Selahattin ERDEM
Önder Apo’nun imhasını, PKK’nin tasfiyesini ve Kürt soykırımının tamamlanmasını hedefleyen 9 Ekim 1998 uluslararası komplo saldırısı 26’ncı yılını dolduruyor. 10 Ekim 2023 tarihinde başlatılan ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen Küresel Özgürlük Hamlesi de ikinci yılına giriyor. Söz konusu hamleyle, komploya ve onu devam ettiren İmralı tecrit, işkence ve soykırım sistemine karşı mücadelede önemli bir düzey tutturulmuş bulunuyor.
Bilindiği gibi, uluslararası komplo saldırısı, Birinci Dünya Savaşı sonunda oluşturulan Kürt soykırım sisteminin, bu sistemi Kürt özgürlüğüyle değiştirmeyi hedefleyen Önder Apo’ya yönelik bir saldırısıydı. Yine Ortadoğu merkezli yürütülen Üçüncü Dünya Savaşı içinde ve bu savaşla iç içe yürütüldü. Ortadoğu’da oluşturulan küresel kapitalist hegemonyayı Kürt özgürlüğü temelindeki Demokratik Ortadoğu olarak değiştirme mücadelesine, ABD’nin ‘Yeni Dünya Düzeni’ stratejisi temelinde geliştirdiği bir saldırı oldu.
Komplocu saldırı, başta Önder Apo’nun imhasını hedefledi. Bu temelde PKK’nin tasfiyesini ve Kürt soykırımının tamamlanmasını öngörüyordu. Bunun için, zamanın ABD Yönetimi tarafından Önder Apo’ya Suriye’den çıkması dayatıldı. Bu çıkış Kürdistan’daki savaş ortamına yönelik olsaydı Önder Apo’nun nasıl bir askeri saldırı ile karşılaşacağını son on yıldır AKP-MHP faşizminin hukuksuz ve ahlaksız saldırılarında çok iyi gördük ve İsrail’in Gazze ve Lübnan saldırılarında da görüyoruz. Tersine çıkış Avrupa yönünde olsaydı, ona da Yunanistan üzerinden komplocu tuzak kurulmuştu: Önder Apo Yunanistan’a alınmayıp geri dönmeye zorlanarak Akdeniz üzerinde imha edilecekti. Önder Apo, savaş alanına çıkmayarak ve alınmadığı Yunanistan’dan Suriye’ye geri dönmeyip Rusya’ya giderek çift taraflı bu imha planlarını boşa çıkardı.
ABD öncülüğündeki komplocu güçler, 15 Şubat komplosuyla da Önder Apo’nun idam edilmesini hedeflemişlerdi. Önder Apo, söz konusu komplonun Türkiye’ye yönelik saldırı boyutunu da değerlendirerek ve bu temelde Türkiye’de önemli bir kamuoyu oluşturarak, komplocuların idam planını da boşa çıkardı. TC Yönetimi, idamın kendileri açısından sorun yaratacağını, İmralı tecrit ve işkence sistemi altında etkisiz kılıp zaten her gün siyaseten öldüreceklerini değerlendirerek, verdiği idam kararını uygulamadı ve ağırlaştırılmış müebbet hapse çevirdi. Böylece Önder Apo’nun tutum ve çabası idam planını da boşa çıkardı.
Devreye ‘İmralı mücadelesi’ girdi. Herkes Ecevit Yönetiminin ‘Avrupa Birliğine giriş ve bireysel haklar’ politikasının başarılı olacağına ve Önder Apo’nun İmralı sistemi altında hiçbir şey yapamayacağına, bu temelde de PKK’nin tasfiye olup gideceğine inanıyordu. Son derece örgütlü ve planlı çabası ve büyük yaratıcı dehasıyla Önder Apo, tarihin o en ağır ve zorlu ortamını bir akademiye dönüştürerek okuyup inceleme yaptı, düşünüp yoğunlaştı ve ‘Özgür Kürdistan Demokratik Ortadoğu’ programını geliştirerek Ecevit’in ‘Bireysel haklar’ programını boşa çıkartmayı başardı. İmralı mücadelesini de Önder Apo kazanmıştı.
Komplocu güçler, bu sefer Tayyip Erdoğan ve AKP yönetimini devreye koydular. İç tasfiyeciliği besleyerek ve ‘İslam ümmeti’ kavramını geliştirerek PKK’yi parçalayıp kitle desteğini ortadan kaldırmayı planladılar. Önder Apo, söz konusu saldırı planına da paradigma değişimiyle, kadın özgürlükçü ve ekolojik, demokratik toplum paradigmasıyla, Kürt sorununun Demokratik Ulus ve Demokratik Konfederalizm temelindeki çözümüyle cevap verdi. Bu temelde birliği ve halk desteğini koruyup geliştirerek AKP planını da boşa çıkardı.
Komplocu güçler, AKP yönetimi altında birçok farklı planı hazırlayıp uygulamaya çalıştılar. “Kürt açılımı”, “Çözüm süreci” gibi birçok hileli ve oyunlu yöntemi devreye koydular. Sonuçta bunların hiçbirisi başarılı olmadı; Önder Apo ve onu izleyen PKK ve Kürt halkı tüm bu oyunları sonuçta boşa çıkardı. En son 30 Ekim 2014 tarihli “Çöktürme eylem planı” geliştirildi ve on yıldır da bu plan temelinde gerillayı ezme, Kürt halkını sindirme, PKK’yi imha etme amacıyla topyekûn özel savaş saldırısı yürütülüyor. 26 Ağustos 2026 tarihinden günümüze Rojava ve Başurê Kurdistan parçalarına yönelik de işgal saldırılarında bulunuluyor. Önder Apo’nun bir kelimesinin bile dışarı çıkmaması için İmralı’da ağır bir tecrit ve işkence uygulanıyor.
Kuşkusuz bu son saldırı planı topyekûndur ve dolayısıyla herkesi hedefliyor. Bunun için, söz konusu saldırılara karşı da herkes direniyor; Önder Apo, gerilla, kadınlar ve gençler, tüm halk ve Kürt dostları herkes topyekûn direniş içinde bulunuyor. Fakat saldırının merkezi İmralı ve dolayısıyla direnişin merkezi de İmralı’dır. Önder Apo, 5 Nisan 2015 tarihinden bugüne direniş mevzisinde bir milim bile oynamayarak, tarihin en büyük ve anlamlı özgürlük direnişini yürütüyor. Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt halkı ve dostları da bu direnişi dışarıda sürdürüyor. İşte bu topyekûn direnişin son halkası, 10 Ekim 2023 tarihinde başlatılan ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü ile Kürt sorununun çözümünü hedefleyen Küresel Özgürlük Hamlesi oluyor. Bu Hamle de 10 Ekim itibariyle birinci yılını tamamlayıp ikinci yılına giriyor.
Belli ki bütün bunları yeniden bu biçimde özetlememizin nedenleri var. Birincisi, uluslararası komplo saldırısına karşı direnilip saldırı planlarının boşa çıkartılabildiğini göstermektir. Demek ki komploya karşı mücadele edilemez ve komplo yenilemez değildir. Yani komployu tümden yenmek ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak mümkündür. İkincisi, komploya karşı Önder Apo’nun mücadelesini ve komplo karşısındaki kazandıran tarzını doğru anlamak gerekir. Her tarzla değil, Önder Apo’nun tarzıyla mücadele edilirse komplo yenilgiye uğratılabilir. Üçüncüsü, ilk iki noktada Küresel Özgürlük Hamlesinin kazandırdıklarını görmek önemlidir.
Açıkça görülüyor ki, geçen bir yıllık mücadele içinde Küresel Özgürlük Hamlesi çok önemli şeyler kazandırmıştır. Her şeyden önce, komplonun yenileceği ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanacağı yönündeki zayıflayan umut ve inancı yenilemiş ve çok güçlendirmiştir. İkincisi, tüm özgürlük ve demokrasi mücadelesini Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne odaklayarak ve bağlı hale getirerek doğru pratik çizgiye kavuşturmuştur. Üçüncüsü, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde parçalılığı önemli ölçüde gidererek, doğru çizgide birlik ve bütünlük oluşturmuştur. Dördüncüsü, Önder Apo’nun yeni paradigmasını ve direnişini tüm dünyaya yayarak, Kürdistan’ın özgürlük mücadelesini dünya çapında bir özgürlük ve demokrasi mücadelesi haline getirmiştir. Sonuncusu ve en önemlisi ise, Önder Apo’yu okuyarak ve mücadele tarzını inceleyerek, kazandıran mücadele tarzını edinmede önemli bir gelişme ve yaratıcılık ortaya çıkarmıştır. Elbette bunlara dünya çapında yaygın eylemliliğe ulaşma ve eylem biçimlerindeki yaratıcılık gibi hususları da eklemek mümkündür.
Şimdi komploya karşı 27’nci yıl mücadelesine ve Küresel Özgürlük Hamlesinin ikinci yıl direnişine girilmektedir. Birinci yıldaki gelişmeler, ikinci yıl direnişinin nasıl geçeceğini bize ve herkese göstermektedir. Dahası hem Hamle temelinde yürütülen mücadeleyle ve hem de Üçüncü Dünya Savaşı’ndaki gelişmelerle AKP-MHP faşizminin artık sıfırı tükettiği, Kürt düşmanı bu zihniyet ve siyaseti artık Türkiye toplumunun taşıyamayacağı iyice açığa çıkmıştır. Bunu bizzat Tayyip Erdoğan’ın kendisi itiraf etmiştir. DEM Partililerin elini öperek faşist şef Devlet Bahçeli göstermiştir. Fakat çok iyi biliniyor ki, korkunun ecele faydası yoktur. AKP-MHP faşizmini Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin verdiği bir yıllık süre de kurtaramayacaktır. Tersine bu temelde ışık görünmüş ve Önder Apo’ya fiziki özgürlük mücadelesinin yakında zafer kazanacağı artık iyice belli olmuştur.
Bunu da ikinci yıldaki performans belirleyecektir. Kürt halkının ve dostlarının daha da büyüteceği ve yayacağı mücadele, pek yakında Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü kazanacaktır. Bu temelde komployu lanetlemek ve Küresel Özgürlük Hamlesi’ni büyütmek için yıldönümünde gelişen ve sonrasında da daha çok gelişecek olan bütün özgürlük eylemlerini selamlıyor, eylemcilerin tümüne üstün başarılar diliyoruz.
Kaynak: Yeni Özgür Politika