Koronavirüsü salgını cezaevleri için büyük risk oluşturuyorken, İmralı Hapishanesi’nin bu riskten bağımsız olmadığını hatırlatan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatı İbrahim Bilmez, “İmralı’ya gidip uygun koşullarda müvekkilimizle görüşmek istiyoruz” dedi.
Tüm dünyada tedirginlik yaratan, Türkiye’deki vaka sayısının ise her geçen gün arttığı koronavirüs (Kovid-19) salgını yarattığı büyük risk dolayısıyla gözleri cezaevlerine çevirmiş durumda. Salgın tehdidine karşı İran’da aralarında siyasi tutsakların da bulunduğu 85 bin kişi serbest bırakılırken, Türkiye’de önlem olarak sadece aile görüşlerinin ertelenmesi yoluna başvuruldu. Cezaevlerinde yakınları bulunanlar ise, gerekli önlemlerin azami derecede alınması ya da yakınlarının serbest bırakılması isteğinde.
Yaşanan durum nedeniyle gözlerin çevrildiği cezaevlerinin başında İmralı Cezaevi geliyor. 21 yıldır İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatları, görüşmeleri engellenen müvekkilleriyle görüşmek istiyor. MA’ya konuşan Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, Öcalan ve adadaki diğer müvekkilleriyle yüz yüze olmasa bile telefonla konuşup sağlık durumları hakkında bilgi almak istediklerini söyledi.
‘VİRÜSÜN ADAYA TAŞINMASI MÜMKÜN’
Cezaevlerinde kalan tutukluların zor ve sağlıksız koşullarda bulunduğunu dile getiren Bilmez, tutukluların özellikle salgın hastalıklar karşısında en zayıf gruplar olduğunu belirtti. Tutukluların sağlığa erişim haklarının çok kısıtlı olduğuna dikkat çeken Bilmez, “Dolayısıyla en büyük risk altında olan grupların başında mahpuslar geliyor. İmralı Hapishanesi de bundan bağımsız değil. Yani İmralı tecridi ile düşünüldüğünde oraya virüsün erişimi daha zor diye düşünülebilinir ama kesinlikle öyle değil. Çünkü İmralı Hapishanesi’ndeki ve adadaki personel sürekli olarak bir döngüye ve değişime tabi. Bu virüsün adaya taşınması da çok mümkündür” dedi.
‘CEZAEVLERİ BOŞALTILMALI’
Av. Bilmez, bu nedenle Adalet ve Sağlık Bakanlıklarından acil olarak gerekli hijyenik koşulların sağlaması ve sağlık tedbirlerin alınmasını istediklerini vurguladı. Bilmez, “Tabi bu işin acil boyutudur. İşin önemli olan kısmı böyle büyük salgınlarda, böyle biraz daha zayıf konumda olan hapishanedeki olan mahpusların özellikle de sağlığa erişim imkanlarının kısıtlı olduğu için derhal salıvermeleridir. Bunun örnekleri de bugün İran’da gördük. İçinde siyasi tutsaklarda olmak üzere 10 binlerce tutsak serbest bırakıldı. Türkiye’de de böyle bir şeye ihtiyaç var. Hükümetin önyargılarını bir kenara bırakıp, mahpusların sağlıklarını önceleyip derhal durumu kritik olan mahpusları serbest bırakması gerekiyor. İmralı Cezaevi de boşaltılması gereken cezaevlerinden birisidir” diye konuştu.
‘İNFAZ YASASI GENİŞLETİLEBİLİR’
Uzun süredir İmralı’dan hiç haber alamadıklarını belirten Bilmez, şunları ifade etti: “Mesela şu anda orada virüs bulaşmış mı bulaşmamış mı onu bile bilmiyoruz. O yüzden insanlara da bir şey diyemiyoruz. Bu sorulara cevap verebilmek için en sağlıklısı siyasi tutsaklar dahil olmak üzere bütün tutsakların serbest bırakılmasıdır. Zaten bu konuya ilişkin gündemde tartışılan bir İnfaz Yasası var. Bunun çerçevesi genişletilerek buna vesile edilebilinir.”
SAĞLIK PROBLEMLERİ
Virüsün genellikle yaşını almış ve hastalıkları bulunan kişilerde çok etki ettiğinin altını çizen Bilmez, müvekkilleri Öcalan’ın da yıllardır cezaevinde olduğunu ve birçok kronik hastalığının olduğunu hatırlattı.
Bilmez, “Müvekkilimiz hem tecritten kaynaklı hem de uzun yıllardır o ada ikliminde yaşamaktan kaynaklı birçok sağlık sorunu var. Geçmişten gelen sağlık problemleri katlanarak devam ettiği ve hiç tedavi uygulanmadığı için problemler giderek devam etti. Dolayısıyla bu rahatsızlıkları olduğu için böyle bir virüsle karşı karşıya kalırsa çok büyük bir risk oluşacaktır. Bunu da hesaba katmak gerekir” ifadelerini kullandı.
TELEFON HAKLARI
Salgına rağmen her hafta iki kez Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na görüşme başvurusunda bulunduklarını paylaşan Bilmez, bu başvurularına herhangi bir cevap dahi verilmediğini kaydetti. İmralı’ya gidip uygun koşullarda müvekkilleriyle görüşmek istediklerini söyleyen Bilmez, “Bunun önünde bir engel yok. Yani yüz yüze olmasa da istisnai olarak telefonla görüşülebilinir. Normalde esas olan açık görüş yapmaktır. Ama bu virüs nedeniyle bundan feragat edilebilinir. Tabi en sağlıklısı bizim gidip müvekkillerimizle görüşebilmemizdir. Bu olmasa bile müvekkilimiz Öcalan ve orada bulunan diğer müvekkillerimizin telefon açma hakları var. Bu İmralı’da hiç kullandırılmayan bir hak. Müvekkillerimize bu hak verilerek en azından hem bize hem de ailelerine sağlık durumları hakkında bilgi verebilirler. Biz bunların derhal yerine getirilmesini istiyoruz” dedi.