Yazılı bir açıklama yapan PAJK Koordinasyonu, komplocu güçleri bir kez daha nefretle kınarken, “İmralı sistemini yaratanlar, bunun hesabını vermelidir” vurgusunda bulundu.
İMRALI SİSTEMİNİ YARATANLAR HESABINI VERMELİ
PAJK’ın açıklaması şöyle:
“Uluslararası komployu parçalama kararlığını ve zafer inancını temsil eden eylemleriyle ölümü yenerek ölümsüzleşen yüce ruhlu yoldaşlarımız, tarihin kahramanları Rojhat Zilan, Erdal Şahin ile Ekim ayı ve Güneşimizi Karartamazsınız Şehitleri şahsında devrim şehitlerimizi saygıyla, minnetle anıyoruz. 9 Ekim’de startı verilen uluslararası komployu planlayan, uygulayan ve iş birliği yapan İngiltere-ABD-İsrail ve Türk devleti olmak üzere tüm güçleri nefretle kınıyoruz.
Rêber APO, kadınlar ve dünya insanlığının kurtuluşu için komploya karşı kesintisiz 25 yıldır mücadele yürütüyor. Rêber APO, geliştirdiği demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigmayla halkların özgür ve demokratik geleceğini savunduğu için hukuk dışı, insanlık dışı, gayri ahlaki saldırıların odağındadır. İmralı tecrit ve işkence sistemi, sadece Türk devletinin sorumluluğunda olmayıp küresel kapitalist güçlerin ortak kararı gereği tesis edilmiştir. İmralı gerçeği, kapitalist hegomonik güçlerin zihin haritası olup stratejilerini uygulama alanıdır. Komployu gerçekleştiren güçler, komplonun başarısı için 25 yıldır çalışmakta. İmralı özel yasaları, İmralı işkence uygulamaları söz konusu güçlerden bağımsız olmayıp salt faşist Türk devletinin hukuk tanımaz hoyratlığıyla açıklanamaz. İmralı’da yürüyen siyaset ve uygulamalar küresel güçlerin bilgisi ve onayı dahilindedir.
Rêber Apo’yla 2011’den bu yana 2019’da beş kez yapılan avukat görüşmesi hariç hiçbir görüşme yapılmamıştır. Keyfi üst üste verilen disiplin cezalarıyla aralıksız mutlak tecrit, sistematik hale getirilmiştir. Yasal ve siyasi sorumluluğu olan CPT başta olmak üzere AB kurumları durumu sessiz geçiştiremez. Başta kadınlar, gençler olmak üzere Avrupa’daki Kürtler, demokrasi güçleri, dostlar hukuksal-siyasal sorumluluğu olan AB üyelerini, kurumları ve bizzat CPT’yi görevlerini yapar duruma getirmek için mücadeleyi büyütmelidir. İmralı sistemini yaratanlar, bunun hesabını vermelidir.
AKP-MHP FAŞİST REJİMİ BÜYÜK BİR TEHLİKEDİR
Cumhuriyet tarihi boyunca İttihat Terakki ideolojisiyle milliyetçiliği şahlandırıp halklara kin ve nefret besleyerek katliamdan geçiren barbar Türk devleti, 3. Dünya savaşını kendisi için bir fırsata çevirme peşindedir. Faşist AKP-MHP diktatörlüğü, Kürde düşman hukuku uygulayıp soykırımı varlığının amacı haline getirmiştir. Ha keza AKP-MHP faşist rejimi, Ortadoğu’da yayılmacı, sömürgeci askeri strateji izleyerek Ortadoğu halkları için olduğu kadar dünya insanlığı için de büyük tehdit ve tehlikedir. Kürdistan’ın her tarafını ateş çemberine çevirip gerillaya yasaklı kimyasal silahlarla saldıran, cezaevlerinden peş peşe tabutlar çıkaran faşist AKP-MHP iktidarı, Ankara eylemiyle dünyayı kendi safına çekmeye çalışarak Kuzeydoğu Suriye’ye işgal amaçlı askeri saldırılarını meşrulaştırma gayretindedir.
KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ
Komplonun 25 yılında gelinen aşamada tecrit, işkence, baskı, zulüm bugün tüm Türkiye gerçeğine dönüşmüştür. Faşist AKP-MHP diktatörlüğü tüm varlığını özgür Kürdü yok etmeye yatırmıştır. İmralı bu uygulamaların gerçekleştiği ilk yerdir. Soykırım savaşına aktarılan bütçe toplumu fakirleştirmiş, rantçılık, talan önü alınamaz ekolojik, külteler, sosyal yıkıma yol açmıştır. İktidar dışındaki herkes esaret altında olup faşizmin hedefindedir. Yüzyıldır satışa çıkardığı jeo-stratejik pozisyonunun artık sonuna gelinmiştir. Türk devleti tüm kurumlarıyla iflas etmiş, ekonomisi batmış, Türk-İslam sentezine dayalı Türkçü-milliyetçi ideoloji çökmüş, çeteleşmiş ve mafyalaşmış Türkiye gerçeği yaratılmıştır. Türk devleti dünyada teşhir olmuştur. Bu anlamda Türkiye halkları için Rêber APO’nun özgürlüğünü sağlamak, Kürt sorununun çözümünü savunmak ve mücadele etmek en başta kendi adil, refah, demokratik, özgür yaşamı için gereklidir.
Rêber APO’nun paradigması dünya insanlığına mal olup evrenselleşirken, kadın özgürlük mücadelesi tüm bedeliyle birlikte çağı belirleyen pozisyona gelmiştir. Kürt halkı dünya ulusu olma yolunda mücadelesini genişletip büyütmektedir. Ortadoğu’da yeni bir yaşam, kadınların öncülüğünde Kuzeydoğu Suriye’de yeşermektedir. 3. Dünya savaşı tüm kriz, göç, katliam ve yıkımıyla sürse de küresel kapitalizm karşısında boy veren küresel demokrasi ve özgürlükler mücadelesi büyüme yolundadır. Toplumsal bir harekete dönüşmüş kadın özgürlük mücadelesi, çözümün temel aktörü haline gelmiştir. Dünya insanlığı demokratik konfederal sistem arayışını derinleştirerek kapitalist modernite sistemini güçlü sorgular duruma gelmiştir. Tüm bu gelişmeleri borçlu olduğumuz Rêber APO’nun özgürlüğü bu anlamda kadınların, halkların özgürlüğüdür.
ÖZ SAVUNMA DİRENİŞİ HER YERDE FEDAİCE YÜKSELTİLMELİ
Komplodan bu yana geçen 25 yılda komplo amacına ulaşmamıştır. Ancak özelde faşist AKP-MHP diktatörlüğünün İmralı özel kanunları ve izlediği siyaset en ileri düzeyde tehlike oluşturmaktadır. Tehlikenin büyüklüğüne ve ciddiyetine göre eylemlerimizi geliştirmek kaçınılmazdır. İmralı’da ne olup bittiğini bilmediğimiz sürece Önderliğimizin sağlığı ve güvenliğinden haberdar olmak ve mutlak özgürlüğünü sağlamak için tüm mücadele yollarının devreye girmesi gereken kritik bir dönemeçteyiz. Faşist Türk devletinin ve komplocu güçlerin Önderliksiz yaşama alıştırma siyaseti boş bir hevestir. Önderlikten haber almadığımız her gün, en üst düzeyde eylem ve tutum koyma gerekçesidir. Artık duruma dikkat çeken, uyarı mahiyetteki eylem anlayışını aşıp duruma müdahale eden tarzda olması şarttır. En başta biz Kürt kadınları, gençliği ve halkı komplonun bentlerini yıkmak, tecridi ortadan kaldırmak için Rêber APO’nun özgürlüğü etrafında ayağa kalkarak, saldırılara karşı öz savunma direnişini her yerde yükselterek süreci fedaice karşılamalıyız.
Rojhat ve Erdal yoldaşların fedailik çizgisi temelinde savaşarak, yaşayarak, mücadele ederek başaracağımız kesindir. Bu temelde Rojhat ve Erdal yoldaşların tarihsel anlamda olan eylemlerini kutluyor, 9 Ekim komplosunu bu mücadele ruhu ve kararlılığıyla karşılıyoruz.”