Son günlerinde yaşanan gelişmeleri her Kürt yakından izliyor, değerlendiriyor. Uluslararası komplonun 21. yıldönümünde Kürt halkı yeni bir uluslararası saldırıyla karşı karşıya. En yan yana gelmez denen güçler Kürt düşmanlığında bir araya geliyor. İran’dan ABD’ye herkes AKP-MHP faşizminin Rojava’yı işgal ve ilhak etmesine onay veriyor. Sözde kuruluş amacı dünya barışı olan BM bile TC faşizminin soykırım saldırısında yardıma hazır olduğunu beyan ediyor. Buz gibi çıkarlar insan hakları, hak hukuk gibi kavramların rafa kaldırılmasına neden oluyor. Ve bu açıkça, gerekçe uydurulmadan yapılıyor. TC saldırısına kimse sudan bir bahane bile bulamıyor. Kürt halkının yegâne dostunun dünya halkları olduğu bir kez daha açığa çıkıyor.
Aslında bu noktadan sonra çok fazla değerlendirme gereği de kalmıyor. Çünkü üstü kazılması gereken ya da örtülen gerçekler yok artık. Her şey göz önünde gerçekleşiyor. TC saldıracak ve bu onun zaten varlık sebebi. 95 yıldır kendini bu sömürgeci mantık üzerinden yaşatıyor. AKP-MHP faşizminin iktidarı için Kürt halkının yok edilmesi, soykırımının tamamlanması gerek. Koltuklarında kalabilmek sömürülerini artırmak zenginliklerine zenginlik katmak için Kürt halkına dair her şeyin dünya üzerinden silinmesi gerekiyor. Bunun için yapmayacağı bir şey yok.
Artık yapılması gereken açık. DİRENMEK. Her yerde tüm imkânlarla direnmek. Acaba şu nasıl olur, böyle mi yapılmalı diye düşünmeden direnmek. Sonucun her koşulda muhteşem olacağını bilerek direnmek. TC faşizmine darbe vurulacak her yerde darbe vurmak. Senin varlığını bitirmek için gözü dönmüş katil sürülerini kırmak, onları besleyen mali destek sağlayan senin üstüne süren gücü darbelemek. Soluksuz kalan faşizmi döktüğü kanda boğmak. Bir halkın, soykırım bıçağına usulca boyunu uzatmayacağını göstermek. Bir halkın kendi ülkesinde diğer halklarla birlikte demokratik esaslarla inşa ettiği yaşamı savunmak, yapılacak olan yapılması gereken bu. Eşit, özgür gerçekten demokratik bir sistem amacının dünyanın en gelişmiş silahından daha üstün olduğunu bir kez daha göstermek. Yapılması gereken basitçe bu. Ve bunu ifade etmek bile aslında gereksiz. Çünkü TC faşizmi zayıf olduğu kadar amacında çok net. Yakacağım, yıkacağım baş eğdireceğim diyor. Ve dünyadaki tüm devletler bu isteğine cevaz veriyor.
APOCU özgür Kürdün iradesi yenilmezdir. Bunu tarih çeşitli kereler kaydetti. Kobani’de Cizir’de Sur’da Nisebin’de kaydetti. Fakat bu yenilmez irade topyekûn bir şekilde birleşir ve aynı hedefe aynı anda yönelirse Kürt sömürgeciliğinin merkezini dağıtabilir. Yenilmez irade soyut bir temenni ve sadece umut değildir. Somut olarak harekete geçen ve bu ruhu tekrar tekrar üreten insanların eylemlerinden oluşur.
Rojava direnecek. On binlerce şehidin kanın aktığı topraklara faşist çeteler kolay kolay ayak basamayacak. Bu kesin. Çağın direnişi kademe kademe yükselecek. Halkıyla, meşru savunma gücüyle, devrim için Rojava’ya koşmuş enternasyonalist devrimcileriyle Rojava direnecek. Toprağını, ülkesini, idealini, halkını sonuna kadar savunacak. Ama bu direnişe her Kürdün katılması gerek. Kendine devrimciyim diyen demokratım diyen tüm insanlığın bu direnişe omuz vermesi gerek.
Rojava için bugün herkesin yapacağı bir şeyler var. Direnişe bir nebze katkı sunabilecek imkân var. TC’nin faşist saldırılarını kıracak en küçük eylemden en büyük askeri darbeye, toplumsal eylemliklerden meşru hedeflere yönelik saldırıya kadar herkes bir şey yapabilir. Rojava için gün bir şey yapma günüdür. Kuzey’de, Güney’de Rojhilat’da Türkiye’de, Avrupa’da herkes ilan edilen seferberliğe katılabilir. Rojava için artık gün gelişmeleri izleme günü değil harekete geçme günüdür.