Binevş Agal
Serhildanın Sembolü Binevş Agal
Cizîr’de 1990’ların karanlığını aydınlatan bir direniş kahramanıydı Binevş Agal (Bêrîvan). Dünya onu Cizîr serhildanının temellerini atmasıyla tanıdı. Ardında derin bir iz bırakan Binevş Agal, 1966 yılında Êlih’in (Batman) Qûbîn (Beşiri) ilçesine bağlı bir köyde Êzidî bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. 12 Eylül 1980 darbesi nedeniyle köylerini terk etmek zorunda kalan aile, Almanya’nın Celle kentine yerleşmeye karar verdi. KKP’nin örgütlülüğünden etkilenen Binevş’in, KKP saflarına katılmasında KKP’li tutsakların zindan direnişine dikkat çekmek amacıyla 1984 yılı nisan ayının ilk günlerinde başlayan ve 1 ay süren Hannover-Bonn yürüyüşü büyük etki yarattı. Binevş, bu özgürlük yürüyüşünün tek kadın eylemcisiydi. KKP saflarına katılan İlk Êzidî kadın olan Binevş, gittiği her yerde kadın mücadelesi ve Kürt ulusal mücadelesinin toplumsallaşmasında önemli rol oynadı.
Kürdistan’da yaşam da güzel, ölmek de
1985 yıllarında KKP saflarındayken Rojava’ya geçen Binevş, burada ilk kadın örgütlenmesinin kıvılcımlarını yarattı. Binevş’le Rojava günlerinde yoldaşlık yapan Yazar Ahmet Aktaş, “Eğer KKP tarihinde iz bırakanları sıralayacaksak, Rojava devrimini yazacaksak, Bêrîvan ile başlamalıyız” diyor. Binevş, 1988 yılında Rojava Cizîrê’sinden Türkiye tarafındaki Cizîr’e geçti. Binevş yürüttüğü çalışmalarda Cizîr halkını ve kadınlarını etkileyerek, güçlü bir halk hareketinin örgütlenmesine öncülük etti. Binevş’in Rojava’dan ayrılmadan önce ailesine yazdığı son mektubu şöyle: “8 yıldan sonra tekrar güzelim Kürdistan’a döneceğim için çok seviniyorum. Kürdistan’da yaşamak da güzel, ölmek de…”
Binevş’in Cizîr günlerini, onunla yoldaşlık yapan Salih Cizîrî şu ifadelerle anlatıyor: “Gittiği her ortama ayak uydururdu. Onu bir Cizîrli kadından ayırt etmek imkansızdı” Binevş’i deşifre olmasıyla asker ve polis onu Cizîr sokaklarında aramaya başladı. Binevş, 18 Ocak 1989 tarihinde bulunduğu eve düzenlenen operasyonda önce kurşunlandı, ardından işkence edilerek katledildi. Binevş’in kaldığı evin sahibi Emin Elçi Torun ise, elinde ekmek ile sokak ortasında kurşun yağmuruna tutuldu. Binevş’in şehadeti, Cizîr’de yıllar boyu sönmeyecek ateşi yaktı.
Tarihte hep direnişi ve isyanıyla bilinen Kürt kadını Malabadi Köprüsü’nde onursuz bir yaşamı kabul etmeyen Rinde Xan, Xaneqîn’de Kürdistan özlemiyle idam edilen Leyla Qasim, Urumun kıyısında Berîtan olup özgürlüğe kanat çırpar. Kürt kadını dünden bugüne küllerinden yeniden doğdu. Bugün 40 yıldan buna Kürt Kadın Hareketi tarihte küllerinden doğan bu kadınların mirasıyla büyük bir ordu olarak varlık buluyor. Kürt Kadın Hareketi ordusu olan YJA Star başta olmak üzere dört parça Kürdistan’da kadın ordusu varlığını sürdürüyor.
Berîtan -Gülnaz Karataş
Beritan 90’lı yıllardaki serhildanlardan sonra üniversite gençliği içerisindeki etkilenmelerle 91 yılında Botan’dan saflara katılmıştır. Beritan güçlü ve etkili bir kadın komuta kişiliğine ulaşma iddiasında olan, tüm benliğiyle özgürleşme tutkusunu yaşayan ve yaşamının her anını bu coşkuyla adımlayan bir kadındır. Kendine güvenen, bilinçli, iradeli ve asi duruşuyla etrafındaki herkesi etkileyen Beritan, eylemle düşmanında bile saygı yaratmıştır. Bu eylem işbirlikçi güçlerin teslimiyet çağrılarına karşı bir cevaptır.
Beritan, özgürlük hareketinin öncülüğünde geliştirilen mücadelede Dersim dağlarında teslimiyeti kabul etmeyen ve uçurumlardan kendini atan Besê’lerin ruhunu canlandırarak, tarihin ölü bir yığın olmadığını, özgürlük tarihinin bir direnişin halkaları olarak birbirine eklemlendiğini, canlı bir organizma şeklinde bugüne geldiğini kanıtlamıştır. Ağrı’da, Botan’da, Koçgiri’de ve Dersim’de direnen Kürt kadınını, 92 yılının Ekim ayında yeniden canlandıran Beritan, işbirlikçiliğin bir yaşam çizgisi haline getirilmeye çalışıldığı bir alanda teslimiyetçi zihniyeti öldürmenin eylemidir. Dersimli olan Beritan katliam tarihini, bir önceki kuşağın izlerinden de olsa yaşadığı, bu tarihten derin olarak etkilendiği ve destanlaşan eyleminde Besê’nin Dersim dağlarındaki eyleminin belirleyici olduğu bir gerçektir. Günümüzü doğru yaşamanın, tarihi doğru okumaktan geçtiğinin en güzel örneğini Beritan eylemiyle ve onurlu harflerle tarihe yazmıştır. Yaşam coşkusuyla dolu bir kadının, son mermisine kadar savaşması, sonra düşmanın eline geçmesin diye silahını paramparça etmesi, sonrasında da kendini uçurumlardan atması kolay anlaşılabilecek bir gerçek değildir. Kadın özgürlük militanlaşmasının her ferdi, bu zor anlaşılır gerçeklik içinden doğarak kendini büyütmüş ve bir tarihi yaratmanın onuruna erişmiştir.
Zîlan -Zeynep Kınacı
Zilan 1972 yılında Malatya’da doğar. Aslen Malatya merkeze bağlı Elmalı köyündendir. Ailesi Mamureki aşiretindendir. Zilan bir yönüyle aile ortamında serbest yetişir. Sol düşüncelerle ve Kürtlükle lise yıllarında tanışır. Üniversite yıllarında da ilgisi gelişir. 1995 yılında gerilla saflarına katılır. Gerilla içerisindeyken, kendi belirlemesi ile geçmişe oranla kendi kişiliğini tüm yönleriyle tanıyarak bir gelişmeyi sağlar. İddia, kararlılık, moral, netleşme anlamında kendisine karşı güveni gelişir ve güçlenir. Direniş mirasına sahip çıkma sözüyle 30 Haziran 1996′da Dersim şehir merkezinde intihar eylemini gerçekleştirir. Eylemiyle Kürt halkının özgürlük isteminin ifadesi olur. “Yaşam iddiam çok büyük. Anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Başkan Apo önderliğinde yürütülen ulusal kurtuluş mücadelemiz çok yakında zafere ulaşacak ve mazlum halkım dünya insanlık ailesi içerisinde hak ettiği yerini alacaktır.” der ve Kürt tarihi, Kürt kadını için yeni bir yaşam manifestosu olur.
Sema Yüce
1971 de Ağrı da doğar. Ailesi yurtseverdir. 1988’de üniversitede Kürt Özgürlük Mücadelesiyle tanışır. Sema arkadaş kadının acılarını güce dönüştürmesinin en güçlü ifadesidir. 21 Mart 1998 gecesi bedenini ateşten bir top yapar ve bıraktığı mektubunda şöyle der: “Mübalağasız, kişiliğimde yaşanan çatışma düzeyinde bin yılların bir çatışmasını hissediyor, duyumsuyorum. Bu, aynı zamanda kendimi aştığım AN’ı ifade ediyor. Bunun tesadüf olmadığını biliyorum. Bu durum Başkan APO şahsında Kürt gerçekliği içinde verilen insanlaşma, sosyalleşme ve özgürleşme mücadelesini, “Savaşta Zafer, Yaşamda Özgürlük” aşamasına gelmesiyle yakından ilişkilidir… Kendimde yaşamı yaratmak kararımda en önemli güç kaynaklarımdan biri de kadının Partileşme silahı olan YAJK’tı. YAJK, hem Başkan APO’nun kadınla yoldaş olunabileceğine inancın eseridir, hem de inanıyorum ki Başkan APO öğretisinin kurumlaşmasının, yayılmasının ve derinleşmesinin önemli silahlarından biri olacaktır. Bu yüzden YAJK’ı daha da büyütmek her Kürt kadınının, hatta bölge halklarının kadınlarının asli görevidir.
Zafer tanrıçamız Zilan yoldaşın vasiyetine bağlılığımla, O’nun görkemli eylemine sadece özüyle değil, biçim itibariyle de cevap olmak isterdim. Fakat zindan koşullarında bu mümkün değil. Bu Newroz’da ayağa kalkan binlerce çocuk yüreğinin masumiyetiyle buluşmak, bu vasiyetin takipçisi olmakla mümkündür. Özgürlük tutkum çok büyük. Bu tutkuyu yaşam gücüne dönüştürebilmek için tek varlığımı, kendimi Başkan APO’ya adıyorum. Kadınlar, küllenen Kürt ateşinin kıvılcımlarıdırlar. Küllerinden yeniden doğmayı başaran bunun kıvılcımı olan her kadın, özgür Kürdistan’ın dokuyucusu olacaktır.”
Zindan tasfiyeciliği somutunda erkeği çok güçlü çözümlemiş, bu tasfiyeciliğin önünü eylemiyle almaya çalışmıştır. Sema Yüce erkek egemenlikli sistemi bilimsel temelde sorgulayarak özgür kadın kimliğini ortaya koymuştur. Sorgulama düzeyi çok yüksek olduğu için eylemi de büyük olmuştur.
Kendindeki enerjiyi açığa çıkararak tarihte önemli bir rol oynayan Kürt kadını, Kürdistan kadını için önemli miraslar bırakmıştır. Her şeyden önce kadının kendine güvenmesi, savaşabilmesi yönünde bir inanç ve güç kaynağı olmuştur. Kürt kadınının böyle bir düzeye ulaşması, onun Neolitik kültür bağıyla ele alınmalıdır. Bütün baskı, sömürü ve egemen yaklaşımlara rağmen Kürt kadını bu özü hep korumuştur. Bu anlamda toprak bağı, direngenlik, eşitlik uğruna mücadele onun şahsında hep ortaya çıkmıştır.
Kadın Özgürlük Hareketi bugün binlere varan kadın şehidiyle toplumda ciddi bir farkındalık yaratmış, gerici, köle bağlar paramparça edilmiştir. Kürt kadını tarih boyunca olduğu gibi özgürlüğüne çok düşkündür. Düşmanın esareti altında yaşamanın onursuzca bir yaşam olduğunu, özgür bir yaşamın ancak özgür bir yurtla, erkekle demokratik eş bir yaşamla mümkün olacağına olan inancıyla kendini varetmiştir. Kadın Özgürlük Hareketiyle böylece direniş geleneği devam etmiştir.
Arjin Garzan
Arjin Garzan (Leyla Altan), Sason isyanında düşmanın eline geçmemek için kendini sulara atan Rindexan’ın ailesinden gelme bir özgürlük savaşçısıdır. 1975 yılında Batman’da dünyaya gelir.
1993 yılında PKK saflarına katılır. Kürdistan’ın bütün dağlarını karış karış gezer. Gittiği alanlarda kadının rengini dağlara ve direnişlere verir. Hep ön saflarda düşmana ilk kurşunu atar ve tililisiyle düşmanı bozguna uğratırdı. Rındixan’ın direnişçi ruhu Arjin’de vucut bulmuştu. Arjin Kürt kadının direniş sembolüydu. Uzun ve başarılı bir direniş geçmişinden sonra 14 kadın gerilla arkadaşıyla birlikte Garzan alanında 24 Mart 2012 de girdikleri bir çatışmada şehid düşer. Düşmana teslim olmayıp son kurşunlarına kadar savaşırlar. Rindexan’ın onurlu direnişi kendini Arjin şahsında bir daha tekrarlamıştır. Bu bir tesadüf değildir. Kürt kadını demokratik ve ekolojik bir toplum amacına ulaşıncaya kadar nesiller boyu sürse de mücadelesine devam edecektir.
Gelinen aşamada bu şanlı direniş mirası üzerinde demokratik toplum adına güçlü kazanımların elde edildiğini görmekteyiz. Kürt kadını bugün artık özgün kadın partisi, ordusu, cephesi ve birçok kurumuna sahiptir. Gün geçtikçe daha güçlü, kararlı ve bilinçli bir şekilde değerlerine sahip çıkabilmekte, onları kapitalist modernitenin tuzaklarında yitirmemek için amansız bir ölüm kalım savaşı vermektedir.