PYD Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Salih Muslim, “İmralı’dan haber alınamazsa Kürt halkı artık dayanamaz ve bu durum herkes için çok kötü olur. Kürtler görüşme yapılana kadar ayakta olmalı” dedi.
PYD Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Salih Muslim, “İmralı’dan haber alınamazsa bu durum tüm bölge ve herkes için çok kötü olur” dedi.
Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Salih Muslim, ANF’nin sorularını yanıtladı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sağlık durumuna ilişkin bazı iddialar ortaya atıldı. Avukatları İmralı’daki müvekkillerinden haber alamadıklarını belirterek acil bir görüşmenin sağlanması gerektiğini belirtti. Bu iddia ne anlama geliyor ve siz bu durumu nasıl görüyorsunuz?
Önder Apo’nun sağlık durumuna ilişkin sanal medyada bazı söylentiler ortaya çıktı. Öcalan’ın avukatları Bursa savcılığına gidince savcı bunun doğru olmadığını söyledi. Gerçeğin ne olduğunu kimse bilmiyor. Bu devletin, kurumların, savcılığın sözlerine güvenilecek bir durum ortaya yok. Bir güven olmadığı için her şeye kuşkuyla bakılır. Daha önce defalarca yalan söylenmiş, bu önceki pratiklerde ortaya çıkmış. Örneğin; Önderliğin zehirlendiği iddiası ortaya atıldı. Baskılar artınca devlet yetkilileri bu durumu yalanlamıştı. Ancak daha sonra CPT (Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi) ve bazı uluslararası kuruluşlar bu olayda gerçek payının bulunduğunu söyledi. O yüzden Türk iktidarına hiçbir güven yok. Onun için avukatlar kendileri de gidip görüşmek istiyor ki bu görüşme normal olarak da bir haktır.
‘KÜRTLER KESİNTİSİZ AYAKTA OLMALI’
Türk devleti kendi koyduğu kanunlara uymuyor. Kendi kendini yalancı çıkartıyor. Daha önceki pratiklerinden dolayı bu durum kuşku uyandırıcıdır. Onun için halkların, tüm Kürt güçleri ve kurumlarının kesintisiz ayakta olması gerekiyor. Bunda da çok haklılar. Bir baskı olmayınca gerçek anlaşılmıyor. Avukatlar da yüz yüze görüşme yapmada haklıdır. Önderliğin durumu Kürdistan’ın tamamındaki halklar için önemli bir konudur. Herkes bunlara bağlıdır ve çok hassas bir konudur. Onun için üzerinde durulması gerekiyor. Gerçeğin açığa çıkması için halkın alanlara çıkması çok önemlidir. Bazı güvenilir kişilerin oraya gidip görüşmesi ve bilgi vermesi tüm Kürdistanlılar için çok önemlidir.
İmralı’da uygulanan tecridin uluslararası hukuka aykırı olduğunun belirtilmesine rağmen neden pratik adımlar atılmıyor?
Tabii, İmralı’da uygulanan tecrit uluslararası hukuka aykırıdır. Hatta Türkiye hukukuna bile aykırıdır. Ancak daha önce de belirtmiştik, bu soru biraz derindir ve sadece Türkiye’nin elinde değildir. 1999 kaçırılma olayından beri bir Gladio meselesi vardır. Daha önce de bunu söyledik. İmralı’daki yönetim sadece Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı değildir. NATO güçleriyle ilgilidir. Her ne kadar Türkiye sorumluysa NATO da sorumludur. Önderliği kaçıranlar da sorumludur. Bu uluslararası bir sorundur.
Kendileri de ortak oldukları için Türkiye’ye fazla baskı uygulamıyor. Sanki Türkiye onlara diyor ki ‘Uyguladıklarım sadece benim değil sizinle de bağlantılıdır’. Öyle bir imaj yaratılıyor. Sanki bu böyle sürecek de. Türkiye kendini dayatıyor. ‘İşte şöyle yaparsanız ben böyle yaparım’ tarzında. Uluslararası kuruluşlar ve ülkelere şantaj yaparak oyun oynuyor. Bu durum son zamanlarda mülteci vb. konularda açıkça görüldü. Türkiye NATO’nun bir üyesi de olsa bu baskıyı uygulayamıyorlar. Bu politikalarının kurbanları da biz oluyoruz, Kürt halkı oluyor.
İmralı’dan sağlıklı bir haber alınamaması durumunda süreç neye evrilebilir?
Cezaevlerindeki ve dışarıdaki Kürtler de Önderliğin koşullarına karşı sorumluluklarını hissettikleri için açlık grevlerine başlıyor. Önder Apo’nun bu esaret koşulları altında kalması onların haklarına el uzatmadır. Kürt halkı ve kurumları buna karşı açlık grevleri, eylemler, protestolar, alanlara çıkma olsun, tüm uluslararası kuruluşların önünde eylem olsun yaptıkları tüm eylemlerinde çok haklılar. Çünkü İmralı’da hiçbir şeyle bağdaşmayan insanlık ölçüleri ve ahlakına sığmayan uygulamalar yapılıyor.
Kürt halkı da muhakkak bunların farkındadır. O yüzden bu bir nevi kendini savunma bendine giriyor. Eğer gerçekten bu dayatmalar artarsa kaos da olabilir. Kürtler artık bir dereceden sonra dayanamazlar. Öyle bir duruma gelinirse halkın da ne yapacağını bilemiyoruz, çok kötü olur. Umarız diğer taraftakiler de biraz akıllanır. Uluslararası kuruluşlar da müdahalede bulunur. Oradaki Türk hükümet faşizminin aklı başına gelir ve bazı geri adımlar atar. Yoksa tüm bölge ve herkes için çok kötü olur, diye düşünüyorum.
KCK, KCDK-E vb. parti ve örgütler İmralı’dan sağlıklı bir haber alınana kadar kesintisiz eylem kararı aldı. Dünyanın dört bir tarafında halk alanlara çıktı. PYD’nin bu konudaki yol haritası nedir?
KCK olsun, KCDK-E olsun, diğer örgütler olsun, dünyanın her yerinde eylemler olacaktır. Bunda da haklılar. PYD olarak biz de bunların içerisindeyiz. Biz de bu halkın bir parçasıyız. Biz de bu eylemlere katılıyoruz. Önder Apo’ya ilişkin haberler ortaya çıktığından beri halkımız yerinde durmamış ve alanlara akmıştır. PYD, Kobanê’de olsun, Qamîşlo’da olsun, halkımızla birlikte bu eylemlerde yerini almıştır ve alacaktır. PYD bu eylemlerde öncülük de yapıyor.
Politik ve diplomatik ilişkilerimizle de bu durumu dile getiriyoruz. Sanırım bizim isteğimiz üzerine bazı dostlarımız Birleşmiş Milletler üyelerinin de olduğu birtakım kişilere bu durumu ulaştırmıştır. Halkımızla birlikte bu eylemlerdeyiz ve elimizden ne gelirse yapacağız.