Mayıs ayı şehitleri ve Dörtler’in eyleminin yıldönümüne ilişkin konuşan YJA Star komutanlarından Berfin Nurhak, “1980 darbesine karşı Diyarbakır zindanlarında gerçekleşen Dörtlerin eyleminin anlamı her geçen gün her geçen yıl derinleşiyor. Çünkü bu bir tarihi çizgidir. Bu çizgi doğrultusunda mücadele ettikçe mücadele büyüyor, eylemin anlamı derinleşiyor, eylemin amacı daha da çoğalıyor” dedi.
Mayıs ayı şehitleri ve Dörtler’in eyleminin yıldönümünde ANF’ye konuşan YJA-Star komutanlarından Berfin Nurhak, “Tarihi zindan direnişimiz özgürlüğü yaratan anlar olmuştur” dedi.
Toplumsal yaşamda özgürlük anlarının sürekli olduğunu söyleyen Nurhak, “Önderliğimizin savunmalarından anladığımız kadarıyla bu özgürlük anları, öyle bildiğimiz kısa zamanı ifade etmemektedir. Yani bildiğimiz ‘an’ tanımını aşmaktadır. Özgürlük an’ı, yaratıcılık an’ı; çelişklerin-çatışmaların yoğun olduğu oluşumun gerçekleştiği, varoluşun gerçekleştiği an’lar olmaktadır” dedi.
Özgürlüğün gerçekleşmesinin kolay olmadığını vurgulayan Nurhak, toplumsal yaşam somutunda ele alındığında çelişki, çatışma, belirsizlik, kaos, kriz, mücadele, emek ve çabalarla dolu bir zaman diliminin özgürlük anları olduğunu kaydetti.
17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan gecede Ferhat Kurtay, Eşref Aynık, Mahmut Zengin ve Necmi Önerlerin özgürlük tarihinde “Dörtlerin direnişi” olarak tanımlanan bu direnişlerinin Kürdistan’da gerçekleşen özgürlük anı olduğunu sözlerine ekledi.
Dörtlerin eyleminin 39’uncu yılına girildiğini de vurgulayan Nurhak, “Bu direniş çizgisinin günümüzde bize sunduğu perspektif nedir, nasıl anlamalıyız temelinde yoğunlaşmak mücadelemiz açısından önemli olmaktadır. Bu temelde ele alıp değerlendirdiğimizde; Dörtlerin direnişi, zindan direnişi görkemli bir direniş tarihimiz mücadeleyi geliştirdi, devrimci kişilik oluşturdu. 40 yılı aşkın devrimci direniş tarihimiz var” diye konuştu.
‘ONUR DİRENİŞİ…’
“Diyarbakır zindanında Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin, Necmi Öner’lerin direnişi 1980 yılı darbesi ve faşizmine karşı verilen tarihi direniş onur savaşıdır. Onur savaşı; insan, halk, kadın ve kültürel olarak dayatılan inkar ve imhaya karşı varolmanın savaşıdır” diyen Nurhak, şöyle devam etti: “Neden onur direnişi? Çünkü o yıllarda yok sayılan, inkar edilen, imha edilen Kürt gerçeği başkaldırıyor. Henüz güçlü örgütlenmemiş ama başkaldırmaya başlayan bir Kürt gençliği var. Faşist, sömürgeci Türkiye rejimi bu başkaldırıyı ezmek, tasfiye etmek için 12 Eylül Darbe siyaseti ve uygulaması ile yöneliyor, saldırıyor. Zindanlarda devrimci gençliğe dayatılan teslimiyet ve ihanettir. Zindanlardaki devrimci gençlik; teslimiyet ve ihanet karşısında özgürce varlığını sağlamak için olağanüstü büyük bir irade ve kahramanlıkla zindan direnişini geliştiriyor. Dayatılan teslimiyet- ihanetle yok olmaya karşı; kendini yakarak-ölüm orucu direniş ve eylemliliği ile var olmak, özgür var olmaktır onur savaşı.
Özgürlük tarihimizde direnişin kaynağı, direniş çizgisi 1980’li yıllarda 12 Eylül Darbesinin faşist saldırıları karşısında Diyarbakır Zindanında Mazlum Doğan arkadaşın eylemi, Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık, Mahmut Zengin’ın bedenlerini ateşe vermeleri, Kemal Pir, M. Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek yoldaşların 14 Temmuz’da başlattıkları ölüm orucunda şehadete erişmeleri ile gerçekleşir.
Önderlik; 1980 Darbesine karşı gerçekleştirilen destansı tarihi zindan direnişi için; ‘İnsanlar unutkandır, hatta denilir ki hafıza-î beşernisya ile malûldür yani, insan hafızası unutkanlık hastalığı taşır. Fakat bunun tam böyle olduğunu sanmıyorum veya böyle olmaması gerektiği kanısındayım.
Bir kişiyi, bir örgütü, bir halkı değerlendirmek istiyorsak, ölçmek istiyorsak, en temel kıstaslardan birisi de geçmişine ne kadar saygı gösterdiği, geçmişinin yiğitliklerine ve unutulmazlıklarına ne kadar yaşam şansı verdiği veya onu ne kadar unuttuğudur. Çok acıdır ki, halk gerçekliğimize baktığımızda, belleksiz bir halk, hafızasını çoktan yitirmiş bir halktan söz ediliyoruz. Bu bir anlamda doğrudur. ’
Önderlik Zindan Direnişi için başka bir değerlendirmesinde ‘Şehitleri anmaya evet, ama doğru anmaya!. . Başta da belirttiğimiz gibi, eğer unutulmazlar unutulursa, en büyük alçaklık yapılmış olur. Ama unutulmazsa, o zaman en temel görev, unutulmazlığın yaşandığı anın yüklediği görevleri yerine getirmek, büyük zaafı ortadan kaldırmaktır. Biz bunu daha o dönem anladık. Ağlamakla, düşünmekle anılamaz bu değerler. Derin bir zayıflığın kurbanıdırlar. O halde, örgüt güçlenecek, savaş gelişecek ve halk, devrime gelecektir. Bu eylemlerden aldığımız talimat buydu.’
‘İLKELER ESAS OLMALI’
Önderliğin belirttiği gibi unutulmayacak ve unutulmaması gereken bir hakikattir zindan direnişi. Onur savaşında kazananlar; Kürdistan’da özgürlük tarihini oluşturdu. Yaşamanın, direnmenin ilkeleri oluşturuldu zindan direnişi ile. Esas ilkeler onur savaşı ve bu savaşın başarısı ile oluştu.
Nedir bu ilkeler? Bazı ilkeleri ele aldığımızda; düşman gerçekliğini tanıma, düşmana karşı mücadele bilincini sürekli yaşama ve buna göre savaşma. Devrimciliğin temel bir ilkesi. Devrimci yaşamın ve savaşmanın esasıdır. Düşmanı unutmak demek, devrimcilikten vazgeçmektir. Yoldaşlık sevgisinin de gücü düşmana karşı mücadele bilinci ve örgütlülüğünden doğmaktadır. Yoldaş; aynı yolda mücadele etmektir. Yoldaşını korumak, yoldaşı ile bir olmak, yoldaşı ile çalışmak, savaşmak, eylem yapmak düşmana karşı bir duruştur. 18 Mayıs 1982’de Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin, Necmi Öner yoldaşların eyleminden sonra Kemal Pir arkadaş; ‘bunları biz yapmalıydık, görev bizimdi başka arkadaşların üzerine kaldı’ diyerek yoldaşlığın hangi temelde olduğunu, yoldaşının eylemine karşı nasıl sorumlu olunacağını gösteriyor. Devrimci yoldaşlık bu temeldedir. Günümüzde zafer savaşını yürüten Kürdistan halkı ve kadınları olarak, Kemal Pir, M. Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek yoldaşların oluşturduğu ilkelere göre yaşamak ve savaşmak temel bir şart olmaktadır. ”
Kürdistan’da 40 yılı aşan bir özgürlük mücadelesi olduğunu hatırlatan Nurhak, “Bu mücadele ile özgür yaşamı gerçekleştiren değerler sistemi, yaşam ilkeleri ve ahlakı var. Bu değer yargıları etrafında gelişen demokratik-özgür toplumsal sistemi güçlendirmek ve bu sistemi savunmak temel sorumluluğumuz olmaktadır. Bu sorumluluklarımızı başarıya götürmek ve mücadelemizi nihai zafere taşırmak için özgürlük mücadelemizin tarihinde büyük bir önemi olan destansı Zindan direnişleri üzerine Mazlum Doğan, Dörtlerin, M. Hayrı Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz, Ali Çiçek’lerin eyleminde ve eylemleri ile oluşturdukları direniş çizgisinde sürekli yoğunlaşmamız esastır.
Anlamak; özgürlüğün bir ifadesi. Anlamın derinliği ve anlamın yaşatma gücü tarihe dayanmaktadır. Anlam; tarihten gücünü almaktadır. Bu temelde ele aldığımızda tarihi anlamak ve tarihten zafer perspektiflerini almak için yaşadığımız anı doğru ve derinlikli anlamak buna göre görev ve sorumluluklarımızı belirlemek temel bir yoğunlaşma konusudur. Ferhat Kurtay, Mahmut Zengin, Eşref Anyık, Necmi Önerlerin ve diğer yoldaşlarımızın gerçekleştirdiği zindan direnişinden öğrendiğimiz zafer inancı ve ruhu ile mücadelenin her anında yaşamak ve savaşmak bizi büyük başarılara götürecektir” diye konuştu.