Direnişi büyütmeye çağıran PKK-PAJK Zindan Komiteleri, “İktidar en çok sokaklardan korkar; sokaklara çıkmaya çağırıyoruz. Korkuyu değil cesareti, pasifizmi değil mücadeleyi sağlamanın zamanıdır” dedi.
PKK-PAJK Zindan Komiteleri, AKP-MHP iktidarının siyasi soykırımcı, sömürgeci saldırılarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
‘KAYBETTİKLERİ KANI SALDIRARAK ALMAK İSTİYORLAR!’
PKK-PAJK Zindan Komiteleri’nin açıklaması şöyle:
“Ulus devletlerin de bir ahlaki ilkesi olduğunu iddia eden bütün kesimler, bütün ideolojiler AKP-MHP-Ergenekon özel savaş devletinin Kürtler söz konusu olduğunda hiçbir ahlaki ilkeyi tanımadığına, bütün insanlık değerlerinin nasıl ayaklar altına aldığına tanıklık etmiş, adeta söz söyleyemeyecek noktaya gelmişlerdir.
Bugün özelde Kürdistan’da genelde tüm Türkiye’de devlet kendi vatandaşına, daha doğrusu vatandaşı olarak görmediği başta Kürtler ve kadınlar olmak üzere devrimci, demokrat, sosyalist, muhalif gazeteci, onur sahibi akademisyen, Alevi, Ermeni vb. farklı etnik kültür ve inanca sahip, özcesi Türk, Sünni ve erkek olanların dışında kendisi için muhalif gördüğü her kesime karşı vahşet denilebilecek insanlık dışı politikaları uygulamaktadır.
Neredeyse her gün onlarca kadının taciz, tecavüze maruz kaldığı, öldürüldüğü, annelerin evlatlarının cenazelerini posta kutularında teslim aldığı, insanlığın en büyük kutsalı olan şehitliklere saldırıldığı, cenazelerin kaldırımlara gömüldüğü, çocuklara tecavüz edildiği, söz konusu Kürt kadınlarına tecavüz olduğunda tecavüzcülerin ödüllendirildiği, salt Kürtçe mevlit okuduğu için 70-80 yaşındaki yaşlı insanların tutuklandığı, halkın belediyelerinin gasp edilip soyanlara bırakıldığı, buna karşın halkın iradesiyle seçilen eşbaşkanlarının tutuklandığı, halkın sesi olan özgür basın geleneğinin susturulmaya çalışıldığı, her gün dağlarının cayır cayır yakıldığı bir ülkede yaşanan bir devletin bir halka uyguladığı düşman hukukudur. İntikâmcılıktır. Her gün kan kaybeden AKP-MHP-ERGENEKON faşizmi kaybettiği kanı her gün kendisine muhalif gördüğü tüm kesimleri tutuklayarak, katlederek, kapatarak, susturarak, ölüme terk ederek geri almak istemektedir.
‘TUTSAKLAR ÖLÜME MAHKÛM EDİLİYOR’
Bugün binlerce devrimci tutsak AKP-MHP- ERGENEKON faşizminin kendi hukukunu çiğnediği, adaleti, insanlık değerlerini ayaklar altına aldığı, düşman hukukunu uyguladığı TC zindanlarında bu faşizan uygulamalara boyun eğmeyerek tarihin en görkemli direnişini sergilemektedir. Her türlü baskı ve zulüm politikasının uygulandığı zindanlar dün OHAL uygulamaları adı altında, bugün pandemi kuralları adı altında her türlü faşizan uygulamaya sahne olmaktadır. Bugün dünyanın sosyal mesafe kuralları, hijyenik ortamları pandemiye karşı en etkili silahlar olarak kullanırken TC faşizmi adeta her gün onlarca insanı gözaltına alarak, tutuklayarak kapasitesinin çok çok üstünde üç kişilik odalarda onlarca kişiyi tutarak, adeta sosyal mesafe kurallarını yerle bir etmektedir. Yine en temel insani ihtiyaç olan su, sabun gibi hijyen malzemeleri gibi şeyleri kendi parasıyla bile almasına izin vermeyerek adeta hastalığa davetiye çıkarıp insanları ölüme mahkûm etmektedir.
Devlet, bir yandan siyasi soykırım operasyonlarıyla her gün onlarca kişiyi tutuklayarak zindana atarken öte yandan dışarıda öldüremediğini içerideki faşizan uygulamalarla ölüme mahkûm etmektedir. Bugün zindanlarda yüzlerce hasta tutsak ölüme terk edilmiştir. Bütün dünya pandemi ile mücadele ederken TC faşizmi bu süreci kendisi için bir intikâm aracına dönüştürmek istemektedir. Ölüme terk edilen yüzlerce hasta tutsağa pandemi sürecinde yenileri eklenerek adeta idam etmeyelim de besleyelim sözünü bu süreçte ölüme mahkûm ederek güncelleştirmektedir. Son aylarda onlarca hasta tutsak devletin bu ‘idam etmeyelim de besleyelim mi’ politikasının güncellemesinin kurbanı olarak zindanlarda şehit düşmüştür. En son salt Kürtçe mevlit okuduğu için tutuklanan 77 yaşındaki Ali Boçnak, Takiyettin Özkahraman ve Sinan Gencer adlı tutsaklar devletin bu politikasının sonucu olarak ölüme terk edilmiş, insanlık vicdanında kapanmaz yaralar açacak bir şekilde hayatlarını kaybetmişlerdir. Bu anlamda hayatını kaybeden bu değerli yurtseverlerimize Allah’tan rahmet, başta aileleri olmak üzere zindandaki yoldaşlarına ve tüm Kürt halkına başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz.
‘FAŞİZM EN ÇOK SOKAKLARDAN KORKAR!’
TC faşizmine karşı zindanlarda yedisinden yetmişine başını eğmeyerek direnen, iradesini teslim etmeyen onurlu Kürt halkının bu değerli evlatlarının mücadelesini büyütmek, anılarına bağlı kalmak boynumuzun borcu olmak durumundadır. Bu temelde kendisine yurtseverim, demokratım, aydınım sosyalistim, Müslümanım, en önemlisi insanım diyen, vicdan sahibi, ahlak sahibi herkesi faşizme karşı mücadele etmeye, faşizmin en çok korktuğu sokaklara çıkmaya, serhildanları büyütmeye, direnişi yükseltmeye çağırıyoruz. Korkuyu değil cesareti, pasifizmi değil mücadeleyi, teslimiyeti değil direnişi, köleliği değil özgürlüğü sağlamanın zamanıdır.
Unutmayalım ki, bu halkın değerlerine pervasızca saldıran faşizm, halkların ve kadınların direnişi ve mücadelesiyle eninde sonunda tıpkı kendilerinden önceki bütün kan emici iktidarlar gibi tarihin karanlık sayfalarında kaybolmaktan kurtulamayacaklardır.”