Solun siyasal ve toplumsal yaşamdaki yeri

0
320

Kemal SÖBE

Solun siyasal geçmişi Fransız ihtilaline kadar gitse de, hala toplumsal bir sistem haline gelmediği, dünyaya ve yaşama egemen olmadığı koşullarda yaşıyoruz. Solun durumu muhalif olma bile değildir. Sol ideoloji, özellikle faşizmle yönetilen ülkelerde baskı ve esaret altındadır. Solun gelişememesinin sebebi, solun toplumsal bir hakikat olmaktan uzak olması mıdır acaba? Yoksa toplumlar sol siyasete ihtiyaç mı duymuyorlar? Bütün ülkelerde solun gelişememesi, toplumu, sağın insafına-insafsızlığına bırakmış durumdadır. Solun bir görüntüden ve tabeladan öteye gidememesi, meydanı sağa bırakmış durumdadır. Sağ, sadece dönemsel hükümet değil, devlete hakim olmuş durumdadır. Solun gelişememesi, devletin karakter olarak sağcı olmasından kaynaklanıyor. Çünkü devlet denilen aygıt, yapısal olarak toplum karşıtı, sağ ve muhafazakardır. Bundan dolayı, devlet ortamında sol ideolojiye ya hiç yer verilmez ya da devlet çizgisi dahilinde kalmak şartıyla, sınırlı bir yer verilir. 

Dünyada hala kapitalizmin derin etkilerinin olduğu koşullarda yaşıyoruz. Toplumların kapitalizmin her türlü etkisini ve alışkanlıklarını yaşadıklarını biliyoruz. Bu durumda solun gelişmesi ve yaşama hakim olması biraz zor. Solun gelişimi ancak tam olarak demokratik bir süreçte mümkün olabilir. Sağın hala güçlü olması, devletin muhafazakar yapısından kaynaklanıyor. Devletin oluşumunun altı bin yıllık bir geçmişi var. Sağın çizgisel gelişimi Fransız devrimiyle, sol ile başlasa da, topluma bakış açısı, mülkiyete yaklaşımı, devletin başladığı binlerce yıl öncesine dayanır. Yani sağ demek, devlet demektir, mülkiyet ve özel mülk demektir, sınıfların varlığı demektir. Sağın hala güçlü ve etkili olması, devletin tarihsel geçmişinden ve gücünden kaynaklanıyor. Yani sağ, toplumun sorunlarına çözüm olduğu için güçlü değil, devletin gücünü arkasına aldığı için güçlüdür. Sağı sadece devletin dışında kalan ve seçimlerde dönemsel iktidar olmayı bekleyen bir ideoloji ve siyasi grup olarak görmeyelim. 

Sağ bizzat devletin kendisidir. Devletin kolluk kuvvetleri sürekli sağın muhafızlığını yapıyor. Sağ demek, mülkiyet ve sermaye demektir. Devlet ise mülkü ve parayı koruyan muhafız ve bekçidir. Sağın hala etkili olması, devletin oynadığı bu rol ile ilgilidir. Dolayısıyla halk sağın etki alanında yaşıyor. Toplumda binlerce yıllık devletin ve mülkiyet ilişkilerinin derin etkileri ve izleri var. Yaşadığımız sistem kapitalist sistem olduğuna göre, toplumdan sola yönelmelerini beklemek zordur. Çünkü kapitalist toplum gerçekliği yaşanılıyor. Bazen bazı sol denemelerin olması da farklı sonuçlara yol açmadığı için, sol umut olamıyor. Yani sol kesimlerde de sağın ve devletin etkilerini görmek mümkündür.  Başka türlü olsaydı, zaman zaman hükümet olan sol siyasetçiler, sağın siyasetini icra etmezlerdi, sermayenin karşısında ‘hazır ol’da durmazlardı. Kapitalizmin güçlü olduğu siyasal koşullarda, sol çizgi ya silik bir muhalefet olarak orta yerde durur yada ezilir. 

Dikkat edilirse, bazı ülkelerde sol, seçimlerle hükümet olsa bile, sağın siyasetini icra ediyor. Bazen sol hükümetler, sağın bile yapmadığı yolsuzluğu ve usulsüzlükleri yapıyor. Bu durum, halkta, solun sağdan farklı olmadığı düşüncesine yol açıyor. Yani sağcılar geldiklerinde yiyorlar, çalıyorlar ama sol geldi de ne oldu, sol da çaldı, yedi diyorlar. Kimi ülkelerde hükümet olan bazı sosyalistlere-solculara yolsuzluk yaptıkları ve cep doldurdukları için, kapitalist sosyalistler-solcular tanımı bile yapılıyor. 1989’da yapılan belediye seçimlerinde SHP belediyelerin çoğunluğunu aldı ama ” biz yemesek sağcılar yerler dediler ve yediler.  Sol, sol olduğunu pratikte kanıtlayamadığı sürece, toplumda bir umut olmaz, olamaz. Bazen bazı ülke ve kasabalarda, toplumun ev-konut, iş, sağlık ve eğitim gibi konularda gözle görünür çalışmalar yapıyorlar ama bu, istinai bir durumdur. Bir sosyalist-sol yönetim, sağın yaptığı şeylerin çok ötesine geçebilmelidir. Yani toplumun tüm istemlerine cevap olabilmelidir. 

Sol-sosyalist yönetim, ev-konut, sağlık, eğitim ve iş sorununu köklü çözebilmelidir. İspanya’nın Marinaleda kasabası, otuz yıldır sosyalist-sol bir belediyeyle yönetiliyor ve İspanya’nın diğer bölgeleriyle kıyasla çok farklılık var. İşsizlik yok, ev kiraları çok ucuz, ev yapmak isteyene ücretsiz malzeme ve arsa veriliyor. Toprağa ve tarıma dayalı kooperatifçilikle üretim yapıp hayatlarını idame ettiriyorlar. Refah seviyeleri en yüksek bölge olarak gösteriliyor. Demek ki sol, eğer isterse çok güzel şeyler yapabilir. Sol, iktidar olduğunda, halka hizmet ederse, sağın etkisini düşürebilir. Halkın desteğini alan bir siyasi yapının yapmayacağı şey yoktur. Sol, eğer ki sağı etkisizleştirmek istiyorsa, solun ne olduğunu ve yaşamdaki yerinin nasıl olduğunu halka anlatmak ve bizzat pratikte yaşatmaz zorundadır. Solun gelişememesinin nedenlerinden biri de, devletin ve sermayenin kendi solunu siyaset sahnesine koymasıdır. Bu durum nasıl ki demokrasinin cılkını çıkardıysa, bazı ülkelerde de solun cılkını çıkarmış durumdadır.

Yani nasıl ki her önüne gelen ben demokrasiyi savunuyorum ve demokratım diyorsa, şimdi de siyaset sahnesinde çok çakma sol kesimler var. Bunlara dikkat etmek lazım. Halk, solun, sağdan kendi lehine farklı olduğunu pratik yaşamda görürse, sağın defterini dürer. Göremezse de, sağın kuyruğuna takılmaya devam eder. Bundan dolayı, Türkiye’de toplumun ezici çoğunluğu sağın etkisini istemeyerek yaşıyor. Çünkü başka parti yok diyor. Bir bakıma doğrudur. Bunca sol partiye rağmen, sol, iktidara yürüyebilmek ve halka önderlik yapabilecek tarzda gelişemiyor ve önderlik yapamıyor. Solun bu esaret kabuğunu kırması ve halka ulaşması gerekiyor. Toplumun en çokta günümüzde sol ideolojiye ihtiyacı var. Sol normalde halk demektir. Dolayısıyla solun halkla bütünleşmesi bir zorunluluktur. Sol, halka, halkın çıkarının sol ideolojide olduğunu halka anlatmalıdır ve bunu pratikte halka yaşatabilmelidir. Bazen bir sol kıvılcım çok büyük yangınlara yol açabilir. Bir kasabadaki sol siyasetin başardıkları, bir halka umut olabilir, kurtuluş yolunun soldan geçtiğini gösterebilir. Çünkü halk, bir siyasetin konuştuklarına değil, yaptıklarına bakarak yaklaşım gösterir, değer verir ve inandırıcı bulur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz