Kürdistan’da orman katili devşirme Kürtler!

0
61

Sîdem Lîsa

Kürt halkını kırabilmenin temel yöntemlerinden biri olarak belirlenmiş olan iç ihanet kültürünü geliştirme planı, Osmanlıdan beri tc devletinin birincil politikası olmuştur. Tarihi ve kültürel olarak köklü bir geçmişe sahip olan Kürt halkının kültürel soykırım karşısındaki direnişi faşizmi çaresiz bırakmıştır. Bunun üzerine Türk soykırımcılığı, ağacın kurdunu kendi içinden geliştirerek içten çürütme planlamasına değişmez ve vazgeçilmez bir buluş misali günümüze kadar da dört elle sarılmıştır. Kürtler karşısında ezelden beri eziklik psikolojisi içerisinde olan Türk devlet kültürü Kürdistan’ın işgalini kendi sibobu olarak görmektedir. Eğer işgali gerçekleştiremezse sibop çekilecek ve tc nin bütün havası inecek, posa olan hakikati açığa çıkacaktır.

Birinci dünya savaşına kadar da tc nin, Kürtler karşısında yok etme girişiminde bulunma düşüncesi gelişme zemini bulmamıştır. Çünkü Kürdistan kadim bir toprak, kültür ve halk gerçekliğine sahiptir. Doğal toplumlar bazında da daha köklüdür, devlet yapılanması ile de Türkler’den daha eski süreçlerde tanışma, devleti bilme vardır.  Dünya savaşları sonrasında İngiltere ve Fransa Ortadoğu politikaları temelinde Kürdistanı’da bölünce Kürt toprakları, kurtlar sofrasına sunulmuştur. Daha sonraki yıllarda parçalanmış Kürdistan üzerine birçok yönelim geliştirilmiştir. Kürtler her dört parçada bu yönelimler karşısında birinci dünya savaşından sonra da  25’lerden 75’lere kadar isyan halinde kalmayı başarmışlardır ve bu direniş bugün özgürlük hareketi ile çok daha farklı bir aşamaya ulaşmış bulunmaktadır.

Özgürlük hareketinin gelişmesi ile beraber iç ihanet kültürünün günümüz versiyonlarından biri olan koruculuk da devlet eli ile geliştirilmiştir. Koruculuk kendi hakikatine ihanetin bir yüzüdür.  15 Ağustos 84 atılımından sonra 1985 yılından itibaren Kürtler içerisinde geliştirilen koruculuk sistemi köy koruculuğu olarak isimlendirilmiştir fakat bugün sınır ötesi operasyonlara dahi katılan paramiliter bir güç haline gelmiştir. Devşirilmiş Kürtler’den oluşan korucular sistemi Kürt kültürüne, Kürt halkına, Kürt toprağına, Kürdistan’ın havasına, suyuna, ağacına dahi saldırganlaştırılmıştır. Osmanlı sürecinde devşirme sistemi henüz neyin ne olduğunu bilmeyen küçük çocukların toplanarak kendi özüne karşı kullanılma amaçlı eğitilip hazırlandıktan sonra kullanılmasıdır. Bu, insan doğasına aykırı bir uygulamadır. Fakat korucularda doğaliteye aykırılığın da ötesinde insan vicdanını, mantığını, hakikatini yerle bir eden bir durum yaşanmaktadır. Yirmisinden, ellisinden hatta yetmişinden sonra devşirilen Kürtler olarak korucular ve bu sistemi geliştiren tc faşizmi insanlık tarihinin yüz karası olmuşlardır.

Bunlar içerisindeki bir kısım tam gönüllü devşirmeler, kendi yedikleri tabağa pisleyen anlayışları ile kendi topraklarına dönük hunhar bir saldırganlık içerisindedirler. Bunun son süreçte daha da çığırından çıkmış örneği Kürdistan ormanlarının kesilmesidir. Devşirilmiş Kürtler olan korucular Kürdistan’da orman katliamı yapmaktadırlar. Kürdistan’ın bütün yer altı, yer üstü, kültürel ve tarihi zenginliklerine karşı saldırganlığı tescilli olan tc faşizmi, devşirmeleri aracılığı ile Kürdistan doğasını resmen talan etmektedir.  Besta, Cudi, Gabar ve Çılenımeja’da 2020’den beri korucular tarafından ağaçlar kesiliyor, ormanlar bilinçli bir şekilde yakılıyor. Bunun üzerine de korucuların ağaç kırım görüntüleri yine operasyonlara katılım görüntüleri sosyal medyada bilinçli bir şekilde dağıtılıyor, bu durumlar normalleştirilmeye çalışılıyor.

Gabar’da ormanlık alan bırakılmadı, korucular Gabar’ın ağaçlarını teker teker kestiler, biçtiler, yaktılar. İki yıl öncesine kadar da oralarda içimize çektiğimiz temiz havayı bugün artık bulamıyoruz ve çok yakında çölleştirilmiş bir topraktan sadece petrol kokusu almaya başlayacağız. Düşman Kürdü Kürtle savaştırıyor, Kürt kültür asimilasyonunu Kürt yolu ile yapıyor, Kürdün eli ile Kürdistan’ı talan ediyor, ormanları katlettiriyor. Bu devşirilme heveslisi Kürtler biraz bel sıvazlanınca ve birkaç kuruş ta cebine koyulunca kendi ailelerini dahi satabilirler. Kendi toprağına, doğasına, biz halkına bunu yapan ailesine de çok rahat yapar.  Kendi halkı, toplumu üzerindeki nefesi kesmeye çalışan bu mahlukatlar toplum içerisinde asla barındırılmamalıdır. Yaşama hakkımız elimizden alınmaktadır, buna izin vermemeli, hesap sormalı, hadlerini bildirmeliyiz. Kendi içimizdeki kurdu temizlemediğimiz müddetçe istediğimiz sonucu tam olarak alamayacağımız aşikardır. Kürt halkı olarak doğal toplum işleyişine dönmeliyiz. Bu parazitleri toplum dışına atmalı, selam dahi vermemeli, dükkanımızdan bir şey satmamalı, asla komşuluk yapmamalı, görünce yüzümüzü çevirmeli, Kürdistan’ın suyunu üzerlerinden kesmeli, ölürse cenazesine gitmemeliyiz. Kürdistan ağaçlarını bilinçli bir şekilde kesen, Kürdistan talanına hizmet edenleri her yerde ve her biçimde cezalandırmalıyız.  Bu insanların rahat yaşam hakkı hatta, yaşam hakkı bulunmamaktadır. Onlar nefes aldıkça doğamız, halkımız, çocuklarımız, bizler nefes alamayacağız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz