- Her şeyden önce bu özgürlük hamlesi tüm Kürt güçlerinin diyalog içine girmesine ve ulusal birlik için çalışmasına vesile olabilir. Düşmanın oluşturduğu algılar ve diyalog kopukluğundan kaynaklı sorunlar aşıldığında özgürlük hamlesi, Kürdistan’ı birleştiren bir hamleye dönüşebilir.
Özgürlük hamlesi başladı. Baş düşmanı bir yana bırakıp birbirimizle uğraşacak zaman değil. Tüm Kürtler açısından bu durum hayati bir önem taşıyor.
PKK ulusal birlik anlayışını sonuna dek savunuyor ve buna aykırı her tutum ve davranışın önüne geçmeye çalışıyor. PDK ve diğer güçlerden de aynı sağduyu bekleniyor. Kürt halkı ve Kürdistan adına bundan daha hayırlı ne olabilir ki?
Kürdistan dağlarında en zor koşullarda direnen gerillanın Kürt halkının demokratik ulusal birliği için canını adadığı biliniyor. Bundan onur duyan gerilla asla “baş düşman” hedefinden şaşmamıştır. Kürdistanı işgal eden sömürgeci güçlere karşı fedaice direnen gerillaya saygılı yaklaşan her güç gerillanın desteğini almıştır. Bu olgu Önder APO’nun felsefesiyle Kürdistan’da yükselen maneviyatı ifade etmektedir. Bir de bunun siyasi boyutu vardır ki adı demokratik özerkliktir. Devlet artı demokrasi formülünü esas aldığını artık tüm dünya biliyor. PDK bu nedenle PKK’ye karşı daha rahat olmalıdır. Çünkü PKK siyasetinde iktidara talip olma, kendini devletleştirme anlayışı yoktur. PDK böyle olabilir. Zaten elinde bir iktidar vardır, devlet kurmayı da hedefleyebilir. PKK’nin PDK’nin elindeki imkanları, hele ki iktidarı ele geçirme gibi bir derdi yoktur. Fakat Çavuşoğlu’nun yaptığı türden spekülasyonlara prim vermezlerse diyaloğa girmekten de çekinmezler.
Çavuşoğlu böylece kendi yalanlarını deşifre eden başka bir gerçeği de dillendirmiştir: O da PKK’nin bitirilmekte olduğu yalanıdır! Bu itirafından sonra Çavuşoğlu’nun görevinden kovulmasının an meselesi olduğu gerillalar arasında konuşuluyor.
Madem ki PKK bitiyor neden Süleymaniye’yi, Hewlêr’i, Suriye’yi, Libya’yı almasından korkuyorlar? Neredeyse PKK’nin Amerika’yı ele geçireceğinden korkar hale geldiler. Şaka değil daha kısa süre önce Türk devleti, ABD’deki halk isyanlarını PKK’nin örgütlediğini iddia etmemiş miydi? Aslında en büyük korkuları Ankara’daki kanlı tahtlarının ellerinden gitmesidir. İşte bunu başaracak yeni bir hamle süreci başlamıştır. KCK yönetiminin açıkladığı özgürlük hamlesi, Heftanîn’deki kahramanlık üzerine gelişmiştir ve direnişin ne derecede büyümüş olduğunu göstermektedir.
Tekrar Kürdistan’da yükselen maneviyata dönersek PDK Genel Başkanı Mesud Barzani’nin yakın zamanda muhatap olduğu bir soruya verdiği yanıtı hatırlatmak gerekecektir. “Kasır yani köşk yaşamı mı dağ yaşamı mı güzeldir?” diye sorulan soruya duygulu şekilde “dağ yaşamı” diye cevap vermesi anlamlıdır. Bu maneviyatı en güçlü şekilde yaşatan gerilla ve dağ özdeşleşmiştir.
Dağların yiğitleri, köşk yaşamı bir yana, bir lokma ekmekle 24 saat gerillalık yapıyor. Bu anlayış sayesinde halka hizmet ediyor ve halkın gönlünde taht kurabiliyor. Gerilla budur. Bu gerçeğe saygılı yaklaşılacaksa PDK ile iktidar çatışması içinde olmadığımız iyi anlaşılır. Yaşanan sorunların çözümü ulusal birlik anlayışı ve diyalogdan geçiyor.
İdeolojik, siyasi mücadelenin de ilkeleri vardır. Kürdistan kanunları Kürt’ü yok etmeye çalışan vahşi soykırımcılara karşı direnişle belirlenmiştir. Ulusal kanun her şeyden önce Kürt’ü yok etmek isteyen düşmana karşı ortak hareket etmeyi gerektirir. Buna samimiyetle inananlar için diyalog korkulacak bir yol değil çözüm yoludur. Birbiriyle mücadele halinde olmak bile diyaloga engel değildir. Daha düne kadar Türk devletiyle görüşmeler yürüten bir PKK neden PDK ile diyalog içine girmesin ki?
Sorun Türk sömürgeciliği ve işgalciliğidir, PKK değil. PKK diyalogdan yanadır, dahası ulusal birlik için ilkesel tutumunu ortaya koymuştur. Fakat diyalog bile yokken sorunlar nasıl çözülecek? Kürt düşmanlarının işini kolaylaştıran bir konumdan nasıl çıkılacak?
Birbiriyle şiddetli savaş yürüten güçler bile gerektiğinde diyalog içine girebiliyorsa Kürt güçleri için diyalog halinde olmamak tarihi bir hatadır.
Türk devletinin ortalığı karıştırma, bulandırma tutumu karşısında izlenmesi gereken en iyi yol diyalog yoludur.
Kürdistan dağlarında yaşamanın bir ilkesi de sınırsız, sonsuz direniştir. Peki bu direniş toplumsallaşmış, bir kültüre dönüşmüş müdür? Bu sorunun cevabı milyonlarca halkın ve dostların Önder APO’nun özgürlüğü için ayağa kalkmasındadır. Özgürlük hamlesi Önder APO’nun ve tüm Kürdistan’ın özgürlüğü içindir. Tüm Kürt güçleri ve devrimci-demokrat kesimler bu hamleye omuz vermelidir. Bu hamle aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşmesi hamlesidir.
Fakat her şeyden önce bu özgürlük hamlesi tüm Kürt güçlerinin diyalog içine girmesine ve ulusal birlik için çalışmasına vesile olabilir. Düşmanın oluşturduğu algılar ve diyalog kopukluğundan kaynaklı sorunlar aşıldığında özgürlük hamlesi, Kürdistan’ı birleştiren bir hamleye dönüşebilir. Bunun için psikolojik bariyerler başta olmak üzere diyalog önündeki her türlü engel kaldırılmalıdır.
Nurettin DEMİRTAŞ