Kemal SOBE-
AİHM-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, dört yıldır tutuklu olan HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkında, serbest bırakılma kararı verdi. Daha öncede böyle bir karar verilmiş ancak AKP hükümeti böyle bir kararı tanımadığını söylemiş ve başka nedenlerden ve davalardan dolayı tekrar yargılayıp tutukluğuna karar verdi. Şimdi yine aynı şekilde, AİHM’in kararını tanımadığını söylüyor. Türkiye’nin de diğer Avrupa ülkeleri gibi, bir yargıcı AİHM’de bulunmakta AİHM’in verdiği kararlar bütün üye ülkeler için bağlayıcıdır ve ilgili ülke, tutuklu bulunan kişiyi serbest bırakmak zorundadır. Türkiye’de bilindiği gibi, sol, sosyalist ve muhalif olan birçok siyasetçi, gazeteci ve aktivist hapiste tutuluyor. Bu tutuklamaların hiçbiri aslında hukuki değil, siyasidir. Selahattin Demirtaş, gerçek bir muhalif olduğu ve sisteme alternatif demokratik bir gücün lideri olduğu için hapiste tutuluyor. Türkiye’nin onlarca yıllık tarihine baktığımızda, muhalif kesimlere yönelik yapılan saldırı ve tutuklamaların sadece bir hükümet sorunu değil, aslında bir rejim sorunu olduğu görülecektir. Türkiye’de rejim sorunu var ve rejime muhalif olan herkes hedeftedir. Dünya’nın hiçbir ülkesinde, Türkiye’de olduğu gibi siyasi bir partinin binlerce çalışanı, üyesi ve yöneticisi hapiste tutulmamaktadır.
Muhalif kesimlerin ve fikirlerinden dolayı insanların terörize edilerek tutuklandığı ülke Türkiye’dir. Türkiye’de bilindiği gibi, rejim ve hükümet için en büyük tehlike HDP olmaktadır. HDP ve kitlesi düzen içi değil, düzen dışı gerçek muhalefettir. Sisteme alternatif üretebilen ve birçok kesimi ve çevreyi etkileyebilen ve günden güne kitleselleşen HDP, rejimin, antidemokratik ve faşizan çevrelerin korkulu rüyası olmaktadır. AHP-MHP iktidarı, AİHM’in kararı bizi bağlamaz ve bir anlamı yok diyor. Bu açıklamaların hukuki bir dayanağı olmadığı ortadadır ve tümüyle siyasi kararlardır. AİHM, aynı zamanda, Demirtaş davasından dolayı, Türkiye’yi onbinlerce Euro para cezasına çarptırdı. Selahattin Demirtaş, adeta siyasi bir esir olarak tutulmak isteniyor. AKP-MHP hükümeti, eğer Demirtaş’ı serbest bırakırsa, resmi olarak suçlu duruma düşeceklerdir. Bu duruma düşmemek için, AİHM’in kararı bizi bağlamaz ve boştur diyorlar. Tarih her şeyin hakkını zamanla verecektir. Gerçek suçluların kimler olduğunu tarih ortaya koyacaktır. Demirtaş, dört yıldır keyfi tutuklu bulunuyor ve bu tutukluluğun hiçbir hukuki temeli, dayanağı yok ve tümüyle hükümetin siyasi ve keyfi kararıdır.
Rejim ve AKP-MHP hükümeti, geleceksel iktidar odakları, Türkiye’de gerçek demokratik bir gücün oluşmasını istemiyorlar. Çünkü gerçek muhalif bir güç, asalak-düzen partilerinin durduğu ve kendisini yaşattığı zemini kurutur, yok eder. İşte HDP, böylesi bir güce sahip bir siyasi güçtür. HDP var olduğu ve aktif siyaset yürüttüğü sürece, mecliste olduğu sürece, bu karanlık ruhların yaşam alanı daraldıkça daralacaktır. HDP’den ve yöneticilerinden korkmaları bundan dolayıdır. Çünkü karanlık güçler, HDP kapatılsın diye bağırıyorlar, imdat diyorlar. HDP’nin siyasi varlığı, halk ve demokrasi, barış düşmanlarını korkutuyor. Ancak korkunun ecele faydası yok. Baskı ve zulüm rejimi son zamanlarını yaşıyor. Sellahatin Demirtaş’ı hapiste tutarak kendi kararlarının doğru ve meşru olduğunu söylemek istiyorlar. Yani Demirtaş hapiste tutulduğu sürece, kendilerini siyasi olarak haklı ve meşru görecekler, aksi halde suçlu duruma düşerler.
Halbuki AİHM, Demirtaş serbest bırakılacak diye kesin karar vermiştir ve demokratik bir ülke olsa bu karara harfiyen uyar ve gerekenleri yapar. Zaten demokratik ülkelerde 20 milyon kitlesi olan ve demokratik muhalefet yapan, mecliste onlaca vekili bulunan ve ülkenin 3. büyük siyasi gücü olan bir partinin eş başkası, eş başkanları hukuki bir nedeni olmadan hapiste tutulmaz, tutulamaz. Ama baskı ve zulmün-faşizmin bir devlet sistemi haline geldiği bir ülke olan Türkiye’de, bu antidemokratik durumlar yaşanılıyor ve ülke adeta yaşanılamaz duruma getirilmiştir. HDP’yi kapatmaklada, eşbaşkanlarını ve çalışanlarını, yöneticilerini tutuklamaklada sonuç alamazlar. Akan suların önünü kapatamazlar. Son otuz yılda, HDP kapatıldıkça daha çok büyümüş, kitleselleşmiş ve sisteme alternatif halkçı, demokratik siyaset geliştirmiştir. Çünkü HDP Kürdistan ve Türkiye’nin demokratik yarınları olacak bir siyasi güçtür.