‘Nusaybin’e yakışan bir tarih yazmalıyız’ -5

0
769

Mayıs ayını yarıladıktan sonra Direnişçilerden kimi şehit düşmüş kimi yaralanmıştı. Sayımız oldukça azaldığı için her bir arkadaş iki ya da üç arkadaşın yerini doldurmak zorundaydı. Arkadaşların verdikleri çabalar hız kesmiyor giderek artıyor. Belki şahadeti bekliyorlardı ama bu onları durdurmuyordu çünkü tarih yazacaklarından emindiler.
Kawa, Fuat’ın ve Nesrin’in mevzilerinin aralarında bulunan boş alanda bulunuyordu. İşgalcilerin saldırıları geliştiği vakit burada nöbet tutar, sızma ve suikastler yapardı. Yine o gün burada üç işgalciyi suikast ederek vurmuştu. Aynı vakitte Fuat arkadaşın mevzisine doğru ilerlemek isteyen işgalcilere Fuat ile birlikte pusu atmış mayın patlatarak engellemişti. Kawa arkadaş bu savaşta çok önemli rol oynuyordu. Tek tek mevzileri dolaşır her arkadaşla ilgilenirdi. Hem yoldaşlık hem de komutanlık yapardı. Aynı zamanda savaşta en ön cephedeydi. Suikast yapar, sızma gerçekleştirir, mayın döşer ve patlatırdı. Fuat arkadaş ile gerçekleştirdikleri bu eylemden sonra işgalcilerin havan saldırıları sonrasında her ikisi de hafif yaralanmıştı. Fuat arkadaş bacağından Kawa arkadaş ise elinden aldığı parça sonucu yaralanmıştı. Ağrıları olmakla birlikte hayati tehlikeleri yoktu. Hatta Kawa arkadaş, yarasını saklamış akan kan durmadığı için fark edilmişti. Ağrıları için de ağrı kesici almak için gitmesi gerekiyordu. Fuat’ın da ağrıları giderek artıyordu.
Ağrı kesici almaya giden Kawa ve Şervan arkadaşlar mayınlanmayan bazı mevzileri de mayınlayacaklardı. Giderken mayınladığı yere geri dönüşte basmıştı Kawa arkadaş. Giderken basmamaya özen gösteren Kawa arkadaş gelirken o kadar dikkatli davranamamıştı. Kawa arkadaş şehit olmuştu.
Nusaybin! Her dönem tarihin yazıldığı kent. Serhildanların ve direnişlerin merkezi. Bu kent, tekrar tarih yazmak isteyen bu savaşçılara kollarını sonuna kadar açmıştı. Şefkatle kucaklamıştı onları. Güzelliğin, yoldaşlığın ve Önderliğin kalp atışlarını taşımışlardı bu eşsiz insanlar. Burada hem gülmüş, hem ağlamışlardı. Bu kentte yaşanan sonsuzluğun sembolüydü Kawa Arkadaş. Yoldaşlığı ve dik duruşuyla tanınmıştı. Durmak bilmeyen Kawa… Herkese, her şeye yetişmek için durmamış hep daha fazlasını yapabilmek için nefes alıyordu. Onun hedefinde Nusaybin’in tarih yazması vardı. Kawa bu savaşta saldırıya, suikaste, pusuya gitmiş; molotof, klêş, B7 kullanmıştı. Bir savaşta yapılacak ne varsa yaptı Kawa Arkadaş. Ne işgalcilerin ne de başka birinin onun durdurması imkansızdı. Nusaybin direnişindeki kahramanları anlatmak zordur. Kawa ise bu kahramanların öncüsü, komutanıydı. Onları gerçekten hissedebilmek için onlarla yaşamak gerekirdi. Kawa şehit olmuştu ama kimse kabullenememişti.
21 Mayıs günü Elika’dan Xeyri arkadaş Kawa’nın şahadetinden sonra Şehit Gelhat Mahallesine gitmişti. Bir sokaktan geçmeye çalışırken şehit düşmüştü. Xeyri arkadaşın bir eli yoktu. Direniş sırasında da bir gözünü kaybetmişti. Bakmayın bir gözünün ve bir elinin olmadığına o her daim en öndeydi. Xeyri gülerken yüzünde yoldaşlığı taşırdı. Yoldaşlığın tüm güzelliklerini yüzünde barındırıyordu. Bizleri bırakmaması gereken bir zaman şehit olmuştu. Neredeyse bedeninin yarısı olmayan Xeyri arkadaş, drumadan savaştı, durmadan çalıştı. Ta ki yıldızlara erişene kadar. Direnişin ruhuydu Xeyri Arkadaş.
22 Mayıs sabahı anlamadığımız bir nedenden kaynaklı Fuat arkadaşın ağzından ve burnunda su akıyordu. Fuat arkadaşları gözlerini kapatmıştı. Bu yoldaşlığa sonuna kadar inanırdı. Fuat bir çizgiydi. O tek başına bir orduydu. İşgalcilerin çekindiği biri, yoldaşlarının ise baştacıydı. Harcadığı emek yazılabilir mi bilinmez ama asla unutulmayacak kahramandı.
Rihan, Ekin ve Kendal Bagok arkadaşlar geri çekilme sırasında işgalcilerin fark etmesiyle şehit olmuşlardı. Kendal Bagok Arkadaşın cenazesini alıp defnetmiştik, ama diğer iki arkadaşın cenazesini alamamıştık. Bu grupta üç arkadaş, üç kahraman şehit olmuştu. Ekin Nusaybin en son katılan arkadaştı. Silah tutmasını yeni öğrenmiş fakat o silahı sonuna kadar cesaret dolu yüreği ile taşımasını bilmişti.
Xebatkar arkadaş Elika’da bulunduğu yerde yanında dört yoldaş ile kalıyordu. Xebatkar arkadaşın yaralı olduğunu bilen diğer dört arkadaş yalnız bırakmamakta kararlıydı. Xebatkar arkadaş bu durumu fark etmişti. Dört arkadaşa uyumalarını söyleyerek nöbet tutmaya gittiğinde kendini şehit düşürdü. Böylelikle diğer dört arkadaşın kalmalarına gerekçe bırakmayarak fedaileşmişti. Yıllarca Mardin dağlarında kalan Xebatkar arkadaş sadece Nusaybin’in değil Mardin’in simgesiydi. Halkın çok sevdiği bir arkadaştı. Dağlarda büyüttüğü yoldaşlığını Nusaybin sokaklarına, Nusaybin’in mevzilerine tek tek dağıtmıştı. Hergün daha fazla büyüyen coşkusuyla en ön saflarda yerini alırdı.
Yaşanan son yasak böyle bitmişti. Her ne yaşandıysa Nusaybin tarih yazmıştı. Bu direnişe ‘Nusaybin Sendromu’ denmişti. Nusaybin ihtişamlı direnişe beşiklik yapmıştı. Geriye bırakılan yaşanmışlıklarla kendisini tarihe yazdırmıştı. Geriye bıraktıklarınız dilden dile anlatılacak, kahramanlığınız Sur’da, Nusaybin’de, Gever’de, Şırnak’ta, Silopi’de, Cizre’de, Hezex’te, Varto’da, Derik’te, Qoser’de ve Van’da tekrardan yazılacaktır.
Bu satırlar Şehid Xebatkar şahsında Nusaybin şehitlerin anısına yazılmıştır. Ölümsüz kahramanların anısına sahip çıkıp bunu taşıyıp büyütmek bizlerin en kutsal görevidir. Nusaybin her zaman kahramanlığın tarihi olmuştur. Belki her şey anlatılabilir ama söz konusu Kürdistan’da savaş olduğunda kelimeler yerini dolduramaz. Ne kadar yazılsa da yazılsın hep eksik kalacaktır. Çünkü bazı durum ve duyguların tarifi yoktur. Yine de görev olarak kaleme alınmış bulunmaktadır. Çünkü Şehid Xebatkar “bu direniş bilinmeli” dedi. Yine Şehid Kawa yazmadığı ve sesini kaydetmediği için hep pişmanlık duymuştu. Vasiyet olarak bıraktıkları bu sorumluluğu yerine getirmeyi görev biliyoruz. Tüm şehitlerimizin anısı önünde saygı ile eğiliyoruz.
Nusaybin Direnişçileri

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here