Rojava devriminin yenilmez iradesi: Şêx Meqsud

0
539

Önder APO’nun yıllarca verdiği emek Halep’in Şêx Meqsud mahallesinde “Savaşan Halk Gerçeği”ni açığa çıkarmıştı. Dört tarafında düşmanların sürekli saldırılarını “Devrimci Halk Savaşı” stratejisiyle boşa çıkarmakla yetmemiş, onları yenilgiye uğratmıştı. Savaşçılarıyla bir olan mahalle halkı devrimin nasıl gerçekleşeceğini en iyi şekilde herkese gösterdi. Üzerine kitaplar yazılacak bu direnişi Rojava Devrimi vesilesiyle anmak yerinde olacaktır.

Serhat Eren

2011’de gelişen Arap baharı’ndan sonra Suriye halkları da ayaklandı. Rojava’da bulunan Kürt halkı da ayaklananlardandı. Kürtlerin farkı dış güç tarafından desteklenmeden kendi örgütlülüğü ile ayklanmış olmasıydı. Rojava’da 19 Temmuz 2012’de Kobanê’de gerçekleşen ‘Raperin’ Rojava Kürdistan’ın her tarafına yayıldı. Kürt halkı Kobanê’deki kıvılcım ile Rojava’yı özgürleştirmeye başladı.

Özgürleşen Rojava’ya dönük de saldırılar ve kuşatmalar başladı. Bu saldırlar hem rejim hem de çeşitli çete güçler tarafından gerçekleştirildi. Rojava’nın geneline karşı bu saldırı ve komplolar sert bir şekilde uygulanıyordu.

Bu devrimin gelişmesi elbette kolay olmadı. Kansız ve bedelsiz gelişen hiçbir devrim de yoktur. Dünya devrim örneklerine de bakarsak binlerce insan yaşamını bu uğurda feda etmiştir. Rojava devrimi de bu devrimlerden biridir. Rojava devriminde de çocuk, kadın, genç ve yaşlılar da bu uğurda canlarını feda ettiler. Rojava devriminde de halk büyük bedeller vermiştir. Halkın çocukları, oğulları ve kızları bu devrimde şehit düştüler. Özellikle Rojava devriminde yıllarca kuşatma ve ambargo altında kalan Şêx Meqsud mahallesi bu bölgelerin başında gelmektedir. Şêx Meqsud direnişinin boyutu daha farklıdır.

Şêx Meqsud mahallesi Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin bölgelerinden kopuk bir bölgeydi. Oralara ulaşımı yoktu. Bu mahalle Rejim, ÖSO, Ehrarür Şam, Liva Sultan Murat ve El nusra başta olmak üzere 26 farklı çete grubu tarafından yıllarca kuşatma ve saldırılar altında kaldı. Erzak sorunundan su sorununa, sağlıktan eğitime kadar birçok konuda ciddi sorunlar yaşadı. Orada bulunan insanların yıllarca kuşatmada kalmış olması bu mahallenin direnişini diğer bölgelerinden farklı kılıyor.

Şêx Meqsud Mahallesi’ne saldırılar çok yönlüydü. Kobanê’de yakılan kıvılcım ile birlikte özerkliğini ilan etmiş ve mahallenin yönetimini kendi ellerine almışlardı. Buranın Rojava’dan kopuk olmasını fırsat bilen çete grupları saldırılarını çok yoğunlaştırıyordu. Öncelikle kuşatmaya alınan mahalleye her gün rastgele bombardıman yapılıyordu. Oradaki halkın evlerini, sokakları, pazarları, camileri vb. tüm toplumsal kesim ve değerlere saldırlar yapılıyordu.

Efrin, Kobanê ve Rojava’nın çeşitli yerlerinden Halep’in Şêx Meqsud mahallesine göçmüş olan Kürtler de bu ayaklanmaya girişmişlerdi. Şêx Meqsud’da bulunan Kürtler bulundukları bölgede kendi örgütlemelerine başladılar. Burada kendi yaşamlarını rejime veya başka bir güce ihtiyaç duymadan yönetmeye başladılar. Burada bulunan halk; meclislerini, kurumlarını ve öz savunmasını örgütlülük bilinciyle kendisi yerine getiriyordu.

Direniş kararı veren halk, ne olursa olsun direnecekti. Bu direniş için gerekli her şeyi yerine getirmeye çalışıyordu. Devrimde üzerinde sorumluluğun olduğu bilincindeydi. Bu devrim yalnızca savaşçıların fedailiği ile olmayacaktı. Bundan dolayı halk olarak bir bütün olarak katılım kararı verilmişti. Devrime karar veren halk da gereklerini yerine getiriyordu.  Oluşan hayati sorunları mahallede bulunan halk örgütlülük bilinciyle çözmeye başladı. Mahallede ciddi anlamda lojistik sorunu yaşanıyordu. Un ve ekmek gibi en temel ihtiyaçların bulunmasında zorluklar yaşanıyordu. Erzak sorununa komünal bir şekilde yaklaşarak tüm insanların ihtiyacı kadar alması uygulanmaya konulmuştu. Her aile ve bireyler var olan erzaktan ihtiyacı oranında alıyordu. Bu doğalında bir paylaşım oluyordu. Gereğinden fazlasını alma gibi bir şey söz konusu değildi. Halkın bu şekilde kuşatmaya karşı durması erzak sorunlarının önüne geçebilmişti. Halktan herkesin bu duyarlılıkla hareket etmesi bu sorunları çözebilmişti. Bundan dolayı mahallede kıtlık yaşanmasına izin verilmedi.

Halkın her bireyi bir işin elinden tutmuş, sorumluluk bilinciyle ve duygusuyla hareket ediyordu. Bir anne ekmek, yemek vb. işleri kendi sorumluluğunda görüyordu. Yaşlılar yaralıların, hastaların ve çocukların güvenliklerinden sorumluydular. Tüm genç kız ve erkekler de cephelerde direnişe geçmişlerdi. Düşmanın saldırıları karşısında nasıl duracağını iyi kavramıştı. Düşman saldırdığında ajitasyon yerine direniş sergiliyordu. Tüm yaşamı direnişe bürünmüştü.

Bir halk tüm yaşamını savaşa göre uyarlamışsa düşman bilincindeki yetkinliğindendir. Onlarca çete grubunun kuşatması altında kalan bu halk direnmemesi halinde düşmanları tarafından yok edileceğini biliyordu. Düşman gerçekliğini iyi anlamıştı ve buna göre hareket ediyordu. Yüzyıllardır çeşitli yöntemlerle soykırıma uğratılmak istendiğini her an anımsıyordu. Göçertme, fiziki soykırım, kültürel soykırım vb. birçok saldırıya maruz kalmış bu halkta tarihe dair bir hafıza ve bilinç oluşmuştu. Bundan dolayı düşmanın oyunlarına gelmezlerdi, düşmanına sevdalanmazdı, onu sevmezdi, aşık olmazdı. Kin besliyordu ona karşı. Çünkü onu tanıyordu, başına getirmek istediklerini iyi biliyordu. Düşmana karşı hiçbir zaaf göstermediler. Buna karşı en doğru ve yerinde olan cevapları topyekun direniş kararıydı.

Mahallede evlerin yıkılması bir kayıp değildi. Yıkılan her ev bir dağa dönüşüp en sağlam mevziiler haline getiriliyordu. Yıkılan evin sahibi aile de evsiz kalmadı, mahalleden de çıkmadı. Evi yıkılan aileler diğer aileler ile birlikte sağlam evlerde yaşamlarına devam ettiler. Yıkılan evlerin enkazlarında halk tüneller yaparak geliş gidişlerini sağladılar. Evlerin altında bulunan bodrumlar da halk için bir güvenlik sığınağıydı. Bombardımanların başlaması ile birlikte bodrumlara girilir, bombardıman bittikten sonra da yaşam devam ederdi.

Ailelerin; çocuklarını, eşini, annesini veya babasını en büyük değer haline getirdiği yoktu. En büyük değer onlar için Önderlik yani özgürlük olmuştu. “Özgürlükten daha değerli bir şey yoktur” diyorlardı. Özgürlük olmadıktan sonra annenin, babanın, eşinin ona ait olmadığını biliyordu. İki çocuklu bir annenin mevzilere gidip silahlanması bu anlayışın pratikleştiğini gösteriyor. Henüz küçük olan iki çocuğunu yaşlıların yanına bırakabilmişti. Onlar tarafından göz kulak altındaydı. Çünkü her birey görevini başarıyla yerine getiriyordu. Bundan dolayı onlara ne olur gibi bir kaygı yaşanmadı.

Halk, savaş var diye toprağından iki yüz metre bile uzaklaşmamıştı. Yerli yerinde direnişe geçti. Halk ve savaşçılar iç içe geçmiş birlikte direniyorlardı. “Mahalle savaşçılar tarafından savunulur” yerine “ben de mahallemi savunacağım” anlayışı mahallenin 5 yıl boyunca kuşatılmasına rağmen düşman eline geçmesine izin vermemişti.

Bu mahalledeki direnişe yediden yetmişe herkes katıldı. Sadece Kürtler de değil, Süryaniler ve Araplar da Kürtlerle birlikte direnişe katıldılar. Bu direniş “Devrimci Halk Savaşı”ydı. Halktan herkes bütün çalışmalarda yer alıyordu. Eğitimden sağlığa, lojistikten cepheye kadar herkesin katılımı söz konusuydu. Şêx Meqsud’da halkın yaşamı bir bütünen savaşa göre uyarlanmıştı. Çünkü oradaki halka başka bir yol bırakılmamıştı. Yok edilmeyle karşı karşıyaydı. Tarih yine tekerrür ediyordu Kürtler için ya yok edilecekler ya da yok edilecekler. Başka bir şansları kalmamıştı. Bunu kabul etmeyen Şêx Meqsud halkı inadına direnişe geçti. Her şeye rağmen toprağından bir an uzaklaşmadan sonuna kadar direndi ve yıllarca kuşatma altında olan mahallede zafer elde etti. Ayrıca çete saldırılarına maruz kalan kendi çevresindeki mahalleleri de özgürleştirme gücünü gösterdi.

Önder APO’nun yıllarca verdiği emek Halep’in Şêx Meqsud mahallesinde “Savaşan Halk Gerçeği”ni açığa çıkarmıştı. Dört tarafında düşmanların sürekli saldırılarını “Devrimci Halk Savaşı” stratejisiyle boşa çıkarmakla yetmemiş, onları yenilgiye uğratmıştı. Savaşçılarıyla bir olan mahalle halkı devrimin nasıl gerçekleşeceğini en iyi şekilde herkese gösterdi. Üzerine kitaplar yazılacak bu direnişi Rojava Devrimi vesilesiyle anmak yerinde olacaktır. Şêx Meqsud direnişi bir halkın direnişidir. Teslim olmayan Şêx Meqsud teslim olmayacak Rojava’nın müjdeleyicisiydi. Devrimci Halk Savaşı’nın gerçekleşen pratiğidir. Kürdistan devriminin gerçekleşmesinin yegane yoludur. Bu yegane devrim yolunu yıllar önce Şêx Meqsud’daki halk Kürdistan halkına göstermiştir. Bu devrim yolunun öncülüğünü yapmıştır.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here