Kürdistan’da önderliksel doğuş, Kürtlerin yeniden doğuşudur

0
325

Kemal SÖBE

Kürtlerin modern doğuşları tamda yok olmanın eşiğine gelmişken gerçekleşti. Bu öyle bir yeniden var oluş ki, adeta uçurumun kenarından u dönüşü şeklinde oldu. Her karanlık, kendi içinde bir aydınlık tohumunu da barındırır. Her bulanık su, kendi kendini temizleyip berrak-zelal hale getirecek güç ve enerjiyi kendi içinde var eder. Kürtler, karanlık içine hapsedilmişken, kendilerini yeniden yaşama götürecek gücü de, kendi içinde yeşertiyorlardı hemde hiç farkında olmadan. Yeni, eskiden doğar ilkesi Kürtler ve bütün insan toplulukları hatta canlı toplulukları için de geçerlidir. Aslında yaşayan her şey için bu ilke geçerli bir durumdur. Yani bir şeyin alternatifi o şeyin içindedir. Ağaç artık çürüme aşamasına geliyorsa, kendisini devam ettirecek tohumlarıda çevresine saçar, dağıtır. İnsan ve bütün canlı topluluklarında, bitkilerde bu kural aynıdır. Milyonlarca Kürt içinde illaki birileri doğacak, büyüyecek ve kendi halkını yeniye taşıyacaktı. Nitekim öyle de oldu. Kürtler neredeyse kendilerini unutacak duruma gelmişlerdi.

Artık kendilerine olan inanç ve umutlarını yitirme aşamasına gelmişlerdi. Yani bayılmanında çok ötesine geçme, ölüme yatırılma gibi bir durum gerçekleşmişti ama vücut hala canlıydı ve yaşama geri döndürülebilinirdi. Ancak bu öyle basit ve sıradan bir müdahaleyle olacak bir iş değildi. Büyük bir çıkış ve müdahale gerekiyordu. Büyük bedellerle ancak ölüme yatırılmış bu vücut kurtarılabilinirdi. Demiri ateşe koyup ısıtarak döve döve nasılki şekil veriliyorsa, Kürtlerde de buna benzer şiddetli müdahaleler gerekiyordu. Önder Apo’nun doğuşu, bir bakıma Kürtlerin yeniden doğuşu oldu. Kişiler toplumların bağrında doğarlar ama kişiler bir süre sonra, toplumlara yeniden sosyal, kültürel yenilikler kazandırırlar, yeni bir tarz ve yaşam kazandırırlar. Kürtlerin ulusal olarak var olmaları 1970’lerle modern olarak gerçekleşti. Önderliksel doğuş yokken, Kürtlerde fiziki olarak yaşıyorlardı ama ölüme doğru gidiyorlardı, tanınmaz hale getirilmişlerdi. Birilerinin Kürtlere her konuda bir müdahalesi gerekiyordu. Bu tabi öyle basit, sıradan bir müdahaleyle olmazdı.

Müdahale büyük ve etkili olmalıydıki, Kürtler büyük bir uyanış ve diriliş yaşasınlar. Kürtlerin yeniden dirilişi çok yönlü ve kapsamlı olmalıydı, klasik bir var oluş yeterli olmazdı, eksik kalırdı. Var olma çizgisi dünyaya yayılmalıydı yani enternasyonal olmalıydıki, dünyayı yerinden oynatabilsin, halklara yol gösterebilsin, karanlıkları aydınlatabilsin. Nitekim PKK’nin çıkışı bir ışık oldu. Önderliksel çıkış partisel çıkıştır. Partisel çıkış yeniden doğabilmektir, yeni bir çizginin temsilcisi olabilmek yol gösterici olabilmek, yerine göre olmayanı bile yaratabilme gücünü gösterebilmektir. İşte PKK, birazda imkansızı zorlayabilmektir, kendini başarıya kilitleyebilmektir. Böyle olmasaydı, Kürtleri yeniden diriltmek olanaksız olurdu. Demekki Kürdistan’da önderliksel doğuş salt bir fiziki doğuş değil, bir felsefik, ideolojik doğuşu ifade eder. Çünkü Kürtlerin her bakımdan bir yeniden doğuşu gerekiyordu. Bu doğuş klasik bir ulusal doğuş değil, bir halkın her bakımdan yeniden doğuşu olmalıydı, yeni bir çizginin yaşayanı ve temsilcisi olmalıydı.

Kürdistan’da önderliğin doğuşu aslında insanlığın yeniden doğuşu olarak ele alınmalıdır. Çünkü önderlik, tarihi yeniden süzgeçten geçiren, eleyen, ve insanlığa, Kürtlerden başlayarak yeni bir şekil veren, kadını layık olduğu yere taşıyan bir önderliktir. Sadece bir ulusal önderlik değil, bir yaşam kaynağı olan bir önderliktir. Felsefeden bilime, kadın özgürlüğünden, işçi sınıfı kurtuluşuna, halkların kardeşliğinde tutalım, sınırsız sınıfsız, sömürsüz, savaşsız bir dünyayı kurmayı amaç edinen ve bunun için çok büyük bedeller ve emekler veren bir önderlik gerçekliğini yaşıyoruz. Tarihte hiçbir önderlik, kendi halkını böyle donatmamış, yaşama hazırlamamıştı, kendisini dünyaya açmamıştı. Birçok devrime baktığımızda, evet önemli şeyler yapmışlar ama güdük kalmışlar, gelişememişler, insanlığa yol gösterici olamamışlar ve bir sönme yaşamışlar. Kürdistan’da, önderlik gerçeği dünya halklar gerçeğidir ve bütün insanlığın kurtuluşuna oynuyor. İnsanlık, Kürtler şahsında bir yeniden doğuş yaşıyor. Yani bir yenilenme yaşıyor.

Devletli-sınıflı sistem, insanlık için bir bitiştir, yok olmadır. Devletli-sınıflı sistemden kopmak yeniden doğmaktır. Egemenlik altında olanlar özgür olamazlar. Özgür olmayanların yaşamı, yaşama değil köleliktir. Köleler var olamazlar. Kölelerin yaşamı olmaz. Yaşamı olmayanların özgürlüğüde olmaz, varlığıda olmaz. Dolayısıyla, var olmak özgür olmakla olur. Özgür olmak, insan olabilmenin hakkını verebilmektir, yaşamın doğru temsilcisi olabilmektir. Hayatı anlamlı kılabilmektir. Yani özgür yaşamın hakkını verebilmektir. Özgür olmayanın yaşamı olmaz. Doğmak, özgür olabilmektir. Kürdistan’da önderliksel doğuşu, kısaca böyle değerlendirebiliriz. Önderliksel doğuş, Kürtlerin her bakımdan yeni insan, özgür insan, ideolojikleşmiş toplum olabilmesidir. Yani önder Apo’nun, doğuşu, Kürtlerin özgür var oluşudur. Halklar var oldukça, önderler doğarlar ve önderler var oldukça da, halklar ışıksız kalmazlar. Tabi PKK’de önderlik çizgisi demek, bir halkın kendi kendisini yönetebilecek ideolojik, örgütsel ve politik düzeye gelebilmesidir. Önder Ap’nun, doğuşu başta Kürtler olmak üzere, bütün halklara kutlu olsun…

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here