Kürt gazeteciliği 123 yaşında: Hakikatin izindeyiz

0
245

Kürt basınının her gün daha da geliştiğini belirten kadın gazeteciler, “Kürdistan’ın 4 parçasında Kürt basını ciddi baskılara maruz kalmakta. Ancak bizler her zaman hakikatin izinde olmaya devam edeceğiz” dedi.

Kürt gazeteciliği, 22 Nisan 1898’de Miktad Mithat Bedirhan tarafından Mısır’ın başkenti Kahire’de çıkarılan Kürdistan Gazetesi ile başlar. Sürgünde çıkarılan gazete, Osmanlı devletinin baskılarına maruz kalan Kürdistan gazetesi, Mısır-İsveç-İngiltere arasında yayın hayatına devam etmek zorunda bırakılır. Kürdistan gazetesinin ilk 3 sayısı Kürtçe yayımlanır. 31 sayıdan 2’si halen kayıp olan gazetenin her sayısı 2 bine yakın baskı yaptı. O günden bu güne kadar Kürt basını her türlü baskı, sürgün, öldürme, asimilasyon ve tutuklamalara karşın yayın hayatına devam etmektedir. Kürt basın çalışanları 4 parçada asimilasyon politikalarına karşı 123 yıllık basın mirasına sahip çıkmaya devam etmekteler.

Kürtler açısından tarihi bir öneme sahip olan 22 Nisan, 1973 yılından bu yana Kürt Gazeteciler Günü olarak kutlanmakta. 22 Nisan Kürt Gazeteciler gününe dair konuşan kadın gazeteciler, katledilen arkadaşlarının kalemlerini yerde bırakmayacaklarını belirtti.

‘Başur’da özgür basına ciddi bir baskı var’ 

NUJINHA Süleymaniye muhabiri Tewar Adil, Kürt gazeteciliğinin kültür, dil, sanat ve siyasette büyük bir rol oynadığının altını çizerek, Kürt gazeteciliğinin basın alanında büyük bir etki bıraktığını ve etkilerinin hala devam ettiğini vurguladı. Tewar, “Başur’da özgür basına yönelik ciddi bir baskı var. İktidar kendini korumak adına her zaman basını kullanmayı hedefliyor. Bildiğiniz gibi Başur’da son dönemlerde bazı olaylar gelişti. Bu olaylarda birçok yurttaş yaşamını yitirdi. Ancak iktidara bağlı basın organları olayları takip etmediler. Başur’da Kürtçe yayın yapan bazı yayın kuruluşları da iktidarın yanında yer almakta ve gerçeği söylememekte. Şengal ve Mexmûr kampları sağlık ve ekonomik anlamda zor durumdalar. Ancak bunu özgür basın hariç kimse dile getirmiyor” diye ifade etti.


‘Kadın kimliği ile çalışmak çok zor’

Tewar, kadın gazeteciliğinin çok önemli olduğunu kaydederek, kadının fikir ve düşüncelerini beyan ettiği zaman büyük bir engelle karşı karşıya kaldığını söyledi. Tewar, kadının basın alanında çok büyük emekler verdiğini belirterek, “Başur’da kadın kimliği ile çalışmak çok zor. Öte yandan kadının yönetimde ve hükümet çalışmalarında yer almasına da izin verilmiyor. Kadının iradesine ve bilgisine güvenmiyorlar. Ancak basın alanında çok çalışkan ve iradeli arkadaşlarımız var. Kadınlar ile ilgili bir konu olduğunda basına yansıtılmasına izin verilmiyor. Kadın gazeteciler politika ile ilgili bir rapor yayınladıkları zaman susturuluyorlar” diye belirtti.

Tewar, kadın gazeteciliğinin çok önemli olduğunu kaydederek, kadının fikir ve düşüncelerini beyan ettiği zaman büyük bir engelle karşı karşıya kaldığını söyledi. Tewar, kadının basın alanında çok büyük emekler verdiğini belirterek, “Başur’da kadın kimliği ile çalışmak çok zor. Öte yandan kadının yönetimde ve hükümet çalışmalarında yer almasına da izin verilmiyor. Kadının iradesine ve bilgisine güvenmiyorlar. Ancak basın alanında çok çalışkan ve iradeli arkadaşlarımız var. Kadınlar ile ilgili bir konu olduğunda basına yansıtılmasına izin verilmiyor. Kadın gazeteciler politika ile ilgili bir rapor yayınladıkları zaman susturuluyorlar” diye belirtti. 

‘Kürt kadınları 4 parçaya bölünmüş’ 

Kadın gazetecilerin yaşadığı sorunların ve baskıların çözümü için kadınların basın alanında daha çok irade sahibi olup, yer alması gerektiğini kaydeden Tewar, “Kadın gazeteciler erkek egemen sisteme karşı beraber mücadele etmeliler. Kürt ve kadın gerçekliğini bilerek mücadelelerine devam etmeliler. Nasıl ki Kürdistan nasıl 4 parçaya bölünmüşse Kürt kadınları da 4 parçaya bölünmüş bir şekilde. Bu ayrılığa karşılık kadınlar birlik olmalıdır. Kadın gazeteciler ulusal birlik için çaba göstererek, Kürt kadınlarını bir araya getirmeyi başarabilmelidir” sözlerine yer verdi. 

‘Kadın gazeteciliği büyük bir yankı uyandırdı’ 

Ronahî TV spikeri Newroz Demhat, birçok kadının Kürt kadın gazetecilerden etkilendiğine işaret ederek, her alanda olduğu gibi kadınların basın alanında da büyük bir emek verdiğini söyledi. Newroz, “Rojava Devrimi tüm dünyaya nasıl sesini duyurduysa, kadın gazetecilikte kendi renkleri ve sesiyle büyük bir yankı uyandırdı. Varlığı ve sunumuyla dünyaya örnek oldu. DAİŞ gibi barbar bir örgüte başkaldıran yine Kürtler ve Kürt kadınları oldu. Kadın gazetecilerde bu gerçeği tüm dünyaya ulaştırmayı başarabildi” dedi. 

‘Yüzlerce kadın basın alanında lider oldu’ 

123 yıldır Kürt gazetecilerinin kaleminin yerde kalmadığını ve bundan sonraki süreçlerde de kalmayacağını belirten Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Zemo Ağgöz, teknik anlamda gazeteciliğin zorlaştığını ve bununla beraber Kürt basınına yönelik baskıların da her geçen gün arttığını kaydetti. Zemo, Kürt gazeteciliğine en çok kadınların sahip çıktığını dile getirerek, “Birçok kadın Kürt gazeteciliğine öncülük etti ve etmeye devam ediyor. Buna örnek verecek olursak eğer, Gurbetelli Ersöz, Denîz Firat, Nujiyan Erhan ve daha yüzlerce kadın basın alanında lider oldu. Dile sahip çıkmak, onu konuşmakla başlar. Bizim yanımızda bir öğretmen var. Yıllarca Kurdî-Der’de öğretmenlik yapmış. Artık yaşlanmış, sağlık alanında da durumu pekiyi değil. Xwebûn gazetesi çıktığı zaman ajansımıza ulaştı ve gazeteyi temin etmek için büyük bir uğraş verdi. Gazeteyi eline aldığı zaman sanki dünyaya yeniden gelmiş gibi sevindi. Kürt basınına sahip çıkma böyledir. 123 yıldır Kürt gazeteciler hakikati bırakmadı. Bundan sonra da bırakmayacaktır” ifadelerini kullandı. 

’90’lı yıllarda arkadaşlarımız katledildi’ 

Medya TV spikeri Nesrin Heval Aslan, Kürt gazetecilerinin gerçeği ortaya çıkarmak için büyük bir mücadele verdiğini aktararak, Kürt basının büyük bir ilerleme gösterdiğini belirtti. Heval, hedeflerinin Kürt halkının sesi olmak olduğunu ifade ederek, “Nasıl ki 90’lı yıllarda gazeteci arkadaşlarımız katledildi ve kalemleri yerde kalmadıysa bundan sonra da kalmayacaktır. Kadınların mücadelesi ne kadar yükseltilirse, Kürt kadın gazeteciliği de o denli mücadele sahibi oluyor. Kadınlar ne kadar kendini örgütlerse, sesini yükseltirse bir o kadar da toplumu etkiliyor ve erkek egemen zihniyette bir değişime yol açıyor. 90’lı yıllarda MED TV yayın hayatına başladığında yayın dilinde de büyük bir değişime gidildi. Çünkü Kürdistan’ın 4 parçasında yaşayan Kürtlerin konuştuğu lehçeler birbirinden farklıydı.

Başur ve Rojava’da Kürtçe eğitim dili oldu” diye konuştu. Heval son olarak şöyle dedi: “Öte yandan Rojhilat’ta da günlük yaşam içerisinde kullanılıyor. Asimilasyon politikalarına karşı en çok maruz kalan yer ise Bakur’dur. Bundan dolayı Bakur’da Kürt basını çok önemli bir rol oynuyor. Hakikati yazmak ve yansıtmak en büyük görevimizdir. Hakikat yolunda demokratik, barışı ve kadının özgürlüğünü inşa etmek bizim görevimizdir.”  

Kaynak: http://www.jinnews19.xyz/

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here