‘Özel savaş politikaları her dönem derinleştiriliyor’

0
781

Muş, Diyarbakır ve Van ilçelerinde mezarlıklara yapılan saldırılarda, HPG’li ve YJA Star’lılara ait mezarlar tahrip edilerek, üzerlerindeki flamalar yakıldı. Geçmiş dönemlerde de birçok kez mezarlıklara saldırılırken, birçok cenaze de defnedildiği yerden çıkarılarak kaçırılmıştı. Son olarak ailelerin tehdit edildiği, mezar taşlarında yer alan Kürtçe karakterlerin yasaklanmasına yönelik söylemler ortaya çıktı. Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Çelikbilek, mezarlıklara yönelik saldırıları değerlendirdi.

‘Yüz yıldır aynı anlayış devam ediyor’

“Özgürlük mücadelesi verenler nasıl toplumsal değerlerini oluşturuyorsa buna karşılık iktidarcı zihniyetler bu değerleri parçalama ve yıkma üzerinde kendini var etmeye çalışıyorlar” diyen Ayşe, iktidarların meşruluğu sorgulanmaya başladığında, ayakta kalmak için zor aygıtlarına başvurduklarını söyledi. AKP iktidarının da kendi içinde yaşadığı krizi aşamayınca toplumsal değerlere saldırmayı en yüksek boyuta taşıdığını ifada eden Ayşe, “Yüz yıldır bu yaklaşım devam ediyor. Bunu Şeyh Said ve arkadaşlarının mezarlarının hala nerede olduğunu bilinmemesiyle, Seyid Rıza ve arkadaşlarının da aynı şekilde mezarlarının toplumdan saklanmasıyla, insanlık dışı uygulamalarla görüyoruz. Anneler yıllardır çocuklarının mezar taşı olsun diye eylemlerde ve sokaklardadır. Bölgede birçok yerde ve derede toplu mezarlar vardır” diye belirtti.

‘Toplumun kutsal değerleri ile oynuyorlar’

Mezarlıklara saldırıların politik ve ideolojik olduğunu ifade eden Ayşe, Kürt düşmanlığının burada da en çıplak haliyle gözler önüne serildiğini vurguladı. Ayşe, “Her süreçte ilk hedefleri Kürtler oluyor. Hiçbir zaman Kürt düşmanlıklarından vazgeçmiyorlar. Değerlerimize saldırmaktan kaçınmıyorlar ve sürekli değerlerimiz üzerinden terbiye etme politikası yürütüyorlar. Kürt halkını bu şekilde baskı altında tutmaya çalışıyorlar. Taybet ananın cenazesinin 7 gün yerde bekletilmesi, Aysel Tuğluk’un annesi Hatun ananın defin işlemi sırasında saldırıya uğraması ve cenazenin mezardan çıkartılıp başka yerde defnedilmesi hepimizin aklında. Bunlar gibi çok sayıda örnek var. En sonda Halise anaya oğlunun cenazesi postayla gönderildi. Bunlar özel savaş politikalarıdır, toplumun en kutsal değerleri üzerinde oynanan oyunlardır” ifadelerini kullandı.

‘Özel savaş politikaları her dönem derinleştiriliyor’

Özel savaş politikalarının her dönem daha çok derinleştirilerek karşılarına çıkarıldığını belirten Ayşe, “Milliyetçi egolarını tatmin etmek için en kolay olanı seçerek hastalık haline gelen Kürt düşmanlığı politikasını uyguluyorlar. Bunun başında ailelere, toplumsal değerlere işkence geliyor. Ailenin gözünün önünde mezarını yıkmak veya ona yıktırmak hangi psikolojiyle açıklanabilir. Devletin elinde resmi kayıtlarla cenazesini alıp defin edene de işkence devam ediyor, yeni konseptlerle saldırıyorlar. Bazı yerlerde fotoğraflar, flamalar, bazı yerlerde de Kürtçe karakterli X,W ve Q harfleri bahane ediliyor” sözlerine yer verdi.

‘Mezarlara saygı insan olmanın gereğidir’

Bu saldırıların Kürt halkını dilinden, kültüründen, değerlerinden uzaklaştıramadığını, kendilerinin vicdan ve ahlaklarının boyutunu gösterdiğini ifade eden Ayşe, “Burada sadece mezarlara saldırı değil, toplumu bir bütün olarak teslim alma, yaşam biçimi, dili ve kültürünü yok sayma var. Biz TJA’lı kadınlar olarak bu vicdansızlık ve hukuksuzluğu kabul etmiyoruz ve gereken tüm mücadele yöntemlerini kullanacağız. Başta kadın kuruluşlarını, tüm sivil toplum örgütlerini, dini kuruluş ve kanaat önderlerini bu duruma karşı tepkilerini ortaya koyma ve bu saldırıya maruz kalan ailelerle dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz. Mezarlara saygı devlet ve hükümetlerin yaptığı yasa ve hukukun ötesinde insan ve toplum olmanın gereğidir” diye ekledi.

DİAYDER: Mezarlıkların tahrip edilmesi ne İslami ne insanidir

İstanbul Din Alimleri Derneği (DİAYDER), son zamanlarda mezarlıklara yönelik artan saldırılara ilişkin yazılı açıklama yaptı. DİAYDER Başkanı Ekrem Baran tarafından yapılan açıklamada, İslamiyet’te mezarlıkların değerine vurgu yapılarak, mezarlıklara yönelik hürmetsizliğin haram kılındığı ve mezarlıkların camilerden farksız olduğu belirtildi. 

 ‘CENAZELERE YÖNELİK DÜŞMANLIK’

 İslam alimlerinin mezarlıklar konusunda hürmetsizliği ve saygısızlığı kabul etmediği kaydedilen açıklamada, “Mezarlıkların yakılması, tahrip edilmesi haram kılınmıştır. İnsanlar arasında düşmanlık hangi boyuta ulaşırsa ulaşsın, mezarlıklar ve ibadet yerlerine saygı ve hürmet gösterilmelidir. Kürt çocuklarının mezarlıklarını yıkmak, Kürtçe harfler gerekçesiyle mezar taşlarının kırılması ne İslamidir ne de insanidir. Halkların dili, Allah’ın ayetlerindendir. Allah’ın verdiği dilin yasaklanması, hiçbir devletin hakkı değildir. Bu kin, nefret ve vahşet, keyfi bir uygulama, aynı zamanda Kürt topluma yönelik saygısızlık, cenazelerine yönelik de düşmanlıktır” denildi.  Tarihte benzer uygulamaların görülmediği belirtilen açıklamada, “Eğer bu din adı altında yapılıyorsa, İslam dininin gölgesinde kalmamalı” ifadesine yer verilerek, Diyanet İşleri Başkanlığı açıklama yapmaya davet etti.  

‘DİN ALİMLERİ SESSİZ KALMIŞTIR’

 HPG’li Agit İpek’in cenazesinin PTT ile ailesine gönderilmesi anımsatılan açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: “Bir Kürt gencinin cenazesi PTT ile annesine gönderiliyor. Bu ve benzer uygulamalar ne İslamidir ne de insanidir. Ahlaksızlık ve vicdansızlıktır. Bütün anneler derin düşünmeli ve annelik duygularını dile getirmelidir. Din alimleri de bu duruma sessiz kalmıştır. Vicdan sahibi her insan, kendini annenin yerine koymalı ve empati kurmalıdır. Eğer Allah’ın ayetlerinden haberiniz yoksa, biz hatırlatalım. Allah; ‘Ey inananlar, Allah için hakkı ayakta tutun. Sizler, adalete tanıklık edenler olun. Nefretiniz bir millete yönelik adaletsizliğe neden olmasın, adil olun’ der. Allah’tan korkun, şüphesiz O yaptıklarınızdan haberdardır.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz