‘Bu düşmanı yenmekte kararlıyız, Heftanin’de onları serseme çevirdik, Zap’a gelirlerse onları yerin dibine gömeceğiz. Bu söylediklerim sıradan şeyler değildir. 36 yıllık tecrübemiz var. Onların tekniğini boşa çıkaracak, taktik, tarz ve teknikle karadaki savaşı zenginleştirip yer altında, tünellerle nasıl savaşacağımızı ve kazanacağımızı biliyoruz.’ Karayılan
Her ulus kendi savaş komutanını yaratır, Kurdistan ise tarihinde yüzyıllarca komutasız kaldı. Sömürgeciler ise Kürtleri parçaladıkça dağılacaklarını birlik oluşturamayacaklarının kanaatindeydi. Düşman tüm savaş ahlaksızlıklarını yürütüyor, tüm tekniğini kullanıyordu. Düşmanın yürüttüğü ahlaksız savaşa ve tüm tekniğine rağmen, kırılan düşmanın kendisi oluyordu. Kürt cengaverlerin iradesi ise şaha yükselerek, var olmanın dayanılmaz hafifliğiyle zafere yürüyorlar. Düşman kırılmış ve cellatların kaçış bağrışları insanlığın kulağını tırmalıyordu.
Düşmanın anlamadığı durum ise şuydu Fikir Zikr ve Eylem pratiğiydi. Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fikirleriyle oluşan delinmez zırhın içinde bir halk yeniden doğum yapıyordu. Tüm cellatlar birleşmişti. Bu doğumu engellemek öldürmek için her şeyi yaptılar. Fakat öyle bir zırhki, tarihten beslendiği kadar günümüzden, gönümüzden beslendiği kadar geleceği anlamlandırıyordu. Her düşen yiğit savaşçı tekrardan Kürdistan dağlarında o zırhın içinde doğuyordu. Agit’lerin doğuşu başlıyordu ceng meydanlarında, cengaverlerin direnişleri arşa yükseliyordu. Her ceng medyanı, kendi komutanını yaratıyordu artık Kürdistan’ın dört parçasında. Ağit’lerin direnişini, Çiyager’ler, Zeryan’lar, Esmer’ler devralacak ve ceng meydanlarında cellatların üstüne üstüne yürüyecekti.
‘Perspektifimiz, Rêber Apo’nun perspektifidir, savaşan halk gerçeği perspektifidir. Halkımızın, kadınların, gençliğin üzerine düşen görevler var, herkes görevlerini yerine getirmeli.’ Karayılan
Bir ulusun birbirine kenetlenme ve savaşma gerçeği başladı, ‘vuruyoruz, öldürüyoruz, bitirdik’ diyenlere inat doğum bitti ve ayaklanmaya, yürümeye başladı, tüm dünyaya yayılan, insanları yeniden yeniden heyecanlandıran bir ruh oluştu, görmüyorum diyenlerin bile hislerine hitap eden bir şekilde, düşmanı derinden kahrederken, binlerce yıl direniş geleneği sürdüren yiğitler için ise yeniden bir yükselişti. Kürdistan cengaverlerinin yürüttüğü özgürlük direnişi düşmanı yüreğinden vurarak, ceng meydanlarını dolduruyor. Kürdistan ceng meydanları, yeniden var olmanın, özgürleşmenin, zaferin ve özgürlük zılgıtlarının yükseldiği kutsal yerler oluyor.
‘Kürdistan özgürlük gerillası Rêber Apo’nun felsefesiyle yeni bir gerilla yaratmak istiyor. Bunu pratiğiyle de gösteriyor. Demokratik Modernite gerillasını geliştirmek istiyor. Bunun yol ve yöntemlerini, yaratıcı bir tarzda, pratik içinde yürütüyor.’ Karayılan
Demokratik Modernite güçleri yeniden yapılanma ve başarıya kilitlenme sözünü verdi. Savaş Komutan’ın yanında savaş komutanları her yerde, İnce kamuflaj derin gizlilik ilkesinde, karalar giyen düşmanı bekliyor, bir ve ikili olsan da 3 kişi olsan da yapacakların vardır yeterki komutanın yanında bu savaşa dahil ol! Önderliğin için, Halkın için, ANA’lar ve çocuklar için.
‘Direniş, savunma, meşru bir direniştir. Kürdistan topraklarına yönelik bir saldırı var buna karşı direniş tutumu var ve bu herkes içindir’ Karayılan
Kürt halkının cengaverleri, ceng meydanlarını dolduracak ve direnişleriyle cevap olacaktır. Kürt halkının cengaver yiğitleri, bu dağlar size emanettır. Ağit’in mirası, Mazlumların direnişleri, Çiyager’lerin “Son ne olursa olsun muhteşem olacak” sözü Kürt cengaverlerinin Rehberi olacak.
Bu fotoğarafa iyi bakın doya doya bakın Kürdistan tarihinin talihi değişti, Kürdistan savaşçıları, Kürdistan dağlarında en son tekniğe karşı, büyük irade ve inançla tüm tarihi dolduracak bir görüntüyle çıktı. Doya doya bakın, Komutan ve savaşçıları, ölümsüz bir şekilde Med’lere selam gönderdi. Düşmana tüm dünyaya selam gönderdi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 5. Savunmada şöyle der: Kürt sorununu ve çözüm yollarını tartışmadan önce varlık sorunu konu-sunda aydınlanmak şarttır. Aydınlanmak, ilgili varlık konusunda hakikatle tanışmaktır. Hakikat ise, uğruna büyük mücadele verilmeksizin varılacak bir hedef değildir. Hakikat gerçek olmayıp, gerçeğin bilince varmış halidir. Haki-katsiz gerçek uyuyan gerçekliktir. Uyuyan gerçekliğin sorunu yoktur. Hakikat uykudaki gerçekliğin uyandırılmış halidir. Kürtlere ilişkin uyku hali o denli derin ve ölüme yakındı ki, hakikati uğruna savaşın çok karmaşık ve zorlu geçeceği açıktı. Otuz beş yıl önceki halimden sonra Kürt halkının hakikatine yönelmem (İmralı Cezaevi’nin tüm ağır koşullarına rağmen, tutku ve heyeca-nımdan hiçbir şey kaybetmediğim gibi), Kürtlerin uygarlığın şafak vaktindeki aydınlatıcı rollerinden daha anlamlı bir bahara ışık tutar gibidir. Bunun ro-mantik bir bakış olduğunun farkındayım. Romantik bakış herhalde ironik bakışın umut vaat etmeyen hakikat küllerinden çok daha taze hakikat filizleri-ne bir davet, bir çağrıdır. Kürt gerçeği ve sorununa ilişkin hakikatler, özgürlük umutlarının ilk defa gerçekleştiğine tanıklık etmektedir.
Mikail AVAÎ