Zero Welat
Kürdistan halk gerçekliğinin özgürlük mücadelesi yeni bir sürece evirilmiştir. Bu süreç kendi içerisinde iki karakteri barındırmaktadır. Güçlü ve dönemin diline uygun bir mücadele ile kısa zamanda zafere ulaşmak ilk ve en belirgin ihtimal olurken, diğer bir ihtimal yine keskin bir mücadele ile TC işgalci devletinin son dönemini yaşamasını sağlayarak belli bir süreyi alacak olan çökertme durumudur. Her iki seçenek te bizim için mücadele, TC devleti için ise bitişi ifade etmektedir. Fakat ikinci seçenek birincisine göre biraz daha zaman alacak bir karaktere sahiptir. Bunun nedeni ne TC devletinin güçlü pozisyonu, ne mücadelemizin halk ve örgüt gerçekliğinin düzeyi ile bağlantılıdır. Tek nedeni hegemon güçlerin TC devleti ve akp-mhp faşist işbirlikçiliği ile işlerinin bitmemiş olması ile ilintilidir. Yakın zamanda yaşadığımız seçimler gerçekliği de bunun üzerinden okunmalıdır. Bu seçimler bir yandan AKP-MHP’ye parmak sallama olurken diğer yandan da görevine odaklan mesajıydı. Yani ayardan çıkmaya başlayan Erdoğan ve Bahçeliye yeniden ayar verme politikası izlendi. Halkların iradesine rağmen masa başında uyarlanmış bir seçim gerçekliği yaşandı yeniden. Fakat çok açık bir şekilde şahit olduk ki halk olarak biraz daha örgütlü ve keskin bir karşı duruşumuz olsaydı bütün iktidar oyunlarına rağmen AKP-MHP hükümeti tepe taklak olma sürecini yaşayacaktı. Ve yine sonrasında da gördük ki bu faşizme karşı en açık ve net duruşu verdiğimiz oylar ile Kürt halkı olarak bizler sergiledik. Bu duruş Serxwebun duruşuydu. Bu duruş karşısında CHP dahi şoka girdi. Kendileri bile en tutarlı ve istekli kesimin Kürt kesimi olduğunu itiraf ettiler. Bu tutarlı ve istekli duruşun nedeni özgürlük mücadelesi etrafında kenetlenmişlikti. Çünkü Kürt halkı süreci ideolojik okuyor, Kürt halkı artık Önderliklerinin fiziki özgürlüğünü sağlamak istiyor, çünkü Kürt halkı yıllardır her türlü faşizan uygulamaya direk maruz kalıyor, Kürt halkı yıllardır özgürlük mücadelesi veriyor, Kürt halkı varlık- yokluk ikilemini bütün yalınlığı ile yaşıyor, çünkü Kürt halkı varlığını koruma, özgürlüğünü sağlamanın örgütlü ve bilinçli duruşuna sahip, Kürt halkı alane bir şekilde kültürel ve fiziki soykırım altında…Kürt halkı olarak saymakla bitiremeyeceğimiz o kadar çok çünkülerimiz- nedenlerimiz var ki. Ve yine Kürt halkı olarak bunun sadece bir seçimle olamayacağını da biliyoruz. Seçim sadece bir dönemeçti. Bu tarihi saldırganlık ancak ve ancak aynı hatta, aşan bir dilde meşru olan bir savunma ile, topyekün bir halk savaşı çerçevesinde kırılabilir, bertaraf edilebilir. Kürdistan’ın sadece yakın tarihi dahi bir çok trajediye ve mücadeleye tanıklık etti. Yaşadığımız her saldırı bizde büyük bir öfkeye, kine ve örgütlü duruşa dönüştü. Bu duruş gün be gün bir kar topu misali büyüdü, şimdi önünde durulamayacak bir çığ pozisyonundadır. Bu çığ bütün faşizm odaklarını önüne alarak yutabilecek, ortadan kaldırabilecek bir güce sahiptir. Bu çığ yaşanan haksızlıklar karşısında, insanlık bağrından kopan, kulakları patlatırcasına bağıran, gittikçe hızlanan, engel tanımayan doğal bir afettir. Toplumsallığın; insanlığın bütün değer yargıları ile oynayan, doğasından çıkarmaya çalışan faşizm karşısındaki etkili, doğal afeti, cevabıdır. Hiçbir güç bu doğal halk afeti karşısında duramaz. Önemli olan halklar olarak bu gücümüzün farkında olabilmemizdir.
TC’nin bitmişliği, saldırganlığından okunmaktadır. Özellikle Kürt halkının örgütlü duruşu bu devletin iradesini tamamıyla kırmıştır. Mevcut hali ile iradesi kırılmış bir devlet gerçekliği ile savaşmaktayız. Bütün özel savaş, psikolojik savaş kaynaklarını bu gerçekliği beraks için kullanırken dahi artık dilini yakalayamaz, propagandasını yapamaz, tekrardan kurtulamaz, yılmışlığını yansıtmaktan kaçamaz bir hakikat bütün yalınlığı ile yansımaktadır. Çökmüş olan TC sömürgeciliğinin Osmanlı imparatorluğu misali yıkılışını göreceğimiz bir süreçteyiz, fakat bu yıkılıştan artık verdiğimiz mücadele sonucu halkların kurtuluşu ve demokratik bir sistem doğacaktır.
Bakan göz iken, gören akıl ve yürektir. Biz halk olarak sadece bakarak, var olana tabi edilebilecek bir duruşun ötesinde aklımız ve yüreğimiz ile bütün engellemelere rağmen net görebilmeyi başarabilen bir karaktere sahibiz. Yaşamın en belirgin ve ilk adımı bu olmaktadır. Bu adım nasıl yaşayacağımızın kararını verebilme ve bunun gerekliliklerini yerine getirebilme yetisini beraberinde getirmektedir. Kürt halkı olarak gören gözler ile devrimci halk mücadelemizi zaferle sonuçlandıracağımız kaçınılmaz bir gerçektir. Net bilinen hakikat devrimin halkların eseri olduğudur. Zaten kırılmış olan TC hükümeti karşısındaki son adım her yerde yaygın bir şekilde faşizmi hedeflemek olmaktadır. Halk olarak yaşanan her saldırı karşısında net bir refleksimiz olmalıdır. Bu reflekslerin toplamı devrimi doğuracaktır. Bir yandan devletin her türlü dayatmasına karşın kendi olarak, öz değerlerini yaşatmada ısrarın dili olunarak diğer yandan ise faşizmin uygulayıcıları karşısında nereden yapabiliyorsak devrimci zoru kullanabilmeli, her yerde faşizm odaklarını hedefleyebilmeliyiz. Kürt halkı olarak her yerdeyiz, imkanlarımız çok fazladır. Önemli olan bu bilinçle hareket etmektir. Kimin nerede ne yaptığının bilinmesine gerek yoktur. Sistemin içinde sisteme karşı mücadele, gizliliği gerektirir. Hepimizin eline bir çok fırsat geçmiştir mutlaka. İnisiyatif alarak bu fırsatları doğru ve etkili bir şekilde kullanarak bu sistemi boğma, nefes alamaz bir pozisyona getirme, nereden nasıl bir darbe yiyeceğini anlayamamanın getirdiği psikolojik çöküntü ile yıldırma, zaten gerilla güçleri karşısında kırılmış olan TC’nin kesin çöküşünü beraberinde getirecektir. Bu halk savaşı şu şekilde bir sonucu açığa çıkaracaktır; Turistik alanlar her yerde yanıyor, fabrikalar küçük- büyük demeden teker teker alev alıyor, faşist dernekler- binalar- kurum ve kuruluşlar kül oluyor, faşistin gemisi- yatı- tesisi- deposu- dükkanı- mağazası- lokantası- villası- arabası nesi varsa yok oluyor, enerji kaynakları- santralleri- yakıt depoları- köprüleri- iletişim sistemleri, devlet tv ve radyo istasyonları- binaları, limanlar, fuarlar, müzeler, bankalar, gaz depoları, gıda ambarları, hava alanları yanıyor. Askeri kurumlar içeriden vuruluyor, ajanlar tek tek tespit edilerek cezalandırılıyor, fuhuş- uyuşturucu odakları hedefleniyor, Kürtler karşısındaki bu savaşı besleyen, destekleyen, öncülüğünü yapan kişiler bürokratından sanatçısına, ekonomik destekleyicisinden, askeri mühimmat destekleyicisine, gazetecisinden haber spikerine, bir tek ağacımızı keseninden taşıyanına, Türk devletinin bayrağını eline alarak kendi halkının katliamına göz yumanından fiili uygulayıcısı olanına, elinde bıçağı ile sadece Kürt olduğu için halkımızı katledeninden ona alkış çalanına, yedi- sekiz yaşındaki Kürt kız çocuğuna kürdün toplumsal iradesini kırma amaçlı tecavüz edeninden buna zemin hazırlayanına bütün teröristler teker teker ve yaygın bir şekilde cezalandırılıyor. Ve hepsi tek amaçla yapılıyor. Mesaj; bu faşizmi kim nasıl besler ve uygulayıcısı olursa hedefimizdedir ve mutlaka cezalandırılacaktır. Kürt halkı karşısındaki savaştan nemalanan herkes, her yerde, her biçimde hedefimizdedir. Bu bir tarihi intikam andıdır ve hiçbir faşisti es geçmeyecektir. Ettiğinizi buluyorsunuz ve misliyle bulacaksınızın pratiğidir. Sonuç olarak TC soykırımcılığı kendisine yaşam alanı bulamayacak, bu savaş aynı zamanda Türkiyelileştirilerek bu acıyı görmeyen, duymayan, bilmeyen kalmayacak ve bütün insanlar bir şekilde TC faşizmi karşısında toplumsal huzur destekleyicisi pozisyonuna getirilerek halkın öz gücü ile nihai sonuç olan devrim, hem düşünsel hem de fiziki örgüsünü tamamlamış olacaktır.
Şu an içerisine girmiş olduğumuz süreç böylesi bir potansiyele sahiptir. Bu devlet en zayıf dönemini yaşamaktadır. Bu bir propaganda değildir. Bütünü okuyabilen herkes bu durumu mutlaka görecektir. Önderliğimizin de belirttiği gibi başarmaktan başka şansı olmayan bir halk gerçekliğine sahibiz ve buna en yakın olduğumuz bir süreci yaşamaktayız. Kürt gençleri, kadınları ve bütün devrimci- demokrat güçler olarak özgür yaşamı kurmanın en belirleyici olan bu adımında aktif rol almalıyız. Her birimizin buna zemini ve imkânı bulunmaktadır. Bu sistemin içerisinde bir şekilde yaşamakta ve işleyişinde bir yer almaktayız. Bulunduğumuz her yerde harekete geçme imkanımız vardır. Özelde son birkaç yıldır devrimci halk savaşında nasıl rol oynanabilir çerçevesinde belli bir bilinç ve tarz açığa çıkmıştır. Birçok yerde ve farklı tarzlarda eylemsellikler gelişmiş, yaşanan olaylar karşısında kitlesel karşı duruşlar geliştirilmiştir. Halk ve bu halk içerisindeki her birey olarak edinmiş olduğumuz bu çıtayı yükseltip yaygınlaştırma zamanıdır.
Benim gibi birçok yurtsever, devrime tek adım kala bulunduğu her yerde inisiyatifi ele geçirecek ve hiçbir desteğe gerek duymadan faşizme karşı öfkesini eylemi ile kusacak. Ben tekstil fabrikasının bir çalışanıyım. Kardeşim, bir kafeyi gözetliyor. Kuzenim otoparkta… Alsınlar alabiliyorlarsa tedbirlerini!