
İki Aralık günü Til Rıfat’da Türk devleti çocukları hedef alan bir katliam yaptı. Bu katliamın TC tarafından yapıldığını ısrarla belirtmeliyiz. Tüm dünyada TC ve faşist yönetimini daha çok teşhir etmeliyiz. Her türlü girişimde ve müdafaa da bulunmalıyız. En başta da Erdoğan yönetimini destekleyen devlet ve hükümetlerin bu katliamı yapmalarına cesaret verdiğini bıkıp usanmadan anlatmalıyız.
Til Rıfat katliamını neden ısrarla TC yaptı demeliyiz? Çünkü failler uluslararası hukuk karşısında ‘isimsiz, resmiyeti ve herhangi bir bağlantısı olmayan, kendi başına, bağımsız hareket eden’ vb… ifadelerle tanımlanabilecek konumdaki Türk devlet çeteleri olduğu için. Bu tarzda halkları katletmek Türk egemenlerinin Osmanlı’dan beri uygulaya geldiği fiziki soykırımlar yapma tarzı olmaktadır. Bu tarz katliamlar bir Türk icadıdır. Bu yöntemle olası cezalandırılmaları, suçlu görülüp mahkum edilmelerini engellemeyi düşünmektedirler. Ermeni Soykırımı gündeme geldiğinde ileri sürdükleri savunma tezleri, katliamlarında uyguladıkları bu yönteme dayanmaktadır. ‘Biz yapmadık, olaylar yaşanmış birileri yapmış olabilir’ yalanı da Türk egemenlerinin icadıdır.
Osmanlı devleti başı boş, işsiz, aç, serseri, katil, tecavüz edilmiş çocuklardan örgütlediği çeteleri silahlandırıp insan katlettirir, bu çeteler eliyle sonuç almaya yakın bir dönemde de katliamların yapıldığı alanlara ordusu ile nihai işgal seferi yapıp o alanları istila etme taktiğini birçok defa kullanmıştır. Balkanlarda ve Arap coğrafyasında bu türden onlarca katliam yapmıştır. Türk devlet geleneğinde bu tür işler için daha çocuk yaşta insanlar alınıp özel yetiştirilip kullanılır. Bu insan kılıklı katilerden en vahşi işler yapmaları istenir. Ve bu tür işleri yapılırken de görüntüde devlet olmaz. Görünen resmi işleyişi işletilmez. Katliam yapanların devletle bağlantıları gizlenir. Bu yöntemle yapılmış katliamların en vahşisi tartışmasız 1915 Ermeni ve Asuri halklarının katliamıdır. Koçgiri, Maraş da bu türden katliamlardandır.
Türk devleti tüm katliamlarını gayri resmi ve gayri nizami güçlerce yapılmasına özen göstermiş ve göstermektedir. Bu katliam yöntemini, Erdoğan AKP iktidarı Kürt halkına karşı çok daha yoğun ve sistemli uygulamaya koymuştur. Til Rıfat katliamı bu türdeki soykırımın önemli bir parçası olmuştur. Bu katliamı yapan çeteleri birinci derecede sorumlu görmek yanlış olacaktır. Bu katliamın baş sorumlusu, DAİŞ artığı çeteleri silahlandırıp her türlü olanağı sunarak başta Kürtler olmak üzere halklara saldırtan, çetelerin işgal ettiği alanlarda okul, üniversite, hastane, yerel yönetim birimleri örgütleyerek kendisini insaniymiş gibi gösteren Erdoğan’dır. Çocuk katliamında kullanılan bombaların Türk malı olması da bu gerçeği yeterince açıklamaktadır.
Türk devletinin soykırım yapma işinde ustalaştığı bir diğer yöntemi ise halkları, inançları, aşiret ve kabileleri birbiriyle çatıştırmaktır. İstediği sonuçları almak için bu tür çatışmaları körüklemek, kendisince uygun olduğunu düşündüğü bir anda arabuluculuk yapıyormuş gibi araya girerek amaçlarını gerçekleştirmek de sıkça başvurduğu taktilerinden olmuştur. Bu yöntemde çok kirli provokasyonlar, komplolar, cinayetler işleyerek ortamı çatışmaya hazır hale getirmek ilk adım olmaktadır. 1915’de kimi bölgelerde Kürtler ile Ermeniler arasını bozarak Kürtlerden çete gurupları örgütlemişti. İşte bu yöntemi son yıllarda Suriye ve Rojava alanında Kürtler ile Araplar arasında da denemektedir. Suriye’de halklar arasında çelişki yaratıp çatışmaları tarihsel düşmanlığa sebep olacak biçimde körüklemektedir. Bunun için milyonlarca dolar para harcadığı bilinmektedir. Til Rıfat katliamı gibi diğer tüm katliamlarda esas alınan yöntemin birde bu boyutu vardır.
TC soykırım politikalarının dayandığı yöntemlerine karşı çok dikkatli bir mücadele içinde olmak elzemdir. Bu katil ve soykırımcı devletin taktiklerine karşı bilinçli mücadele etmek gerekmektedir. Oyun ve provokasyonlarına gelmemek soykırım saldırılarını yenilgiye uğratmak için önemlidir. Bu nedenle Kuzey Doğu Suriye’de halkları katleden çetelerin kahir ekseriyetinin Arap olması kimseyi yanıltmamalıdır. Nasıl ki Ermeni Soykırımını yaparken Kürt çeteleri kullanmış olması Ermeni Soykırımında halk olarak Kürtleri sorumlu yapmazsa, Kuzey Doğu Suriye’deki katliamlarda da tetikçi ve infazcı olarak Arap kökenli çeteleri kullanması Arap halkını sorumlu yapmaz. Sorumlu TC ve yönetimidir.
Türk devletinin Kürt soykırımını yaptırdığı çeteler hangi halktan olursa olsun komutası TSK ve MİT’in elindedir. Bunlar TSK ve MİT’in dolaylı elemanları, çalışanlarıdır. Bunlar Erdoğan’ın Kuvay-ı Milliye’sidir. Zaten TC’den maaş da almaktadır. Bu çeteler TSK ve MİT’in izni ve onayı olmadan askeri ve siyasi tek bir adım atamaz. Bu çetelerin Erdoğan yönetimine bağlı olduğunun bir diğer göstergesi Türk devletinin Cerablus ile başlattığı Kuzey Doğu Suriye işgalinden sonra dini daha çok kullanmaya başlamasıdır. Erdoğan ve devletinin dini çok daha fazla kullanması bu çeteleri daha rahat kullanmak için başvurulmuş bir yöntemdir. DAİŞ artığı bu çetelerin ‘İslami bir devlet ve yönetimle’ işbirliği yaptığı ve İslam halifeliği için insan öldürdükleri duygu ve düşüncesiyle daha rahat hareket etmesi amaçlandığı için din, daha çok kullanılmaktadır. Erdoğan, Talat, Cemal, Enver katil üçgeninin tepe noktasıdır.