GÜZEL OLMAK GEREK!
Her birimiz birer yolcusu olmuştuk, hakikatin. Kimimiz daha 14’ün de, kimisi 20’sin de. Kimisi de 40’ın dan sonra girmişti bu yolculuğa. Yan-yana gelince ne yaş kalıyordu ne de bu yola hangi zaman diliminde girdiğin. Yoldaşlar topluluğunun bir parçası oluyordun. Acılar birleşiyor, sevinçler birleşiyor, kahkahalar bir oluyor ve aynı savaş mevzisin de birbiri için canını feda eden yoldaşlardan oluyordun. Hiç tanımadığın, görmediğin biri için canını feda eder mi insan diye sorulsa; hem de gözünü hiç kırpmadan eder yanıtından başka bir cevabı olmayan bir yolda yürüyorduk. Özgürlük hareketi bu yaşam yoldaşlığının fedai tarzını yarattı. Her birisi birbirinden fedai olan yoldaşlar topluluğunda kahraman bir savaşçısı olmakta elbette kolay değildi!
Daha 15’in de bir genç bile diyemeyeceğimiz bir savaşçı. Dışarıda oyunlar oynaması gereken Kürdistan çocukları çocuk bile olamamışlardı. Oyunlarda vuruluyorlardı. Yaşlarından büyük mermilerle. O yüzden erken olgunlaşıyordu Kürdistan’da çocuklar. Ve erkenden büyüyorlardı. İsyan yoldaşta bunun bir örneğiydi. Ve erken başlatmıştı isyanını. Erken kuşanmıştı özgürlük silahını. Mücadelenin başlangıcı Fis köyünde atılmıştı ve o da bunun bir devamcısı, Apocu ruhun taşıyıcısı olma hedefi ile yola koyuldu. Her isim bir anlamın sonucu alınıyordu. Şehit İsyan yoldaşta bu anlamı kendisinde yaşamsallaştırmak için İsyan demişti kendisine. İlk defa kendi iradesi ile bir adım atıyordu. Kimsenin yargılamaları, zorlamaları olmadan. Bu ilk adımın adıydı İSYAN…
Kendisinin de belirttiği gibi her tekrar olumsuz değildi ve Zilanların, Şehit İsyan’ların, Yıldızların ve Zinarları tekrar etmek istiyordu. Onlar gibi yaşamak, onlar gibi yaşamsallaşmak ve onlar gibi düşmana vurmak. Bu arayışını şu şekilde dile getirmekteydi; ‘’Gerekçen olmasa bile güzel yaşamak için PKK’ye gelirsin. Farklı bir gerekçenin olmasına bile gerek yok. Milyon derece gerekçemiz olmasına rağmen. Her bir arkadaştan alacağın o kadar güzel şey var ki. Bizim birbirimize duyduğumuz sevgi hiçbir yerde, evrende yoktur. Hiçbir ailede yoktur. Bizim birbirimizi acıttığımız anlarda oluyor mesela ama bu acıtmaların hepsi örgüt kaygısı ile oluyor. Bazen yaşarken birbirinin değerini bilmeme oluyor diyoruz. Bence biz yaşarken de birbirimizin değerini bilebiliyoruz. Her bir arkadaş Önderliğin yansımasıdır. Herbirimiz onların bir parçasıyız. Önderlik böyle çoğalıyor. İnsan benim şahsımda nasıl çoğalır? diyor, bu hakikati nasıl yayırım? Diyor. En kutsal şeyde budur. Önderlik çocukluğu hep arkadaşlık arayışıdır. Hep arkadaşlıklarının peşindedir. Aslında evrenin sırrı gibi bir şey. PKK de bir çok şehit arkadaş var birlikte yaşadık, birbirimizi eleştirdik, birlikte güzel anlarımız olmuştur ama onlar yaşarkende ben bu duyguyu yaşadım. O sevgi içinde öyle bir atıyor ki sanki bütün evrene değer ve sen bütün dünyayı karşına alırsın o arkadaşlık için, onun için savaşırsın. Oda hepimiz Önderlikten aldığımız şeylerdir. Önderlikte toplanan tüm değerlerde insanlık değerleridir. Bir gün Önderlik ile yan yana olduğumda hep güzel kalmak isterim. Bütün arkadaşların da. Önderlik estetizm dedi, kadınla felsefe tartışmak istiyorum dedi. Kendimizi buna hazırlamalıyız. Kendimize bazen bu misyonu vermiyoruz. Kendimizi öyle hazırlarsak, öyle yoğunlaşırsak bir ütopyadan çok, bir gerçeklik-somutluk haline gelir. Birşeyi gerçekten çok istersen oluyor. Biz Önderlik ile yan yana yaşamayı istiyoruz ve gerçek olacak! Biz düşüncede ne kadar netleştirdiysek oda gerçekleşme olasılığıda bizim elimizdedir. Ve GÜZEL OLMAK GEREK! ‘’ demektedir.
2017 bir Eylül ayında eğitim devresinde olduğu bir süreçte görmüştüm onu. Karşımda gerilla elbiseleri ile öncü bir gerilla adayı. Daha da büyümüştü yüreği, onlarca kadının güzelliğini toplamıştı kendinde. Eğitim devresinde katılımından bahsediyordu arkadaşlar; ‘’ en çok soruyu soran İSYAN, en çok öğrenmek isteyen İSYAN’’. Önder Apo’nun bir deniz gibi olan fikirlerinden faydalanmadığımız eleştirisini hep kendimize yaparız. Şehit İsyan bu eleştirilerin cevabıydı. Sürekli öğrenme istemi, onu fedailiğe bir maraton koşucusu hızında yaklaştırıyordu. Eğitimin ardından jineoloji çalışmalarına düzenlemesi olmuştu. 10.07.2018 tarihinde yazmış olduğu bir notta şöyle diyordu; ‘’ Dağlara, doruklara, can yoldaşlara anlam ve özlem dolu merhaba. Jineoloji çalışmasındayım. Hayatta aklıma gelmeyecek bir çalışmaydı ve 7 ay oldu. Birçok güzel yanı var çalışmanın. Arkadaşlar çok güzel yoldaşlar.’’ Diye anlatıyordu bu süreci. Arkadaşlık arayışı PKK de büyük bir yoldaşlık sevgisine dönüşmüş ve küçük bedenine kocaman bir yüreği sığdırmıştı. Özgürlük arayışında olan kadınların toplamıydı. Kimsenin cesaret edemediğini söyler, artçı olmayı kendisi için asla kabul etmez ve Yapacağım demiş ise yapardı. ‘’şuan içimdeki duygu karmaşasını anlatsam can hevalim, ne öfkeyi seçebilirsin, ne çaresizliği, ne hüznü, ne nefreti, ne de herhangi bir başka duyguyu. Çünkü bütün duygular derin bir nefret meramında eriyip tek bir şey oldu. Tek bir duygu olup çıktılar. İnat, intikam ve azim.’’ diye belirtmişti duygularını aslında bu üç kelime Şehit İsyanı anlatıyordu. ‘’ İNAT, İNTİKAM, AZİM ’’. Kalıpların insanları doğallığından çıkardığını söylerdi hep. Bu yüzden ‘’ korkakça toyluklara gerek yok ’’ derdi. Evet bizler devrimciyiz. Düşmek, yaralanmak, zorlanmak mücadelenin tadı tuzu oluyordu. Bu da devrimcileri güzelleştiriyordu. Önder Apo; güzelliğin kendisi özgürlüktür’’ demektedir. Güzel kalmak zorundaydı, çünkü bunu biliyordu ki ancak güzel kalırsa özgürleşirdi. Bu güzelliği de fedailer arasına katılarak gösterdi ve ilk isyan yürüyüşü, fedailikle bütünleşmiş ve İsyan, Armanc Cemre olmuştu.
Önüme başarı dışında hiçbir hedef koymuyorum diyerek çıktı yıllarca hayalini kurduğu yola. Ve başarının, kazanmanın adı oldu. Gökyüzü büyüklüğünde göğsünü açtı yoldaşlarına. Ay, güneş ve yıldızlara büründü tüm karanlıklara karşı. Yoldaşlığın bir tek insanda toplanan özü oldu. İsyan diline dönüştü ve tüm kadınların sancılarından yeni doğuşları yarattı ardından. Her birimiz, birbirimizin tekrarı ve devamıydık.
‘’ Dağ ile bütünleşmiş bir kadın olmak isterdim. Dağlara ekilmek gibi öyle olmak lazım. O savaş tünellerinde o arkadaşlarla yaşayacağım on gün herşeye bedeldir. O savaş tünellerinde savaşmak, direnmek, yaşamak herşey bir tercihdir. Herşey özgürlükle çok bağlantılıdır. O arkadaşlar bunu çok daha somut hissediyorlar. Bütün mesele tercihdir, özgürlüktür. Biz inanıyoruz düşmanı kıracağız! O düşman orada kırılmalı ve kırılacak! ‘’diyordu yola çıkarken. Armanc Cemre yoldaş, büyük duyguları barındırdı büyük bir öfke ile yüreğinde ve dağlara ekildi, gökyüzünde yıldızlara büründü ve hiçbir tarih, kitap, film anlatamayacaktı bu güzelliği. Zagroslara ekildi, dağlaştı ve bu güzelliği şimdi savaş tünelleri anlatıyor. Ektiği yaşam ağacı direnişin, güzelliğin ta kendisi olarak yaşam buluyor.
Mücadele arkadaşı