KEMAL SÖBE
Devletli/sınıflı sistemlerde kulluk anlayışı insan toplumuna hakim olduğu için, egemenlik kurma ve iktidar olma durumu bir ihtiyaçmış gibi topluma kabul ettirilir. Bundan dolayı devlet baba olarak görülür ve devlet yönetimi, devlet büyükleri olarak kabul ve karşı çıkılması suç olarak görülür. Bu durumda mevcut iktidar ve devlet sisteminin sorgulanması söz konusu olamaz ve sorgulayanlar düşman ve hain olarak görülür. Pasifize edilmiş ve beyni felç edilmiş toplumlar için, devlet herşeyi sahibi olarak kabul edildiği için, devletin varlığı kesinlikle tartışma konusu bile olamaz. Devlet ve iktidarın binlerce yıl boyunca toplumları egemenlik altında tutması devleti kutlamanın bir sonucudur. Devleti ve mevcut sınıflı sistemi sorgulamamak, sorgulamayı suç olarak kabul etmek devletin insan beyninde inşa ettiği küçük devletçi zihniyetin ürünüdür. Firavuna, sen nasıl firavun oldun diye soru sormuşlar, o da, kimse ihtiraz etmedi diye cevap vermiş. Hayat konusunda bilgili olanların, hayat konusunda hiç bilgisi olmayanları biraz laf cambazlığıyla ve birazda korkutarak kendisine itteat ettirmesi çok kolaydır.
Bilgisiz olanlar, bilgili olanları, birazda elinde maddi imkânı olanları en üstte olarak görürler, dokunulmaz olduğunu, tapılması gerektiğini düşünürler. Aksi halde, Firavun’u tanrı, tanrının oğlu olarak görmek nasıl ve neyle açıklanır? Devleti ve mevcut sınıflı sistemi sorgulamamak devletin ve mevcut sınıflı sistemin var olabilmesinin ve devamlılığını sağlamanın harcıdır. Sorgulamak bilmeyi, anlamayı, kavramayı gerektirir. Bilmek özgür düşünmeyle olur. Hayatı doğru öğrenmek, yaşanılan sistemi anlamak ve gerektiğinde sorgulamak ve değiştirmek için zorunludur. Bu açıdan, devletli ve sınıflı sistemlerin insanların beyninde yarattıkları hiçbir engele takılmayacağız. Günümüz ulus devletlerinin, toplumların beyninde yarattıkları milliyetçilik, devlet baba zihniyeti, politik argüman olarak kullanılan toplumsal değerler vb. hepsi devletin insan beyninde inşa ettiği engeller ve sınırlardır. Bu engeller ve sınırlar aşılmadığı sürece devletin ve iktidarın sorgulanması ve toplumsal yaşamdan çıkarılması mümkün olmayacaktır. Devleti sorgulamak bilgi ve bilinçle olur. Devletin binlerce yıllık köleci zihniyetini aşmakla sorgulama kültürü gelişir.
Sorgulamayanlar, devleti ve köleliği iliklerine kadar yaşarlar. Ve sorunlardan şikayetçi olurlar. Zamlardan şikayetçi olurlar, hayat çok zordur derler, yoksulluk kaderdir derler. Devlet bizim efendimiz biz ise devletin köleleriyiz derler. Son yıllarda, Türkiye’de zamlar katlanarak geliyor ve günden güne ekonomik kriz derinleşiyor. Hiç kimse, bu zamlar neden oluyor? diye sormuyor, sistemi sorgulamıyor, sadece şikayetçi olmakla yetiniyorlar ve yine çözümü ve çareyi kendilerini bu yoksulluğa mahkûm edenlerden arıyorlar. Sorgulamak alternatif arayışı içinde olmak demektir. Kötü olanı yok etmek, iyi olanı yaşamsal kılmak demektir. Şikayetçi olmak acizlerin ve çaresizlik içinde olanların zavallık halidir. Yeni özgür insan sorgulayan ve alternatif arayışı içinde olan insan demektir. Dünyayı değiştirmenin yolu dünyayı sorgulamaktan geçer. Kirliliği kabul ederseniz kendinizi temizleyemezsiniz. Bu açıdan, temiz olmak istiyorsanız kirliliğe ihtiraz edip kirliliğe karşı savaşacaksınız. Devletli ve sınıflı sistemler toplumsal yaşamın kirletilmesidir. Devrim ise toplumun her bakımdan temizlenmesidir.