PKK adına, PKK biçiminde bir parti örgütü olarak biz, bugün bu soruları çok daha yoğunca tartışma ve bu sorulara cevap verme durumuyla karşı karşıyayız. Biz parti olarak inançlarımız ve bilincimiz doğrultusunda çok şeyler söyledik, sosyalizm üzerine ve daha bir çok konuya ilişkin görüşler dile getirdik, tartıştık ve işler yaptık. Silah da kullandık. En son serhıldan biçiminde, halkın bazı eylemlerine öncülük ettik. Halkı, ayağa kaldırmaya kadar getirebildik.
Bütün bu işlerin başarılması için TC’nin Kemalist devlet yapısı, parlamentosu, ordusu eleştirildi ve bizimle nasıl savaştıklarını, sadece PKK’liler olarak değil, bütün bir halk olarak gördük. Ayrıca diğer gerçekleri de gösterdik. Peki bundan sonra nereye? Kendileri inkar da etseler, mızrak çuvala sığmıyor artık, farklı bir halkız. İnsanlar bu noktaya geldikten sonra zerre kadar onurları, namusları kalmışsa mutlaka ‘bir şeyler yapmak zorundayız’ diyecekler. Bu noktaya gelmişken, dağdaki çobandan tutalım da, en güçlüsüne ve en zayıfına kadar herkes bu durumu artık görüyor. Bu iş artık bir zengin, fakir, çoban, bilmem okumuş sorunu olmaktan çıkmıştır. Gerçekten toptan bir halkın, bir ulusun insanlık sorunu haline gelmiştir. PKK bir anlamda bunun böyle olduğunu gösterme hareketidir. Bu kıyamet kadar bir mücadeledir. Artık işkence, acı yok. Halkımız, ulusumuz böyledir demek ne anlama geliyor?
Bu anlamda PKK, uyuyan gerçeğimizi, ihanete uğramış gerçeğimizi açıklığa kavuşturmak, seslendirmek, mümkünse irade sahibi kılmak ve halkın iradesinin oluşumuna bir fırsat sunmaktır. PKK bu anlamda gerekeni yapmıştır. Dar bir öncü topluluğun, örgütlü, kararlı hareketi olarak tüm eksikliklerine rağmen halkımızı kendi gerçekliği konusunda dillendirmiş. Buna dayanarak şimdi diyoruz ki; irade halkındır. Parti olarak her zaman şunu söylüyoruz; sınıfsal temelde de olsa, ister ulusal kurtuluşu amaçlasın, ister sosyal kurtuluşu amaçlasın halk için varlar, halk da sınıflardan oluşur. Sınıfların ulusal düzeyleri sınırlı olabilir, kimisi çok, kimisi az ulusalcı olabilir, tabakalar da hakeza olabilir. Fakat kendilerini halk yerine koyamazlar, kendilerini halkın üstünde tutamazlar. Kendi iradelerini halkın iradesiyle tek kılmazlar veya özdeşleştirilebilir, tekleştirilebilir de, fakat bu her zaman böyle olmaz, tek biçim böyledir de denilemez. Parti iradesi, bir dönem gelir halkın iradesi olur. Nitekim günümüzde bu, PKK için söylenilebilir. PKK iradesi halkın iradesidir veya bir iradenin yaratılışının gücüdür. Fakat bütün bunlardan her zaman, PKK eşittir Kürt veya Kürdistan halkı olacaktır, biçiminde bir sonuç çıkarılamaz. Parti yozlaşabilir, parti bürokratlaşabilir, parti yenilebilir, parti başkalaşıma uğrayabilir, ama halk ve iradesi var olmaya devam edecektir.
İşte biz bu partiden de üstün, sürekli ve güçlü olan halkın iradesine ulaşmayı, kurumlaştırmayı, Partimizin de ilkelerine bağlılık gereği olarak değerlendiriyoruz. Yani ‘Parti halk içindir’ sözüne tam işlerlik kazandırmak istiyoruz. Bunun daha somut ifadesi olarak, halk kendi iradesini kurumlaştırmalıdır. Halkın söz gücü, halkın karar gücü doğmalıdır ve Parti burada büyüklüğünü göstermelidir. Halkımızın şu son zamanlarda PKK etrafında büyük kenetlenişi, aslında temelde bu isteği dile getiriyor. “PKK bizi seslendirdi. Biraz cesur bir iradeye kavuşturdu, fakat daha eksiklikler var. Bir şeyler daha bize vermeli” diyor. Belki tam adını bilmiyor ama, bu yoğunlaşmış bir iradedir, bu bir ulusun üst düzey kurumudur, halkın ulusal meclisidir, halkın zirvesi, ulusal kongresi, parlamentosudur. Kısaca, adı önemli değildir.
Kürdistan halkının böyle kesin bir arayış içine girdiği artık tartışma götürmez. Hiç şüphesiz halkın kendini dile getirmesi, bunun için cesarete kavuşması olmasaydı, böyle bir dönemde biz kalkıp da halkın iradesinden ve halkın iradesinin kurumlaşmasından bahsedemezdik.
Büyük Sovyet partisinin başına gelenleri göz önüne getirdiğimizde, dile getirilenler daha iyi anlaşılabilir. Yani Sovyetler’de böyle olmuşsa hep böyle olur demiyorum ama, tam da bu noktada halkın söz ve eylem gücünü geliştirmek için, iç çabam olarak partiyi seslendirmeye yöneldim. ‘Her şey partidir veya her şey parti için’ demedik, ‘her şey parti sayesinde halk için’ dedik ve bu tuttu. Bu tutmasaydı bir çok örneğinde görüldüğü gibi dar siyasi aygıtlar; bürokratlaşmaktan, yozlaşmaktan ve tasfiye olmaktan kurtulamazlardı. Nitekim Türkiye’nin, halk adına çok şey söyleyen partileri vardır. Halkın devrimci partisi, halkın sosyalist partisi, halkın işçi partisi, halkın kurtuluş partisi, halkın emek partisi gibi bir çok parti kuruldu ve hepsinin de halkın iradesi ve gücü haline gelemeden tasfiye olduğu da bir gerçektir. PKK olayında bunun farkı biraz görüldü. PKK’nin bir halk partisi veya halk için parti olduğu neredeyse kesinleşmiştir. Halkın da büyük desteği bunun en canlı aracıdır.
O halde, madem halk bu duruma gelmeyi kanıtlamış ve partide böyle bir parti olduğunu, bütün kusurlarına rağmen ispatlamışsa, o zaman atılması gereken adım üzerine daha sıkı durulabilir ve başarının sağlanması için daha fazla buna yüklenilebilir, yapılması gereken de budur. Halk kendi temsilcisinin seçimi için çok çaba harcadı veya bunu çok istedi. Kürdistan’da az çok kendisine saygılı olabilecek adayları, düşmanın son dayattığı komplo seçiminde de tüm baskılara rağmen, iradesini ortaya koyarak, ezici bir biçimde seçerek hiç olmazsa adına Kürdistan ve Kürt gerçeği diyebilecek bir temsile geçerlilik kazandırdı. Bu, ‘seçebilirim’ anlamına geliyor.
Parti Önderliği