Özsavunmayı sadece fiziksel olarak ele almadıklarını belirten kadınlar, varlıklarını sürdürmek için özsavunmanın zorunluluk olduğunu belirtti: “Kadınların gerçek anlamda özsavunmayı her dakika, hayatlarının her anında kullanabilecekleri bir araç olarak görmesi gerekiyor.” Kadına yönelik şiddet ve katliamlardaki artış kadınlar için özsavunmayı zorunlu hale getirirken, baskı ve asimilasyon politikalarına karşı yeni özsavunma yöntemleri geliştiriliyor. Bu yöntemlerin başında düşünsel gelişim ve farkındalığın artırılması gelirken, kadınlar en önemli özsavunma mekanizmasının örgütlenme olduğunu savunuyor. “Özsavunma Haktır” dosyamızın beşinci ve son bölümünde aktivisti kadınların özsavunmaya yaklaşımlarını konuştuk. Kadınlar için bir kavramdan daha öte olan özsavunma varlık gerekçesi olarak görülüyor.
‘Kürt kadınlara saldırı söz konusu’
Özsavunmayı salt fiziksel olarak ele almadıklarını kaydeden Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Zelal Bilgin, doğada her canlının kendi özsavunması olduğunu ve bu özsavunma ile birlikte yaşamlarını devam ettirmeye çalıştıklarını belirtti. Zelal, kadınlar olarak özsavunmayı farklı ele aldıklarını belirterek, “Kadınların maruz kaldıkları saldırıya karşı hem fiziksel, hem zihinsel hem de psikolojik olarak özsavunmalarını almaları gerekiyor. Özelde bu coğrafyada yaşayan Kürt kadınlarına bir bütünen bir saldırı söz konusu. Kimliğimize, dilimize, cinsiyetimize, kültürümüze ve tarihimize bir saldırı var. Bütün bunları koruyabilmek için elbette bir özsavunmaya ihtiyaç duyuluyor. Biz TJA olarak bir bütünen savunmamızı almaya çalışıyoruz. Son dönemde başlattığımız ‘Em Xwe Diparêzin’ kampanyasıyla özsavunmamızı daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz kadınların elde ettiği kazanımları ellerinden almaya çalışıyorlar” dedi.
‘Kadınların başka seçeneği kalmıyor’
Mardin Şahmaran Kadın Platformu üyesi Melike Bisikletçiler, erkek ve devlet şiddetinin her geçen gün daha da arttığına işaret ederek, şunları söyledi: “Böyle bir sistem içerisinde elbette ki kadınlar kendilerini korumak için çeşitli yöntemlere ve yollara başvuruyor. Kadınlar hayatta kalabilmek ve kendilerini korumak için özsavunmayı geliştirdiler. Özsavunma geliştirmiş birçok kadının, ‘Ben bunu yapmasaydım o beni öldürecekti’ dediğini görüyoruz. Kadınların başka bir seçeneği kalmıyor. Kadınlara hukuki, manevi destek olacak kurumlar yeterince olmadığı ve bu durum cezasızlık kültürü ile birleştiği için kadınların seçeceği başka bir şey kalmıyor. Dolayısıyla özsavunma geliştirmek, kendini korumak açısından çok önemli bir faktör haline geliyor. Kimse işkence görerek yaşamını yitirmek istemez. Çocuğunu, kendini geleceğini korumak isteyen kadınların bu anlamda yaşamın her alanında özsavunma geliştirmesini çok anlamlı buluyorum.”
‘Özsavunmayı kullanmak sorumluluğumuzdur’
Özsavunma hakkının kadınlar için en önemli sorumluluklardan birisi olduğunu kaydeden Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya da özsavunmanın çok yönlü ele alınması gerektiğine dikkat çekti. Adalet, “Bedenen, ruhen, her açıdan kendimizi güçlendirdiğimizde özsavunmayı başlatmış oluyoruz. Özsavunma aslında zihnimizde başlıyor da diyebiliriz. Kadınlar eğer fiziksel şiddet ile karşılaşıyorsa özsavunmayı uygulamalıdır. Bunun dışında özsavunmanın farkındalığını artırmak ve bunu da gerçekten toplumsallaştırarak diğer kadınlara da anlatarak yaygınlaştırmalıyız. Yani örgütlenmek, bilgi sahibi olmak, karşı karşıya olduğumuz şiddeti tanımlamak ya da tanımlayabilmek özsavunmanın farklı boyutlarıdır. Bu nedenle bu hakkımızı kullanmak en önemli sorumluluğumuzdur” diye belirtti.
‘Özsavunma en etkili karşı koyuştur’
Türkiye’nin gelinen aşamada krizlerle yönetildiğini belirten Mor Dayanışma üyesi Yeşim Güzel ise ilk ve en güçlü saldırı aracı olarak kadına yönelik şiddet ve baskının kullanıldığına dikkat çekti. Hiçbir kadının güvende olmadığını vurgulayan Yeşim, buna neden olarak ise hukukun kadınların aleyhine verdiği kararları işaret etti. Kadınların yaşamlarının karşısında duran her türlü şiddete karşı özsavunmalarını almaları gerektiğini vurgulayan Yeşim, “Süregelen patriarkal bir sistem var ve kapitalizmin kadınlar üzerinde büyük bir saldırısı var. Bunu destekleyen de devlet güçleridir. Kadınların, güçlenmesi içinde en önemli, en güçlü örgütlenmelerden biri de özsavunmadır. Etkili bir karşı koyuş olarak sağlayabiliriz. Kadınların özsavunmalarını sağlamak üzere sokaklarda İstanbul Sözleşmesi, 6284′ e karşı saldırılara ses çıkarıyor. Bu ses çıkarışı yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın birçok ülkesinde görüyoruz. İçinde bulunduğumuz sisteme karşı mücadelede en önemli silahımız kadınların örgütlenmesi olduğu açıktır. Kadınların gerçek anlamda özsavunmayı her dakika, hayatlarının her anında kullanabilecekleri bir araç olarak görmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘Sorunun temeline inip, savunmamızı geliştiriyoruz’
Doğaya, kadın kimliğine karşı saldırı ve sömürünün olduğunu söyleyen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genç Kadın Koordinasyonu üyesi Fatma Özkan, bu saldırılara karşı genç kadınlar olarak özsavunma geliştirdiklerini belirtti. Fatma, saldırılar neticesinde mahallelerde, sokaklarda örgütlenerek özsavunmalarını geliştirdiklerinin altını çizdi. Fatma, özsavunmaya ilişkin şunlara işaret etti: “Özsavunma bütün genç kadınlar için olmazsa olmazlarından bir tanesidir. Özellikle son dönemlerde artan kadın cinayetleri, taciz, tecavüz ve şiddet üzerine bir araya gelerek özsavunmamızı geliştiriyoruz. Eril zihniyete karşı cevap olmak için örgütleniyoruz. Son dönemde özel savaş politikaları genç kadınları düşürmeye dönük geliştiriliyor. Genç kadınlar üzerinde özellikle yoğunlaşılıyor. Biz de genç kadınlar olarak buna karşı özsavunmamızı geliştiriyoruz. Yaşadığımız sorunların temeline inip buna karşı özsavunmamızı nasıl geliştirebileceğimizi tartışıyoruz.”
Kaynak: http://www.jinnews.com.tr/