Sakinelerin özgürlük mücadelesi sürüyor

0
578

Besê ERZİNCAN

Türk devleti hareketimizin öncülerini tasfiye ederek  halkımızı yeniden köleleştirmeyi planlamaktadır. Ancak bu nafile, boş bir çabadır. 2021 yılı da mücadelemizin ve direnişimizin dorukta yaşandığı bir yıl olacaktır. 

Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez arkadaşlarımızın şehadetleri üzerinden 8 yıl geçti.

Sakine Cansız, PKK’nin öncü kurucu kadroları arasında yer alan ve şehit düştüğü güne kadar sürekli bir mücadele tarihine sahip olan tek kadın yoldaşımızdı. Bu nedenle PKK tarihinin yegane öncü kadın kişiliğiydi. Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesi içinde gelişen evreleri, bunun zorlanmalarını, acılarını yaşayarak, özgürlüğü dirhem dirhem direnişi ve mücadelesi ile elde etmişti. Bu yönüyle de Sakine Cansız’ın yaşamı, Kürt kadınlarının mücadele tarihinin bir özetiydi.

Önderliğimiz Abdullah Öcalan, Sakine arkadaş ile en içten, samimi yoldaşlık ilişkisini geliştirerek, her zaman en büyük desteği vermiştir. Önderliğimizle, Sakine Cansız arkadaş arasındaki ilişki yoldaşlık ilişkisinin en nadide özelliklerini taşımaktadır. Bu yoldaşlık hesapsız, içtenlikli, birbirine güç veren, sevgi saygı dolu, paylaşımcı, kadınların, halkımızın, ülkemizin özgürlüğüne bunun başarısına kilitlenmiş bir ilişki biçimidir. Önderliğimiz kadınların nasıl hakiki dostu ve yoldaşı olduğunu en somut Sakine arkadaş ile yarattığı yoldaşlık ilişkisinde göstermiştir.

Eli kanlı bir tarihe sahip olan Türk devleti, Paris’te 9 Ocak 2013’te gerçekleştirdiği bu katliamla Kürt kadınlarına, halkına yeniden soykırım mesajları verdi. Bir yandan Önderimiz Abdullah Öcalan ile görüşmeler yaparken diğer yandan ise Paris katliamını planlanmasını yapmaktaydı. Halkların kardeşliğine sevdalı, kadın özgürlük mücadelesine gönülden inanan nadide bir şahsiyetti. Türk devletinin komplocu, yalancı hakikatini ortaya koyan bu katliam bugünden bakıldığında amacına ulaşmamıştır. Kürt kadınları ve halkı, arkasında NATO gücüyle hareket eden katliamcı güçlere karşı büyük direniş ve isyanlarını halen sürdürmektedirler. Diğer yandan dünyada Önderliğimizin ideolojisi her zamankinden daha fazla yayılmış durumdadır. Önderliğimizin, kadınların ve toplumların özgürlüğü için öncülük rol ve misyonu çok daha fazla anlaşılmıştır. Bu nedenle önderliğimizin özgürlüğü için geliştirilen kampanyalara dünyanın her kıtasından ülkeler katılmakta ve bu destekler giderek artmaktadır.

Yine Paris katliamından bu yana Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesi, öncülüğü önlenemez bir şekilde büyüyüp gelişmiş ve kadın özgürlük mücadelesine öncülük yapan bir konuma ulaşmıştır. Kürt kadınları tüm saldırılara, katliamlara rağmen direnişleri, siyasette, sosyal yaşamda, öz savunmada geliştirdikleri çalışmalar ve ulaştıkları düzeyle kadın özgürlüğü ve halkların özgürlüğü açısından tarihi çıkışlar ve çalışmalar yapmayı başarabilmişlerdir.

Yine her biri diğerinden değerli olan kadın şehitlerimiz şahsında Kürt kadın hareketinin kadınların, halkımızın, halklarımızın özgürleşmesinde ne denli kararlı olduğunu, bunun için fedai, öncü bir ruhla yaşama ve savaşa katılma iradesinden asla vazgeçmeyeceklerini göstermişlerdir.

Türk devleti 9 Ocak 2013’te başlattığı Kürt kadınlarının ve halkımızın ve hareketimizin öncülerine yönelik geliştirdiği katliam, tutuklama, etkisizleştirme plan ve programlarını günümüze kadar da sürdürmektedir. En son Ekim 2020’de Leyla Agirî’nin şehadeti mekanı ve biçimi ile bakıldığında Kürt kadınlarının öncülüğüne karşı sürdürülen savaşın niteliğini, devamlılığını ortaya koymaktadır.

Türk devleti hareketimizin öncülerini tasfiye ederek Kürt kadınlarını, halkımızı öncüsüz bırakarak, böylelikle halkımızı yeniden köleleştirmeyi planlamaktadır. Kürt kadınlarının tümünü özgürlük mücadelesinin potansiyel kaynağı ve tehlikesi olarak gördüğünden tarihin en çirkin tecavüz, ajanlaştırma, fuhuşa sürükleme, faili meçhul saldırılara tabi tutma özel savaş politikalarını yürütmekte ve Kürt kadınlarını teslim almak istemektedir. Ancak bu nafile, boş bir çabadır.

TC devletinin en büyük arzusu Kürt kadınlarının tarihsel tecrübesini, kazanımlarını, bunun hafızasını yok etmektir. Böylelikle beş bin yıllık erkek egemen sistemin tüm yaşam kalıplarını korumak, kadınları yeniden evlere kapatmayı planlamaktadır. 21. yüzyılda artık hiçbir şekilde kabul görmeyen egemen erkekliği, kadın köleliğinin devamını sağlamak istemektedir. Kadınların gidererek gelişen özgürlük mücadelesine bu temel de ket vurmak, onları geriletmek, kazanımlarını geri almak istemektedir. Türk devleti ve arkasında ona dayanak olan kapitalist modernist sistem cinsiyetçi ve milliyetçidir. Türk devletinin suç ortakları bu devletlerdir. Sakine Cansız ve arkadaşlarımızın katliamında Fransa devleti de sorumlu ve suç ortağıdır. Bu cinayetin üstünün örtülmesinden sorumludur. Dünyadaki devletlerin bu katliamlara suskun kalmalarının nedeni de aynı kadın ve halklar düşmanı zihniyetleridir. Ataerkil sistem zaten kadın katliamları üzerinden varlık bulmuş vahşi, acımasız bir sistemdir.

Sêvê Demir, Pakize Nayır, Fatma Uyar arkadaşlarımız da, Silopi’de 5 Ocak 2016 tarihinde faşist TC devleti tarafından katledildiler. Bilindiği gibi, bu arkadaşlarımızda kadınların ve halkımızın özgürlük mücadelesinde öncülük yaptıkları ve direndikleri için hedef alınmışlardır.

Bugün de Türk devletini en çok korkutan kadınların özgürlük mücadelesidir. Bugün Türkiye’de muhalif olarak ortaya çıkan en hakiki güçler Kürt kadınları öncülüğündeki halkımızın özgürlük mücadelesidir. Yine Türkiyeli kadınlar öncülüğünde direnen halklarımızın özgürlük mücadeleleridir.

Kürt kadınları olarak başta Sakine Cansız olmak üzere, tüm Kürdistan şehitlerimize, özgürlük ve direniş tarihimize yakışır bir şekilde her zamankinden çok daha kararlı ve iddialı bir şekilde yürüyüşlerini sürdüreceklerdir. 2021 yılı mücadelemizin ve direnişimizin dorukta yaşandığı bir yıl olacaktır. Önderliğimizin, kadınların, halkımızın ve halklarımızın özgürlüğünü demokratik ulusu inşa etmede de öncülüğü kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Kadın kırımlarını, özgür kadın ve özgür toplumu savunma zamanlarını direnişle yaratacağız. Özgürlük, demokrasi, eşitlik, adalet mücadelemiz için öncülük özelliklerimizi derinleştirerek, çok yönlü kılarak başarıları yakalayacağız. Ve mutlaka başaracağız.

Bu nedenle şimdi özgürlük zamanı, kadınları, toplumu savunma zamanıdır diyoruz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz