Kutsal olan insan ve yaşamdır

0
363

KEMAL SÖBE
Devletli ve sınıflı sistemler, toplumsal değerleri bitirdi. Dinler, burada esasen toplumsal değerleri tekrardan kazanmak ve yaşamak için, köleci sistemlere karşı isyanın adıdır. Yaşayan dinin özü adalettir. Adaletsiz din olmaz. Adalet kavramına birçok insani değeri sığdırmak mümkündür. Devletler, demokrasi ve adalet kavramının içini yok ettiler ve demokrasiyi ve adaleti kendilerine göre dizayn ettiler. Günümüzde demokrasiden, özgürlükten ve adaletten kısaca insan haklarından söz etmeyen bir politikacı ve devlet yoktur. Ancak insan haklarına saldırıyı yapan da devlet ve egemen kesimler olmaktadır. Din esasen kültür ve yaşam tarzını, insan davranışlarını/hareketlerini ifade eder. Toplumların ilk kullanılan değeri din olmuştur. Müslüman ülkelerde din, egemen kesimlerce hala etkince kullanılan bir argüman olmaktadır. Din yaşanan hayatın kendisiyken, egemenler dini afyon olarak kullanıp, toplumları hayattan koparmışlar.
Din insanı bir değer olarak görüp yüceltirken, egemen kesimler dini afyon olarak kullanıp egemenliklerini ve devleti kutsal hale getiriyorlar. Gerçek dinde mülk Allah’a aittir ve bütün insanların eşit olarak ihtiyacı kadar Allah’ın verdiği nimetlerden faydalanma hakkı var. Ancak egemen kesimler, sınırsız mülk sahibi olmayı Allah’ın bir vergisi olarak gösterip, yoksulluğu da kader olarak topluma kabul ettiriyorlar. Yani Allah istediği kişiyi zengin istediği kişiyi de fakir yapıyormuş. Allah bunca nimet veriyorken neden insanları yoksul bıraksın? İşte bu, Allah’ın adına insanları kandırmaktır, Allah’a şirk koşmaktır, ortak olmaktır. Her nasıl oluyorsa, hep fakirler kader kurbanı oluyorlar, sürekli fakirler cennete gidiyorlar, fakirler hep şehit oluyorlar, hep fakirlerin şükretmeleri gerekiyor. Fakirler neye şükretsinler? Fakirler fakirliğemi şükretsinler? Yoksulluğa hiç şükredilir mi? Zenginler hiç cennete gitmiyorlar, şehit olmuyorlar, şükretmiyorlar. İnsan hiç çok şükür ki fakiriz açlıktan ölüyoruz der mi? Afyonlaşmış dinde söylüyorlar, söylettiriyorlar. 
Deprem oluyor, tedbirsizlikten insanlar ölüyorlar, buna kader diyorlar. Ama bir işte başarılı olurlarsa, bunu kendilerine mal ediyorlar bu kader olmuyor ama iş kazalarında ve depremde meydana gelen ölümler ise kader oluyor ve sorumlusu Allahtır. Dinci muhafazakar iktidarlar için başarının sahipleri kendileri, kötülüklerin sorumlusu da Allah oluyor. Müslüman ülkelerde, Türkiye dışında, Allah’ın adını ve dini bu denli kullanan başka ülke yoktur. Özelliklede AKP hükümeti kadar din tacirliğini yapan olmadı. Beş bin dolarlık çantayla gezen, elli çeşit yemeğin olduğu sofrada oturan, sarayda yaşayan birisi, açlık sınırında yaşayan milyonlara porsiyonları küçültün diyor. Gerçek müslüman, insan öldürmez, kan dökmez, hırsızlık yapmaz, yolsuzluk yapmaz, rüşvet yemez, yalan söylemez, zina ve ahlaksızlık yapmaz, kul hakkı-insan hakkı yemez, insan emeğini sömürmez, kimseyi ezmez, kimseye baskı ve zulüm yapmaz, kimseye işkence yapmaz, lüks ve şatafattan kaçınır, gereksiz masraf yapmaz ve daha sayacağımız birçok kötülükten uzak durur. Gerçek din insanlaşmayı ve paylaşımı emreder. Müslüman ülkelerde devletleri yönetenlerin hepside, yukarıda saydığımız kötülükleri yapıyorlar ama her gün beş vakit namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar, hacca gidiyorlar, ibadet yapıyorlar.
 Halbuki Hz Muhammed, ” en büyük ibadet sevgidir ” diyor. Yani insan sevgisi, hayvan sevgisi, doğa sevgisi, yaşam sevgisi en değerli şeydir. Yani kutsal olan şey insan hayatıdır. İnsana değerin verilmediği bir ülkede hiç bir kutsallıktan söz edilemez. Alevilikte ” bizim kabemiz insandır ” diye biz söz var. İnsana değer veriliyorsa, adalet varsa, insanlar özgür ve eşitlerse kutsallıktan söz edebiliriz. Kutsal denince, insanların aklına dini ve ilahi şeyler geliyor. Oysaki kutsal kavramı değerli ve önemli demektir. Değerli ve önemli olan herşey kutsaldır. Özgürlük, adalet, doğruluk, sevgi, sadelik, mütevazilik, insan sevgisi kutsaldır. Kilise, cami, sinagog, cem evi gibi yerler eğerki adaletin ve sevginin öğretildiği, paylaşımın yapıldığı, toplumsal sorunların çözüldüğü yerlerse oralar kutsaldır. Onun dışında bir kutsallığı yani bir önemi yoktur. Kilise, cami, sinagog, cem evi gibi yerler, insanlık tarihinin ilk meclisleridir, ilk yardımlaşma merkezleridir, ilk toplumsal dayanışma yerleridir, ilk eğitim merkezleridir. Allah’ın evi demek adaletin öğrenildiği yer anlamına gelir, yoksa Allah’ın belli bir mekanı yoktur, olmaz. Allah her yerdedir. Ve Allah adaletin, insanlığın, sevginin, vicdanın, paylaşımın, eşitliğin olduğu yerdedir. İslam kelimesi barış demektir. Ama müslüman ülkelerde kan dökülmeyen, insan öldürülmeyen ve savaşın olmadığı bir gün yoktur. 
Müslüman kelimesi insanın adaletlisine, vicdanlısına, bir derwiş gibi yaşayana, bir hırka bir lokma misali mütevazi yaşayana denir. Yani müslüman demek paylaşmasını bilene, Allah’ın verdiği nimetleri paylaşana, insan sevgisini içselleştirmiş olana denir. Sakal bırakmakla, şalvar giymekle, her gün camide yatıp kalkmakla, dua okumakla müslüman olunmaz. Allah’ın, kimsenin duasına ihtiyacı yoktur. Allah’ın istediği şeyler, kullarının yani insanların iyiliği içindir. Bundan Allaha birşey yoktur. Allah herşeyi verense, kullarının duasına neden ihtiyaç duydun? Allah’ın insanların duasına ihtiyacı mı var? Allah kendi kulları arasında ayrım yapar mı? Fakirlik Allah’ın kaderiymiş öyle mi? Peki zenginlik Allah’ın kaderi mi oluyor? Allah kendi kulları arasında, bazılarına torpil yapıpta zengin mi yapıyor?  Pes yani. Bunlarda utanma yok. Bütün kötülükleri Allaha’a mal etmek, Allah’ı suçlamak değil midir? İnsanların eğitimsizliğinden nemalanıp dini afyon olarak kullanıp insanları uyutuyorlar, sömürüyorlar. Depremde ölmek, iş kazalarında ölmek, maden çöküntülerinde toprak altında kalıp ölmek kader öyle mi? Peki sarayda şatafat içinde yaşamak kader midir?
Devletin parasıyla zengin olmakta mı kader? Utanmazlar. Almış KURAN’ı eline, milletin karşısına geçmiş dinden Allah’tan bahsediyor. Allah’ın yapma dediği her kötülüğü yap, sonrada müslümanlıktan, dinden bahset. Rezil utanmaz. Allah’ın yarattığı bir halkın ulusal varlığını inkar et, dilini-kimliğini yasakla, soykırıma tabi tut, her gün ülkesini bombala, sonrada müslümanlıktan, islamdan bahset. İslam öldürme diyor, hırsızlık yapma diyor, yalan söyleme diyor, kul hakkı yeme diyor. Haram yemekle tanınmaz olmuşlar, hala namaz kılıyorlar, urmeye gidiyorlar, oruç tutuyorlar. Bazı çocuklar, kışın zemberesinde terlikle okula gidiyorlar, insanlar yoksulluktan intihar ediyorlar ama Türkiye’yi yönetenler hala müslümanlıktan bahsediyorlar. Müslüman sade yaşar, gösteriş yapmaz, paylaşır, sever, değer verir, insancıl olur. Müslüman okur, öğrenir, öğretir, bilimi ve aklı esas alır. Müslüman savaşlara, işgallere, sömürüye karşı çıkar, barışı savunur. Allah yolunda savaşmak demek adalet ve barış için mücadele etmek demektir. Yani özcesi, müslüman olmak demek insanlaşmak demektir, dürüstlük-doğruluk demektir, insanlık demektir, adaletli olmak demektir. Bunun dışındaki din Emevilerin afyon dinidir ve toplumu kandırmayı amaçlar…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz