Kötülük ve korku dolu günlerin geride bırakıldığı Reqa’da, yeşeren özgürlük tohumları meyvesini vermeye devam ediyor.
Emperyalist devletlerin ortaya çıkardığı DAİŞ çetelerinin başkent olarak ilan ettiği Reqa’da artık huzur ve özgürlük var. DAİŞ döneminde kadınların kabusu olan kent, şimdilerde kadınların kendi elleriyle ördüğü bir sisteme ev sahipliği yapıyor. DAİŞ’in hüküm sürdüğü 4 yıl boyunca sayısız acı, katliam, tecavüz, işkence ve daha nice insanlık dışı uygulamaya şahitlik eden şehir, 2017’de bir kadın komutanın yani Yekineyên Parastina Jin (YPJ) komutanlarından Rojda Felat’ın yönettiği operasyonla çetelerden temizlendi. DAİŞ’in her türlü kötülüğü yaptığı ve adına “Ölüm Meydanı” dediği Neim Meydanı’nda 17 Ekim 2017 günü YPJ bayraklarının yanı sıra Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da posterleri açılarak halklara özgürlük müjdelendi.
DAİŞ’in fiili başkenti
8 ve 9’uncu yüzyılın başlarında Abbasilere başkentlik yapan kent, kültür ve ilim merkezi olarak görülüyordu. Fakat 21’inci yüzyıla gelindiğinde ise DAİŞ çeteleri tarafından işgal edildi. Kent, DAİŞ çeteleri tarafından 2013’te Suriye muhaliflerinden alınarak fiili başkent ilan edildi ve burada yaşayan halklara insanlık dışı uygulamalar dayatıldı. Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan Reqa, Musul ve Bağdat’ın kesiştiği noktada yer alıyor ve ticaret için önemli bir konumda. Reqa ayrıca Fırat Nehri’ne de çok yakın bir yerde inşa edilmiş durumda. Tarım bakımından elverişli bir alana sahip olan kent, petrol bakımından da zengin bir coğrafyaya sahip. Bölgede Müslüman nüfus çoğunlukta yanı sıra Reqa’da Kürtler, Ermeniler, Çerkez ve Türkmen halkları da yaşıyor. Tam da bu nedenlerden dolayı DAİŞ’in Reqa’yı seçmiş olması tesadüf değildi.
BAAS Rejimi dönemi ve kadınlar
BAAS Rejimi döneminde de Reqa’da yaşayan halklara pek çok şey dayatıldı. Bu dayatmalara en çok kadınlar maruz kalıyordu. Hem devlet hem de aşiret kanunları kadınları yaşamın birçok alanından soyutlamıştı. Kadınların okula gitme oranı çok düşükken, okuyan kesimin de devlet dairesinde çalışmasının koşulu BAAS üyesi olmaktı. Keza kanunlarda da kadınlar söz hakkı sahibi değildi. Kürtler, Ermeniler, Çerkez ve Türkmenler kendi ana dillerinde ne eğitim görebiliyor ne de konuşabiliyordu. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü de küçük ve az bir kesimden olan halklar bir araya gelerek ancak kutlayabiliyordu.
Kadınlar için karanlık günler başlamıştı
Reqa’da iki askeri üssü bulunan BAAS Rejimi, 2013’te Ceyşul Hür ve Cebhet-El Nusra çetelerinin gelmesiyle kentten çekilmeye başladı. Tamamıyla İslami kuralların var olduğu sistemde kadınlar için daha karanlık günlerin geleceği mesajı veriliyordu. Ceyşul Hür ve Cebhet-El Nusra çeteleri arasında çıkan anlaşmazlığı değerlendiren DAİŞ çeteleri Raqa’da bayraklarını dalgalandırmaya başladı. BAAS döneminde dayatmalara maruz kalan kadınlar üstüne DAİŞ gelince kimliğinden tamamıyla soyutlanıp, köle pazarlarında satılmaya başlandı. Binlerce Êzidî kadın kente getirilip zorla çete üyeleriyle evlendirildi. Kadınlara tek başına sokağa çıkmak yasaklandı. Çıkanlar tutuklandı ve işkencelere maruz bırakıldı, siyah çarşaf giyme zorunluluğu getirildi ve birçok renkli kumaşın satılması da yasaklandı.
Merkezi meydanlar katliam yeri olmuştu
El Naim, Seet ve Delle Meydanı olarak bilinen alanlarda her gün kadınlar ve erkekler katledildi. Her birinin idam veya katledilme şekli farklıydı. Bu meydanlarda Şengalli kadınlar da satılmıştı. DAİŞ kurallarını yerine getirmeyen kadınlar kırbaçlanırdı. Kentte DAİŞ’e bağlı kadın asayişleri ve sokaklarda gezen nöbetçiler bulunurdu. Okullar DAİŞ’in ideolojisini yayma ve asker yetiştirmek için kullanıldı. Kız ve erkek çocuklarının okulları ayrıldı. Erkeklere çok eşliliğin önü açıldı. Hristiyan ve Ermeni halklara da İslam dininin şartları dayatıldı. Rejim döneminde avukatlık yapan birçok öğretmen ve avukat olan kadınlar, tutuklanıp cezalandırıldı. Birçok kadın DAİŞ ‘in saldırılarından kaynaklı intihara sürüklendi. DAİŞ zulmünden kurtulan bir kadının verdiği bir röportajda kullandığı şu cümleler aslında DAİŞ’in kentte yaşattığı vahşeti gözler önüne seriyordu: “Sokakta görünen kadın çeşitli bahanelerle falakaya yatırılıyordu. Bu bazen saç derimizin görünmesi bazen ayak bileklerimizin görünmesi olabiliyordu. Bir komşum vardı, çocuğu hastaydı, sokağa çıktı, koşarken saç teli göründü diye falakaya yatırıp ayaklarının altı yürüyemez hale gelene kadar işkence etmişler. Geldiğinde yürüyemiyordu.”
‘Fırat’ın Gazabı’ halklara umut oldu
Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Reqa’yı DAİŞ’ten kurtarmak için 10 Aralık 2016’da başlattığı “Fıratın Gazabı” operasyonu halklar için umut oldu. Esaretten kurtarılan her bir kadın, savaşçıları “Çok şükür geldiniz” diyerek kucakladı. Kadınlar YPJ saflarına katılarak intikam sözleri verdi. Operasyon kapsamında binlerce sivil özgürleştirildi. 17 Ekim 2019 günü ise QSD, Reqa’nın tamamında hakimiyeti ele geçirdiğini duyurdu. Kentte konvoylar oluşturularak özgürlük turları atılmaya başlandı.
Reqa’nın özgürlüğü dünya kadınlarına armağan edildi
19 Ekim günü de Reqa’nın özgürleştirildiği müjdesi için DAİŞ’in “Ölüm Meydanı” olarak tanımladığı El Neim Meydanı’nda yüzlerce YPJ üyesi bir araya gelerek uluslararası kamuoyuna açıklama yaptı. YPJ Komutanlığı adına konuşan Nesrin Abdullah, Reqa zaferini Abdullah Öcalan ve hamlede yaşamını yitiren savaşçılara adadıklarını ifade ederek, “Rakka’nın özgürleşmesini tüm dünya kadınlarına armağan ediyoruz” açıklamasını yapmıştı.
Özgürlüğe ilk adım
20 Ekim günü de kent Reqa Sivil Halk Meclisi’ne teslim edilerek inşa çalışmalarına başlandı. Çatışmalardan sonra harabeye dönen kentte ilk olarak komiteler oluşturularak örgütlenme alanları açıldı. Kadınların özgün örgütlenecekleri “Dar ul Marra” yani “Mala Jin (Kadın Evi) açıldı. Bununla kadınlar özgürlüğe ilk adımlarını atmış oldu. Kadına dair her türlü sorunun çözümü kadın evinde arandı. Birkaç kadınla açılan kadın evlerinde şimdilerde binlerce kadın yer alıyor. Zamanla Arap, Ermeni, Çerkez, Türkmen ve Kürt kadınlar yaşamın her alanında daha aktif rol almaya başladı. Komitelerde, meclislerde, siyasi alanda eşbaşkanlık sistemi uygulandı.
Örgütlenme alanları
Reqa özgürleştiğinden bu yana kadınlar Reqa Kadın Meclisi, Suriye Kadın Meclisi, kadın akademileri ve 20 yakın olan kadın komün ve meclisinde örgütleniyor. Ayrıca Kadın Ekonomi Komitesi’ne bağlı fırın, terzihane, kooperatifler ve lokantalar açılarak kadınlar için istihdam alanları oluşturuldu. Kadın Diplomasi Komitesi de diplomasi alanında birçok çalışmaya imza attı. Komite Almanya’da yapılan kadın kongresine katılarak kenti temsil etti. Kentte artık 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, 21 Mart Newroz Bayramı gibi önemli günler için coşkulu kitlesel kutlamalar yapılıyor ve özgür kadını yaratmadaki ısrar devam ediyor.
Kaynak: http://www.jinnews.com.tr/