Özgür Kadın Hareketine saldırı – Cemal ŞERİK

0
857

Soykırımcı TC Devleti Amed merkezli bir siyasal soykırım saldırısı gerçekleştirdi. Her ne kadar içerisinde çok sınırlı sayıda cins kimliği olarak erkek siyasetçi olsa da, bu sefer saldırının hedefinde Özgür Kadın Hareketi vardı. Bu kapsam dahilinde de polisler tarafından evlerine baskınlar yapılarak götürülen; TJA, Rosa Kadın Derneği yöneticileri ile HDP ve DBP üyesi olan kadın siyasetçiler zindanlara konuldular.

Kontra çete başı AKP-MHP faşist diktatörlüğünün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun birer psikolojik savaş aracı olan yandaş, yalaka “basın-yayın” organlarında PKK’de görev alanlar arasında kadının çoğunluğu temsil ettiğine dair yaptığı açıklamanın birkaç kez yayınlanmasından sonra böyle bir saldırıda bulunulacağı beklenmekteydi.

Kuşkusuz Kürt kadını sömürgeci soykırımcı TC Devleti tarafından ilk defa saldırıya uğramamaktadır. Bunun öncesi de vardır. Bu saldırıların kapsamı sadece zindanlara almakla da sınırlı değildir. Kurşunlanmışlar, ölü bedenleri soyularak meydanlarda bırakılmıştır. Polisler, askerler tarafından işkencelerden geçirilmişler, ağır hareketlere ve tecavüzlere maruz kalmışlardır. Kürt halkının tarihi bunların örnekleri ile doludur.

Süleyman Soylu’nun açıklaması ile de, bugüne kadar Kürt kadına yönelik yapılan saldırıların daha da azgın bir hale getirileceği ilan edilmiştir. Amed merkezli gerçekleştirilen kadına yönelik son siyasal soykırım saldırısıyla da bunun startı verilmiştir.

Özgür Kadın Hareketi’ne karşı başlatılan saldırının bu yönü mutlaka görülebilmelidir. Özgür Kadın Hareketi Kürdistan ve Türkiye’de toplumsal dayanağı ve karşılığı olan toplumun özgürlüğünü kadının özgürleşmesiyle sağlanacağını savunan, kadına karşı işlenen suçlara karşı mücadeleyi ve kadının birliğini esas alan, öz gücüne dayanan bir çizgiyi temsil etmektedir. Bu yönleri ile bugün, soykırımcı TC Devleti’ne karşı direnen bir güç olma özelliğine sahiptir. AKP-MHP faşist diktatörlüğüne karşı toplumsal muhalefetin öncüsüdür. AKP-MHP faşist diktatörlüğünü korkutan da bu gerçekliktir. Faşist şef R.T. Erdoğan daha yıllar öncesinde  kameraların karşısına geçerek “kadın da olsa, çocuk da olsa gereği yapılacaktır” derken aslında böyle bir gerçekliği itiraf etmiş ve kadına karşı saldırıların fitilini ateşlemiştir.

Paris’te üç kadın devrimcinin: Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in, Silopi’de; Seve Demir, Pakize Nayır, Fatma Uyar’ın, Cizre’de Asiye Yüksel’in katledilmesi, Taybet ananın cenazesinin günlerce sokakta bırakılmış olması, R.T. Erdoğan’ın yaptığı bu açıklamadan bağımsız değildir. Tamamen faşist şef R.T. Erdoğan’ın verdiği talimatın bir sonucudur. Gelinen aşamada da TC Devleti’nin resmi hale getirdiği bu politikanın daha da boyutlandırılarak, tırmandırılacağı anlaşılmaktadır.

Faşist diktatörlüklerin hüküm sürdüğü başka ülkelerde de kadın, sürekli olarak bu şekilde saldırı hedefi haline getirilmiştir. Bununla da aslında kadının şahsında tüm toplum teslim alınmak ve bitirilmek istenilmiştir. “Önce kadını vurun” sözü de bunun için söylenmiştir. Şimdi de Kürdistan ve Türkiye’de yapılmak istenen de kadın ve toplum kırımıdır. Kadını vurarak, saldırarak toplumun tüm direnç duvarlarını yıkabileceklerini düşünmektedirler. Kadın Özgürlük Hareketine karşı başlattıkları son saldırılar ile hedeflenen de bundan farklı değildir.

Kadın toplum için, var olmak anlamına gelmektedir. O nedenle de kadına saldırı, toplumun varlığına karşı yapılan bir saldırıdır. Bu anlamda Özgür Kadın Hareketi’ne karşı başlatılan saldırı da Kürdistan ve Türkiye toplumlarına karşı yapılan bir saldırıdır. Bundan farklı düşünmekte mümkün değildir.

Süleyman Soylu’nun kadını hedef gösteren açıklaması ve ardından Özgür Kadın Hareketi’ne karşı başlatılan saldırı böyle bir anlam ifade etmektedir. Her ne kadar soykırımcı TC Devleti bu gerçeği demagojilerle örtbas etmeye, olduğundan farklı göstermeye, toplumun göstereceği olası tepki ve karşı koyuşların önüne geçmeye çalışsa da buna başarmasına izin verilmemelidir.

Özgür Kadın Hareketi soykırımcı TC Devleti’nin başlattığı bu saldırıları kabul etmeyeceğini ve karşı koyacağını açıklamıştır. Esas olan da Özgür Kadın Hareketi’nin yaptığı bu açıklamayı esas almak ve gereklerini yerine getirmek için kadın direnişine katılmak olmalıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz