönem yürütülen dosyalarda takipsizlik kararı var. Esasında 6 yıl sonra bu dosyayı yeniden güncellemeleri hükümetin intikam politikası ile hareket ettiğinin açık göstergesi. Kobanê olaylarının en temel özelliği, IŞİD saldırıları sonrası gerçekleşen eylemlerdi.  AKP iktidarı, IŞİD’in o dönem tamamlayamadığını aslında şu an muhalefete, HDP’ye yönelik saldırılarla tamamlamaya çalışıyor” şeklinde konuştu. 

‘İktidar er ya da geç mutlaka hesap verecek’

 İktidarın 7 Haziran’dan sonra her geçen gün uğradığı hezimeti ve zayıflıklarını örtmeye çalıştığını ve bu anlamda saldırılarını derinleştirdiğini kaydeden Ebru, şöyle konuştu: “Tabiri caizse müflis bir tacirin çırpınışları bunlar. Bu anlamıyla bu operasyon demokrasi güçlerine, muhalefete bir darbe girişimi ve intikam alma operasyonudur. O dönem yaşamını yitirenlerin çoğu partimizin üyesi, o yaşanılanların sorumlusu kesinlikle partimiz değildir. Bu 6 yıllık zaman zarfı da gösterdi ki, aslında savaş politikalarını destekleyen yine çeşitli gruplarla kol kola geçerek bir savaş konsepti ve faşizan bir tutumla bu ülkeyi yönetenlerindir suçu. Suçlu olan, o dönem yaşamını yitirenlerle ilgili sorumluluğu olan onlardır, partimiz kesinlikle değildir.  Biz bugünde şunu söylüyoruz: Partimiz üyesi olsun olmasın yaşamını yitiren herkes için bu iktidar adil ve bağımsız bir yargı önünde er ya da geç mutlaka hesap verecektir.” 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz